Akciğer

Yenidoğanlarda akciğerde sıvı birikmesinin neden olduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, yetişkinlerde akciğerlerde sıvı birikmesinin (plevral efüzyon) bazı nedenleri şunlardır: Enfeksiyonlar. Akciğer hastalıkları. Kalp yetmezliği. Metabolizma bozukluğu. Böbrek yetmezliği. Bazı ilaçların yan etkileri. Travmalar. Akciğerlerde sıvı birikmesi ciddi bir durum olabilir; bu nedenle, belirtiler fark edildiğinde bir sağlık profesyoneline başvurulması önerilir.

Akciğerde "tuber sulf" terimi, akciğer oskültasyonunda normalde bronşlar üzerinde duyulan kaba sesin akciğer periferinde duyulması anlamına gelir. Akciğer tüberkülozu ise, Mycobacterium Tuberculosis bakterisi tarafından oluşturulan ve genellikle akciğerleri etkileyen, ancak başka organlara da yayılabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Belirtiler arasında öksürük, balgam, kanlı balgam, göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, kilo kaybı ve ateş bulunur. Teşhis için tıbbi öykü, fizik muayene, akciğer filmi ve balgam testleri yapılır.

Tıpta "ekspanse akciğer" ifadesi, akciğer dokusunda meydana gelen bir genişleme anlamına gelir. Sağ ana bronş komplet rüptüründe ekspansiyon. Otolog kan yaması uygulamasında ekspansiyon. Ayrıca, "ekspansiyon" kelimesi tıp dışında diş hekimliği, fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi farklı alanlarda da kullanılmaktadır.

Tansiyon pnömotoraks, pnömotoraks (akciğer sönmesi) türlerinden biridir ve hayatı ciddi anlamda tehdit eden bir durumdur. Özellikleri: Akciğerin hasar görmesi sonucu hava, akciğer ile göğüs kafesinde sıkışarak bir valf görevi görür. Her soluk alışverişte kaçan hava artar ve zarar gören akciğer tamamen söner. Biriken hava, iç organlara baskı yaparak organların kan dolaşımını engeller. Belirtileri: Hızlı nefes alıp verme. Ciltte mavi veya mor renk değişimi (siyanoz). Kuru öksürük. Kalp çarpıntısı. Omuz veya sırt ağrısı. Tedavi: Acil müdahale gerektirir. İlk olarak "valf" mekanizmasının ortadan kaldırılması hedeflenir. Ardından, açık pnömotoraks tedavisi uygulanır. Not: Pnömotoraks şüphesi durumunda, derhal tıbbi yardım alınmalıdır.

Akciğerde hiler LAP, hiler lenfadenopati (LAP) olarak da bilinir ve akciğer hilusuna komşu lenf bezlerinde büyüme anlamına gelir. Hiler, hilus'a ait demektir; hilus ise bir organa damar ve sinirler gibi yapıların girdiği bölge olarak tanımlanır. Hiler LAP, genellikle metastaz, lenfoma, lösemi gibi neoplastik veya tüberküloz, sarkoidoz gibi inflamatuar hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Doğru tanı için bilgisayarlı tomografi (BT) gibi görüntüleme yöntemleri ve lenf nodlarının biyopsi ile örneklenmesi gerekebilir.

Akciğer parankimi kanseri, akciğer dokusundaki hücrelerin kontrolsüz ve anormal şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Akciğer kanserinin bazı belirtileri: sürekli ve geçmeyen öksürük; nefes darlığı ve hırıltılı solunum; kanlı balgam; göğüs ağrısı; ses kısıklığı ve yutma güçlüğü; ani kilo kaybı ve iştahsızlık. Başlıca nedenleri: sigara kullanımı ve pasif içicilik; asbest, radon gazı ve hava kirliliği gibi çevresel faktörler; genetik yatkınlık. İki ana türü vardır: 1. Küçük hücreli akciğer kanseri. 2. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri. Erken teşhis için düzenli sağlık kontrolleri yapılması önemlidir.

Pulmoner arter kama basıncı, tıpta pulmoner arterdeki kan basıncını ifade eder. Normalde bu basınç ortalama 8-20 mmHg arasındadır. Pulmoner arter kama basıncı, sağ kalp kateterizasyonu ile ölçülür.

BVM, tıpta Bag-Valve-Mask olarak bilinen, solunumu durmuş veya yeterince nefes alamayan hastalara solunum desteği sağlamak için kullanılan bir solunum aracıdır. BVM'nin bileşenleri: Balon. Tek yönlü valf. Yüz maskesi. Oksijen kaynağı. BVM'nin kullanım alanları: Solunum yetmezliği. Entübasyon öncesi veya sonrası. Anestezi uygulamaları. BVM'nin etkili kullanımı için eğitim ve teknik bilgi gereklidir; yanlış kullanım komplikasyonlara yol açabilir.

Plevral, tıpta plevra ile ilgili anlamına gelir. Plevra, akciğerleri çevreleyen ve göğüs boşluğunu içten kaplayan iki katlı, ince bir zar tabakasıdır. Plevral efüzyon veya plörezi ise, plevranın iki katmanı arasında sıvı birikmesi durumunu ifade eder. Bu durum, genellikle enfeksiyonlar, akciğer kanseri, kalp yetmezliği gibi çeşitli sağlık sorunlarının bir sonucu olarak ortaya çıkar ve nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir.

Psödoglandüler evre, akciğer gelişiminin beş ayrı kronolojik aşamasından biridir ve 5. ile 16. haftalar arasında gerçekleşir. Bu evrede, gaz alışverişi ile ilgili yapılar dışındaki tüm akciğer yapıları gelişir. Ayrıca, bronşlar oluşmaya başlar, göğüs duvarı, mediastinum ve diyafragma gelişir.

Evet, akciğer filmi röntgendir. Akciğer röntgeni, akciğerlerin, kalbin, solunum yollarının, göğüs kafesinin, diyaframın ve omurga kemiklerinin değerlendirilmesini sağlayan bir radyolojik görüntüleme testidir. Tıbbi literatürde "göğüs radyografisi" olarak da bilinir.

Akciğer su toplaması (plörezi) belirtileri arasında şunlar yer alır: Göğüs ağrısı: Genellikle göğüs duvarının iç yüzeyinde hissedilen şiddetli ağrı, nefes alırken veya öksürürken artar. Nefes darlığı: Anlık veya uzun süreli olabilir, uyku sırasında akciğeri sıkıştırabilir. Öksürük: Genellikle kuru öksürük şeklindedir, göğüs ağrısı ile birlikte olabilir. Hırıltılı solunum: Solunum yollarının tıkanması sonucu ortaya çıkar. Ateş: Enfeksiyon kaynaklı plörezide yüksek ateş görülebilir. Halsizlik ve yorgunluk: Yaygın belirtilerdendir. Bu belirtiler başka sağlık sorunlarına da işaret edebilir, doğru teşhis için bir sağlık profesyoneline başvurulması önerilir.

Pulmoner nodül halo işareti, akciğer görüntülemesinde (örneğin, BT taraması) görülen, bir pulmoner nodül, kitle veya konsolidasyonu çevreleyen yer cam opasitesi olarak tanımlanır. Bu işaret, enfeksiyonlar (örneğin, aspergilloz) veya iltihaplar gibi çeşitli durumlarla ilişkili olabilir. Halo işareti, spesifik bir bulgu olup, kesin tanı için ek incelemeler ve değerlendirmeler gerektirir.

Kavite, akciğer parankiminin solid bir lezyonunda, doku harabiyeti sonucu oluşan materyalin dışarı atılmasıyla oluşan, duvar kalınlığı en az 3 mm olan, sınırlı ve saydam bir lezyondur. Kaviter lezyon ise, genellikle akciğerlerde veya diğer iç organlarda görülen, içinde boşluk bulunan bir tür doku hasarıdır. Kaviter lezyonlar, iyi huylu veya kötü huylu olabilir. Kaviter lezyonların teşhisinde göğüs radyogramı veya BT kullanılabilir.

Sol akciğerde 3 lobun olmamasının nedeni, kalbin sol tarafta yer almasıdır. Sol akciğer, kalbe yer açmak için daha küçüktür ve iki loba (üst lob ve alt lob) sahiptir.

Karaciğer ve akciğerin ortak görevi, vücudun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için hayati işlevleri yerine getirmektir. Karaciğerin bazı görevleri: Metabolizma: Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında rol oynar. Detoksifikasyon: Toksinleri ve zararlı maddeleri işleyerek vücuttan atılmasına yardımcı olur. Safra üretimi: Yağların sindirimi için gerekli olan safrayı üretir ve depolar. Vitamin ve mineral depolama: A, D, E, K vitaminleri ve bazı mineralleri depolayarak vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerini sağlar. Kan pıhtılaşması: Kan pıhtılaşmasında rol oynayan faktörleri üretir. Akciğerlerin bazı görevleri: Oksijen alımı: Dış ortamdan aldıkları havadaki oksijeni kan dolaşımına transfer ederler. Karbondioksit atımı: Metabolizma sonucu oluşan karbon dioksiti dışarı atarlar. Asit-baz dengesinin sağlanması: Kanın pH dengesini koruyarak asit-baz dengesinin sağlanmasına yardımcı olurlar. Hava filtrasyonu: Burun ve boğazdan gelen havada bulunan toz, polen ve mikropları filtreleyerek temiz hava sağlarlar. Ses üretimi: Akciğerlerin sağladığı hava akımı, ses telleri aracılığıyla sesin oluşumuna katkıda bulunur.

Akciğer donörünün kaç gün yaşadığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, akciğer nakli hakkında bazı bilgiler mevcuttur. Akciğer nakli, son dönem akciğer hastalıklarında yapılır. Akciğer naklinin riskleri arasında kanama, kan pıhtısı, enfeksiyon ve hava yolu tıkanıklığı bulunur. Daha fazla bilgi için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Kostofrenik sinüs kapalılığı, bu sinüslerde sıvı (örneğin plevral efüzyon) veya hava birikimi olduğunu gösterebilir. Kostofrenik sinüsler, diyafram ile bitişik kaburgalar arasında, diyaframın nefes alma sırasında serbestçe kasılıp genişlemesine izin veren bir çöküntüdür. Bu durumun kesin değerlendirmesi ve tedavisi için bir uzmana danışılması önerilir.

Akciğer ameliyatında hastanede kalma süresi, ameliyatın türüne ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Lobektomi veya segmentektomi gibi daha küçük ameliyatlar sonrasında hastanede kalış süresi genellikle 3-7 gün arasında olur. Pnömonektomi gibi daha büyük ameliyatlarda bu süre 7-10 gün veya daha uzun olabilir. Ameliyat sonrası hastanede kalma süresi, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

Littmann diyaframı, steteskopun bir parçası olup, vücut içindeki sesleri dinlemek ve incelemek için kullanılır. Littmann diyaframının bazı işlevleri: Ayarlanabilir diyafram teknolojisi. Çift taraflı dinleme çanı. Tek parça ayarlanabilir diyafram. Littmann diyaframları, kardiyoloji, pediatri ve genel muayene gibi farklı uzmanlık alanlarında kullanılır.