Alman Dışavurumcu Sineması, 1910'ların sonlarında Almanya'da ortaya çıkan ve özellikle 1920'lerde etkili olan bir sinema akımıdır. Bu akım, daha önce edebiyat, tiyatro ve resimde var olan Dışavurumculuk (Ekspresyonizm) akımının sinemaya uyarlanmasıyla gelişmiştir. Temel özellikleri şunlardır: Abartılı ve Çarpık Mekân Kullanımı: Gerçekçi olmayan, bükülmüş, açılı ve çarpık mimari yapılar. Yüksek Kontrastlı Işık ve Gölge Kullanımı (Chiaroscuro): Koyu gölgeler ve sert ışık geçişleriyle karakterlerin iç dünyası yansıtılır. Psikolojik ve Gotik Temalar: Delilik, kabuslar, ikilik (iyi-kötü çatışması), bireyin içsel karanlığı gibi temalar işlenir. Stilize Oyunculuk: Oyuncular abartılı jest ve mimiklerle oynar, bu da filmleri bir nevi sessiz tiyatroya dönüştürür. Önemli filmleri arasında "Dr. Caligari'nin Muayenehanesi", "Nosferatu" ve "Metropolis" yer alır. Alman Dışavurumculuğu, modern sinema üzerinde büyük bir etki bırakmış ve korku, kara film ve bilimkurgu gibi türlerin temelini oluşturmuştur.