İnsanHakları

Umut Vakfı silahsızlanma ödülünün verildiği bazı kişiler şunlardır: Asiye Atıcı. Nurettin Selçuk Bağcı. Erzurum Valisi Dr. Ahmet Altıparmak. Umut Vakfı, 1995 yılından itibaren her sene kompozisyon, haber, karikatür, fotoğraf, film öyküsü ve afiş gibi farklı bir dalda Bireysel Silahsızlanma Ödülü vermektedir.

Sığınmak, farklı bağlamlarda çeşitli nedenlerle önemlidir: Kadına yönelik şiddetle mücadelede: Sığınaklar, şiddetten uzak ve bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duyulan destekleri sağlar. Mülteci hakları bağlamında: Sığınma hakkı, ülkelerinde zulüm gören ve yaşam koşullarından kaçan insanların barınma ve korunma hakkını garanti altına alır. Manevi destek olarak: Kur'an'da, Allah'a sığınmanın, şeytanın şerrinden ve kötü etkilerinden korunmak için önemli olduğu vurgulanır.

İl ve ilçe insan hakları kurulları, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığına bağlıdır. Ayrıca, Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun büroları kuruluncaya kadar, bulundukları il ve ilçelerde bu kurullar, Kurum’un bürosu olarak görev yapmaktadır.

Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ), 1993 yılında Pınar İlkkaracan, İpek İlkkaracan ve Leyla Gülçür tarafından kurulmuştur.

Birleşmiş Milletler (BM) insan hakları komitelerinin denetim yöntemleri şunlardır: Rapor: Komiteler, taraf devletlerin sunduğu raporları inceler. Bireysel şikayet: Bireyler, ilgili insan hakları sözleşmesinin taraf devleti olan ülkelere karşı şikayette bulunabilir. Devletlerarası şikayet: Bir devlet, başka bir devletin insan hakları ihlalleri yaptığını iddia edebilir. Soruşturma: Komiteler, belirli durumlarda soruşturma yapabilir. Düzenli ziyaretler: Komiteler, belirli ülkeleri ziyaret ederek yerinde denetim yapabilir. Komitelerin denetim yetkisi, ilgili devletin ilgili insan hakları sözleşmesine taraf olmasına bağlıdır.

Umut hakkı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından ilk kez 9 Temmuz 2013 tarihli Vinter ve Diğerleri - Birleşik Krallık davasında tanınmıştır. Bu kararda, ömür boyu hapis cezalarının belirli bir süre sonra gözden geçirilme veya tahliye şansı olmadan uygulanmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 3. maddesinin ihlali anlamına geldiğine hükmedilmiştir. AİHM'in umut hakkı ile ilgili diğer kararları arasında Öcalan v. Türkiye (No:2), Kaytan v. Türkiye, Gurban v. Türkiye ve Boltan v. Türkiye davaları bulunmaktadır.

Manevi tazminat talep edilebilecek bazı haller: Kişilik haklarının ihlali. Suç işlenmesi. Trafik kazası. Doktor hatası. Sözleşme ihlali. Boşanma davası. Manevi tazminat talep edebilmek için kişilik değerlerine saldırıda bulunulmuş olması, saldırının hukuka aykırı olması, manevi bir zararın ortaya çıkması ve saldırı ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerekir.

"Her zaman güçlü olamazsın, insan durumuna göre savunmasızız" ifadesi, insanların doğuştan savunmasız yaratıklar olduğu, ancak bu durumun genellikle bir zayıflık olarak algılandığı anlamına gelebilir. Savunmasızlık, aynı zamanda yüksek hassasiyet ve duygusal kırılganlık anlamına da gelebilir. Sonuç olarak, savunmasız olmak, insanların gerçek ve duygusal olarak istikrarlı olmalarını sağlar.

Zeynep Oral, gazeteci, yazar ve tiyatro eleştirmeni olarak çalışmaktadır. Bazı görevleri: Cumhuriyet Gazetesi: 2001 yılından itibaren köşe yazarlığı yapmaktadır. PEN Türkiye: Halen Uluslararası PEN, Türkiye başkanıdır. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: Üyesidir. Ayrıca, birçok sivil toplum kuruluşunun kurucusu veya yöneticisidir.

Bireysel başvuruda adil yargılanma hakkının ihlali, Anayasa Mahkemesi'ne göre, genellikle şu durumlarda gerçekleşir: Delillerin değerlendirilmesinde açık keyfilik veya bariz takdir hatası. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlali. Yeni delillerin dikkate alınmaması. Adil yargılanma hakkı, yargılama sonucunun değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olmasını gerektirir.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), Cumhurbaşkanının görevlendireceği bakan ile ilişkilidir. TİHEK'in bağlı olduğu bakanlık hakkında spesifik bir bilgi bulunmamaktadır.

"Bir AİHM Yargıcının Not Defteri", Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AIHS) ele alan bir inceleme ve nehir söyleşi kitabıdır. Kitapta: Mahkemenin kuruluş amacı, ilkeleri ve işleyişi tartışılmaktadır. AIHS'nin maddeleri ayrıntılarıyla ele alınarak bir insan hakları hukuku çerçevesi çizilmektedir. Türkiye ve sözleşmeye taraf diğer devletlerin dava ve karar örnekleriyle, sözleşmeyle tanınan hakların ve bu hakların ihlalleri incelenmektedir. Özellikle Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları sorunları irdelenmekte, bu sorunların çözümlerine ışık tutulmaktadır. Kitap, hem hukuk öğrencilerine ve profesyonellerine bir rehber, hem de insan hakları hukukunu daha yakından öğrenmek isteyenlere bir kaynak niteliğindedir.

Uluslararası hukukta bireyin sorumluluğu, bireylerin uluslararası hukuka karşı işledikleri suçlardan dolayı cezai ve hukuki sorumluluk taşımalarını ifade eder. Bireyin uluslararası ceza sorumluluğu, özellikle soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçu gibi uluslararası suçlar kapsamında değerlendirilir. Bireyin hukuki sorumluluğu ise, uluslararası hukuka aykırı eylemler için hukuki yaptırımların uygulanmasını içerir. Tarihsel gelişim süreci: Nürnberg Uluslararası Mahkemesi: Uluslararası hukuka karşı suçların bireyler tarafından işlendiği ve bu suçların cezalandırılması gerektiği ilkesini ortaya koymuştur. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Uluslararası Hukuk Komisyonu: Bireylerin uluslararası hukuka göre ceza sorumluluğunun olduğunu ve uluslararası hukukun devletler kadar bireylere de yükümlülükler yüklediğini kabul etmiştir. Önemli mahkemeler: Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi: Bireylerin insanlığa karşı suçlardan dolayı yargılanmasına ve cezalandırılmasına olanak tanımıştır.

M.G./Türkiye davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1 Mart 2016 tarihinde, Sözleşme’nin 3. ve 14. maddelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Bu karara göre: Başvuranın, korku, kırılganlık ve güvensizlik duyguları yaşatan bir durumda yaşamak zorunda kaldığı kabul edilmiştir. Devletin, Sözleşme’nin 3. maddesi bakımından pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği kanaatine varılmıştır. AİHM, başvurana 4.000 avro ödenmesinin makul olduğu kanaatindedir. Kararın tam metnine aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: kahdem.org.tr; anayasa.gov.tr.

Utanç Müzesi'nde genellikle 12 Eylül askeri darbe dönemini ve bu dönemin getirdiği acıları yansıtan unsurlar bulunur. Bu müzelerde sergilenen bazı öğeler şunlardır: İşkence aletleri ve yöntemleri: Çarmıh, ters askı, filistin askısı gibi işkence yöntemlerinin canlandırmaları. Kişisel eşyalar: İdam edilenlerin son mektupları, idam edilen kişilerin özel eşyaları (örneğin, Erdal Eren'in eşyaları). Fotoğraflar ve belgeler: Gazete kupürleri, dönemin gençlik liderlerinin fotoğrafları. Ayrıca, bazı Utanç Müzeleri Gezi Direnişi gibi diğer olayları da ele alabilir. Örnek olarak, Ankara'daki Ulucanlar Cezaevi Müzesi de bir Utanç Müzesi olarak kabul edilebilir. Bu tür müzeler, genellikle insan hakları haftası gibi özel dönemlerde açılır.

Uluslararası ilişkilerde bazı tartışma konuları: Realizm-İdealizm Tartışması: 1930'lu ve 1940'lı yıllarda öne çıkmıştır. Gelenekselci Teoriler-Davranışsalcı Teoriler Ayrımı: 1950'li ve 1960'lı yıllarda tartışılmıştır. Neorealizm-Neoliberalizm Tartışması: 1980'ler ve sonrasında görülen, paradigmalar arası bir tartışmadır. Rasyonalist/Pozitivist Teoriler - Eleştirel/Post-Pozitivist Teoriler Tartışması: Pozitivizm-postpozitivizm tartışması olarak da bilinir. Çevre ve Güvenlik: Çevre sorunlarının küresel ölçekte değerlendirilmesi ve sürdürülebilir bir sistem oluşturma çabaları. Ayrıca, uluslararası ilişkilerde teorik tartışmalar arasında normatif teori, uluslararası rejim teorisi, Marksist yaklaşımlar, dünya sistemi teorisi, jeopolitik teoriler ve kimlik sorunsalı gibi konular da bulunmaktadır.

Barışın dünyaya yayılmasının önemli olmasının bazı nedenleri: İnsan haklarının korunması. Sosyal ve ekonomik kalkınma. Uluslararası işbirliği. Kültürel çeşitliliğin korunması. Gelecek nesillere kalıcı miras.

Düzce'de "Düzce yazısı"nın neden kaldırıldığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, Düzce'de kaldırılan bazı yazılar ve afişler hakkında bilgi mevcuttur: Seçim Afişleri: 2024 yerel seçimleri sırasında, Düzce Valiliği, şehir genelinde kullanımı yasak olan yerlere asılan siyasi afişlerin kaldırılmasını istedi. "Haşema ile Girilmez" Yazısı: Düzce Valiliği, Akçakoca'da bir havuza asılan ve ayrımcılık içeren "Haşema ile Girilmez" yazılarını kaldırttı.

Halil Kalabalık'ın "İnsan Hakları Hukuku" kitabı, farklı baskılarına göre 728 sayfa veya 488 sayfa olabilir: 5. baskı: 728 sayfa. 6. baskı: 488 sayfa.

Kasaplar Deresi, önemli bir tarihsel ve hukuki olaya sahne olduğu için önemlidir. 1989 yılında gazeteci Günay Aslan'ın haberiyle gündeme gelen bu dere, 1980'lerden itibaren askerî operasyonlarda hayatını kaybeden gerillalar ve "teröre destek" şüphesiyle gözaltında kaybedilen sivillerin toplu mezarı olarak ortaya çıkmıştır. 1989'da yapılan kazılarda 8 cenaze çıkarılmış, ancak konuyla ilgili başka bir dava açılmamıştır. Ayrıca, 1915 Ermeni Soykırımı sırasında da bu dereye cesetlerin atıldığı bilinmektedir. Bugün, Waryap adlı inşaat şirketinin toplu mezarların üzerine havuzlu villalar ve AVM'ler dikmeye hazırlanması, bölgenin önemini artıran bir diğer faktördür.