Fıkra

Nasrettin Hoca'nın "Bugün Ayın Kaçı" fıkrasında anlatmak istediği, Hoca'nın ayın günlerini unutması ve bu durumu komik bir şekilde ele almasıdır. Fıkraya göre, bir gün bir adam Nasrettin Hoca'ya "Bugün ayın kaçı?" diye sorar, Hoca ise "Nereden bileyim, ben buraların yabancısıyım" diye cevap verir.

Nasrettin Hoca'nın yağmur yağınca neden kaçtığını anlatan fıkraya "Allah'ın Rahmeti" fıkrası denir.

Fiktoriya terimi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Edebiyatta Fıkra: Günlük hayattaki herhangi bir konu hakkında gazete veya dergilerde yazılan yazılara verilen isimdir. 2. İslam Hukukunda Fıkıh: İslam dini hukukunun ana konularını inceleyen bir disiplindir.

Nasrettin Hoca'nın en komik kitabı olarak "En Komik Nasreddin Hoca Fıkraları" adlı eser öne çıkmaktadır.

Temel ve müdür fıkraları, genellikle Karadeniz bölgesine özgü mizahi hikayelerdir ve bu hikayelerin başkahramanı Temel'dir. Müdür fıkrası olarak, bir örnek şu şekilde olabilir: Temel, bir gün evinin damı akmasın diye çatıdaki kiremitleri tamire çıkmış. Temel fıkrası olarak ise, şöyle bir örnek verilebilir: Temel, bir gün hakimin karşısına çıkartılmış.

"Bugün Ayın Kaçı" fıkrası konusu, Nasreddin Hoca'nın bir işi için Konya'ya gitmesi ve yolda bir adamın ona bugünün tarihini sorması üzerine kuruludur.

Temel fıkralarında pazar yerine dalan adam Temel'dir.

Nasrettin Hoca'nın "Baklava" fıkrası, ilgisizlik ve başkalarının işlerine karışmama temalarını işlemektedir. Fıkrada, Hoca akşamleyin eve giderken, baklava seven bir köylüyle karşılaşır ve köylünün "Bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu, sizin eve mi götürüyordu?" sorusuna Hoca, "Beni ilgilendirmez!" ve ardından "O zaman seni ilgilendirmez!" şeklinde cevaplar verir.

Eşeğe ters binen adam, fıkralarıyla ünlü olan Nasreddin Hoca'dır.

"Sen Yenisin Galiba" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Fıkra: Temel'in uçağa bindiği ve diğer yolcuların milliyetlerini sorduğu bir fıkra olarak geçer. 2. Kitap: Ahmet Mahir'in "Lise Çılgınlıkları" serisinin bir kitabıdır.

Fıkrasına gülünmeyen adam olarak bilinen kişiler arasında şunlar yer almaktadır: 1. Ziya Şengül: Kanaltürk'te yayınlanan bir spor tartışma programında anlattığı fıkraya kimsenin gülmemesi üzerine bu duruma maruz kalmıştır. 2. Murat Özarı: CNN Türk'te yayınlanan "Burada Laf Çok" programında anlattığı fıkraya kimsenin gülmemesi üzerine şok yaşamıştır. 3. Bilgin Gökberk: "Topbizde" isimli spor tartışma programında anlattığı fıkraya da kimse gülmeyince bu olay tekrarlanmıştır. 4. Hasan Mezarcı: Daha önce paylaştığı bir fıkraya kimsenin gülmemesi sosyal medyada "fıkrasına gülünmeyen adam" olarak anılmasına neden olmuştur.

TCK madde 109, 3. fıkra şu durumları düzenler: 1. Silahla İşlenme: Bu suçun silahla işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. 2. Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenme: Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda da ceza artırılır. 3. Kamu Görevi Nedeniyle İşlenme: Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi veya kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde de ceza artırılır. 4. Üstsoy, Altsoy veya Eşe Karşı İşlenme: Üstsoy, altsoy veya eşe karşı işlenmesi durumunda da ceza artırılır. 5. Çocuğa veya Beden/Ruh Bakımından Kendini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenme: Bu kişilere karşı işlenmesi halinde de ceza artırılır.

Ahmet Rasim, Türk edebiyatında ilk fıkra yazarı olarak kabul edilir.

İşte bazı Osmanlı fıkraları: 1. Fatih Sultan Mehmet ve Molla: Fatih Sultan Mehmet, geceleri İstanbul'un fethini düşündüğü için uyumazken, medresede bir mollayı ders çalışırken görmesi üzerine, mollaya "Neden uyumuyorsun?" diye sorar. 2. Yavuz Sultan Selim ve Elçi: Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi sırasında Moğol Bay adında bir elçiyi huzuruna alır ve elçinin davranışlarından dolayı onu uyuz bir eşeğe bindirip ordugahta gezdirtir. 3. Ahmet Vefik Paşa ve Uludağ'ın Karları: Ahmet Vefik Paşa, vali olduğu sırada Bursa'da ağır bir kış olunca, Uludağ'ın karlarını toplayıp satmak için buzcubaşıya emir verir. 4. Dördüncü Murat ve Kahveci: Dördüncü Murat, içki ve tütün yasağını denetlemek için gece dışarı çıkınca, pencerelerden ışık sızan bir bina görür.

Nasreddin Hoca'nın "Kedi Nerede" fıkrası şu şekildedir: Bir gün Nasreddin Hoca'nın canı et yemeği istemiş ve kasaptan iki kilo et alarak eve götürmüş. Ne var ki o gün eve hocanın hanımının misafirleri gelmiş ve kadın eti pişirip onlara ikram etmiş. Hoca, "Et nerede" diye sormuş. Hoca, "Getir şu kediyi bakalım" demiş ve teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Hoca, hanımına sormuş: "Peki hanım, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?".

Kanun madde, fıkra ve bentlerin numaralandırılması şu şekilde yapılır: 1. Maddeler: Maddeler, sırasıyla fıkralar, bentler ve alt bentlerden oluşur. 2. Fıkralar: Numarayla (1., 2., 3. vb.). 3. Bentler: Harfle (a), (b), (c) vb.). 4. Alt bentler: Numarayla (1), (2), (3) vb.). Türk alfabesinde yer alan tüm harfler, bentlerin sıralanmasında kullanılır ve "z" harfinden sonra alfabetik sıralama "aa, bb, cc, çç, ... zz, aaa, bbb, ..." şeklinde devam eder.

Bektaşi fıkraları, uyumsuzluk ve çelişki içeren durumları ele almaları nedeniyle komiktir. Ayrıca, Bektaşi fıkralarının komik olmasının nedenleri arasında toplumun hassasiyet gösterdiği konulara eleştirel bir bakış açısı getirmesi ve dinleyicinin beklentilerinin tersine sürpriz sonlar sunması da yer alır.

En komik sarhoş olarak değerlendirilebilecek birkaç örnek: 1. YouTube'da paylaşılan bir videoda, İrlanda'da aşırı derecede içen ve kaldırımda yalpalayarak yürüyen bir adamın görüntüleri izleyenleri güldürmüştür. 2. Fıkralarda geçen sarhoş karakterler de komik olaylarla anılırlar, örneğin bir adam eve zil zurna sarhoş gelip karısına "Sen ne kadar çirkinsin" dediğinde, karısı "Sen de pis sarhoşun tekisin" diye karşılık verir. 3. Komik sarhoş sözleri arasında ise "Bir ip getirin, cambaz gibi yürüyebilirim" veya "Seni 3 tane görüyorum, ortadakini öpeceğim" gibi ifadeler yer alır.

Temel'in Köpeği fıkrasında, Temel ve köpeği Karabaş trene binerler.

En komik Azeri fıkralarından biri şu şekildedir: Fıkra: Bakü'de Azerbaycanlı birisi gazetedeki iş ilanlarına bakıyormuş. İş ilanlarından birisi dikkatini çekmiş; 30 yaşını geçmemiş, tecrübeli ve özellikle yabancı dil bilen çalışan aranıyormuş. Türkçe Anlamı: Bu fıkra, Azeri mizahının zeki ve esprili yönünü yansıtmaktadır.