Şiir

Evet, divan edebiyatı 13. yüzyılda başlayıp 19. yüzyıla kadar süren klasik bir şiir geleneğidir. Divan edebiyatı, Arap ve Fars kültürünün etkisiyle ortaya çıkmış ve gelişme göstermiştir.

"Hayal-i Aşkım", Ahmet Haşim'in 1901 yılında yayımlanan ilk şiiridir ve sembolizm akımına aittir. Ahmet Haşim, Fecr-i Ati topluluğunun bir üyesi olsa da topluluk dağıldıktan sonra herhangi bir edebi topluluğa katılmamış ve sanat anlayışını değiştirmeden bağımsız olarak devam etmiştir.

Ceyhun Atuf Kansu, Cumhuriyet dönemi şairlerinden olup, memleket edebiyatı geleneğinin temsilcilerindendir. Edebî kişiliği şu özelliklerle tanımlanabilir: Halk şiiri etkisi: İlk eserlerini hece vezni ve halk şiiri etkisiyle kaleme almıştır. Toplumsal duyarlılık: Şiirlerinde Türk tarihi, Anadolu'nun yurt edilmesi, çocuk ve eğitim sorunları, köy ve doğa gibi konuları işlemiştir. Farklı akımlara açıklık: 1940'lı yıllarda Garip akımına, 1950'lerde ise İkinci Yeni hareketine karşı olumsuz bir tavır sergilememiş, bu akımlardan etkilenmiştir. Bağımsız sanatçı kimliği: 1940'lı yıllardan ölümüne kadar halk ozanı olarak kalma çabasını sürdürmüş, bu da eserlerinde halk edebiyatı unsurlarının yer almasını sağlamıştır. Gerçekçi yaklaşım: Şiirlerini tarihsel bir düzlemden bağımsız düşünmemiş, yaşanan gerçekliği şairane bir tavırla ifade etmeye çalışmıştır.

"Adalet" şiiri, Türk şair Özdemir Asaf'a aittir.

Edebiyatla ilgili kısa sorulardan bazıları şunlardır: Aşağıdakilerden hangisi sanatsal (edebî) metinlerde görülmez? Kanıtlayıcı anlatım. Aşağıdakilerden hangisi anlatmaya bağlı edebi bir metin değildir? Mensur şiir. Türk edebiyatının ilk yazılı metinleri aşağıdakilerden hangisidir? Orhun Abideleri. Kendi Gök Kubbemiz adlı eseri hangi Türk şairi yazmıştır? Yahya Kemal Beyatlı. İnce Memed romanında başkarakterin mücadelesi hangi toplumsal soruna karşıdır? Yoksulluk ve zulüm. Efsane terimi aşağıdaki edebi türlerden hangisi ile ilişkilidir? Halk edebiyatı. Poetik terimi aşağıdaki hangi edebi alanı ifade eder? Şiir. Aşağıdaki şairlerden hangisi Türk edebiyatında Servet-i Fünun topluluğunun bir üyesi olarak bilinir? Tevfik Fikret. Hikaye ve roman arasındaki temel fark nedir? Hikayenin genellikle tek bir olayı veya durumu anlatması, romanın ise daha geniş bir zaman diliminde gelişen olayları ele alması. Epik şiir terimi genellikle hangi tür eserleri ifade eder? Kahramanlık ve savaş gibi temaları işleyen eserler.

Salah Birsel, Cumhuriyet Dönemi'nde hem şiir hem de deneme türünde eser veren sanatçılardan biridir.

Eşrefoğlu Rumi'nin "Adı Aşk" şiiri, aşkın çeşitli hallerini ve etkilerini anlatır. Şiirde aşkın şu anlamları vurgulanır: Vücudu fani etmek: Aşk, varlığı yok saymaktır. Belalara göğüs germek: Aşk, belaların altına başını tutmaktır. Özlemi çekmek: Aşk, dosttan gelip yine dosta gitmektir. Derde katlanmak: Aşk, dert ve gözyaşıyla yoldaşlıktır. Kendini ateşe atmak: Bu âlem sanki oddan bir denizdir, âna kendini atmaktır. Şiir, tasavvufi bir bakış açısıyla yazılmıştır ve Abdülkadir-i Geylani'nin aşk üzerindeki düşüncelerinden etkilenmiştir.

Konya ile ilgili şiir yazan bazı şairler: Âşık Şem‘î. Cengiz Numanoğlu. Ömer Lütfi Ersöz. Ahmet Üresin. Şair Ahmet Tekin.

Evet, "Dilara" ile ilgili şiirler bulunmaktadır. "Dilara" ile ilgili şiirlere şu sitelerden ulaşılabilir: edebiyatdefteri.com. antoloji.com. Ayrıca, "Dilara" ismi ile ilgili akrostiş şiirler de mevcuttur.

"Geçmiyor Günler" şiiri, Türk şair Sabahattin Ali'nin kendi hayat hikâyesine dayanarak yazılmıştır. Şair, 1932 yılında "Kuyucaklı Yusuf" romanı nedeniyle tutuklanarak hapse atılmıştır.

"She Walks in Beauty" (Güzellikte Yürüyor) şiiri, bir kadının güzelliğini ve bu güzelliğin iç dünyasıyla olan uyumunu anlatır. Şiirde, kadının yüzü, bulutsuz ve yıldızlarla dolu bir gökyüzü gibi, karanlık ve aydınlığı mükemmel bir uyum içinde birleştirir. Ayrıca, şiirde toplumun güzellik standartlarına yönelik bir eleştiri de görülebilir; konuşmacı, gerçek güzelliğin dışarıdan değil, içten geldiğini vurgular. Şiir, Lord Byron tarafından 1814 yılında yazılmıştır.

İlkbaharda hissedilen duygular, farklı şairlerin şiirlerinde çeşitli şekillerde ifade edilmiştir. Ataol Behramoğlu'nun "İlkbahar" şiirinde, baharın doğayı canlandırması ve bu durumun insan ruhunda yarattığı etkiler anlatılır. Melih Cevdet Anday'ın "Bir İlkbahar Şiirine Başlangıç" şiirinde, dünyanın gizlisinin saklısının kalmadığı, tüm bitkilerin, hayvanların ve taşların ortaya döküldüğü bir mevsim olarak ilkbahar tasvir edilir. Ziya Osman Saba'nın "Baharı Beklerken Yazılmış Şiir"inde, kışın kasvetinden bunalan bir şairin, baharın gelişini özlemle beklediği ve baharla özdeşleştirdiği güzellikleri hayal ettiği anlatılır. İlkbaharla ilgili daha fazla şiir için antoloji.com ve edebiyatdefteri.com gibi siteler ziyaret edilebilir.

Arif Nihat Asya'nın edebi kişiliği şu şekilde özetlenebilir: Cumhuriyet dönemi şairi: Arif Nihat Asya, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerindendir. Sade üslup: Milli ve dini değerleri sade bir üslupla işlemiştir. Çeşitli temalar: Şiirlerinde vatanseverlik, din, aşk, tabiat, ahlak ve tarih gibi temaları işlemiştir. Nazım şekilleri: Aruz, hece ve serbest vezin gibi farklı nazım şekillerini kullanmıştır. Rubailer: En çok rubai nazım şeklini tercih etmiş, bu şekilden oluşan beş ayrı kitap yazmıştır. Etkilendiği şairler: Yahya Kemal ve Hüseyin Râci Efendi'den etkilenmiştir. Eserleri: "Bayrak", "Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor", "Kubbeler", "Ses ve Toprak" en bilinen eserlerindendir.

Aşık Veysel'in "Sazım" şiiri, kendisine yazılmıştır. Şiirde, Veysel sazı ile sanki bir insanmış gibi konuşuyor ve ölümünden sonra sazın nasıl davranması gerektiğini vasiyet eder nitelikte anlatıyor.

İstiklal Marşı'nın günümüz Türkçesine çevrilmemesinin nedeni, marşın bir kültür değişmezi olarak kabul edilmesi ve çeviri sırasında kaynak metindeki imgeler ile bakış açısının hedef metne yansıtılamaması olarak belirtilebilir. Ayrıca, İstiklal Marşı'nın değiştirilme girişimleri geçmişte de olmuş, ancak bu girişimler çeşitli gerekçelerle (örneğin, marşın uzunluğu, bazı ifadelerin içeriği) sonuçsuz kalmıştır.

Evet, ölen birinin ardından şiir yazılabilir. Ölen birine şiir yazmak, yas sürecini işlemeye, kaybın acısını hafifletmeye ve ölen kişinin anısını yaşatmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, ölen kişinin ardından yakılan ağıtlar da bir şiir türüdür.

Yahya Kemal Beyatlı'nın en güzel şiiri olarak değerlendirilebilecek bir şiir yoktur, çünkü bu, kişisel tercihlere bağlıdır. Ancak, en bilinen ve sevilen şiirlerinden bazıları şunlardır: "Sessiz Gemi". "Akıncılar". "Hazan Bahçeleri". Yahya Kemal Beyatlı'nın diğer bilinen şiirleri arasında "Eylül Sonu", "Rindlerin Akşamı", "Bir Başka Tepeden" ve "Kar Musikileri" de bulunur.

Can Yücel'in en güzel aşk şiiri olarak değerlendirilebilecek bazı şiirleri şunlardır: "Bir Eşi Olmalı İnsanın". "Her Şey Sende Gizli". "Biraz Değiştim". Can Yücel'in aşk şiirlerinin tam listesine ulaşmak için aşağıdaki kaynaklar kullanılabilir: milliyet.com.tr; dogugazetesi.com; gazetekadikoy.com.tr.

"Ulşıp eren börleyü" ifadesi, "Alp Er Tunga Sagusu"nda geçen bir dizedir. Günümüz Türkçesiyle anlamı: > Erenler tıpkı kurt gibi uluşuyorlar. Bu dize, yuğ törenlerinde söylenen ve ölen kişinin yiğitliğini, yaptığı işleri, değerini anlatan, ölümünden duyulan acıyı dile getiren bir ağıt olan sagunun bir parçasıdır.

Özdemir Asaf'ın "Lavinia" şiirinin ilk hali hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, şiirin ilk kıtası şu şekildedir: > Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. "Lavinia" şiiri, Özdemir Asaf'ın 1955 yılında yayımlanan ilk kitabı "Dünya Kaçtı Gözüme" adlı eserinde yer alır.