Söylev

Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 6 gün boyunca, toplamda 36 saat 33 dakika süren bir konuşma şeklinde yazılmıştır. Bu durumda, Nutuk'un okunması yaklaşık 6 gün sürer.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Seferihisar için doğrudan bir sözü bulunamamıştır. Ancak, 11 Nisan 1934 tarihinde Seferihisar'ı ziyaret eden Atatürk, Sığacık'ta incelemelerde bulunmuş ve bir ilkokul öğretmeninin not defterini isteyerek, harf devrimine rağmen defterin eski yazıyla yazılmış olmasına üzülmüştür. Atatürk'ün Seferihisar ziyareti, her yıl 11 Nisan'da düzenlenen törenlerle anılmaktadır.

Merhamet, başkalarının acılarına, zorluklarına veya ihtiyaçlarına anlayış ve duyarlılık gösterme yeteneğidir. Merhametin önemi: Bireysel faydaları: Empati gelişimi, duygusal denge, öz değer artışı ve mutluluk sağlar. Toplumsal etkisi: Dayanışma ve yardımlaşmayı artırır, hoşgörüyü teşvik eder ve toplumsal huzuru destekler. Merhameti geliştirmek için: Empati kurmak, yardım etmeye istekli olmak ve başkalarının bakış açısını anlamaya çalışmak önemlidir. Örnekler: Otobüste yaşlı birine yer vermek, sokak hayvanlarına su ve mama bırakmak, hasta bir komşuya yardım etmek gibi küçük iyilikler merhameti gösterir. Sosyal sorumluluk projelerine katılmak, merhametin somut eylemlere dönüşmesini sağlar.

"Horozu çok olan köyde sabah geç olur" atasözü, bir işe karışan kişi sayısının çok olması durumunda işin sonuçlanmasının daha uzun zaman alacağını anlatır. Ayrıca, bu atasözü farklı bağlamlarda da kullanılabilir. Örneğin, bir kişinin söylediği sözlerin herkes tarafından dikkatle dinlenmesi durumunda, o kişinin her zaman anlaşılma ihtimali olmadığı anlamına gelebilir.

Sabiha Gökçen'in kısa ve özlü bir konuşması bulunamadı. Ancak, Gökçen'in bazı sözlerine örnekler verilebilir: "Biz gençler, sizin gibi düşünmüyoruz. Bu meselenin her ne şekilde olursa olsun, derhal halledilmesini istiyoruz. Bu uğurda canımızı bile verebiliriz". "Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temelleri üzerinde her geçen gün yükseltecek olanların Türk gençliği olduğunu; hiçbir şeyin kolay elde edilemeyeceğini ve kesinlikle geri adıma izin vermemelerini; millî gururumuzdan fedakârlık yapmak istemiyorsak, gece-gündüz çok çalışıp, daima daha iyiyi ve daha güzeli arama çabasında olmamız gerektiğini; gençlerin kesinlikle yenilgiyi kabul etmemelerini" istedik. "Beni çok mutlu ettin... Şimdi artık senin için planladığım şeyi açıklayabilirim... Belki de dünyada ilk askerî kadın pilot olacaksın... Bir Türk kızının dünyadaki ilk askerî kadın pilot olması ne iftihar edici bir olaydır, tahmin edersin değil mi?".

"Ya kazanırım ya öğrenirim" sözü, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ilk siyahî devlet başkanı Nelson Mandela'ya aittir.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın son dönemde yaptığı bazı açıklamalar şunlardır: Vergi ve gelir adaletsizliği vurgusu. 'Terörsüz Türkiye' çağrısı. Ayrıca, 22 Aralık 2024 tarihinde yaptığı bir konuşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılmıştır.

"İzmir'in dağlarında çiçekler açar" dizesinin Atatürk tarafından ne zaman söylendiğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, İzmir Marşı'nın, Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı sırasında İzmir'e girişini konu aldığı ve 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtuluşu ile ilgili olduğu bilinmektedir. Marş, bestecisi ve söz yazarı kesin olarak bilinmemekle birlikte, resmi kaynaklarda "anonim" olarak geçmektedir.

Nutuk ve söylev kavramları genellikle eş anlamlı olarak kullanılır ve bir topluluk karşısında etkili, coşkulu konuşmaları ifade eder. Ancak, bazı farklılıklar mevcuttur: Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919-1927 yılları arasındaki faaliyetleri özetlediği, 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde CHP'nin İkinci Kongresi'nde sunduğu konuşmanın metnidir. Söylev, genel olarak bir düşünceyi coşkulu bir dille anlatma, bir topluluğu harekete geçirme, belli bir amaca yöneltme amacını taşıyan konuşmalar için kullanılır. Dolayısıyla, Nutuk, Atatürk'ün özel bir konuşmasını ifade ederken, söylev daha geniş bir kavramdır ve farklı kişiler tarafından yapılan benzer nitelikteki konuşmaları kapsar.

Mustafa Kemal Atatürk'ün 23 Nisan ile ilgili bazı sözleri: "Küçük hanımlar, küçük beyler... Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız". "23 Nisan, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bütün bir düşmanlık dünyasına karşı ayağa kalkan Türkiye halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni meydana getirmek hususunda gösterdiği harikayı ifade eder". "Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir". "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir". "Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir".

Meral Akşener, 28 Mart 2024 tarihinde yaptığı açıklamada Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş için "hain" ve "zorba" ifadelerini kullanmıştır. Akşener'in bu açıklamalarından bazı bölümler şu şekildedir: "Mansur Yavaş, CHP'den aday gösterilmek istenmediğinde yanında biz durduk." "Ekrem İmamoğlu hapis cezası aldığında Saraçhane'ye koşan bir tek biz vardık." "Bir zamanlar haksızlığa uğradığımızda yanına koştuğumuz dünün mağdurları, bugünün zorbaları oldular." Ayrıca, 5 Nisan 2024 tarihinde Nevşehir'de yaptığı bir açıklamada da "Dürüst olduğuna kefalet koyup seçilmesine vesile olduğumuz kişilerin daha sonra kocaman birer hırsız olduğunu anladığımızda çektiğimiz acıları anlatmam mümkün değil" demiştir.

Fatih Altaylı, Muharrem İnce'ye farklı konularda çeşitli ifadeler kullanmıştır: Takım Elbisesi İddiası: 2023 yılında, cumhurbaşkanı adaylığından çekilen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile girdikleri iddiayı hatırlatarak, "Muharrem Bey, takım elbiseyi almayabilirsiniz. Helali hoş olsun" demiştir. Kılıçdaroğlu Yorumu: İnce'nin, Kılıçdaroğlu'nun kayyum tartışmasına dair çok da şaşırmamış göründüğünü belirterek, "Belli ki Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu'nu yıllar önce çözmüş" ifadesini kullanmıştır. Sözler Hakkında Yorum: İnce'nin, kendisine destek vermeyen ünlü isimleri "sözde sanatçı" olarak nitelemesine tepki göstererek, "Bu sözlerin orijinal sahibi varken, siz ancak çakması olursunuz" demiştir.

Charlie Chaplin'in "The Great Dictator" filminin sonunda yaptığı konuşmada, barış ve demokrasi için birleşme çağrısı yapmaktadır: > "Askerler! Zorbalara itaat etmeyin. Onlar sizi eziyor; düşüncelerinizi, hislerinizi ve hareketlerinizi planlıyor, sizi koyun yerine koyuyorlar. İnsanlıktan çıkmış, beyni ve kalbi makineleşmiş kişilere teslim olmayın. Sizde nefret yok, sevilmeyen kişiler nefret eder ancak. Askerler! Esirlik için değil, hürriyet için savaşın. > "Luka İncili'nin 17. bölümünde şöyle der: 'Tanrının krallığı insanın içindedir' - bir kişiye veya bir gruba değil, herkese açıktır. Siz insanlar, makineleri yaratacak güçtesiniz, mutluluğu yaratacak güçte. Bu güçle yaşamı hür ve güzel yapın, harika bir maceraya dönüştürün." Konuşmanın tamamı, Chaplin'in resmi web sitesinde ve çeşitli video platformlarında mevcuttur.

Aziz Sancar, Nobel konuşmasında çeşitli konulara değinmiştir: Çalışmanın önemi: "Çalışmak kendimize, ailemize, milletimize vatan, namus borcudur". Türkiye'ye olan sevgisi: "Hayatımda Nobel dahil bütün bilimsel başarılarımı, her şeyimi Türkiye’deki barış için verirdim". Rol modeli: "Benim rol modelim Atatürk". Başarı adımları: "Başarının adımları çok çalışmak, konuyla ilgili olayları takip etmek ve en yeni teknolojiyi bilip kendi işinde uygulamaktır". Türk dünyasına katkısı: "Nobel ödülü aldığımda sadece kendimi değil, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve bütün Türk dünyasını temsil ettiğimi biliyordum". Politika tavsiyesi: "Politika ile uğraşmayın, ilim yapın ve çok çalışın". Sancar, konuşmasında ayrıca Nobel ödülünün bir ölçü olmadığını ve birçok bilim insanının bu ödülü almadığını belirtmiştir.

"Hasta değilim. Hasta olsaydım iyileşebilirdim. Hayır. Ama yaradılışımda eksik bir şey var, bu da iyileşmiyor" sözü, Simone de Beauvoir'a aittir.

"Uç Uçabildiğin Kadar" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Şiir: Nihal Cevher'in şiir kitabının adı olup, yaşamın zorlukları, sanatçının iç dünyası ve özgürlük arayışı gibi temaları işler. Söz: "Uç, uçabildiğin kadar" sözü, bir motivasyon ifadesi olarak kullanılabilir ve sınırları zorlamayı, özgürlüğü ve özgürlüğü simgeler. Kitap: "Uç 'Uç Uçabildiğin Kadar'" adlı, devam eden bir roman da bulunmaktadır.

Mehmet Ali Ağca, Akit TV'de yayınlanan "Kırmızı Masa" programında çeşitli ifadeler kullanmıştır: Teğmenler hakkında tehdit. Esad ve Netanyahu hakkında sözler. Bürokrasiye suçlamalar. Ağca'nın bu sözleri, kişi veya kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı ve iftira niteliğinde ifadeler olarak değerlendirilmiştir.

Evet, özdeyişlerin kim tarafından söylendiği bellidir. Özdeyişler, genellikle tanınmış kişiler tarafından söylenmiş sözlerdir ve söyleyen kişinin gözlemleri ile tecrübelerine dayanır.

Atatürk'ün "Bir millet için büyük gelecek, çocukların büyük hayalleriyle başlar" sözü, çocukların geleceğin teminatı olduğu ve onların hayal güçlerinin, bir milletin geleceğini şekillendireceği anlamına gelir. Atatürk, bu düşüncesini çeşitli sözlerinde ifade etmiştir: "Çocuklarımızın gözlerindeki ışıltı, yarının aydınlık Türkiyesinin habercisidir". "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz". "Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir".

"Birlikten kuvvet doğar" sözü, Ezop'a aittir. "Zafer, birlikten doğar" şeklinde bir söz ise doğrudan belirtilen bir kişiye ait değildir.