Usul

Hayır, BAM'ın kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak verdiği karar usuli müktesep hak değildir. BAM, bazı hallerde esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verebilir. Ancak, bu tür kararlar kamu düzenine aykırılık teşkil ederse, BAM bunu resen gözetir.

Usulden red, bir davada mahkemenin, davanın esasını incelemeden, yalnızca usule ilişkin eksiklikler veya hatalar nedeniyle davayı reddetmesidir. Usulden red nedenleri arasında şunlar yer alır: harç ve giderlerin ödenmemesi; eksik veya hatalı belgeler; yetkisiz mahkeme; zamanaşımı; hukuki şartların yoksunluğu; davada ehil kişilerin bulunmaması. Usulden red kararının sonuçları şunlardır: Bu karar, kesin hüküm oluşturmaz. Eksiklik giderildiğinde dava yeniden açılabilir. Karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Usulden red ile esastan red arasındaki fark ise şu şekildedir: Usulden redde, davanın esasına girilmez. Esastan redde, mahkeme tarafların iddialarını inceler ve karar verir.

İstirdat davasının arabuluculuktan sonra açılması, eğer dava şartı olarak arabuluculuk gerekli ise, davanın usulden reddedilmesine yol açabilir. Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabuluculuk süreci, taraflar arasında anlaşmazlığın daha hızlı ve uzlaşmacı bir şekilde çözülmesini sağlar.

"Seninle Düştüm Dile" şarkısı, düyek usûlünde bir şarkıdır.

Hazır olmayanlar arasında öneri, kabul için süre belirlenmeksizin yapılmışsa, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının beklenebileceği ana kadar önereni bağlar. Öneren, önerisini zamanında ulaşmış sayabilir, ancak zamanında gönderilen kabul önerene geç ulaşırsa, öneren durumla ilgili olarak kabul edene hemen bildirmek zorundadır.

HMK'nın 115. maddesi, dava şartlarının incelenmesini düzenler. Maddeye göre: Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilir. Dava şartı noksanlığı, mahkemece davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü dava usulden reddedilemez.

Husumet yokluğundan ret, bir davada taraflardan birinin (davacı veya davalı) o davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olmaması durumunda yapılır. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır. Husumet yokluğundan ret kararının verilebileceği bazı durumlar: Yanlış kişiye dava açılması. İdari yargıda yanlış makama dava açılması. Dava şartları, dava açılmasından hükmün verilmesine kadar var olmalıdır.

"Gurbet Elde Bir Hal Geldi Başıma" türküsü 4/4 usulündedir.

"Ben Kendimi Gülün Dibinde Buldum" türküsü genellikle 9/4'lük ritimle çalınır.

Usul saptırması, bir konuyu veya tartışmayı yanlış bir yöne sürükleyerek asıl konudan uzaklaşma durumudur. Örnekler: Bir hukuk davasında, davanın esasına dair yapılacak bir savunma sırasında, tamamen başka bir konu hakkında uzun uzadıya konuşmak. Hırsızlık suçlaması konuşulurken, konunun doğruluğunu tartışmak yerine, hırsızlık mağduru olan kişinin geçmişine, kıyafetine veya başka konulara kaydırarak asıl konudan uzaklaşmak.

Hüseyin Sâdeddin Arel'in Nihâvend Peşrevi, hafîf usûlündedir. Refik Fersan'ın Nihâvend Peşrevi'nin usûlü ise "hafif" olarak belirtilmiştir. Usûl, bir müzik eserinin ritmik yapısını ifade eder. "Hafîf" usûlü, belirli bir ritim kalıbını tanımlar ancak bu kalıbın detayları hakkında bilgi vermez. Daha fazla bilgi için eserin notasına veya yorumlarına başvurulması önerilir.

Nihavend saz semaisi, farklı besteciler tarafından farklı usullerde bestelenmiştir: Erzurumlu Hasib Dede'nin Nihavend Saz Semai'si: Sengin Semai usûlündedir. Refik Fersan'ın Nihavend Saz Semai'si: Aksak Semai usûlündedir. Reşat Aysu'nun Nihavend Saz Semai'si ise dördüncü hane hariç, Türk Musikisi usulleriyle bestelenmiştir; dördüncü hane, bestecinin arzusuna göre farklı bir usulle bestelenebilir.

Hayır, görevsiz mahkeme dosyayı usulden reddettiği için görevli mahkemeye göndermez. Görevsizlik kararı veren mahkeme, bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir; dava dosyasını kendiliğinden görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve o mahkemede davaya devam edilebilmesi için taraflardan birinin, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir.

Zamanaşımı, usulden red değildir. Zamanaşımı, bir davanın esasına ilişkin bir konudur ve genellikle "esastan red" kararına yol açar. Ancak, davanın usulden reddi durumunda, eksiklik giderildiğinde davanın yeniden açılabilmesi mümkündür.

Yürük semai, Klasik Türk müziğinde bir usuldür ve en hareketli beste şekillerinden biridir. Özellikleri: Ritim: 6/4 veya 6/8 mertebelerinde kullanılır. Form: Dört mısradan oluşan sözler, ikişer mısralı iki bende ayrılır. Makam geçkileri: Üçüncü mısra, makam geçkilerinin yapıldığı bölümdür. Kullanım: Klasik takım sıralamasında sözlü eserlerin sonuncusudur. Ünlü besteciler: Tamburi Cemil Bey, Tab'i Mustafa Efendi, Arif Mehmed Ağa. Örnek eserler: "Diller nice bir çâh-ı zenehdânına düşsün" sözleriyle başlayan yürük semai. "O güzel gözlerine hayran olayım" sözleriyle başlayan yürük semai. "Sensiz cihanda âşıka işret reva mıdır?" güfteli, Zekâi Dede'nin ferahnâk makamındaki yürük semai.

"Göklere Uçalım Gel De Sevgilim" eseri, evfer usulündedir.

"Buda gelir buda geçer" türküsü, Derviş usulu ile icra edilir. Bu usul, Türk halk müziği repertuvarında yaygın olarak kullanılan bir usul değildir ve genellikle "Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım" gibi türkülerle birlikte solfej edilir. Özetle: - Usul: Derviş usulu - Türkü: "Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım" ile birlikte - Kaynak: YouTube'da "Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım Solfej / Kısa Sap Bağlama" başlıklı video.

8/8'lik ritim, Düyek usulüdür. Düyek, iki Sofyan'dan oluşan sekiz zamanlı bir usuldür. Düyek usulünün vuruş şekli şu şekildedir: DÜM (sağ el) - 1 zamanlı, kuvvetli; TE-EK (sağ el) - 2 zamanlı, kuvvetli; TEK (sol el) - 1 zamanlı, yarı kuvvetli. Ayrıca, 8/8'lik ritim Müsemmen usulünde de kullanılır.

"Al Sazını Sen Sevdiceğim Şen Hevesinle" şarkısı, sengin semâi usûlündedir. Makamı: Sultânîyegâh.

Devr-i Kebîr usûlü 28 zamanlıdır. Bu usûl, bir yürük semâi, iki sofyân ve yine bir yürük semâi, iki sofyânın bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. 28 zamanlı Devr-i Kebîr usûlünün birinci mertebesi 28/8, ikinci mertebesi ise 28/4’tür.