TürkTarihi

Kıpçakların tarihi yaklaşık 1200 yıla dayanmaktadır. İlk olarak 8. yüzyılda Orta Asya'da ortaya çıkmışlardır. Özetle: - 8. yüzyıl: Orta Asya'da ortaya çıkış - 10. yüzyıl: Batı'ya doğru göçlerin başlaması - 13. yüzyıl: Moğol istilaları nedeniyle parçalanma Bu bilgilere göre, Kıpçakların tarihi yaklaşık 1200 yıl sürmektedir.

Evet, Savavi ve Safevi aynı anlama gelmektedir. Safevi Devleti, adını Erdebil’deki Safeviyye tarikatının kurucusu Şeyh Safiyüddin'den (ö. 1334) almıştır.

İngilizler, 2 Ekim 1923 tarihinde İstanbul'dan çekilmiştir. Ancak, resmi tarih olarak 6 Ekim 1923 kabul edilmektedir.

Kronik Kitap'ın bazı tarih serileri şunlardır: Dünya Tarihi Serisi. Antik Çağ Serisi. Osprey Resimli Tarih Dizisi. Tarihi Seyahatnameler. Kronik Kitap, ayrıca İlber Ortaylı, Halil İnalcık gibi önemli tarihçilerin eserlerini de yayınlamaktadır.

Amasya Genelgesi ve Erzurum Kongresi'nin kronolojik sıralaması: 1. Amasya Genelgesi: 22 Haziran 1919. 2. Erzurum Kongresi: 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919. Bu sıralama, Milli Mücadele dönemindeki önemli olayların zamanlamasına göre belirlenmiştir.

Kumral Abdal, Osman Gazi döneminde yaşamıştır. Âşıkpaşazâde'ye göre, Kumral Abdal, Osman Gazi'nin meşhur rüyasını tabir edip kendisine padişah olacağını müjdelemiştir. İdrîs-i Bitlisî ise Kumral Abdal'ın Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan önce uçlarda yaşayan bir derviş-mücahid olduğunu belirtmektedir.

Sultan Alparslan'a "fetihlerin babası" denmesinin sebebi, 16 Ağustos 1064'te Doğu Anadolu’nun müstahkem şehri Ani’yi uzun süren bir muhasara ve şiddetli bir harp neticesinde fethetmesidir. Bu zafer üzerine, Abbasi Halifesi Kaim bi-Emrillah, Sultan Alparslan’a "Ebu’l-Feth" (Fetihlerin babası) ünvanını vermiştir.

Tarihte en güçlü Türk kadın olarak Tomris Hatun ve Altun Can Hatun gösterilebilir. Tomris Hatun, M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış bir Saka (İskit) hükümdarıdır. Altun Can Hatun, Harzemşah ile evlenmiş ve Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in yönetiminde önemli rol oynamıştır.

Atatürk'ün bir vatandaşı dinlerken çekildiği iddia edilen fotoğraf, 21 Kasım 1930 tarihinde Tokat ziyareti esnasında Cemal Işıksel tarafından çekilmiştir. Bu fotoğraf, şu sitelerde bulunabilir: commons.wikimedia.org; pinterest.com. Ayrıca, PHEBUS Müzayede Evi'nde "Terakki Fotoğrafhanesi" soğuk damgalı, 13x9 cm boyutlarında bu fotoğrafın bir örneği de bulunmaktadır. Söz konusu fotoğrafın, 1924 yılında Erzurum'da, Fethullah Gülen'in doğduğu köyde çekildiğine dair iddia asılsızdır.

Turşucuzade Konağı, 1800'lü yıllarda Şeyhülislam Turşucuzade Ahmed Muhtar Efendi'ye aitti. Günümüzde ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Turizm Müdürlüğü'nün turizm ofisi olarak hizmet vermektedir.

Seyit Onbaşı'nın hayatı kısaca giriş, gelişme ve sonuç olarak şu şekilde özetlenebilir: Giriş: Doğum ve Aile: 1889 yılında Balıkesir'in Havran ilçesine bağlı Manastır (günümüzdeki adı Koca Seyit) köyünde doğmuştur. Askerlik Öncesi Yaşam: Yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olarak küçük yaşlardan itibaren ağır işlerde çalışmış ve fiziksel olarak güçlü bir yapıya sahip olmuştur. Gelişme: Askerlik Hayatı: 1909 yılında Osmanlı ordusuna katılmış, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'na katılmıştır. Çanakkale Savaşı: 18 Mart 1915'te Çanakkale Cephesi'nde, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görev yaparken 276 kilogramlık top mermisini tek başına sırtlayarak topa yerleştirmiş ve İngiliz zırhlısı Ocean'ın batırılmasını sağlamıştır. Sonuç: Savaş Sonrası Yaşam: Savaş sonrası köyüne dönmüş, odunculuk ve kömürcülük gibi işlerle geçimini sağlamış, 1939 yılında zatürreye yakalanarak vefat etmiştir.

Bozok Türklerinin kökeni, Oğuz Kağan'ın ikinci (gökten inen) eşine dayanır. Bozoklar, Oğuz Han’ın üç oğlundan türeyen 12 boydan oluşur. Bu oğullar ve onların soyundan gelen boylar şunlardır: Gün Han oğulları: Kayı, Bayat, Alkaravlı, Kara İvli. Ay Han oğulları: Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparlı. Yıldız Han oğulları: Avşar, Kızık, Beğdili, Karkın. Bozoklar, Anadolu'ya gelen Oğuzlardan Bozoklu toplulukların, bugünkü Yozgat bölgesini yurt tutmasından dolayı, bu bölge Cumhuriyet'e değin Bozok adıyla anılmıştır.

Milli Mücadele döneminde savaşan bazı kadınlar: Halide Edib Adıvar: Mitingler düzenlemiş, halkı işgale karşı mücadeleye çağırmış ve cephelerdeki askerlere moral vermiştir. Nene Hatun: 93 Harbi'nde gösterdiği kahramanlığın yanı sıra, Kurtuluş Savaşı'nda Erzurum'da halkı mücadeleye teşvik etmiştir. Kara Fatma (Fatma Seher Erden): Kendi kurduğu müfrezeyle düşman kuvvetlerine karşı savaşmış, İzmir'in kurtuluşunda önemli rol oynamıştır. Şerife Bacı: İnebolu'dan Ankara'ya cephane taşırken kış şartlarında donarak şehit olmuştur. Gördesli Makbule: Eşi ile birlikte Kuvâ-yi Milliye'ye katılmış ve Yunan kuvvetleriyle çatışmada şehit düşmüştür. Tayyar Rahmiye: Güney Cephesi'nde Fransızlara karşı savaşmış, askerlerdeki duraksamayı "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyerek gidermiştir. Halime Çavuş: Erkek kılığına girerek Kurtuluş Savaşı'na katılmış, mühimmat taşırken yaralanmıştır.

Kül Tigin Abidesi'nin güney cephesinde Çince bulunmasının sebebi, Çin İmparatoru Xuan Zong'un, Kül Tigin'in ölümü üzerine bir yazı yazdırıp bu yazının abidenin bir yüzüne eklenmesini istemesidir. Ayrıca, abidenin batı yüzünde de Çince bir metin yer almaktadır; bu metin, devrin Tang İmparatoru'nun Kül Tigin'in ölümü nedeniyle gönderdiği Çince mesajdır.

Safevîler, ağırlıklı olarak Anadolu Türkmenlerinden oluşan çeşitli Türk boylarına dayanmaktadır. Ayrıca, Safevî Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'in, Akkoyunlu Türkmenlerinden Uzun Hasan'ın torunu olduğu belirtilmektedir.

Hayır, Hafız Mustafa ve Hacı İsmail Hakkı Bey aynı kişi değildir. Hacı İsmail Hakkı Bey, 1864 yılında İstanbul Bahçekapı'da Hafız Mustafa Şekerlemeleri'ni kuran kişidir.

Erenköy Direnişi, 5-10 Ağustos 1964 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, direniş 6 gün sürmüştür.

Haldun Taner'in "Günün Adamı" adlı oyunu, 1952 yılında "zararlı" görülerek yasaklanmıştır.

Mehmet Ruhi Arel'in "Atatürk Köylülerle" adlı tablosu, Mustafa Kemal Atatürk'ün, askeri ve sivil bir kalabalıkla birlikte, bayraklarla karşılayan köylülerin önünde tasvir edilmesini konu alır. Tablodaki figürler, aynı çizgideymiş gibi görünse de her biri özenli bir işçilikle işlenmiş, giysileri, duruşları ve yüz ifadeleriyle simgesel birer portre niteliğindedir. Sanatçı Mehmet Ruhi Arel, bu eseriyle yeni kurulan Cumhuriyet'in coşkusunu ve halkın Atatürk'e olan sevgisini yansıtmayı amaçlamış olabilir.

Duatepe'de anıt olmasının sebebi, Kurtuluş Savaşı sırasında 10 Eylül 1921'de Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı taarruzla düşmandan geri alınan ilk tepe olmasıdır. Duatepe Anıtı'nın diğer anlamları ve sembolizmi şu şekilde açıklanabilir: Anadolu halkının zafere koşuşu. Türk azmi ve kararlılığı. İki bayrak. Kurtuluş Savaşı kahramanları. Duatepe Anıtı, 2000 yılında ziyarete açılmıştır.