Özerk sanat akımı, sanatın herhangi bir yarar veya çıkar beklentisi olmadan, kendi yasaları çerçevesinde var olmasını savunan bir düşünce biçimidir. Bu kavram, 18. yüzyılda burjuva toplumunun yükselmesi ve ekonomik olarak güçlenmiş burjuvazinin siyasal iktidarı ele geçirmesiyle birlikte felsefî bir bilgi alanı olarak ortaya çıkmıştır. Özerk sanat akımının bazı temel özellikleri: Sanatın metalaşmasına karşı çıkış. Toplumsal işlevden uzaklaşma. Politik söylemle yan yana durma. 20. yüzyılda, özellikle Dada, Kübizm ve Sürrealizm gibi tarihsel avangart hareketler, sanatın özerkliği kavramıyla, aristokratlara özgü hayata kayıtsızlığı reddetmiş ve sanatın bir toplumsal düzey olduğu düşüncesini benimsemiştir.