İnsanDoğası

"Şahane Hayat" (It's a Wonderful Life) filmi, üst üste gelen talihsizlikler yüzünden hayatı alt üst olan iş adamı George Bailey'nin hikayesini anlatır. Filmde, George intiharın eşiğine geldiğinde, ona bir koruyucu melek olan Clarence tarafından bir oyun teklif edilir. Bu sıradışı deneyim sayesinde George, ne kadar çok insana yardım ettiğini ve hayatının aslında ne kadar değerli olduğunu fark eder. Film, pozitif mesajları ve ilham verici hikayesiyle her izleyenin kendisini iyi hissettiği bir yapım olarak değerlendirilmektedir.

Neşet Ertaş'a göre insan, yaratıldığını bilen ve bu bilinçle yaşayan bir varlıktır. Ayrıca Ertaş, insanın hayvandan farklı olarak uygarlaşma yeteneğine sahip olduğunu ve bu uygarlığı diğer canlılara da yayabileceğini ifade eder.

İstemediğin şeyleri bilmek istemenin birkaç nedeni olabilir: 1. Merak Duygusu: İnsan doğası gereği meraklıdır ve bu merak, çevresindeki dünyayı anlama ve keşfetme isteğiyle ilişkilidir. İstemediğin şeyler de bu merakın bir sonucu olarak bilinçaltında yer edebilir. 2. Güvenlik İhtiyacı: Bilgi, bilinmeyene karşı duyulan korkuyu azaltmak ve yaşamı daha öngörülebilir hale getirmek için gereklidir. Bu nedenle, istemediğin şeyleri öğrenmek, bir tür güvenlik hissi sağlayabilir. 3. Toplumsal Gelişim: Bilgi, toplumların ve bireylerin gelişimine katkı sağlar. İstemediğin şeyler bile, toplumsal bağlamda önemli olabilir ve bu nedenle öğrenme isteği doğabilir.

"Perde Açılıyor" (All About Eve) filmi, tiyatro dünyasının ışıltılı sahnesinde geçen bir dram hikayesini anlatır. Filmde, efsanevi yıldız Margo Channing'in hayatı, hayranı olduğunu iddia eden genç ve hırslı Eve'in gelişiyle alt üst olur. Eve'in sinsi planları, Margo'nun kariyerini ve özel hayatını tehdit ederken, perde arkasındaki entrikalar giderek karmaşıklaşır?

Vladimir Nabokov'un "Lolita" romanı, çeşitli temaları işleyerek karmaşık bir anlatı sunar: 1. Obsesyon ve Yıkıcı Sonuçlar: Romanın merkezi teması, Humbert Humbert'in genç bir kız olan Dolores Haze'e (Lolita) olan saplantısını ve bu obsesyonun yol açtığı yıkıcı eylemleri anlatır. 2. Güç Dinamikleri: Humbert'in Lolita üzerindeki kontrolü ve bu ilişkinin ahlaki sınırları, güç dinamiklerinin karmaşıklığını ortaya koyar. 3. Dilin ve Anlatımın Kullanımı: Nabokov, zengin bir dil ve kelime oyunu kullanarak, okuyucuyu hikayenin derinliklerine çeker ve anlatımın güvenilirliğini sorgular. 4. Toplumsal ve Kültürel Eleştiri: 1950'ler Amerika'sının ahlaki değerleri ve ikiyüzlülüğü eleştirilir. Sonuç olarak, "Lolita" hem edebi bir başyapıt hem de insan doğasının karanlık yönlerini keşfeden bir eser olarak öne çıkar.

“Çoğu İnsan İyidir - Yeni Bir İnsanlık Tarihi” kitabı, Rutger Bregman tarafından yazılmış ve insanların genellikle iyi olduğunu savunmaktadır. Kitapta ele alınan ana argümanlar şunlardır: - Rekabet yerine iş birliğine yatkınlık: İnsanlık tarihinin son 200.000 yılına bakıldığında, insanların birbirine güvenme içgüdüsünün Homo sapiens'in ilk ortaya çıktığı zamanlara kadar uzandığı belirtilmektedir. - Özgeciliğe inanç: İnsanların cana yakınlığına ve özgeciliğine inanmanın, toplumumuzda hakiki bir değişikliğe yol açabileceği ifade edilmektedir. - İyimserlik değil, gerçekçilik: Bu tür bir inancın, iyimserlikten ziyade gerçekçilik olduğu vurgulanmaktadır. Kitap, The Guardian, The Daily Telegraph, New Statesman ve Daily Express gibi yayınlara göre yılın kitabı seçilmiştir.

"İnsan Doğasının Geleceği" kitabı, Jürgen Habermas tarafından yazılmış ve biyoteknolojik ve genetik gelişmelerin insan doğasına etkilerini ele almaktadır. Kitapta öne çıkan konular şunlardır: - İnsanın kendini tanıma süreci: İnsanın tasarımcısının yine bir insan olmasının, insanın kendini tanıyıp bilmesi açısından nasıl bir sonuç doğuracağı. - Ahlakın anlayışı: Habermas, ahlakın "tür etiksel" bir anlayış içinde ele alınması gerektiğini savunur. - İnsan doğasının araçsallaştırılması: Biyoteknolojik tasarıma dayalı insan yaşamı modelinin aczini eleştirir. - Felsefi ve etik temeller: Çağımıza uygun bir "kendi olma imkânı"nın hangi felsefi ve etik temeller üzerine oturması gerektiği.

"Hiçbir Zaman Anlamadı İnsanoğlu" şiiri, İlhan Dilek tarafından yazılmış olup, insanoğlunun dünyayı ve yaşamı anlamlandırma çabasını anlatır. Şiirde geçen bazı dizeler şunlardır: "Dünya birine kalacak olsaydı Süleyman'a kalırdı". "Ölüm satın alınsaydı Nemrut tutar alırdı". "Çıkmadık canlara derman bulurdu, Lokman Hekim ölmedi mi?". "Umudumuz hep Allah'tandı". "Nasıl olsa geçmeyecek misin? / Nasıl olsa düşmeyecek misin?". Şiirin sonunda ise, dünyanın iyiyle kötünün arasında bir yerde olduğu, ancak günü geldiğinde iyilerden taraf olacağı vurgulanır.

Lev Tolstoy'un "İnsan Neyle Yaşar?" adlı eserine göre, insanın bakış açısı şu şekilde özetlenebilir: 1. Sevgi ve Şefkat: İnsan, gerçek gücünü sevgiden ve şefkatten alır. 2. İnanç ve İman: Tolstoy, insanın bir inancının olmasının, yaşamın her anında güvende olması anlamına geldiğini savunur. 3. Toplumsal Sorumluluk: İnsan, sadece kendisi için değil, toplumları için de en iyi şekilde yaşamakla yükümlüdür. 4. İçsel Huzur: Tolstoy'a göre, mutluluk dışsal faktörlerden değil, içsel bir dinginlikten ve kişisel gelişimden kaynaklanır.

Robert Greene'in "İnsan Doğasının Yasaları" kitabı 696 sayfadan oluşmaktadır.

"Gönül bu ota da konar, boka da" atasözü, güzel ve hoş şeyleri seven insanlar olduğu gibi kötü ve çirkin şeyleri de seven insanların bulunduğunu ifade eder.

"Kargo - Renklerin İçinde" şarkısı, insanlığın ikiliğini ve hayatın karmaşıklığını anlatıyor. Şarkının sözleri, "seçimler ve korkular arasında, renkler ve hayaller arasında" olmaya ve aynı anda hem cennette hem de dünyada olma hissine odaklanıyor. Ayrıca, şarkıda insanları incitmeye yönelik içsel bir arzu ve suya hasret solmuş bir çiçek gibi olma temaları da işleniyor.

"Çiğ" (2016) filmi, Justine adında vejetaryen bir öğrencinin veterinerlik okuluna başlamasıyla yaşadığı dönüşümü anlatıyor. Justine, ailesinin prensiplerinden saparak çaresizce çiğ etin tadına bakar ve bu durumun beklenmedik ve korkunç sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalır.

Varoluşçuluğun temel tezi, "varoluş özden önce gelir" ilkesidir. Diğer temel varoluşçu tezler şunlardır: - Özgürlük ve sorumluluk: İnsan tamamen özgürdür ve bu özgürlük beraberinde sorumluluğu da getirir. - Anlamsızlık ve absürdizm: Hayatın nesnel bir anlamı olmadığı ve insanın anlamsızlık karşısında mücadele etmesi gerektiği. - Yabancılaşma ve yalnızlık: İnsanın modern dünyada yaşadığı yabancılaşma ve yalnızlık hissi. - Otantiklik: Bireyin kendi özüyle uyumlu, sahici bir yaşam sürme çabası.

"Kötü İnsanları Tanıma Senesi" adlı Sagopa Kajmer şarkısı, kişinin çevresindeki kötü insanları fark etmesi ve bu durumla başa çıkma sürecini anlatır. Şarkının sözlerinde, kahramanın yaşadığı duygusal çalkantılar, ihanet ve yalnızlık gibi temalar öne çıkar.

"Tanrılar Çıldırmış Olmalı" filmi, medeniyet ve teknoloji ile ilk kez karşılaşan bir Afrika kabilesinin hikayesini anlatır. Filmde, bir uçaktan atılan Coca-Cola şişesi kabilenin hayatına girer ve bu şişe, kabile üyeleri tarafından Tanrı tarafından gönderildiğine inanılan bir nimet olarak görülür. Bu durum karşısında, kabile üyesi Xi, şişeyi dünyanın öbür ucuna götürerek Tanrı'ya geri vermeye karar verir.

İnsan ve toplumun temel özellikleri şunlardır: 1. Toplumsal Yaşam: İnsanlar, başkalarının yardımı olmaksızın her şeyi kendileri yapma durumunda kalırlarsa zorlanırlar, bu nedenle toplum halinde yaşamak insan için bir zorunluluktur. 2. Kültür: Toplumun geçmişten bugüne aktardığı maddi ve manevi mirasın tümüdür, değerleri, normları ve gelenekleri içerir. 3. Sosyalleşme: Birey, toplumun kültürüyle bütünleşir ve içinde yaşadığı topluma uyum sağlar. 4. Toplumsal İlişkiler: En az iki insan arasında belli bir süre devam eden, karşılıklı etkileşim halinde gerçekleşen anlamlı ilişkilerdir. 5. Toplumsal Statü ve Roller: Bireyin toplum içindeki konumu ve bu konuma uygun olarak toplumun beklentileri doğrultusunda gösterdiği davranış kalıplarıdır. 6. Toplumsal Kontrol: Bireylerin sosyal normlara uymasını sağlayan ve belli oranlarda yaptırım gücü bulunan mekanizmadır.

Cengiz Aytmatov'un "Deve Gözü" kitabı, iki çarpıcı öyküden oluşmaktadır: 1. "Baydamtal Irmağında" adlı öykü, hırs ve tamahkârlığın yıkıcı yapısını ele alır. 2. "Anarhay Bozkırında" geçen "Deve Gözü" adlı öykü ise, doğaya ve insan ruhunun kötücül yanına karşı verilen çetin bir mücadeleyi anlatır.

Savaşlar edebiyatta önemlidir çünkü: 1. Gerçekçi Tanıklıklar: Savaşlar, edebiyatçılara savaşın gerçek yüzünü ve bireylerin deneyimlerini doğrudan anlatma imkanı sunar. 2. İnsan Doğasının Yansıması: Savaş temaları, insan doğasının en karanlık yönlerini ve savaşın psikolojik etkilerini keşfetmek için kullanılır. 3. Tarihî ve Toplumsal Bellek: Savaş romanları ve şiirleri, tarihî arka planı ve insanlığın geçmişteki deneyimlerini keşfetmeye yardımcı olur. 4. Anti-Savaş Mesajı: Bazı yazarlar, savaşın korkunç sonuçlarını ve insanlık dışı yönlerini vurgulayarak anti-savaş edebiyatı üretirler. 5. Yaratıcılığa İlham: Savaşın getirdiği travma ve acı, sanatçıları yeni eserler yaratmaya iter ve edebiyatta derinlik yaratır.

Kalbi güzel bir insanı anlamak için şu özelliklere dikkat edilebilir: 1. Empati ve İyi Niyet: Başkalarının duygularını anlayabilen ve onlara saygı gösteren insanlardır. 2. Pozitif Tutum: Zor durumlarda bile umutsuzluğa kapılmadan çözüm yolları ararlar. 3. Cömertlik: Maddi, duygusal ve zaman açısından cömert davranırlar. 4. Gülümseme: İçten gelen bir gülümseme, onların güzelliğini yansıtır. 5. Dinleme Yeteneği: Karşısındaki kişiyi gerçekten dinleyip, onun hikayelerine ve düşüncelerine değer verirler. 6. Olumlu Enerji Yayma: Etraflarına pozitif enerji yayarlar, onlarla vakit geçirmek insanları mutlu eder. 7. Kendi Gelişimine Yatırım Yapma: Kişisel gelişim ve öğrenmeye değer verirler. 8. Alçakgönüllülük: Başkalarını kendilerinden daha önemli görürler. 9. Sorumluluk Sahibi Olma: Taahhütlerine sadık kalırlar ve sorumluluklarını yerine getirirler.