SözcükTarihi

Kayabaşı'nın eski hali farklı bölgelerde farklı şekillerde adlandırılmış ve yapılandırılmıştır: 1. Kahramanmaraş: Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Kayabaşı Mahallesi, eski Tahrir defterlerinde Kaya Beg b. Bişan adına izafeten veya şehrin kayalık bir zeminde kurulmuş olmasından dolayı bu ismi almış olabilir. 2. İstanbul, Başakşehir: Bu bölgedeki Kayabaşı'nın eski adı Ayayorgi'dir ve 1924 yılında Lozan Antlaşması sonrası Selanik'ten gelen Türkler tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

Anlam daralması ve anlam iyileşmesine dair bazı örnekler: Anlam Daralması: Erik sözcüğü, şeftali, kayısı, zerdali anlamını içerirken, sonradan sadece bir tür meyve için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır. Oğul sözcüğü, eskiden hem kız hem de erkek çocuklar için kullanılırken, günümüzde sadece erkek çocukları ifade etmektedir. Anlam İyileşmesi: Yavuz sözcüğü, eski Türkçede "kötü" anlamına gelirken, günümüzde "güçlü, çetin" anlamlarını ifade etmektedir. Emek sözcüğü, eski Türkçede "sıkıntı, eziyet" anlamına gelirken, şimdi "çaba, uğraş, güç" anlamlarını karşılar hâle gelmiştir.

"Kahvaltı" adı, "kahve altı" ifadesinden gelmektedir. Bu ifade, kahvenin keşfedilmesi ve sabah yemeklerinden sonra kahve içilmesi nedeniyle ortaya çıkmıştır.

"Kankiler" kelimesi, 90'lı yılların başında ülkemizde kullanılmaya başlanmıştır.

Yalova Köyü'nün hikayesi, köyün adının "yalak" kelimesinden türetilmesine dayanmaktadır. Köyün eski adı Yalakabak olarak geçer ve bu isim, İzmit taraflarındaki Yalakabak Kalesi ile karıştırılmamalıdır. Ayrıca, Rumeli fatihlerinden birinin mezarının Yalova Köyü'nde bulunduğu ve bu kişinin Gazi Fazıl Ahmet Paşa olduğu bilinmektedir.

"Sabret" caps ifadesi, 2000'li yılların başında internetin yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan genel caps fenomeninin bir parçasıdır.

Nişantaşı'nın eski adı "Teşvikiye" olarak bilinmektedir.

"Ben sizin Hanınızım, bu da benim Hanım" ifadesi, Cengiz Han'ın tüm hanlarını topladığı bir mecliste eşini göstererek söylediği söz olarak rivayet edilir.

Soğan dolmasına "piyaziye" denmesinin nedeni, yemeğin ana malzemesi olan soğanın Farsça'daki adı olan "piyāz"dan gelmesiğidir.

Mazgal adı, bu yapının kale duvarlarında iç yanı geniş, dış yanı dar delik olmasından dolayı bu şekilde adlandırılmıştır.

Cengiz Han'ın "hanım" kelimesini kullanması, Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han'ın eşini tanıtırken "Bu da benim hanım" demesinden kaynaklanmaktadır.

Etlik semtinin adı, bu bölgede kesilen hayvanların etlerinin rüzgarlı havada uzun süre tazeliğini koruması nedeniyle "et koymak için ayrılmış yer" anlamında kullanılan "etlik" kelimesinden gelmektedir.

Kaplıcalar, "kapalı ılıca" kelimelerinin birleşmesiyle oluştuğu için bu adı almıştır.

İskender Pala'nın "İki Dirhem Bir Çekirdek" kitabı, deyimlerin tarihi kaynağını ve ilk çıkış hikâyelerini anlatmaktadır. Kitapta, günlük hayatta sıkça kullanılan "ipe un sermek", "abayı yakmak", "ağzından baklayı çıkarmak", "balık kavağa çıkınca" gibi deyimlerin komik ve ilginç hikayeleri yer almaktadır.