Fıkra

Gelin ve görümce fıkralarına dair bilgi bulunamadı. Ancak, gelin ve görümce ile ilgili bazı içerikler şu platformlarda bulunabilir: YouTube. TikTok. Facebook. yeni-medya.com.

"İp Olur" fıkrasının ana fikri, halk arasında sıkça tekrarlanan isimlerin zamanla bozulabileceği ve anlamsız hale gelebileceğidir. Nasrettin Hoca, vaazında "Eyyûb" isminin bu şekilde telâffuz edildiğinde "ip" anlamına gelebileceğini söyleyerek bu durumu vurgulamıştır.

En komik Laz fıkrası olarak aşağıdaki örnekler değerlendirilebilir: Temel ve Dursun'un banka soygunu: Temel ve Dursun bir gün geceleyin banka soymaya giderler, bir kasada muhallebi bulurlar ve yerler. Temel'in trafik cezası: Temel bir gün trafik polisi olur ve bir bisikletliyi durdurup ceza keser. Temel'in 60 katlı düşüş: Temel 60 katlı bir gökdelenden düşer. Laz fıkraları için ayrıca starfikir.com ve frmtr.com sitelerindeki koleksiyonlar da incelenebilir.

Nasrettin Hoca'nın "Tesbih" fıkrası şöyledir: Bir gün Nasrettin Hoca, yol üstü bir hana inmiş? Nihayet bir söz arasında: "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor be, beşik mi mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış. Hoca'nın közü küllenir mi Fıkranın ana fikri, beklenmedik olayların gerçekleşebileceği ve bu durumlara hazırlıklı olunması gerektiğidir.

En komik sevgili fıkralarından biri şu şekildedir: İki sevgili parkta oturmuş sohbet ediyordu: > "Bak, hayatımın en kutsal şeyi üzerine yemin ederim ki, söylediklerim doğru." Bu fıkra, fıkraoku.com ve karadenizfikralari.wordpress.com gibi sitelerde yer almaktadır.

Kısa ve özlü Nasrettin Hoca fıkralarından bazıları şunlardır: Ya Tutarsa. Ben Zaten İnecektim. Parayı Veren Düdüğü Çalar. Kazan Doğurdu. Bindiği Dalı Kesmek. Nasrettin Hoca fıkralarının tamamına şu sitelerden ulaşılabilir: mardinlife.com; milliyet.com.tr; ebeveynakademisi.trtcocuk.net.tr; islamveihsan.com.

Nasrettin Hoca'nın "Yağmurdan Kaçıyorum" fıkrasının ana düşüncesi, rahmete basmamak için yağmurdan kaçılmadığıdır. Fıkranın konusu ise yağmurlu bir günde Nasrettin Hoca'nın pencereden dışarı bakarken komşusunun koşa koşa yağmurdan kaçtığını görmesi ve komşusuna bu durumu sormasıdır. Hoca, komşusuna "Ben rahmetten kaçmıyorum, sadece Allah'ın rahmetine basmamak için çabalıyorum" der.

Ahmet Rasim en çok fıkra, makale, sohbet, deneme gibi düzyazı türleriyle ilgilenmiştir. Rasim, şiir, hikâye, roman, çeviri, hatıra, mektup, sohbet, fıkra, deneme, makale, eleştiri, tarih ve monografi gibi birçok türde eserler vermiştir. Ancak gazetecilik, onun asıl uğraşı alanıdır.

Gelin kaynana fıkralarından bazıları şunlardır: Kaynana ve gelinlerle dolu otobüs fıkrası. Balık avcıları fıkrası. Yeni evlenen gelin ve kaynana fıkrası. Gül fıkrası. Gelin kaynana fıkralarının bulunabileceği bazı siteler şunlardır: fikraoku.com.tr; kadinlarkulubu.com; buyuknet.com.

Fıkralarda mizahın olmasının birkaç nedeni vardır: Toplumsal eleştiri: Fıkralar, toplumsal aksaklıkları, siyasi durumları veya insan davranışlarını ince bir mizahla eleştirir. Eğlence ve stres atma: Fıkralar, dinleyiciyi veya okuyucuyu güldürerek eğlendirmek ve günlük hayatın yoğunluğundan kısa bir kaçış sunmak amacıyla anlatılır. Düşündürme: Fıkralar, güldürürken aynı zamanda düşündürür ve toplumsal sorunlara, insan ilişkilerine veya kişisel zaaflara dair farklı bir bakış açısı sunar. Kültürel aktarım: Özellikle Nasrettin Hoca gibi karakterler üzerinden aktarılan fıkralar, nesiller arası kültürel değerlerin ve bilgeliğin aktarılmasına yardımcı olur. Zeka ve yaratıcılık geliştirme: Fıkra anlatmak ve anlamak, hızlı düşünme, kelime oyunları yapma ve beklenmedik bağlantılar kurma becerilerini geliştirir.

Fıkra türü, Türk edebiyatında 19. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Türk edebiyatındaki ilk fıkra yazarı olarak Ahmet Rasim kabul edilir. Fıkralar, başlangıçta siyasi ve sosyal konular etrafında yazılmış, zamanla sınırlarını genişleterek sanat, spor, ekonomi ve siyaset gibi toplumun günlük sorunlarını da kapsar hale gelmiştir.

Kısa düz yazı, genellikle öykü (hikaye) veya makale gibi yazı türlerini ifade eder. Öykü (Hikaye): Gerçek veya kurgusal olayları kısa ve yoğun bir şekilde anlatan yazılardır. Makale: Bir fikri kanıtlarla birlikte sunan, genellikle gazete ve dergilerde yayımlanan yazılardır. Bu yazı türleri, düz yazı olarak adlandırılır çünkü uyak ve ahenk olmadan, cümlelerle yazılır.

"Yüzyılın fıkrası" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli fıkraları ifade edebilir. İşte bazı örnekler: Mini.donanimhaber.com sitesindeki "yüzyılın fıkrası". Forum.memurlar.net sitesindeki "yüzyılın fıkrası". Forumtutkusu.com sitesindeki "yüzyılın fıkrası". Ayrıca, "yüzyılın fıkrası" ifadesi, 2018 yılında SÖZCÜ gazetesine açılan bir davayla ilgili olarak da kullanılmıştır.

Nasrettin Hoca ve Dede Korkut'un önemli olmasının bazı nedenleri: Türk halk edebiyatının önemli temsilcileri olmaları. Türk halkının kültürel ve sosyal değerlerini yansıtmaları. Eğitimsel ve öğretici nitelikler taşımaları. Destan döneminden halk hikayeciliğine geçişin önemli ürünleri olmaları. Türk boylarının yaşam mücadelesini ve kahramanlıklarını konu almaları. Mitolojik kahraman olarak da kabul edilmeleri.

İncili Çavuş'un en komik fıkrası olarak "Adama Göre Adam" fıkrası gösterilebilir. Fıkranın konusu: İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralı'na gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.

Cumhuriyet'in ilk yıllarında fıkra türünde eser veren bazı sanatçılar şunlardır: Ahmet Rasim; Peyami Safa; Refik Halit Karay; Falih Rıfkı Atay; Yusuf Ziya Ortaç; Burhan Felek; Haldun Taner.

Nasreddin Hoca'nın "Hanım ipe un serpmiş" fıkrasının ana fikri, insanın bir işe gönlü olmayınca bin bir türlü bahane bulabileceğidir. Fıkrada, komşusu Nasreddin Hoca'dan çamaşır ipi ister, ancak Hoca vermek istemez.

İp Olur fıkrası, Nasrettin Hoca'nın yaşadığı köyde insanların "Eyyûb" kelimesini doğru söyleyememesi üzerine, Hoca'nın bu ismi çocuklara koymanın yanlış olacağını, çünkü kelimenin yanlış telaffuzunun "ip" anlamına geleceğini ve bu durumun çocuk için olumsuz bir durum yaratabileceğini anlatmak için anlatılır. Fıkrada, "ip" kelimesi üzerinden yapılan espri, ancak kelimenin bilindiği Türk toplumlarında anlamlıdır.

"Sen de haklısın" sözü, Nasrettin Hoca ve Orhan Gencebay ile ilişkilendirilmektedir. 1. Nasrettin Hoca: Nasrettin Hoca, kadılık yaparken iki hasımı dinlemiş ve her ikisine de "Haklısın" demiştir. Bu duruma eşi şaşırınca, Nasrettin Hoca "Sen de haklısın" demiştir. 2. Orhan Gencebay: "Sen de Haklısın" adlı şarkı, Orhan Gencebay tarafından yazılmış ve 1992 yılında yayımlanmıştır. Bu nedenle, "Sen de haklısın" sözünün tam olarak kime ait olduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Nasrettin Hoca'nın "Kuyuya Düşen Ay" fıkrası, iki ana fikri vurgular: 1. Gördüğümüz bazı şeyler bir yansıma olabilir. 2. Bir işi sağlam bir yoldan yapmaktan kaçarak kısa yoldan yapmayı tercih edersek o işi hiç tamamlayamayabiliriz.