Edebiyat

Victoria Aveyard'ın "Kızıl Kraliçe" serisi 5 kitaptan oluşmaktadır.

Türk halk edebiyatı, üç ana döneme ayrılır: 1. Anonim Halk Edebiyatı: Söyleyeni belli olmayan veya zamanla topluma mal olan ürünlerden oluşur. 2. Aşık Edebiyatı: Aşık adı verilen halk şairlerinin şiirlerinden oluşur. 3. Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı: Tekke ve tasavvuf çevresinde gelişen edebiyattır.

"Sus" kitabı farklı yazarlar tarafından yazılmıştır: Sara Becker: "Sus" adlı kitap, Sara Becker tarafından yazılmıştır. Uğur Ziya Şimşek: "Sus" adlı başka bir kitap, Uğur Ziya Şimşek tarafından yazılmıştır. Ömer Faruk Kaya: "Sus ve Bana Aşkı Anlat" adlı kitap, Ömer Faruk Kaya tarafından yazılmıştır. "Başla" adlı kitaba dair bilgi bulunamamıştır.

Neyzen Tevfik'in en ünlü şiirlerinden biri "Be Hey Dürzü" olarak kabul edilir. Ayrıca, "Geçer", "Felek" ve "Binamaz" gibi şiirleri de oldukça bilinir.

Hikayenin temel anlayışı, genellikle tek bir olay etrafında gelişen ve kısa sürede okuyucuya bir duygu veya mesaj vermeyi amaçlayan anlatılara dayanır. Hikayenin temel unsurları şunlardır: Olay (olay örgüsü). Kişiler (karakterler). Zaman. Mekan. Anlatıcı. Hikayeler, gerçek veya kurgu olaylara dayanabilir ve eğlendirme, bilgilendirme veya düşündürme işlevine sahiptir.

Kar şiirinin temaları farklı şairler için değişiklik göstermektedir: Ahmet Muhip Dıranas: "Kar" şiirinde doğa ve melankoli iç içe geçmiştir. Sezai Karakoç: "Kar" şiiri, unutamadığı çocukluk günlerine ve kışın ona hatırlattıklarına odaklanır. Cemal Süreya: Şiirlerinde kar, insana dair derin duyguların, melankolinin ve geçiciliğin simgesi olarak öne çıkar. Yahya Kemal Beyatlı: "Kar Musikileri" adlı şiirinde yurt ve maziye özlem, karamsarlık ve hüzün temaları işlenir.

Eski Türk şiirinin bazı özellikleri: Ölçü: Hece ölçüsü kullanılmıştır; yedili, sekizli, on birli kalıplar yaygındır. Nazım birimi: Dörtlük. Uyak: Yarım uyak hakimdir; aaab, cccb, dddb uyak düzeni. Dil: Öz Türkçe; yabancı dillerin etkisi azdır. Konu: Doğa, aşk, kahramanlık, cesaret, binicilik, at sevgisi, askerlik, ölüm. Tür: Koşuk, sagu, sav. Söyleniş: Kopuz eşliğinde söylenir. Anonimlik: Genellikle anonimdir. Yazılı kaynaklar: En eski yazılı belgeler Orhun Yazıtları'dır. Çin kaynaklarında M.Ö. II. yüzyıla ait eski Türk şiir çevirileri de bulunmaktadır.

"Kumdan Kale" (Sand Castle) filminin konusu, Chris Roessner'ın Irak'ta makineli tüfekten sorumlu olduğu askerlik dönemindeki anılarına dayanmaktadır. Filmin ana karakteri, Hoult tarafından canlandırılan ve tehlikeli bir bölge olan Bakuba'daki bir su yolunu tamir etmekle görevlendirilen er Matt Ocre'dir. Matt, Irak savaşı sırasında, ABD bombalarıyla hasar gören bir su pompalama istasyonunu onarmakla görevlendirilir.

Yaban romanının ana fikri, bir vatanın şahlanışa geçmesi için her kesimden insanın eğitilmesi ve kimsenin cehalete ve yalnızlığa terk edilmemesi gerektiğidir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun romanı, aydın-halk arasındaki uçurumu ve bu uçurumun nedenlerini ele alır. Ayrıca, vatanseverlik ve milli mücadele teması da işlenir; Ahmet Celal'in bir kolunu feda ederek savaşması ve kurtuluşa olan ümidini kaybetmemesi bu temanın örneklerindendir.

Ömer Asım Aksoy'un "Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü" üç ciltten oluşmaktadır.

Sanat şiirinin teması, genellikle Anadolu sevgisi ve milli sanat anlayışı olarak özetlenebilir. Faruk Nafiz Çamlıbel'in "Sanat" şiiri, milli benliğe dönüş ve Anadolu'nun kültürel değerlerinin korunması gerektiğini vurgular. Ayrıca, sanat şiirinde sıklıkla karşılaşılan temalar arasında aşk, doğa, varoluş, zaman gibi evrensel konular da yer alır.

Makber şiiri, şair Abdülhak Hamit Tarhan'ın ilk eşi Fatma Hanım'ın ölümü üzerine yazılmıştır. Fatma Hanım'ın verem hastalığı nedeniyle durumu kötüye gidince, Tarhan onu tedavi için Bombay'a götürmüş, ancak Fatma Hanım İstanbul'a dönmeden hayatını kaybetmiştir.

Uğultulu Tepeler, 19. yüzyılın başlarında İngiltere'de geçen tutkulu bir aşk ve intikam hikayesini anlatır. Romanın ana temaları arasında sınıf farklılıkları, aile bağları ve toplumsal normlar yer alır. Konu özeti: Heathcliff adlı bir yetim, bir aileye evlatlık olarak girer. Evin kızı Catherine'e aşık olur, ancak karşılık göremez. İntikam yemini eder ve zamanla zalim bir karaktere dönüşür. Catherine, başka biriyle evlenir ve Heathcliff intikam almak için çeşitli yollar dener. Roman, aşkın, kıskançlığın, acımasızlığın ve intikamın gücü üzerine bir karakter incelemesi sunar.

Yazma eserlerde kullanılan bazı terimler şunlardır: Müstensih: El yazması eseri kopyalayan kişi. Hattat: Yazı yazan veya süsleyen kişi. Mücellid: Yazma eserlerin ciltlemesini yapan kişi. Müzehhib: Yazma eserleri tezhipleyen, süsleyen kişi. Şârih: Esere açıklama veya not ekleyen kişi. Muhaşşi: Esere yorum veya özet ekleyen kişi. Telhis sahibi: Esere özet ekleyen kişi. Ta’lîkât sahibi: Esere yorum ekleyen kişi. Muhtasar sahibi: Esere özet ekleyen kişi. Ayrıca, yazma eserlerde kullanılan terimlerden bazıları şunlardır: Ahar: Müzehhiplerin ve yaldız işleyenlerin altın varakları uyguladığı madde. Kâğıt: Bitkisel maddelerin hamur hâline getirildikten sonra yufka gibi açılarak kurutulmasıyla elde edilen ince yaprak. Kalemişi: Mimaride duvar, kubbe, tavan gibi yüzeylerde renkli boyalar ve altın varak kullanılarak yapılan süslemeler.

James Joyce'un Ulysses adlı romanı, 16 Haziran 1904'te geçen bir günü anlatır. Leopold Bloom'un evden çıkıp Dublin sokaklarında ve çeşitli mekanlarda arkadaşlarıyla buluşması, konuşmaları, aklında geçenler ve gözlemledikleri üzerine oldukça uzun bir metin ortaya konmuştur. Ulysses baştan sona mimetik bir öz üzerine kuruludur; Homeros’un Odysseia destanı şekilsel olarak romana altyapı sağlar. Ulysses’in baş karakteri Bloom sembolik olarak Odysseus’u (Ulysses’i) temsil eder. Romanda yer alan karakterler kişilikleriyle de Homeros’un kahramanlarına benzerler. Ulysses hayatın tüm gerçeğini anlatan, gündelik hayatımızı en çıplak haliyle, kahramanların zihninin içinden gösteren bir kitap olarak da tanımlanabilir. Ulysses’in hiçbir şey anlatmadığı da söylenebilir. Ulysses’in anlatmak istediklerinin bazıları şu şekilde sıralanabilir: edebiyat namına bir şeyler yapmak; anlatımın sınırsızlığını görmek; modernizmi deneyimlemek; profesörleri yüzlerce yıl meşgul etmek. Ulysses’in ne anlatmak istediğinin tam olarak anlaşılabilmesi için Odysseia, Shakespeare’ın Hamlet, İlahi Komedya gibi eserlere, dönemin sosyokültürel ve politik durumuna, İrlanda’nın tarihine ve Dublin’e hâkim olmak, ayrıca Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi’nin başkahramanı Stephen Dedalus’u tanımak gerektiği de belirtilmiştir.

Şanlıurfa türkülerinin yanık olmasının birkaç nedeni vardır: Duygusal İçerik: Şanlıurfalılar, ifade edemedikleri duygularını, coşkularını, sevinçlerini, kederlerini ve yaslarını türkülere dökmüşlerdir. Coğrafi Konum: Şanlıurfa'nın coğrafi konumu, Arap makamlarındaki yanıklık ile Anadolu ezgilerinin gizem ve zenginliğini bir araya getirir. Kültürel Yapı: Türkü kültürü, müziğe verilen önem ve "keyf ehli" olarak adlandırılan müzik bilgisi yüksek insanlar sayesinde devam etmiştir. Bu unsurlar, Şanlıurfa türkülerinin yanık ve etkileyici olmasına katkıda bulunur.

"Bu dağlarda kar olsaydım" sözleri, Yusuf Hayaloğlu'na aittir. "Bu dağlar kömürdendir" türküsünün ise kaynak kişisi Tekin Büyükkaya, derleyeni ve notaya alanı ise Yücel Paşmakçı'dır.

Sabahattin Ali, siyasi görüşleri ve eleştirel yazıları nedeniyle birçok kez sürgün edilmiş ve tutuklanmıştır. Sürgün ve tutuklanmalarına yol açan bazı olaylar: Komünizm propagandası: Aydın'da Almanca öğretmeni olarak görev yaparken, komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla soruşturma açılmış ve bir süre Aydın Hapishanesi'nde tutuklu kalmıştır. Devlet yöneticilerini eleştirisi: Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü gibi devlet büyüklerini eleştirdiği şiirleri nedeniyle tutuklanmış ve Sinop Cezaevi'ne gönderilmiştir. Markopaşa dergisi: Siyasileri eleştirdiği Markopaşa dergisi nedeniyle çeşitli davalarla karşılaşmıştır. Bu olaylar sonucunda, hakkında açılan davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye'den ayrılmak istemiş ve Bulgaristan sınırını geçerken öldürülmüştür.

Sabahattin Ali, siyasi görüşleri ve eleştirel yazıları nedeniyle birçok kez sürgün edilmiş ve tutuklanmıştır. Sürgün ve tutuklanmalarına yol açan bazı olaylar: Komünizm propagandası: Aydın'da Almanca öğretmeni olarak görev yaparken, komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla soruşturma açılmış ve bir süre Aydın Hapishanesi'nde tutuklu kalmıştır. Devlet yöneticilerini eleştirisi: Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü gibi devlet büyüklerini eleştirdiği şiirleri nedeniyle tutuklanmış ve Sinop Cezaevi'ne gönderilmiştir. Markopaşa dergisi: Siyasileri eleştirdiği Markopaşa dergisi nedeniyle çeşitli davalarla karşılaşmıştır. Bu olaylar sonucunda, hakkında açılan davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye'den ayrılmak istemiş ve Bulgaristan sınırını geçerken öldürülmüştür.

"Yelkenler Biçilecek, Yelkenler Dikilecek" dizeleri, Arif Nihat Asya tarafından yazılmıştır.