Namaz

Hacet namazı genellikle iki veya dört rekât olarak kılınır. On iki rekât olarak kılındığına dair rivayetler de bulunmaktadır.

Rast makamında kamet şu şekilde okunur: 1. Allahu Ekber (4 kere). 2. Eşhedü en lâ ilâhe illallah (2 kere). 3. Eşhedü enne Muhammeden Resulullah (2 kere). 4. Hayye ale's-salah (2 kere). 5. Hayye ale'l-felah (2 kere). 6. Kad kameti's-salah (2 kere). 7. Allahu Ekber (2 kere). 8. Lâ ilâhe illallah (1 kere). Rast makamında kamet örnekleri aşağıdaki platformlarda bulunabilir: YouTube: "Rast Makâmında Kâmet ve Namaz Örneği". Dailymotion: "Mehmet Erarabacı - Rast Makamı Kamet Örneği".

Secdeye giderken önce alın veya burun yere konulmalıdır; bunların secde esnasında yerde olması önemlidir. Ancak, hangisinin önce yere konulacağına dair bir emir bulunmamaktadır. Bazı hadislerde, secde sırasında alın ve burnun birlikte yere konulması gerektiği belirtilmektedir. Secde esnasında alın yere konulmazsa namaz geçersiz olmaz, ancak özürsüz olarak burnun yere konulmaması mekruh kabul edilir.

Namazda herkesin aynı hizada durmasının nedeni, namazın cemaatle kılındığında saf düzeninin sağlanması ve bu düzenin bozulmaması gerekliliğidir. Namazda saf düzeni şu şekilde olmalıdır: Önce erkekler safı. Sonra erkek çocuklar safı. Daha sonra kadınlar safı. En son kız çocuklar safı. Bu düzenlemeye uyulmaması, özellikle erkeklerle kadınların aynı hizada durması, namazın bozulmasına yol açabilir. Bazı mezheplere göre (Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî) kadınla erkeğin yan yana durup namaz kılması, iki tarafın da namazını bozmaz. Hanefî mezhebine göre ise cemaatle kılınan namazda, bir kadın veya ergenlik çağına gelen ya da yaklaşan bir kız, bir erkeğin önünde veya yanında kılacak olursa, aralarında bir engel veya yükseklik farkı bulunmazsa arkasındaki ve yanlarındaki erkeğin namazı sahih olmaz.

Büyük ve küçük secdeler farklı durumlarda yapılır: 1. Tilavet secdesi: Kur'an'da bulunan 14 secde ayetini okuyan veya dinleyen, namaz kılması farz olan bir kişinin yapması vaciptir. 2. Namaz secdesi: Namazın rükunlarından olup, her rekatta iki defa yapılması farzdır. 3. Şükür secdesi: Bir nimete nail olmaktan veya bir felaketten kurtulmaktan dolayı yapılır ve müstehaptır. Küçük secdeler hakkında bilgi bulunamadı.

Tekbir alıp almadığınızı hatırlamıyorsanız, şu adımları izleyebilirsiniz: 1. Zahiri duruma göre hareket edin: Eğer tekbir almış olmanız daha muhtemel ise, namaza devam edin. 2. Niyet edin ve tekbir alın: Tekbir almadığınız kesin veya kuvvetli bir şekilde hissediliyorsa, niyet ederek tekbir alın ve namaza o andan itibaren katılmış sayın. Örnek durumlar ve mezheplere göre farklılıklar: Cemaatle namaz: İmamdan önce tekbir alırsanız, tekbirinizi yenilemeniz gerekir. Teşrik tekbiri: Unutulursa, aynı gün içinde kaza edilebilir. Not: Dini konularda doğru bilgi ve yönlendirme için bir din görevlisine veya ilgili kaynaklara başvurulması önerilir.

Farzın son rekâtına yetişen kimse, imam selâm verdikten sonra kalkıp kılmadığı rekâtları sırayla kaza eder. Kaza ederken, imamın seslice veya gizlice okuduğu Fâtihâ ve zammı sûreyi kendisi sessizce okur. Örneğin, dört rekâtlı bir namazın üçüncü rekâtında imama yetişen kimse, son iki rekâtı imamla kılmış sayılır. Sabah namazının ikinci rekâtinde imama yetişen kimse, imamla beraber son oturuşta yalnız “Et-Tahıyyâtü” duasını okur, imam selam verince ayağa kalkar ve kılmamış olduğu birinci rekâtı kılar. Akşam namazının üçüncü rekâtine yetişen bir kimse, selâm verdikten sonra kalkıp “Sübhaneke”, “Eûzü-besmele”, “Fâtiha” ve bir “Sûre” okur, rükû ve secde yapar, oturur, “Ettahiyyatü” okuyarak kalkar, “Besmele”, “Fâtiha” ve bir “Sûre” okur, rükû ve secde yapar, oturur “Ettahiyyatü”, “Allahümme Salli-Bârik” ve dualardan sonra selâm verir. Namazın nasıl kılınacağı konusunda bir din görevlisine danışılması önerilir.

Ayetel Kürsi, her zaman ve her yerde okunabilir, belirli bir zaman kısıtlaması yoktur. Ancak, bazı durumlarda okunması tavsiye edilir: Namazların sonunda okunması faziletli kabul edilir. Yatmadan önce okunduğunda, sabaha kadar koruyucu bir kalkan görevi görür. Evden çıkarken okunduğunda, kişinin evine dönene kadar meleklerin dua ve istiğfar ettiği düşünülür. Tehlike anlarında ve duanın kabul olmasını isteyen kişiler tarafından okunabilir. Ayetel Kürsi'nin belirli bir sayıda okunması tavsiye edilmez, ancak 3, 7 veya 11 kere okumak yaygın uygulamalar arasındadır.

Tadil-i erkan, namazın rükünlerini düzgün, yerli yerinde ve tam yapmak anlamına gelir. Tadil-i erkan özellikle şu durumlarda söz konusu olur: rükû; rükûdan doğrulduktan sonra ayakta durma (kavme); secde; iki secde arasındaki oturma (celsede). Örnek olarak, rükûdan doğrulduktan sonra dimdik ayakta durup, en az "Sübhânallah" diyecek kadar beklemek ve daha sonra secdeye gitmek gerekir. Hanefî mezhebindeki kuvvetli görüşe göre, sayılan dört yerde tadil-i erkan vaciptir.

Yemeklerin ağızda ne kadar kalması gerektiği, tokluk hissinin oluşması için çiğneme süresine bağlıdır. Çiğneme süresi ne kadar uzun olursa tokluk hissi de o ölçüde olur. Ayrıca, yemek yerken öğün süresinin uzun olması da önemlidir.

Elemtere fiş deyimi, "göz göz olana kadar" anlamında kullanılan eski bir mutfak terimi olarak kabul edilir. Ayrıca, "elemtere fiş kem gözlere şiş" deyimi, nazar değmesin, hasetle ve kıskançlıkla bakıp kötü düşünenler zarar veremesinler anlamına gelir.

Musalli, "namaz kılan, beş vakit namazına devam eden" anlamına gelir. Mosal kelimesi hakkında ise herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Uzun versiyon kıraat ifadesi, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. Kıraat, Kur'an'ın farklı rivayetlerle gelen okunuş farklılıklarını ve bu farklılıkların kurallarını inceleyen bir ilim dalıdır. Namazda kıraat, namaz kılanın, kendisi işitecek şekilde, diliyle harflerini çıkararak Kur'an'dan bir miktar okuması anlamına gelir. Kıraat ayrıca, bir ravinin hocasından dinlediği hadisleri ona tekrar okuması anlamında da kullanılır. Uzun versiyon kıraat ifadesi, bu bağlamlardan herhangi birinde spesifik bir anlam taşımamaktadır.

Müdrik ve mesbûk terimleri, cemaatle namaz kılan kişiler için kullanılır: Müdrik: "İdrak etmiş, yetişmiş, kavuşmuş" anlamlarına gelir. Mesbûk: Cemaatle kılınan namaza baştan yetişemeyip ilk rekâtın rükûundan sonra imama uyan kimse demektir. Mesbûk, imam selâm verdikten sonra kaçırdığı rekâtları tek başına tamamlar.

İmsakın zıttı iftardır. İmsak, dinî bir kavram olarak, fecr-i sâdıktan iftar vaktine kadar yemeden, içmeden, cinsel ilişki ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak, el çekmek anlamına gelir.

Kunut duaları, yatsı namazının ardından kılınan vitir namazının son rekatında, rükûdan önce okunan dualardır. Kunut dualarının iki tanesi şu şekildedir: 1. Kunut Duası 1: "Allâhümme innâ nesteînuke ve nestağfiruke ve nestehdik. Ve nu'minu bike ve netûbu ileyk. Ve netevekkelu aleyke ve nusni aleykel-hayra küllehu neşkuruke ve lâ nekfuruke ve nahleu ve netruku men yefcuruk". 2. Kunut Duası 2: "Allâhümme iyyâke na'budu ve leke nusalli ve nescudu ve ileyke nes'a ve nahfidu nercû rahmeteke ve nehşâ azâbeke inne azâbeke bilkuffâri mulhik". Kunut dualarını bilmeyen bir kişi, "Rabbenâ âtinâ" duasını okuyabilir veya üç kere "Allahümmeğfir lî" diyebilir.

İki cihan saadetine kavuşmak için şunlar yapılabilir: Muhammed Aleyhisselama tabi olmak. Namaz kılmak. Büyük bir Allah dostuna kavuşmak. Ayrıca, akıllı bir insanın hem dünyada hem de ahirette hesabını verebileceği bir hayat sürmesi gerektiği belirtilmiştir. İki cihan saadetinin elde edilmesiyle ilgili farklı görüşler bulunabileceğinden, bir din görevlisine veya ilgili bir uzmana danışılması tavsiye edilir.

Hayızlı iken pamukta kan izi kalması durumunda, gusül gereklidir. Çünkü hayız, bir tür abdestsizlik ve cünüplük hali olarak kabul edilir ve bu durumda Kur'an-ı Kerim'den bir şey okumak veya namaz kılmak caiz değildir. Gusül, hükmî kirliliği sona erdirip belirli ibadetleri yapmayı mümkün hale getiren bir temizlenme usulüdür. Hayız süresi içinde görülen sarı veya bulanık renkli akıntılar da hayız kanaması hükmünde sayılır. Bu konuda farklı mezheplerin görüşleri olabilir, bu nedenle bir din görevlisine danışılması önerilir.

Namazdan çıkarken önce sağa, sonra sola selam vermek vaciptir. Hanefî mezhebine göre, önce sağ tarafa, sonra sol tarafa yüz çevirerek selam vermek gerekir. Bazı görüşlere göre ise sağa selam vermek vacip, sol tarafa selam vermek sünnettir. Namazdan çıkmak, bütün imamlara göre yalnız bir selam ile olur ve bu selamla namaz biter.

Rükûda ayaklar şu şekilde durmalıdır: Topuklar bitişik. Parmaklar açık. Diz ve dirsekler dik. Kadınlar ise rükûda, sırtlarını biraz meyilli tutarak erkeklerden daha az eğilir ve ellerini (parmaklarını açmayarak) dizleri üzerine koyarlar. Ayrıca, rükûda ayakların üzerine bakılması sünnettir.