KişilikGelişimi

Jung'a göre kendini gerçekleştirme, "bireyselleşme" olarak tanımlanır ve insanın, başlangıçta birbirinden ayrık olan farklı benlik parçalarını zamanla bir bütünlük, tutarlılık veya birlik içinde bir araya getirmesi anlamına gelir. Jung, her insanın yaşamdaki nihai amacının bireyselleşmek olduğunu ifade etmiştir. Jung psikolojisinde kendini gerçekleştirme, aynı zamanda kişinin bilinçdışı unsurlarını kabullenmesi ve tüm canlılarla, hatta inorganik madde ve evrenle olan bağını fark etmesiyle de ilişkilidir. Jung'a göre bu süreç, genellikle yaşamın ikinci yarısı olarak tanımladığı 35-40 yaşlarında başlar ve yaşlılık dönemine kadar devam eder.

Kibar ve nazik bir kadının nasıl olması gerektiğine dair bazı özellikler: Düşünceli olmak. Kibar ve nazik davranmak. Saygı göstermek. Bakımlı olmak ve güzel kokmak. İyi bir dinleyici olmak. Kibarlık ve nezaket, her durumda aynı anlamı taşımayabilir; kibarlık daha çok huy ve ahlakla ilgiliyken, nezaket sosyal davranış biçimidir.

"Ebeveynler 1" ifadesi, muhtemelen "Ebeveynlik Dersi 101" videosuna atıfta bulunuyor. Bu video, çocuklar ve ebeveynler hakkında genel bilgiler sunuyor olabilir. Ebeveynlerin temel görevleri arasında: Çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamak (beslenme, barınma, sağlık). Duygusal destek sağlamak (sevgi, güvenlik, özgüven gelişimi). Eğitim ve rehberlik sunmak (okul desteği, değer öğretimi, problem çözme becerileri kazandırma). Sosyal gelişimi desteklemek (sosyal beceriler ve empati kazandırma) yer alır. Ebeveynlik, aynı zamanda çocukların bağımsız düşünmelerini ve kararlar almalarını teşvik etmeyi de içerir.

Bir insanın eksiksiz olmak istemesinin birkaç nedeni olabilir: Algılanma ve varlık iddiası: İnsan, düşüncelerini ve duygularını başkalarına aktararak varlığını kanıtlama ihtiyacı duyar. Kendini değerli hissetme: İnsanlar, düşünceleri ve hisleri anlaşıldığında kendilerini önemli ve değerli hissederler. Psikolojik destek: Karşıdaki canlıdan, duygusal haz ve psikolojik destek talep etme. Ayrıca, iş hayatında "zayıf yönleri güçlendirme" baskısı altında olan insanlar, sürekli olarak kendilerini eksik hissedebilirler. Eksik olma kavramı, fiziksel veya manevi eksiklikleri kapsayabilir; kimse tam değildir.

"Vicdan insanın kusurlarını gösterir" ifadesi, vicdanın kişinin kendi davranışlarını ahlaki değerlere göre değerlendirip, iyi ve kötü arasındaki farkı ortaya koyduğunu ifade eder. Vicdan, insanın kusurlarını gösterdiğinde, kişi kendini affetmediği sürece Allah da onu affetmez. Vicdanın cezalandırması pişmanlık, ıztırap, azarlama, aşağılama, suçluluk duygusu ve kendinden nefret etme şeklinde kendisini gösterirken; ödüllendirmesi ise sevinç, genişlik, tatmin, haz ve huzur duyma şeklindedir.

Atılgan davranış örnekleri: Duygu ve düşünceleri net ifade etme: Kişi, düşüncelerini ve duygularını açık ve doğrudan bir şekilde ifade eder. Hayır diyebilme: Kişi, zaman ve enerji ile ilgili sınırlar koyabilir ve gerektiğinde "hayır" diyebilir. Rica edebilme: Kişi, ihtiyaç duyduğunda ricada bulunabilir. Sınırları belirleme: Kişi, kendi sınırlarını açıkça belirler ve başkalarının sınırlarına saygı gösterir. Empati kurma: Kişi, başkalarının duygularını anlamaya çalışarak empati kurabilir. Etkin dinleme: Kişi, karşı tarafı yargılamadan dinler ve anlayışını gösterir. Göz teması kurma: Kişi, konuşurken etkili iletişim kurabilmek için göz teması kurar. Beden dilini doğru kullanma: Kişi, beden dilinin duygu ve düşüncelerle uyumlu olmasına özen gösterir. Atılgan davranış, kişinin kişisel haklarını kaygı yaşamadan savunabilmesi ve aynı zamanda başkalarının haklarını da çiğnemeden uygun bir şekilde ifade edebilmesidir.

Johari Penceresi'nde "kör alan", kişinin kendisi tarafından bilinmeyen fakat başkaları tarafından bilinen özellikleri içeren bölümdür. Bu alanda kaygı, korku ve kıskançlık gibi duygular yer alır.

Saplanma etkisi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Kişilik Gelişimi Bağlamında: Saplanma, kişiliğin duygusal ve zihinsel yönlerinin sürekli gelişmesi ve olgunlaşmasıyla aşılması gereken bir durumu ifade eder. 2. Psikoloji Bağlamında: Saplantı, bireyin zihninde sürekli olarak yer eden rahatsız edici düşünceler olarak tanımlanır.

Kişilik değişimi zaman alır ve istikrarlı bir çaba gerektirir. Araştırmalar, kişilik özelliklerinde gerçek ve kalıcı değişikliklerin yıllar içinde mümkün olduğunu göstermektedir.

Dollard ve Miller Teorisi, davranışçılık ve psikodinamik yaklaşımları birleştirerek kişiliğin öğrenilmiş davranışlar üzerinden şekillendiğini öne süren bir teoridir. Teorinin dört temel bileşeni vardır: 1. Drive (Dürtü): İçsel motivasyonlar, yani bireyin harekete geçmesini sağlayan açlık gibi birincil veya korku gibi ikincil dürtüler. 2. Cue (İpucu): Çevredeki veya içsel ortamdaki, bireyin fark ettiği uyaranlar. 3. Response (Tepki): İpucuna yanıt olarak bireyin sergilediği davranış. 4. Reinforcement (Pekiştirme): Tepkinin dürtüyü azaltması durumunda davranışın ödüllendirilmesi ve pekiştirilmesi. Ayrıca, Dollard ve Miller uyaran genellemesi kavramını da ele almışlardır; bu, benzer uyaranların gruplandırılması ve bu uyaranların bulunduğu durumlarda öğrenilen davranışların tekrarlanması anlamına gelir.

Kişilik krizi süresi kişiden kişiye değişebilir ve birkaç hafta ile birkaç yıl arasında değişebilir. Krizin ne kadar süreceği, bireyin kendini tanıma sürecinde belirsizlikleri ve çatışmaları ne zaman aşabileceğine bağlıdır.

Adamlar'ın "Adını Başkasının Koyduğu Çocuklar" şarkısı, pişmanlık, hayal kırıklığı ve kimlik arayışı temalarını işler. Şarkı, kişisel ve kolektif deneyimlerin kişiyi nasıl şekillendirdiğini yansıtan bir melankoli ve karışıklık duygusunu ifade eder. Bazı şarkı sözleri şu şekildedir: "Neden üzgün şarkılar, dayı bu sıralar?". "Adını başkasının koyduğu çocuklar / Büyüyüp zalim oldular". "Taşın altında başım belada / Gibi arıyorum / Bulmak değil derdim / Bi' arkadaşa bakıyorum". "Ki halim yok / Heykel gibi oturdum kalkmam daha / Gecikmiş sürprizleri / Evde yokum bırakma". Şarkı, kimlik krizleri, toplumsal baskılar ve dünyada bir yer bulma mücadelesinin evrensel hissine hitap eder.

"Ters Yüz (Inside Out)" filmi, 11 yaşındaki Riley'in hayatını ve duygularını konu alarak, olumlu ve olumsuz duyguların varlığını kabul etmenin önemini anlatmak istiyor. Filmde öne çıkan mesajlar şunlardır: - Neşe, tüm duyguların yöneticisi olarak, diğer duyguların yaşanmasına engel olmaya çalışıyor ve bu durum Riley'in hayatında sorunlara yol açıyor. - Üzüntü, her şeyde kötü bir yan arayarak, olumlu anıların bile hüzünlü hatırlanmasına neden oluyor ve bu, filmin sonunda Riley'in eski mutlu günlerine dönmesini sağlıyor. - Kabullenme, olumsuz duyguları bastırmak yerine, onları da hayatın bir parçası olarak görmeyi ve onlarla yüzleşmeyi öğrenmek anlamına geliyor. Ayrıca, anıların kişilik üzerindeki etkisi ve uzun süreli belleğin işleyişi gibi konular da filmde işlenen diğer temalar arasında yer alıyor.

Ahlaklı bir öğrencinin davranışları, hem bireysel gelişimini hem de toplumsal düzenin sağlanmasına katkıda bulunacak şekilde şekillenir. Ahlaklı bir öğrencinin nasıl davranması gerektiği: Saygılı olmak. Dürüstlük. Sorumluluk sahibi olmak. Empati. Adaletli olmak. Çevreye saygı. İşbirliği ve yardımlaşma. Disiplinli olmak.

Freud'a göre kişilik ve ahlak gelişimi 6 yaşında tamamlanır.