İnsanDoğası

Konfüçyus'a göre insan doğası iyi ve mükemmel bir şekilde doğar. Ancak bu iyi doğanın gelişebilmesi için çaba sarf edilmesi gerekir. Konfüçyus'a göre insanın doğasında bulunan bazı özellikler şunlardır: Cömertlik ve yardımseverlik. Adalet. Özdenetim. Saygı. Ayrıca Konfüçyus, insan doğasının içinde iyi özellikler barındırdığını ama bu özelliklerin gelişebilmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğini, erdemli bir birey olmanın yaşam boyu sürecek bir iç disiplin ve öğrenmeyle mümkün olacağını, ancak böylesi bireylerden oluşan bir toplumun, barış ve huzur içinde yaşayabileceğini söyler.

"Ben sadece iyi bir insan olmak istedim Muhittin" ifadesi, Takva filminde Erkan Can'ın kullandığı bir repliktir. Bu replik, karakterin iyi bir insan olma çabasını ve bu süreçte yaşadığı zorlukları anlatır. Repliğin tamamı şu şekildedir: "Yaradan’ın korkusu, O’nun korkusu beni düzene sokar sandım. Ben sadece iyi bir insan olmak istedim Muhittin, sadece iyi bir insan. O her zaman ve her yerde var. O’nun dediklerini yaparsan O’nun istemediklerini yapmazsan hem bu dünyada iyi bir insansın hem de öbür dünyada rahat edersin. Ama olmadı, olmuyor. Şeytan her zaman var ve belki de şeytan dediğimiz bizzat kendimiziz."

Eflatun'a göre insan, "toplumsal (siyasal) bir hayvandır". Ancak, bu tanım genellikle "insan, sosyal bir hayvandır" şeklinde yanlış yorumlanmıştır.

Dr. Jekyll ve Bay Hyde, insanın içindeki iyilik ve kötülük çatışmasını anlatır. Romanın konusu, Londralı avukat Gabriel John Utterson'ın, dostu Dr. Henry Jekyll'in, Edward Hyde adında bir canavara dönüşmesini araştırmasını içerir. Stevenson, bu eserde ayrıca Viktorya Dönemi insanlarının sosyo-kültürel yaşamından izler sunar. Psikolojik gerilim türündeki roman, aynı zamanda alegorik bir dil kullanarak, sınıf çatışması, suçluların yaşamı ve toplumdan gizlenen hayatlar gibi temaları işler. Eser, Freud'un psikanaliz kuramının "id, ego ve süperego" kavramlarını önceler ve bölünmüş zihnin içsel kavgalarını yansıtır.

Mükemmel olmamamızın bazı nedenleri: Kişilik özellikleri ve karakter: Mükemmeliyetçilik, kişinin kendine, başkalarına ve dünyaya karşı çok yüksek beklentiler içinde olmasına yol açar. Çevresel faktörler: Toplum, medya ve sosyal medya gibi etkenler, kişinin yüksek beklentileri içselleştirmesine katkıda bulunabilir. İnsan doğası: İnsanlar, hem güçlü hem de zayıf yönlere sahiptir ve hata yapmak, insan olmanın bir parçasıdır. İmkan ve koşullar: Bazı durumlarda, mükemmel olmayı engelleyen elverişsiz şartlar olabilir. Mükemmeliyetçilikten uzaklaşmak, hataları yetersizlik olarak görmemek ve başarıları küçümsemek, daha ılımlı ve dengeli bir bakış açısı geliştirmeye yardımcı olabilir.

İyi ve kötü adam arasındaki fark, kişinin içindeki iyi ve kötü yönlerin oranına bağlıdır. İyi adam, iyi yönü kötü yönüne galip gelen kişidir. İyi adamın bazı özellikleri şunlardır: Hedefi üstün ve niyeti hâlis olup, Allah'ın rızasını hedefler. İlmi sahih, ameli sâlih, kalb-i selim, zevk-i selim ve akl-i selim sahibidir. Yolu müstakîm olup, çevresinde iyi olma azminde olan kimseler bulunur. Kötü adam, kötü yönü iyi yönüne galip gelen kişidir. İyilik ve kötülük kavramları, kültürel ve toplumsal algılara göre değişebilir.

Cengiz Aytmatov'un "Yüz Yüze" adlı eseri, bir Kırgız köyünden askere alınan İsmail'in savaştan kaçıp köyüne geri dönmesini ve sonrasında yaşananları anlatır. Romanın ana temaları: Toplumsal çıkarların kişisel çıkarlardan daha önemli olması. Savaşın bireyler üzerindeki yıkıcı etkisi. Olayların özeti: İsmail ve Seyde evlidir ve İsmail askere gider. İsmail savaştan kaçar ve saklanmak için bir mağaraya gizlenir. Seyde, eşinin asker kaçağı olduğunu kimseye belli etmemeye çalışır. Köydeki bir ineğin çalınması ve başka olaylar, Seyde'yi endişelendirir. İsmail, bir gün Seyde'nin evine gelir ve aralarında tartışma çıkar. Seyde, İsmail'in yerini saklamayı sürdürür ancak köy başkanı tarafından tartaklanır. Yiyecek sıkıntısı artar ve Seyde, İsmail'in bulunacağından korkar. İsmail, saklandığı yerden çıkar ve Seyde ile birlikte köy meclisine giderler. İsmail'in neden savaştan kaçtığı anlaşılır ve Seyde'nin çabaları anlatılır.

Fotojeniklik kısmen doğuştan gelebilir, ancak büyük ölçüde öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Bazı insanlar, yüz ve duruş özellikleri sayesinde fotoğraflarda doğal olarak etkileyici görünebilirler. Fotojenik bir görünüm için çene öne çıkarma, gözleri kısma, baş ve omuzları belirli pozisyonlarda tutma gibi teknikler uygulanabilir.

Voltaire'e göre insan, akıl yürütme ve başkasının acısına kulak verme yeteneğine sahip bir varlıktır. Voltaire'in insan kavramıyla ilgili bazı görüşleri şunlardır: Doğuştan iyilik: İnsan kötü olarak doğmaz, hastalandıkça kötüleşir. Bilimsel determinizm: Bilimsel devrimin etkisiyle, insanların diğer yaratıklarla aynı doğa kanunlarına tabi olduğunu savunur. Özgür irade: Özgürlük, harekete geçme gücünden ibarettir ve bu güç, bireyin kontrolü dışındaki durumlarla kısıtlanabilir. Toplumsal sorumluluk: İnsan olmak, sadece akıl yürütmekle değil, toplumsal sorumluluk almakla da ilgilidir. Voltaire, eserlerinde (özellikle "Candide" ve "Felsefe Sözlüğü") toplumdaki cehalet ve haksızlıkları eleştirir, aklı ve vicdanı ön plana çıkarır.

"Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı" sözü, İhsan Oktay Anar'a aittir. Bu alıntı, Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası adlı eserinden bir alıntıdır.

"Herkes sonunda olmaktan korktuğu insana dönüşür" sözü, insanın kendi korkularının ve arzularının bir gün onu ele geçirmesi fikrini ifade eder. Bu sözün doğruluğu kişiden kişiye değişebilir: Bazı insanlar, kendi korkularına rağmen, istedikleri şeyleri başarmak için mücadele eder ve korkularını yenerler. Diğer insanlar ise kendi korkularına teslim olur ve zamanla olmak istemedikleri biri haline gelirler. Bu sözün anlamını tam olarak anlamak için kişinin kendi korkularını ve arzularını değerlendirmesi gerekir.

İnsanlar, daimi bir mutluluk için yaratılmamıştır. Evren Atlası'na göre, insanların yaratılışı hayatta kalmak ve üremek üzerine kuruludur. Ancak, Sorularla İslamiyet'e göre, Allah insanları mutlu olsun diye yaratmıştır. Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır ve kişisel inançlar bu tür sorulara verilen yanıtları etkileyebilir.

"Şöhretin şehveti" ifadesi, kişinin şöhret olma arzusunu ve bu süreçte yaşadığı doyumsuzluğu ifade eder. Bu kavram, aynı zamanda kişinin etik dışı davranışları romantize ederek şöhret kazanma çabasını da kapsar. Ayrıca, şöhretin geçici olduğu ve zamanla unutulup gideceği uyarısı da yapılır. Bu terim, kişinin şöhret için yaptığı paylaşımların bazen anlamsız ve bazen de etik dışı olabileceğini vurgular. Sonuç olarak, "şöhretin şehveti" ifadesi, kişinin şöhret olma sürecinde yaşadığı doyumsuzluk ve etik dışı davranışları anlatır.

Erkeklerin en sevdiği replikler hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, erkeklerin hoşuna gidebilecek bazı replikler şunlardır: "Kimse seni kandırmadı Kemal, önyargın bitirdi seni." (Erşan Kuneri). "Ailesiyle vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz." (Godfather). "Herkes ölür ama herkes gerçekten yaşamaz." (Cesur Yürek). "Gerçeği görmeyi değil, kandırılmayı istiyorsunuz." (The Prestige). Ayrıca, erkeklerin iltifat ve övgü içeren sözleri de sevdiği bilinmektedir.

"Sen ekmek gibi su gibi şiiri" hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, "ekmek gibi su gibi" ifadesinin geçtiği şiirlerden biri, Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Desem ki" şiiridir. Bu şiirde, sevgilinin şair için ne ifade ettiği anlatılmaktadır. Ayrıca, "Su Gibi Ekmek Gibi" adlı bir şiir de Sinan Karakaş tarafından yazılmıştır.

Sahte dostlara söylenebilecek bazı sözler: "Sahte dostlar dedikodu yapana, gerçek dostlar sana inanır". "Bir sahte dost, beş düşmandan daha fazla zarar verebilir". "Dostun iyisi güzel günde değil, zor günde belli olur". "Çıkarı bitince selamı kesen, zaten hiçbir zaman gerçekten selam vermemiştir". "Yüzüme karşı yapılan sahte bir gülücük yerine, yüzüme karşı gösterilen gerçek bir nefreti tercih ederim". "Sahte kalabalıkların olacağına kaliteli bir yalnızlığım olsun". "Size saldıran düşmandan değil, size sarılan sahte dosttan korkun". Ayrıca, Arthur Schopenhauer'in "Nefrete sevgiden daha çok güvenin; çünkü nefretin sahtesi olmaz" sözü de sahte dostlar için söylenebilir.

Alexis Carrel'in "İnsan Denen Meçhul" kitabı, insanı maddi ve manevi bütün yönleriyle ele alır. Kitapta ele alınan bazı konular: Modern hayatın eleştirisi. İnsanın bir bütün olarak değerlendirilmesi. İnsanın zihinsel faaliyetleri. İnsanın ömrü ve gençleştirme çabaları. İnsanın çevresine verdiği tepkiler. Fert ve birey kavramları. İnsanın kendini yeniden inşa etme sorumluluğu. Kitap, Nobel Tıp Ödülü'nü kazanan Carrel'in çalışmalarıyla desteklenmiştir.

"Yaban" filminin anlattığı konu, izlendiği kaynağa göre değişiklik göstermektedir: 1973 yapımı "Yaban", sosyetik kadın Alev ile yaban hayatı süren Ali adlı erkeğin aşkını anlatır. 2022 yapımı "Yaban", kimlik ve hayatta kalmaya dair bir hikaye sunar; medeniyet maskesi kalktığında ortaya çıkan ilkel içgüdüleri konu alır. 2014 yapımı "Wild", büyük bir kişisel trajediden kurtulmak için Pasifik Crest Yolu'nda tek başına yürüyüşe çıkan Cheryl Strayed'in hikayesini gerçek bir olaydan uyarlayarak anlatır. 2020 yapımı "The Wilds", genç kadınlardan oluşan bir grubun uçak kazası sonrası ıssız bir adada hayatta kalma mücadelesini ve bu süreçte yaşadıkları içsel yolculukları işler.

"Bazıları sana el uzatıyor, yardım ediyor gibi görünebilir. Görünene aldanma, kalbine güven" sözü, görünüşlerin aldatıcı olabileceği ve önemli olanın kişinin içindeki hisler olduğu anlamına gelir. Bu söz, çeşitli platformlarda, örneğin YouTube ve TikTok'ta paylaşılan videoların başlık veya açıklama kısmında yer almaktadır.

İnsan Doğasının Yasaları, insanların davranışlarını ve motivasyonlarını anlamaya yardımcı olan 18 yasayı içerir. Bazı yasalar ve açıklamaları: Mantıksızlık. Narsisizm. Rol Yapma. Açgözlülük. Kısa Görüşlülük.