TürkTarihi

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1881-1938 yılları arasındaki hayatı kısaca şu şekilde özetlenebilir: 1881: Selanik'te doğdu. 1893: Askeri bir okul olan Selanik Askeri Rüştiyesi'ne kaydoldu. 1902: Teğmen rütbesiyle Harp Akademisi'ne girdi. 1905: Kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu. 1919: 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. 1920: 23 Nisan'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı. 1923: Cumhuriyet'i ilan etti ve ilk cumhurbaşkanı seçildi. 1938: 10 Kasım'da İstanbul'da hayatını kaybetti.

Şu Destanı, MÖ 4. yüzyılda, Makedonya Kralı Büyük İskender'in Asya seferi sırasında, Saka hükümdarı Şu'nun önderliğindeki Türklerin yaşadığı olayları anlatır. Destanın konuları: Türklerin İskender'le mücadelesi. Stratejik geri çekilme. Türkmen boylarının kökeni. Uygurlarla işbirliği. Şehirleşme ve yerleşik hayat. Destan, Türklerin bağımsızlık ve vatanseverlik ruhunu simgeler.

Canca Kalesi'nin hikayelerinden biri şöyledir: Canca Kalesi komutanı, Gümüş Dağ'da gümüş bir sarayda yaşarmış. Canca Kalesi'nin bir diğer hikayesi ise şöyledir: Erken Orta Çağ'da inşa edilen kalenin, Bizans İmparatoru I. Justinianus'a bağlı ve bölgeye hakim olan Tzanlar tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Evliya Çelebi'ye göre, İskender'e bağlı Philikos'un bölgede gümüş madenleri bulmasıyla beraber kale onarılmış ve Gümüşhane'nin önemi artmıştır. 1461’de kalenin Osmanlı hakimiyetine geçmesiyle kaleye yeniçeri kethüdası ve askerler yerleşmiştir.

Türk eğitim tarihi, üç ana döneme ayrılır: 1. İlk Türk Devletlerinde Eğitim. 2. İslamiyet’in Kabulünden Sonra Türklerde Eğitim. 3. Cumhuriyet Döneminde Eğitim. Bu ayrım, Hunlardan günümüze kadarki eğitim sürecinin daha iyi anlaşılmasını sağlar.

18 Mart, Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü olarak önemlidir. Çanakkale Zaferi'nin önemi: Askeri bir başarı: Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndaki en büyük zaferlerinden biridir. Dönüm noktası: Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki kararlılığını simgeler ve Kurtuluş Savaşı'nın temelini oluşturur. Dünya tarihine etkisi: Dünya üzerindeki güç dengelerini değiştirmiş ve Türkiye'nin kaderini etkilemiştir. Şehitlerin anılması: Vatan uğruna canlarını feda eden askerlerin kahramanlıkları ve fedakarlıkları hatırlanır.

Türklerde kurultay, çeşitli durumlarda toplanırdı: Olağan toplantılar: Yılın birinci, beşinci ve dokuzuncu aylarında yapılırdı. Olağanüstü toplantılar: İsyan, savaş, barış, göç gibi durumlarda toplanırdı. Asya Hun Devleti'nde: Yılın birinci ayında yapılan kurultay dinî nitelikteydi. Beşinci ayda yapılan toplantı, bayram ve festival niteliğindeydi. Dokuzuncu ayda yapılan toplantıya "hatun", tiginler, yüksek dereceli memurlar, ordu komutanları, devlete bağlı boylar ve topluluklar katılırdı. Göktürklerde: Mayıs ayında, bahar bayramı şeklinde yapılırdı. Eylül ayında, savaş ve sayım kurultayı olarak düzenlenirdi. Uygurlarda: Halk ile kağan arasındaki mesafenin azaldığı benzer bir kurultay bulunurdu.

Anamur halkı, büyük çoğunlukla Türk kökenlidir. Yerleşik Türklerin çoğunluğunun, Ermenek bölgesinden gelerek ilçeye yerleştiği düşünülmektedir. Ayrıca, Osmanlı döneminde beş-altı kadar zanaatkar ailenin İstanbul'dan getirilerek yörenin Osmanlılaşması için yerleştirildiği de belirtilmektedir. Toroslarda yaşayan göçebe Yörük Türkler ise zaman içinde gerek ilçe merkezinde gerekse kırsaldaki köylerde yerleşik hayata geçmişlerdir. İlçenin kırsal kesimindeki köylerde hala Türkmen obaları yaşamaktadır. Anamur'un bazı köyleri Tahtacıdır. Göçmen diye adlandırılan mahallede ise Arnavutluk'tan 1930'lu yıllarda gelen Arnavut göçmenler ile 1960'lı ve 70'li yıllarda Kıbrıs'tan gelen göçmenler yaşamaktadır. İskele mahallesinde ise Mısır'dan zamanında gelip yerleşmiş, balıkçılıkla uğraşan aileler vardır.

Nilüfer Hatun, Yarhisar Tekfur'unun kızıdır. Asıl adı Holofira veya Olivera olan Nilüfer Hatun, Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı Orhan Gazi'nin eşi ve Rumeli Fatihi Süleyman Paşa ile Osmanlı Devleti'nin üçüncü padişahı I. Murad'ın annesidir.

Atatürk II: 1881-1919, Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatının 1881'den 1919'a kadar olan dönemini anlatıyor. Filmde, Atatürk'ün askeri okulda eğitimi, Balkan ve Çanakkale Savaşları, Mondros Ateşkes Antlaşması ve Samsun'a çıkışı gibi önemli olaylar işleniyor. Atatürk'ün, kişisel çıkarların peşinde koşan Osmanlı İmparatorluğu'nun çürümeye başladığını fark etmesi ve bir değişim gerekliliği, filmde vurgulanan temalar arasında yer alıyor.

Sivas'ta 2025 yılının Ağustos ayında yaşanan bazı olaylar şunlardır: Trafik Kazası: Gürün ilçesinde meydana gelen kazada bir kişi hayatını kaybetti, bir kişi yaralandı. Bina Çatısı Uçtu: Sivas'ta etkili olan rüzgar nedeniyle bir binanın çatısı uçtu, araçlar zarar gördü. Alabalık Sağımı: Sivas'ın Ulaş ilçesinde alabalık yumurta sağımı işlemleri başladı. Transferler: Sivasspor, Aliou Badji'yi transfer etti ve Rey Manaj ile yollarını ayırdı. Sivas'ın sonunda ne olacağına dair spesifik bir bilgi bulunmamaktadır.

Afet İnan'ın hayatı kısaca şu şekilde özetlenebilir: 30 Ekim 1908'de Selanik'in Doyran kasabasında doğdu. İlköğrenimini Adapazarı, Ankara, Mihallıççık (Eskişehir) ve Biga'da yaptı. 1925'te Bursa Kız Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. İzmir'de Redd-i İlhak İlkokulu'nda öğretmenlik yaparken Atatürk ile tanıştı. Fransızca öğrenmesi için İsviçre'nin Lozan şehrine gönderildi. 1938'de Cenevre Üniversitesi'nden lisans, 1939'da sosyoloji doktoru unvanını aldı. 1942'de doçent, 1950'de profesör oldu. 1950'den sonra Türkiye Cumhuriyeti ve Türk devrimi konularında çeşitli üniversitelerde dersler verdi. 1977'de emekli oldu ve anılarını kaleme almaya başladı. 8 Haziran 1985'te Ankara'da kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

Afşin halkının kökeniyle ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. Arap Aşiretleri: Bazı kaynaklara göre, Afşin'de iskân edilen ilk halk, İmparator III. Gordianus (234-238) devrinde Urfa'dan göçen Arap aşiretleridir. Oğuz Türkleri: 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya yerleşmeye başlayan Oğuz Türkleri'nin bir kolu, Afşin Bey komutasında Bizans egemenliğine son vererek bölgede Selçuklu egemenliğini kurmuştur. Afşin, tarih boyunca Hititler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar ve Araplar gibi çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.

Türkiye Selçuklu Devleti'nin Anadolu'yu Türk yurdu haline getirmek için yaptığı bazı faaliyetler şunlardır: Fetihler: 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'nun çeşitli bölgelerine akınlar düzenleyerek Bizans'ın gücünü zayıflatmışlardır. Kervansaraylar: Anadolu yollarını kervansaraylarla donatarak ticaret yollarını güvence altına almış ve ticari hareketliliği artırmışlardır. Göçler: Türkmenleri sistematik bir şekilde iskân ederek İç ve Doğu Anadolu'nun Türkleşmesini sağlamışlardır. Siyasi Birlik: Anadolu'da kalıcı Türk varlığını sağlamak için Bizans'a karşı sürekli mücadele etmiş ve siyasi birliği korumaya çalışmışlardır. Kültürel ve Dini Yayılma: İslamiyet'i yayarak Anadolu'nun kültürel ve dini kimliğinin değişmesine katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca, Anadolu'da medreseler, camiler ve imarethaneler inşa ederek bölgenin kültürel mirasını zenginleştirmişlerdir.

Ulusal Egemenlik Bayramı'nda (23 Nisan) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açılmıştır. 23 Nisan 1920'de gerçekleşen bu açılış, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme iradesini ortaya koyduğu ve halk egemenliğine dayalı yönetim anlayışının resmileştiği gündür. 23 Nisan, 1921'de Milli Bayram Addine Dair Kanun ile Türkiye'nin ilk ulusal bayramı olmuştur. Günümüzde 23 Nisan, sadece bir kutlama günü değil; aynı zamanda çocuk haklarının, barışın, kardeşliğin ve sevginin vurgulandığı anlamlı bir gündür.

Yakutiye Medresesi'nde herhangi bir padişahın mezarı bulunmamaktadır. Medrese, İlhanlı hükümdarı Sultan Olcayto zamanında, Gazan Han ve Bolugan Hatun adına, Cemaleddin Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılmıştır.

Larende, Cumhuriyetin ilanından sonra, 1937 yılında Karaman adını almıştır. Karamanoğulları Devleti'nin başkenti olan Larende, 1256 yılında bu ismi taşımıştır.

Eskil halkının nereden geldiğine dair bilgi, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan dönemine dayanmaktadır. Sultan II. Kılıçarslan, Eskil ve çevresine Türk boylarını yerleştirerek bölgeyi Türkleştirmiştir. Ayrıca, Eski kaynaklarda Eskil'in ilk kurulduğu yerin, bugün "Gavuröreni" olarak bilinen ve Tuz Gölü'nün yakınında bulunan mevkii olduğu belirtilmektedir.

Ali Fuat Cebesoy, Batı Cephesi komutanlığından başarısız bulunması nedeniyle alınmıştır. Ayrıca, Kuvayi Milliye ile emir komuta zincirinde yaşanan sıkıntılar ve düzenli ordunun kurulmasına engel olma ihtimali de görevden alınmasında etkili olmuştur.

Kösedağ Savaşı'nın Anadolu Selçuklu Devleti üzerindeki etkileri şunlardır: Moğol Hakimiyeti: Anadolu, Moğol hâkimiyetine girdi. Yıkılma Süreci: Devlet, yıkılma sürecine girdi. Vergi Yükümlülüğü: Selçuklu sultanları, Moğol İlhanlılarına vergi vermek ve onların otoritesini tanımak zorunda kaldı. İç Karışıklık: Devlet yönetiminde liyakatsiz bürokratların varlığı ve sultan ile yönetim arasındaki uyumsuzluklar, sayısız seferin başarısız olmasına neden oldu. Yeni Beylikler: Anadolu'da Türk birliği bozuldu ve yeni beylikler kurulmaya başlandı. Ekonomik Gerileme: Yağmalar ve huzursuzluklardan dolayı ticaret yolları önemini kaybetti, bu da kıtlığa yol açtı.

Fatsa halkının kökenleri şu şekilde özetlenebilir: Yerli Kabileler: M.Ö. 400 yılında Fatsa ve çevresinde Kolhlar, Driller, Halipler, Mossinoikler ve Tibarenler gibi Yunan asıllı olmayan yerli kabileler yaşamaktaydı. Pontus Dönemi: M.Ö. 280 - M.S. 263 yılları arasındaki Pontus hakimiyeti, bölgenin önemini artırmıştır. Türk Yerleşimi: Türklerin Fatsa'ya kesin olarak yerleşmesi, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi sonrası akınlarla başlamıştır. Osmanlı Dönemi: 1427-1428 yıllarında Yörgüç Paşa'nın Canik seferi ile Fatsa, Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ayrıca, 19. yüzyıl sonlarında Kafkas muhacirleri ve 20. yüzyıl başlarında Balkan mübadilleri de Fatsa'ya yerleşmiştir.