Fıkra

En komik fıkralardan bazıları şunlardır: 1. Temel ve Pilotluk: Temel, pilot olmaya karar vermiş ve uçuş okuluna yazılmış. Uygulamalı sınavda, bir motor arızalanınca "Paraşütü takarım, atlarım" demiş. 2. Nasreddin Hoca ve Parayı Veren Düdüğü Çalar: Çocuklar, Nasreddin Hoca'ya düdük istemişler. Hoca, parayı veren çocuğa düdüğü vermiş, diğerleri itiraz edince "Parayı veren düdüğü çalar" demiş. 3. Temel ve Denizaltı: Temel işe başvurmuş ve müdür ona daha önce denizaltında çalışıp çalışmadığını sormuş. Temel, denizin üstünde çok çalıştığını söylemiş. 4. Temel ve Yanlış İstikamet: Temel trene binmiş, bilet kontrolü sırasında pilotun "Yanlış istikamete gidiyorsunuz" uyarısına "Peçi maçinist yanlış istikamete gittiğini piliy mi?" diye sormuş. 5. Temel ve Saat: Temel aldığı daktilonun iki "a" harfi olmadığını fark etmiş ve "Saat yazamıyorum" demiş.

En komik fıkralardan bazıları şunlardır: 1. Temel ve Pilotluk: Temel, pilot olmaya karar vermiş ve uçuş okuluna yazılmış. Uygulamalı sınavda, bir motor arızalanınca "Paraşütü takarım, atlarım" demiş. 2. Nasreddin Hoca ve Parayı Veren Düdüğü Çalar: Çocuklar, Nasreddin Hoca'ya düdük istemişler. Hoca, parayı veren çocuğa düdüğü vermiş, diğerleri itiraz edince "Parayı veren düdüğü çalar" demiş. 3. Temel ve Denizaltı: Temel işe başvurmuş ve müdür ona daha önce denizaltında çalışıp çalışmadığını sormuş. Temel, denizin üstünde çok çalıştığını söylemiş. 4. Temel ve Yanlış İstikamet: Temel trene binmiş, bilet kontrolü sırasında pilotun "Yanlış istikamete gidiyorsunuz" uyarısına "Peçi maçinist yanlış istikamete gittiğini piliy mi?" diye sormuş. 5. Temel ve Saat: Temel aldığı daktilonun iki "a" harfi olmadığını fark etmiş ve "Saat yazamıyorum" demiş.

Bir Alman, bir İtalyan ve bir Türk'ün yer aldığı bazı fıkralar: 1. Yakıt ve Yük: Bir Alman, bir Amerikalı, bir İtalyan ve bir Türk denizin üzerinde uçuyorlarmış. Yakıtları az ve yükleri fazla olduğu için fazlalıklarını atmaya karar vermişler. Amerikalı dolarları, İtalyan pizzaları atmış. Türk ise Alman'a dönüp "Salaklik yapma!" demiş. 2. Gümrük Kontrolü: Gümrük kapısından bir Alman, bir İtalyan ve bir Türk geçmek için bekliyormuş. Alman'ın valizinden 7 don çıkmış, İtalyan'ın 8 don. Türk'ün ise 12 don olduğu görülünce, "Ocak, Şubat, Mart..." diye açıklamış. 3. Esir Düşme: Naziler bir İspanyol, bir Fransız ve Temel'i esir almışlar ve ölüm cezası vermişler. Temel, "Beni kurşuna dizin" diyerek kurtulmayı başarmış.

Dünyanın en komik fıkrası olarak kabul edilen, İngiltere'de yapılan bir araştırmada seçilen fıkra şöyledir: Fıkra: Ormanda dolaşan iki avcıdan biri birden bire yere düşer. Arkadaşı, düşen adamın nefes almadığını ve gözlerinin ferinin söndüğünü görür. Bunun üzerine telefonla acil yardımı arar ve "Arkadaşım öldü, ne yapabilirim" diye sorar. Telefondaki ses yanıtlar: "Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım." Telefonda bir süre sessizlik olur ve bir silah sesi işitilir. Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der: "Evet, tamam. Şimdi ne yapacağım?".

Dünyanın en komik fıkrası olarak kabul edilen, İngiltere'de yapılan bir araştırmada seçilen fıkra şöyledir: Fıkra: Ormanda dolaşan iki avcıdan biri birden bire yere düşer. Arkadaşı, düşen adamın nefes almadığını ve gözlerinin ferinin söndüğünü görür. Bunun üzerine telefonla acil yardımı arar ve "Arkadaşım öldü, ne yapabilirim" diye sorar. Telefondaki ses yanıtlar: "Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım." Telefonda bir süre sessizlik olur ve bir silah sesi işitilir. Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der: "Evet, tamam. Şimdi ne yapacağım?".

İşte bazı komik Temel fıkraları: 1. "Beş Para Etmez". 2. "Şemsiyemi Tutmasaydım". 3. "Kuyudan Ay Çıkarmış". 4. "Maçın Kadrosunda Sen de Varsın". 5. "Organizasyon Harika": Temel, parmağını camla kestikten sonra civarda yeni kurulan aile hekimliğine gider. İçeri girince iki kapı görür, birinde "Hastalıklar", diğerinde ise "Yaralanmalar" yaz

İşte bazı komik Temel fıkraları: 1. "Beş Para Etmez". 2. "Şemsiyemi Tutmasaydım". 3. "Kuyudan Ay Çıkarmış". 4. "Maçın Kadrosunda Sen de Varsın". 5. "Organizasyon Harika": Temel, parmağını camla kestikten sonra civarda yeni kurulan aile hekimliğine gider. İçeri girince iki kapı görür, birinde "Hastalıklar", diğerinde ise "Yaralanmalar" yaz

"Damdan düşen adam" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Nasrettin Hoca Fıkrası: Nasrettin Hoca'nın bir fıkrasında, Hoca çıktığı evin damından düşer ve yanına gelenler ona dikkat etmesini söylerler. 2. Gerçek Olay: Gaziantep'te yaşanan bir olayda, Ali Kolsuz isimli bir adam kış bastırmadan çatısını tamir etmek isterken dengesini kaybederek merdiven boşluğuna düşer ve hayatını kaybeder. Bu olay, damdan düşen talihsiz bir adamın feci şekilde can vermesini anlatır.

Fıkra (Köşe Yazısı), 8. sınıf düzeyinde, bir yazarın gündelik olayları, özel bir görüşle, kişisel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik gazete yazılarıdır.

İşte bazı Bektaşi fıkraları: 1. İğnenin Deliği Fıkrası: Bektaşi dervişlerinden birine "Cenabı Hak her şeye kadirdir, bir dikiş iğnesinin gözünden bir deveyi geçirebilir mi?" diye sormuşlar. Bektaşi, "Ya iğnenin gözünü büyütür, ya deveyi küçültür, geçirir" demiş. 2. Yağmur Duası Fıkrası: Köyün birinde yağmur duasına çıkarlar. Bektaşi, kendi tarlasını dua ederken gösterir ve yağmur yağar. Ancak daha sonra kendi tarlasındaki ekinlerin sele kapıldığını görünce, "Kabahat sende değil, sana tarlayı gösteren pezevenkte" der. 3. Her Şey Allah'tan Fıkrası: Bektaşi'nin biri her gün kasabada "Her şey Allah'tan, her şey Allah'tan" diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün arkasından sessizce yaklaşan serseri bir delikanlı ensesine şaplak atmış. Bektaşi, "Tabii, her şey Allah'tan da ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum" demiş. 4. Ağızdaki Erik Fıkrası: Ramazan ayında Bektaşi'nin birini ağzında erikle görmüşler. "Bu ne hal efendim, iftara daha çok var" demişler. Bektaşi, "Ben bunu iftara kadar yumuşasın diye ağzıma koydum, sonra yiyeceğim" demiş. 5. Tamam Mahkeme Bitti Fıkrası: Yoksulun biri, fırında bayat bir ekmek alıp aşçıya gitmiş, yemeğin buharında ekmeği yumuşatıp yemiş. Dışarı çıkarken aşçı parasını istemiş. Kadıya gittiklerinde, kadı Bektaşi'ymiş ve "Tamam mahkeme bitti, gidin" demiş.

En komik Sevgililer Günü fıkralarından biri şu şekildedir: Tak tak. Oradaki kim? Zeytin. Zeytin kim? Zeytin seni.

İşte birkaç Temel Dursun fıkrası: 1. Beş Para Etmez: Temel ve Dursun kavga ederken, Temel Dursun'a "Sen beş para etmez adamın birisin" der. Dursun, "Öyleyse ispat et de görelim" deyince, Temel bir taksi çağırır ve taksiciye "Beni Trabzon Merkez'e kaça götürürsün?" diye sorar. Taksici "İki bin" der. Temel, "Peki, arkadaşımla birlikte kaça olur?" diye sorunca, taksici "Değişmez" cevabını verir. Temel, Dursun'a dönerek "Gördün mü?" der ve "Seni hesaba bile katmıyor" diye ekler. 2. Şemsiye: Dursun, yağmurlu bir günde şemsiyesini Temel'in altına tutarak onu ıslanmaktan kurtarır. Temel, bu iyiliği unutmaz ve bir gün Dursun'u gördüğü ilk su birikintisinin içine atarak üzerini ıslatır. Sonra da "O gün şemsiyeni tutmasaydın, en fazla bu kadar ıslanırdım" der. 3. Kuyudan Ay Çıkarmış: Temel, mehtapta kuyudan su çekerken Ay'ın kuyudaki yansımasını görüp, "Ay kuyuya düşmüş" der ve onu çıkarmak için su dolu kova ile kuyuya iner. Kova kuyunun duvarına takıldığında, Temel sırt üstü yere düşer ve Ay'ın gökyüzünde olduğunu fark eder. "Çok yoruldum ama, kuyudan da Ay'ı çıkardım" diye söylenir. 4. Maçın Kadrosunda Sen de Varsın: Temel ve Dursun Trabzonspor'da futbol oynuyorlarmış. Maçtan sonra sohbet ederken Temel, Dursun'a "Diğer dünyada futbol var mı?" diye sorar. Dursun gözlerini kocaman açarak "Ben de bilmiyorum" der ve "Kim önce ölürse mektup yazsın, haber versin" diye ekler. 5. Azrail: Temel bir gün parkta dolaşırken Azrail'le karşılaşır ve ondan 5 yıl süre vermesini ister. Azrail kabul eder ve oradan uzaklaşır. 5 yıl sonra Azrail tekrar geldiğinde, Temel "Şimdi beni öldürsen, arkada 300 yolcu var onlara ne olacak" der. Azrail "Hepsini bir araya getireceğim diye canım çıktı zaten, şimdi tam zamanı" diye cevap verir.

11. sınıf edebiyat derslerinde örnek bir fıkra: Son Ümit. Nasreddin Hoca merhumun biricik varlığı olan sevgili eşeği bir gün kaybolmuş. Böylece dolaşıp dururken bir tanıdığına rastlar. Tanıdığı: — Hoca, böyle türkü çağıra çağıra nereye gidiyorsun. Hoca merhum da eşeğini kaybettiğini, onu aramakta olduğunu söyler. Ahbabı: — Bu ne iştir Hoca Efendi. Hoca, kendisine önündeki tepeyi gösterir: — Bir ümidim şu dağın ardında kaldı.

Ahmet Rasim fıkralarını sohbet havasında, ironik ve canlı bir dille yazar. Rasim'in fıkralarında öne çıkan özellikler şunlardır: - İstanbul'un günlük hayatını ve çeşitli insan tiplerini tasvir eder. - Realist çizgilerle olayları anlatır, kimi zaman ciddi kimi zaman mizahi bir bakış açısı sunar. - Geniş bir kelime kadrosuyla dikkat çeker. - Kendi gözlemlerine ve görgülerine dayanarak yazar.

Baldız fıkraları genellikle esprili ve mizahi içeriklidir. İşte birkaç örnek: 1. "Baldız olmak, hem ayrıcalıklı hem de komik bir macera demek!" 2. "Birlikte geçirdiğimiz zamanlar, gülmekten karnımızı ağrıtana kadar gider" 3. "Baldızın olman, her gün bir doz gülme anlamına geliyor" 4. "Baldızım, seninle her şey daha eğlenceli, hatta kahkaha krizlerine giriyorum!" 5. "Baldız, seni görüp gülmeye başlamadan önce sadece aklımdan şaka geçiyor!" Bu fıkralar, baldız ilişkilerindeki samimiyeti ve mizahı yansıtmaktadır.

Bayburtlu fıkralarından bazıları şunlardır: 1. Apartman Fıkrası: Trabzonlu, Bayburtlu ve Oflu üç arkadaş bir apartman yapmaya karar verirler. 2. Mozart'ın Üçüncü Senfonisi Fıkrası: Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası, çoksesli müziği Anadolu'ya yaymak amacıyla Bayburt'ta bir konser düzenler. 3. Lokanta Fıkrası: Bayburt il olduktan sonra şehre gelen bir vatandaş, il olmadan önce yemek yediği lokantayı bulamaz.

Leylek Ahmet Haşim'in yazısında yer aldığı "Bize Göre" adlı eser, fıkra türünde yazılmıştır.

Nasrettin Hoca'nın fıkraları, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan ve güldürürken düşündüren hikayelerdir. Bu fıkralar, genellikle günlük olayları sıra dışı bir zekayla ele alan ve her durumdan bir ders çıkaran Nasreddin Hoca'nın mizahi ve felsefi düşüncelerini yansıtır.

Nasrettin Hoca'nın "Dostlar Alışverişte Görsün" fıkrası şu şekilde anlatılır: Nasrettin Hoca, pazarda yumurta satmaya başlamış. Hoca gülerek şu cevabı vermiş: "Dostlar bizi alışverişte görsün".

"Dedim dedim inanmadınız" ifadesi, Hasan Mezarcı'nın anlattığı bir fıkrayı ifade eder. Bu fıkra, fıkrasına gülünmeyen Hasan Mezarcı'nın zor durumunu da yansıtmaktadır.