Alain Corbin, "Sessizliğin Tarihi: Rönesanstan Günümüze" adlı kitabında sessizliğin tarihsel, felsefi, teolojik ve edebi yönlerini ele alır. Corbin, sessizliğin farklı disiplinlerdeki anlamlarını ve kullanım biçimlerini inceleyerek şu konuları işler: Mahremiyet ve mekân: Sessizliğin, kendine ait bir alan ve gizem gereksinimi olarak görülmesi. İktidar aracı: Özellikle kilise, okul ve hapishane gibi kurumlarda disiplin ve terbiye yöntemi olarak kullanılması. Meditasyon ve tefekkür: Sessizliğin, içsel bir yer ve meditasyon koşulu olarak kabul edilmesi. Aşk ve ilişkiler: Sessizliğin, romantik ilişkilerin ve duygusal derinliğin bir göstergesi olması. Corbin, sessizliğin genellikle sözün yokluğunu ifade etse de, üzerine düşünüldüğünde söylenecek çok şeyi olan bir kavram olduğunu gösterir.