Özerk sanat akımı, felsefî bir bilgi alanı olarak estetiğin oluşmasıyla birlikte, sanatın diğer tüm etkinliklerden farklı bir etkinlik olarak kavranması ve toplumsal faaliyetlerin bütününden ayrılmasıdır. Bu akım, sanatın amaçsız bir alan olarak inşa edilmesini ve didaktik eğilimi olan eserlerin sanatsallıktan uzak olarak değerlendirilmesini içerir. Ayrıca, yirminci yüzyıldaki avangart hareketler (Dada, Kübizm, Sürrealizm gibi) de sanatın özerkliği kavramıyla ilişkilendirilir ve bu akımlar, aristokratlara özgü hayata kayıtsızlığı reddederek sanatın toplumsal bir düzey olduğu düşüncesini benimsemişlerdir.