Kur'an

Zümer Suresi 17. ayet, Mekke döneminde inmiştir.

Enbiyâ Suresi 34. ve 35. ayetlerinde herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu ayetler, müşriklerin Hz. Muhammed'in peygamberliğini sorgulamaları üzerine indirilmiş olup, peygamber dahi olsa hiçbir insana ölümsüzlük verilmediğini ve her canlının ölümü tadacağını ifade etmektedir.

“Rüzgârlara bak ki sâir hakîmâne, kerîmâne faydalarının ve vazifelerinin şehâdetiyle” ifadesi, Hicr Suresi 15. bölümde geçmektedir: > “Şimdi rüzgârlara bak ki: Sâir hakîmâne, kerîmâne fâidelerinin ve vazîfelerinin şehâdetiyle gāyet mühim ve kesretli vazîfelere koşuyorlar. Demek o dalgalanmak bir Sâni‘-i Hakîm tarafından bir tavziftir, bir tasriftir, bir kullanmaktır. Dalgalanmaları ise, emr-i Rabbânînin çabuk yerine getirilmesine sür‘atle çalışmaktır”.

Cüz kelimesi üç farklı anlamda kullanılabilir: 1. Genel Anlamda: Birim, kısmi olan, tamamı olmayan. 2. Kur'an-ı Kerim Terimi Olarak: Kur'an'ın bölünmüş olduğu otuz parçadan her biri. 3. Fasikül Anlamında: Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri.

A'rafta kalacağı düşünülen bazı gruplar şunlardır: İyilik ve kötülükleri eşit olan müminler. Fetret devirlerinde ölenler. Müşriklerin çocukları. A'raf konusunda farklı görüşler de bulunmaktadır. A'raf, dini bir kavram olup bilimsel bir temele dayanmamaktadır.

Zillet ve izzet kavramları, Kur'an'da sıkça geçen ve zıt anlamlı olan iki kavramdır. Zillet, boyun eğmek, zayıf olmak, hor ve hakir olmak gibi manalara gelir. İzzet ise, kuvvetli olmak, galip gelmek, itibar, şeref, değer yüksekliği ve nadir olmak gibi anlamlara gelir.

Kehf Suresi 87. ayet şu şekildedir: > "Zülkarneyn, 'Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır' dedi".

"Yol tutmak" deyimi, bir yoldan kimseyi geçirmeyecek biçimde düzen kurmak anlamına gelir ve Kur'an-ı Kerim'deki Tevbe suresinin 5. ayetinden gelmektedir.

"Hıdaw" kelimesi, Bikol Central dilinde "birini özlemek, yokluğunu hissetmek" anlamına gelir. "Hud Suresi" ise, Kur'an-ı Kerim'in 11. suresidir ve 123 ayetten oluşur. Ayrıca, Hud Suresi'nde itikad konuları, Allah'ın varlığı, birliği, peygamberlik gerçeği ve ahiret hayatı gibi konular da ele alınır.

"Mahinlar ey insanlar" ifadesi, Kur'an'da geçen "ey insanlar" hitaplarından birini ifade edebilir. Bu hitap, tüm insanlığa yönelik evrensel mesajları içerir ve çeşitli konularda öğütler sunar. Bu hitapla anlatılan bazı konular şunlardır: - İman ve ibadet: Allah'a ve Resulüne iman etmek, Rabbinize ibadet etmek gibi emirler. - Ahiret inancı: Ölümden sonra diriliş ve ahiret hayatına inanmak. - Nimetlerin hatırlanması: Allah'ın nimetlerini hatırlamak ve O'na karşı gelmekten sakınmak. Ayrıca, bu hitapla müşriklerin putlara tapmalarının yanlış olduğu ve gerçek Rabblerine dönmeleri gerektiği de vurgulanır.

Saraydaki Yusuf, Hz. Yusuf'un hayatını ifade eder. Hz. Yusuf, Yakup Peygamber'in on iki oğlundan biridir ve Kur'an-ı Kerim'de kendi adı ile anılan bir surede hayatı anlatılmaktadır.

Taha Suresi 131. ve 132. ayetler şu şekildedir: 131. ayet: "Onlardan bazı kesimlere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak bol bol geçimlik verdiğimiz şeylere gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır". 132. ayet: "Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır".

Râgıb el-İsfahânî'nin en önemli eseri, "el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân" adlı Kur'an kelimeleri sözlüğüdür.

Gazi Özdemir'in "Son Davet Kur'an" eseri 2 cilt takım halinde yayımlanmıştır.

Af ve avf arasındaki fark, kullanım bağlamlarına göre değişiklik gösterebilir. Af, genel olarak işlenmiş bir suçun ceza sonuçlarını kısmen ya da tamamen ortadan kaldıran hukuki bir işlemi ifade eder. Af, iki ana türde incelenir: 1. Genel Af: Belirli bir tarihe kadar işlenen tüm suçların hukuki neticelerini ortadan kaldırır. 2. Özel Af: Belirli kişilere veya belirli suçlara yönelik olarak uygulanır. Avf kelimesi ise Arapça'da "bağışlama" anlamına gelir ve genellikle tövbe bağlamında kullanılır. Bu nedenle, "avf" ve "af" arasındaki temel fark, "avf"ın daha çok bireysel veya dini bağlamda, "af"ın ise hukuki ve toplumsal bağlamda kullanılmasıdır.

Yunus'u balığın yutmasının nedeni, Tanrı'nın emrine karşı gelmesi ve kavmini terk etmesidir. Kur'an'da anlatılan hikayeye göre, Yunus peygamber, Ninova halkına tebliğ görevini yerine getirmeyip bir gemiye binerek şehirden ayrılır. Allah'ın emriyle bir balık Yunus'u yutar ve onu üç gün boyunca karnında tutar.

Maide Suresi 27. ayette iki kardeş, Adem'in iki oğlu olan Habil ve Kabil'i ifade eder. Ayete göre, her iki kardeş de birer kurban sunmuş, ancak birinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemiştir.

Hz. Yusuf'u Mısır'ın sultanı yapan, Mısır Melik'i Reyyân bin Velid'dir.

"La takrabâ" ifadesi, Kur'an-ı Kerim'de "yaklaşmayın" anlamına gelir. Bu ifade, özellikle A'râf Suresi'nin 19. ayetinde geçmektedir ve burada Allah, Âdem ve eşine cennette bir ağaca yaklaşmamalarını emretmektedir.

Şems Suresi'nin Türkçe altyazısı mevcuttur.