Türkmen

Kelkit halkının kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Oğuzlar ve Türkmenler. İlk Çağ'da bölgede yaşayan topluluklar. Peçenek Türkleri. Ayrıca, 19. ve 20. yüzyıllarda, Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemi'ne kadar devam eden göçler, Kelkit halkının kültürünü ve dilini şekillendirmiştir. Kelkit halkının etnik yapısı, Oğuz Türkleri'nin yanı sıra Çerkesler, Lazlar ve Gürcüleri de içermektedir.

Türkmeneli TV, Irak'taki Türkmen topluluğunun haklarını savunmak amacıyla yayın yapan bir televizyon kanalıdır. Türkmeneli TV'nin kimin olduğuna dair bilgi bulunamamıştır. Ancak, kanalın genel yayın yönetmenliğini daha önce Yılman Haceroğlu yapmıştır. Türkmeneli TV'nin iletişim bilgileri şu şekildedir: Adres. Türkiye bürosu. Telefon.

Gürün halkı, çeşitli dönemlerde farklı bölgelerden gelmiştir. Osmanlı öncesi dönemde, ilk Türkmen akınlarıyla birlikte bölgeye yerleşimler başlamıştır. Osmanlı döneminde ise farklı olaylar ve politikalar sonucu Gürün'e göçler olmuştur: - 1691 yılında Osmanlı'nın Aşiretleri İskân Teşebbüsü ile Anadolu'nun çeşitli yerlerinden Türkmen grupları ve oymaklar Gürün'e yerleştirilmiştir. - 1924 yılında Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi kapsamında, Selanik'in Kayalar kazasından gelen Karamanoğulları soyundan aileler Gürün'e yerleşmiştir. - 1951-1956 yıllarında ise Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulan soydaşlarımız Gürün merkezine yerleştirilmiştir. Ayrıca, Gürün'ün tarihi boyunca İran, Suriye, Ermenistan, İzmir ve İstanbul gibi bölgelerden de göçler yaşanmıştır.

Şakir Paşa ailesinin kökeni, Osmanlı İmparatorluğu'nun elit sınıfına dayanır. Ailenin soyu, Miralay Mustafa Asım Bey'in Afyon'un Kabaağaçlı köyüne yerleşmesinden gelmektedir. Şakir Paşa'nın bazı önemli akrabaları: Cevat Paşa: II. Abdülhamit döneminde sadrazamlık yapmış bir tarihçi ve yazar. Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı): Edebiyatçı. Fahrelnisa Zeid: Ressam. Aliye Berger: İlk Türk gravür sanatçısı. Füreya Koral: İlk Türk seramik sanatçısı.

Söke halkının kökeniyle ilgili çeşitli teoriler bulunmaktadır: Luviler: Söke adının, Anadolu'nun ilk halklarından biri olan Luvilerin dilinde "boğaz-yarımada" anlamına gelen "Ska-" ekiyle "Skaia" olarak geçen bir sözcükten türediği düşünülmektedir. Türkmen Grupları: Türklerin bölgeyi ele geçirmesinden sonra farklı Türkmen gruplarının Söke'ye yerleştiği bilinmektedir. Antik Yerleşim: Bazı bilim insanları, Söke'nin antik dönemde bir Karia şehri olan Arkaik Priene'nin bulunduğu yer olabileceğini düşünmektedir. Bu teoriler kesin kanıtlara dayanmamaktadır ve Söke halkının kökeni hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Tercan halkının nereden geldiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Tercan'ın tarih boyunca birçok farklı medeniyetin egemenliğinde kaldığı bilinmektedir. Tercan'ın ilk sakinleri arasında Urartular bulunmaktadır. Tercan'ın, Osmanlı egemenliğine girdiği Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise bölgenin Türk nüfusu artmış olabilir.

Türkmenlerin toyunda yapılan bazı etkinlikler şunlardır: Ziyafetler ve kımız içme. Spor etkinlikleri. Paneller ve törenler. Müzik ve gösteriler. Sohbet ve manevi atmosfer. Türkmen toyları, evlilik, beşik, diş, 63 yaş (ak toy) ve kalpak (gulpak) gibi farklı türlere ayrılır.

Sungurlu halkının kökeni hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır. Sungur Bey'den gelme: Sungurlu'nun, adını Osmanlı döneminde Maraş Bey'in zulmünden kaçıp gelen Sungur Bey'e ithafen aldığı rivayet edilir. Göçebe Türk boyları: 16. yüzyılın ilk çeyreğinde Anadolu'daki iskan hareketleri sırasında bölgeye, Karaevli, Yazır, Karakeçili ve Hilalli gibi göçebe Türk boylarının yerleştiği bilinmektedir. Sungurlu veya Sunguroğlu aşireti: Sungur veya Sungurlu ismi ile bağlantılı ilk yazılı kaynağın, 1762 yılında Ulu Camii'ni yaptıran Mehmet Sungur Bey olduğu belirtilmektedir. Ayrıca, Sungurlu'nun bulunduğu bölgede ilk yerleşim izlerinin M.Ö. 5000'li yıllara, Kalkolitik döneme kadar uzandığı ve bölgede Hititler, Frigler, Galatlar ve Roma İmparatorluğu gibi medeniyetlerin egemenliğinde bulunduğu da bilinmektedir.

Şahin Bey'in (asıl adı Mehmed Said) hangi aşiretten olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Elbeyli Aşireti: Bazı kaynaklara göre Şahin Bey, Elbeyli Aşireti'ne mensuptur. Tırıklı Oymağı: Elbeyli Aşireti yaşlıları, Şahin Bey'in kendi aşiretlerinin Tırıklı oymağından olduğunu iddia etmektedir. Ancak, bu bilgiler kesin olmayıp, Şahin Bey'in kökeni hakkında kesin bir aşiret bağlantısı belirlenememiştir.

Türkmen halk aydymlarindan (türkülerinden) bazıları şunlardır: Bally Hajyyew - "Oyan"; Bally Hajyyew - "Dokuler gider"; Muhammet Garyagdy - "Geyme garany"; Diňläniňe degýän bagşy - "Janly ses"; Bagtyyar Rozyyew - "Yaman zeyrendi"; Bagtyyar Rozyyew - "Yagsydyr"; Bagtyyar Rozyyew - "Senin gözlerin"; Bagtyyar Rozyyew - "Sallana"; Bally Hajyyew - "Han dademin yanyna"; Batyr Muhammedow - "Paş eder seni". Ayrıca, "Türkmen Halk Aydymlary" adlı bir YouTube oynatma listesi ve "Türkmen Halk Aydymlary" isimli bir Apple Music albümü de bulunmaktadır. Türkmen halk müziği, konargöçer yaşayan Orta Asya Türk topluluklarının halk müzikleriyle yakından ilişkilidir.

Aksaray Sultanhanı, Atçekenler, Koştemür, Varsaklar, Çapanlı, Bayat, Çepni, Beğdilli, Kuzugöllü, Bozdoğan, Çobanlı, Dağlı, Develi, Eymir, Işıklı, Kınık, Kızık, Koyunlu, Kutbeyli, Köserelli, Musacalı, Sarık, Yabanlı, Hayta, Koçak, Kitişler ve Pekmezci gibi Türkmen boyları tarafından yerleşilmiştir. Sultanhanı, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuş ve kervansarayın yapımı ve imarında bu Türkmen boyları önemli roller üstlenmiştir.

Simav halkının kökeniyle ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. Simav Çayı: Yaygın görüşe göre, ilçe adını içinden geçen ve çevreye hayat veren Simav Çayı’ndan almaktadır. Eski Anadolu dilleri: Bazı araştırmacılar, “Simav” adının eski Anadolu dillerindeki “Sima” kelimesinden türediğini öne sürmektedir. Göçler: Simav’ın köylerinin çoğunun Yörük olduğu ve Yörük aşiretlerinin zaman zaman yerleşik hayata geçtiği belirtilmektedir. Simav’ın tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı ve önceki yüzyıllarda Frig, Lidya, Pers, Helenistik, Roma ve Bizans uygarlıklarının etkisi altında kaldığı da bilinmektedir. Simav halkının kökeniyle ilgili kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır.

Teke farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar ve sembolizm taşır: Mitolojik ve kültürel sembolizm: Teke, uzun yıllar yardım umulan bir görsel sembol olarak kullanılmıştır. Tarihî ve coğrafi anlam: Teke, adını Teke yöresi olarak bilinen bölgeden alır. Hayvan: Teke, keçinin kocaman boynuzlu, gür sakallı ve çok keskin kokulu erkeğini ifade eder. Halk oyunu: Teke zortlatması, Burdur, Isparta, Antalya ve çevresinde yaygın bir halk ezgisi ve bu ezgi eşliğinde oynanan zeybek türü halk oyunudur. Türkmen boyu: Teke, Salur boyunun Dışsalur kolundan bir Türkmen oymağıdır. Diğer kullanımlar: Teke, karidesin günlük dildeki adı, Teke Geçidi, Antalya'da bir geçit, Teke orkidesi, Türkmenistan'da göçebe Teke Türkmenlerinin dokuduğu Teke halısı gibi farklı anlamlar da taşır.

Türkmenlerde gelin alma töreni şu şekilde gerçekleşir: 1. Hazırlıklar: Damat ve yakınları, gelin alma töreni için hazırlanır. 2. Gelin Evine Gidiş: Damat tarafı, davul ve zurna eşliğinde gelin evine doğru yola çıkar. 3. Kapı Önü Eğlenceleri: Gelin evinin önünde çeşitli geleneksel oyunlar oynanır ve eğlenceler düzenlenir. 4. Gelin Çıkışı: Gelin, baba evinden dualarla ve gözyaşlarıyla uğurlanır. 5. Damat Evine Varış: Gelin, damat evinin önünde davul ve zurna ile karşılanır. 6. Eve Giriş Ritüelleri: Gelin eve girerken çeşitli geleneksel ritüeller gerçekleştirilir. 7. Karşılama ve Karşılama Ritüelleri: Gelin, damat ve yakınları tarafından karşılanır ve üzerine para, şeker veya pirinç atılır. Bu adetler, yöreden yöreye ve ailelerin geleneklerine göre değişiklik gösterebilir.

Akçaabat halkının nereden geldiğine dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, ilçenin tarihine dair bazı bilgiler mevcuttur. Akçaabat'a Türklerin yerleşimi, 12. yüzyılda Selçuklu döneminde Türkmen beylerinin bölgeyi fethetmesiyle başlamıştır. İlçenin Osmanlı topraklarına katılması, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Han'ın Trabzon'u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Akçaabat, tarih boyunca farklı isimlerle anılmıştır; en bilinen eski adı Platana olup, bu isim Yunanca "çınar ağacı" anlamına gelmektedir.

Danişmendliler'in (Danişmendiyye) kurucusu, Melik Ahmet Gümüştekin Danişmend Gazi'dir. Tam adı "Melik-i Muazzam Dânişmend Ahmed Gazi bin Ali et-Türkmâni" olan Danişmend Gazi, 1071 yılında Sultan Alparslan'ın Kafkasya seferlerine katılmış ve Malazgirt Savaşı'nda önemli rol oynamıştır.

Türkmen düğünleri eskiden üç gün sürerken, günümüzde şehirde yapılan salon düğünleri genellikle bir gün ile sınırlandırılmıştır.

Kadınhanı halkı, tarih boyunca farklı dönemlerde bölgeye yerleşen çeşitli topluluklardan oluşmaktadır. Oğuz Türkleri: 1077 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Kutalmışoğlu Süleyman Bey'in Konya ile birlikte Kadınhanı topraklarını Romalılardan almasıyla bu bölgeye yerleşmişlerdir. Azeri Türkmenleri: Kolukısa, Meydanlı ve Karahisarlı köylerine yerleşmişlerdir. Diğer Topluluklar: 1721 yılında çevredeki Bozulus Türkmen aşiretlerinden Sarılı, Dirinli, Abdurrahmanlı, Karahisarlı ve Hacılı obaları da Kadınhanı'na yerleştirilmiştir. Ayrıca, bazı köyler adını ünlü kişilerden almaktadır, örneğin Karakurtlu köyü, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Rüknettin Süleyman’ın başkomutanı Karakurt'tan; Kökez köyü ise Karamanoğlu büyüklerinden Kökez Han'dan adını almıştır. Eskiden Kadınhanı'nın adı Saideli idi ve savaşta üstün başarılar gösteren Said ismindeki bir beye arpalık olarak verildiği için bu adı almıştır.

Sarayköy halkının kökeni, 14. yüzyılın sonlarına doğru Türkmen aşiret reisi Sarıbey'e dayanmaktadır. Sarıbey, kendi adını taşıyan bir köy kurmuş, ancak bu köy zamanla çeşitli değişikliklere uğrayarak Sarayköy'e dönüşmüştür.

Malhun Hatun'un gerçek hayatı şu şekilde özetlenebilir: Köken: Malhun Hatun, Selçuklu Veziri Ömer Abdülaziz Bey'in kızıdır ve Türk kökenlidir. Evlilik: 1280 yılında Osman Gazi ile evlenmiştir. Çocuk: Bu evlilikten Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı Orhan Gazi doğmuştur. Ölüm: 1326 yılının Kasım ayında Bilecik'in Söğüt ilçesinde hayatını kaybetmiştir. Unvanlar: Anadolu'nun ilk hanedanları tarafından kullanılan "Bey" unvanı, babasının bir miktar statü ve otorite sahibi olduğunu göstermektedir. Malhun Hatun'un hayatı, Kuruluş Osman dizisinde de işlenmiştir.