Şiir

"Toz bağlamış yürek, buğulanmış cam, ölü toprağı üstünde inadına köklenmiş çiçek, ah bir anlasan" dizeleri, Ahmet Erhan'ın "Kırık Hava Şiirleri"nden bir bölümdür.

Turgut Uyar şiiri üzerine yapılan incelemelerden bazıları şunlardır: ''Çok Üşümek'' Şiiri İncelemesi. ''Göğe Bakma Durağı'' Şiiri İncelemesi. ''Kurtarmak Bütün Kaygıları'' Şiiri İncelemesi. Ayrıca, Turgut Uyar'ın şiirlerinin söylemle ilişkisini, şairin şiirinde değişen söylem tavrını ve bu değişikliğin onun şiiri üzerindeki etkilerini inceleyen bir çalışma da bulunmaktadır. Turgut Uyar şiiri üzerine yapılan incelemelere şu sitelerden ulaşılabilir: soylentidergi.com; academia.edu; sosyalarastirmalar.com.

Çoban Çeşmesi şiirinde çeşitli aşk hikayeleri anlatılır. Şiirde bahsedilen aşklardan bazıları: Ferhat ile Şirin. Kerem ile Aslı. Leyla ile Mecnun. Ayrıca şiirde, çoban çeşmesinin pek çok aşka tanıklık ettiği ve pek çok yolcunun susuzluğunu giderdiği de dile getirilir. Şiirde anlatılan aşklar, çoban çeşmesinin anlatıcısı olarak çeşmenin duygu ve düşünceleri üzerinden sembolik bir dille aktarılır.

"Hawar Delal" sözleri, Beytocan'a aittir. Ayrıca, Mehmet Ali Demirel tarafından yazılmış bir "Hawar Delal" şiiri de bulunmaktadır.

Mahmut Arıkan'ın toplam 110 şiiri bulunmaktadır. Bazı şiirlerinin isimleri: "Bendesin"; "Bileyim Can Kimdir"; "Eski Dostlar"; "Gel Desem"; "Gündüzler Sizin Olsun"; "Tadı Kalmadı Aşkın".

Etme şiirinin hikayesi, Mevlana Celaleddin Rumi'nin hocası Şems-i Tebrizi'nin Konya'yı terk edişi üzerine yazılmasıdır. Mevlana ve Şems, derin bir dostluk kurmuşlardır. Şiirin orijinal adı "Şems'in Gidişi"dir. Etme şiirinin dizeleri şu şekildedir: > "Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme. Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme. Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme. Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme. Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme. Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme."

"Cücenin Aşkı" şiiri, Mehmet Akif Gülhan tarafından yazılmıştır.

"Yazma Deryayı" şiiri, Suskun Ali ve Ali Akar tarafından yazılmıştır. Suskun Ali'nin "Yazma Deryayı" şiiri, antoloji.com'da yer almaktadır. Ali Akar'ın "Yazma Deryayı..." başlıklı şiiri de aynı sitede bulunmaktadır.

Şiirde fon, ahenk oluşturma bağlamında, melodik bir katkı olarak düşünülebilir. Fon kelimesi ayrıca şu anlamlara da gelebilir: Resim, fotoğraf veya çeşitli plastik ögelerden oluşan dekor, görüntü. İç mimaride üstüne başka şeyler eklenen bölüm. Belirli bir alandaki etkinliğin gerçekleştirilmesi için ayrılmış para ya da aynı işlevi gören varlıkların tümü. Bir kuruluşun mali kaynaklarının tümünün göstergesi. Belirli bir iş için gerektiği zaman harcanmak üzere ayrılıp işletilen para ve kaynak. Perdecilikte işlevselliği olmayan, kenarda süs amaçlı kullanılan perde.

Ahmet Haşim'in "Bir Günün Sonunda Arzu" şiirinin tahlili şu şekilde yapılabilir: Tema. Sembolizm. Dil ve anlatım. Nazım birimi, ölçüsü ve nazım şekli. Kafiye düzeni. İçerik. Akşam motifi. Kuş motifi. Kamış motifi. Şiir, yayımlandığı dönemde açık ve anlaşılır olmadığı gerekçesiyle eleştirilmiştir.

"Çölüne dön" sözü, genellikle Vahhabilik ideolojisini benimseyen kişilere yönelik aşağılayıcı ve nefret dolu bir söylem olarak kabul edilir. Bu sözün, II. Mahmud'a ait bir vecize olduğu da belirtilmektedir.

Songül ismi ile akrostiş şiir örnekleri: Halil Önay'ın "Songül" akrostiş şiiri: > Sanmaki sevmiyorum seni > Oysa kalbim kendinden geçti > Nefesim seninle kesildi > Gülüşün tek saadetimdi > Üstümde gözlerin hayali > Lale bile seni imrendi. Hasan Özen'in "Songül" akrostiş şiiri: > S on gülü de soldu aşk bahçemin > O ilelebet diye açan Songül'üm > N afileymiş sokak gezilerim > G öz göze gelmeye çekinmelerim > Ü ç gün görmeyince üzülmelerim > L anet olsun gözlerime, atmasın kalbim. Özlem Demirkaya'nın "Songül" akrostiş şiiri: > S. onbahar yaprakları düşen gözlerimden > O. eşsiz fırtına o karanlık gece > N. adide bir çiçek gül dalı rengarenk > G. amzelerin ruhumda ay sen dünyamdaki güneş > Ü. zülme hadi bak gözüme sakın ağlama > L. aleler sarmıştı tüm dünyam. Ayrıca, "Songül" ismiyle akrostiş şiirlere forumdenizi.com sitesinden de ulaşılabilir.

Tamat eserinde gazel, kaside, terkib-i bent, murabba gibi Divan edebiyatı nazım biçimleri kullanılmıştır. Ayrıca, Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit gibi ikinci dönem Tanzimat sanatçılarının etkisiyle yeni nazım biçimleri de denenmiştir.

"Mezarıma Taş Dikmeyin" şiiri, İbrahim İbişoğlu tarafından yazılmıştır. Ayrıca, bu isimde bir şarkı Okan Babacan tarafından seslendirilmiştir.

Ahmet Haşim'in "Merdiven" şiirinin nazım biçimi serbest nazımdır, belirli bir ölçüye veya kafiye düzenine bağlı değildir. Nazım birimi ise dörtlüktür (bent) ve şiir, üçer dizeden oluşan iki bent ile ikişer dizeden oluşan iki bentten olmak üzere toplam on dizeden oluşmuştur.

Şükrü Erbaş'ın "Aykırı Yaşamak" şiiri, yaşamın zorlukları ve insan ruhunun karmaşıklığını anlatır. Şiirde, insanlar arasındaki iletişim zorlukları, düşünce ve duyguların tam anlamıyla ifade edilememesi, geleceğe dair kurulan düşler ve gerçeğe dönüşün getirdiği hayal kırıklıkları işlenir. Ayrıca, toplumun ve bireylerin karşı çıktıkları davranışları yapmak zorunda kalmaları, anılara ve değerlere duyulan özlem de şiirde yer alan temalar arasındadır. Şiirin son bölümlerinde ise ölüm teması öne çıkar. "Aykırı Yaşamak", aynı zamanda Şükrü Erbaş'ın bir şiir kitabının adıdır.

Sümeyye ismine yazılmış akrostiş şiirlerden bazıları şu sitelerde bulunabilir: akrostissiirler.net; antoloji.com; akrostissiirler.org; akrostisler.com. Ayrıca, Pinterest'te "Akrostiş Şiirler" panosunda da Sümeyye ismine yazılmış akrostiş şiirler yer almaktadır.

Abdülhak Hamit Tarhan, hem şiir hem de tiyatro türlerinde eserler vermiştir. Şiir türündeki bazı eserleri: "Makber" (1885); "Sahra" (1879); "Ölü" (1885); "Hacle" (1886); "Divaneliklerim yahut Belde" (1885). Tiyatro türündeki bazı eserleri: "Nesteren" (1876); "Tarık yahut Endülüs Fethi" (1879); "Eşber" (1880); "İlhan" (1913); "Turhan" (1916).

Melih Cevdet Anday'ın "Defne Ormanı" şiiri, felsefenin kitleleri tahakküm altına alma ve varolanı meşrulaştırma aracı olarak işlevsel kılınışını anlatır. Şiirde, köle sahiplerinin ekmek kaygısı çekmedikleri için felsefe yaptıkları, çünkü ekmeklerini kölelerin verdiği; kölelerin ise felsefe kaygısı çekmedikleri için ekmek yapmadıkları, çünkü ekmeklerini köle sahiplerinin verdiği anlatılır. Anday, bu şiiriyle felsefeye ilişkin nelik ve gerçeklik düzeyindeki algılama ve anlamlandırma yanılsamasına ve yanlışlığına dikkati çeker. Ayrıca, "Defne Ormanı" şiirinin, Yunan dünyasının genel toplumsal havasını da başarılı bir şekilde yansıttığı belirtilir.

"Viraneyim" şiiri, farklı yazarlar tarafından kaleme alınmıştır: Şengül Yıldız. Mustafa Yeşilbaş. Şadiye Gürbüz (Zaralıcan). Ali Duygun.