DiniBilgiler

Yakubiler ve İsmaililer aynı dini hareketi ifade etmezler. Yakubiler, İslam dünyasında etkili olmuş bir Şii Müslüman mezhebi olup, 9. ve 11. yüzyıllar arasında Orta Doğu'da faaliyet göstermişlerdir. İsmaililer ise Şii İslam'ın bir kolu olup, isimlerini altıncı imam olarak kabul ettikleri İsmail bin Cafer'den almışlardır.

Calvin ve Luther arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Teolojik Görüşler: Luther, kurtuluşun sadece inanç ve Tanrı'nın lütfu ile mümkün olduğunu savunurken, Calvin predestinasyon kavramını geliştirdi; yani Tanrı'nın kimin kurtulacağını önceden belirlediğini iddia etti. 2. Kilise Yönetimi: Luther, daha decentralized bir kilise yapısını tercih etti ve bireysel cemaatlerin özerk olmasını savundu. 3. Devlet ve Kilise İlişkisi: Luther, kilise ve devletin ayrı olması gerektiğini düşünürken, Calvin kilise ve devletin bir arada olması ve kilise tarafından yönlendirilmesi gerektiğini savundu. 4. Sacramentler: Luther, iki sacrament (vaftiz ve Efkaristiya) kabul ederken, Calvin sadece vaftizi tanıdı ve Efkaristiya'yı sembolik olarak gördü.

İtikadı sağlam olmak, İslam inancına göre Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kader konularına olan inancın doğru ve güçlü olması anlamına gelir. Bu, kişinin İslam’ın temel prensiplerine sadık kalarak, güvenilir kaynaklardan doğru bilgi edinmesi ve inancını sürekli olarak güçlendirmesi ile mümkündür.

"Mutlakın mukayyede hamli" fıkıh usulünde, mutlak olarak geçen bir lafızın (kuralın) başka bir nas veya hükümde mukayyet (kayıtlı) olarak geçmesi durumunu ifade eder. Bu durumda, asıl olan mutlakla itlak üzere (mutlak olarak) amel etmek, yani hüküm çıkarmaktır.

Kâinat, Allah tarafından yaratılmış olup, iki ana amaca hizmet eder: 1. Tanıma ve Bilinme: Allah, kendisini tanıtmak ve isminin tecellilerini göstermek için kâinatı yaratmıştır. 2. İnsanın Faydası: Kâinat, insanın yararına sunulmuş ve onun emrine verilmiştir. İçinde barındırdığı doğal kaynaklar ve güzellikler, insanın yaşaması ve gelişmesi için gereklidir.

Abdulhalık Gücdevani'nin 11 esası şunlardır: 1. Vukuf-i zamanî: Her an ve her halin muhasebesini yapmak. 2. Vukuf-i adedi: Zikir sırasında sayıya riayet etmek. 3. Vukuf-i kalbi: Allah'tan gayri hiçbir şeye yer vermemek. 4. Huş der-dem: Alınan her nefeste huzuru korumak. 5. Nazar ber-kadem: Bakışları ayak ucuna mıhlamak. 6. Halvet der-encümen: Halk içinde Hakk ile beraber olmak. 7. Baz-geşt: Zikirde iyi ve kötü fikirleri kovmak. 8. Nigah-daşt: Kalbi lüzumsuz düşüncelerden korumak. 9. Yad-daşt: Zikrin sağladığı uyanıklığı devam ettirmek. 10. Sefer der-vatan: Doğuştan gelen nefsani sıfatlardan meleki sıfatlara geçiş yapmak. 11. Yâdkerd: Şeyhten alınan zikri kalp veya dil ile sürekli tekrar etmek.

Fitre (fıtır sadakası), Ramazan Bayramı'nın birinci günü verilir.

"El Hakem" ifadesi, Allah'ın 99 isminden biri olup, "mutlak hakim, tek hüküm sahibi" anlamına gelir. Bu isim, Allah'ın hikmet sahibi olduğunu, her şeyden haberdar olduğunu ve hüküm verme yetkisine sahip olduğunu ifade eder.

Tanrı'nın gerçek adı, Kutsal Kitap'ta Yehova olarak geçmektedir.

Gıbta edilen iki kişi, Hz. Muhammed'in hadislerinde şu şekilde belirtilmiştir: 1. Allah'ın verdiği malı hak yolunda harcamayı başaran kimse. 2. Allah'ın kendisine verdiği ilim ve hikmet ile yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.

Seyri süluk (manevi yolculuk) bitince, tasavvuf inancına göre şu sonuçlar elde edilir: 1. Seyr-i ilallah: Bu yolculukta, salik (yolcu), kalbi mümkün varlıkların bilgisinden boşaltarak Vacibül-Vücud'un (zorunlu varlık) bilgisi ile doldurur. 2. Seyr-i fillah: Allah'ta yolculuk olarak adlandırılan bu mertebede, salik Allah'ın nitelikleriyle donanır ve bütün beşerî nitelikleri yok olur. 3. Seyr-i ma-allah: Salik, ilahi teklik makamı olan Ahadiyet'e ulaşır. 4. Seyr-i anillah: Allah'a yükselen salikin dönüş yolculuğu olup, talipleri aydınlatmak, irşad etmek ve onlara yol göstermek için Allah'tan halka dönüşü ifade eder.

Gusül abdestinde önce eller bileklere kadar yıkanır, ardından vücudun avret yerleri iyice temizlenir.

"İzacae" kelimesi, Nasr Suresi'nin ilk ayeti olan "iza cae nasrullahi" ifadesinin kısaltmasıdır. Nasr Suresi ise "yardım, zafer" anlamına gelir ve Kur'an-ı Kerim'in 110. suresidir.

Fıtrat ve manevi ihtiyaç kavramları şu şekilde açıklanabilir: 1. Fıtrat: İnsanın doğuştan gelen ve hayatı anlamlandırma çabalarına yön veren yetenek ve eğilimlerin bütünüdür. 2. Manevi İhtiyaçlar: İnsanın ruhsal gelişimi için gerekli olan ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar arasında şunlar bulunur: - İnanma gereksinimi: İnsanın inanma ihtiyacı doğuştan gelir ve din, bu ihtiyacın en önemli karşılayıcısıdır. - Güvenme ve sığınma ihtiyacı: İnsan, zor durumlarda yüce bir varlığa sığınma ve ondan destek alma ihtiyacı hisseder. - Sevgi ve huzur arayışı: İnsanın sevgi, şefkat, merhamet gibi duyguları geliştirmesi ve huzur bulması manevi ihtiyaçlarının bir parçasıdır.

Marifetin üç aşaması şu şekilde sınıflandırılabilir: 1. Duyusal Marifet: İnsanın zahiri duyuları vasıtasıyla açık maddi varlıkları tanıması. 2. Şuhûdî Marifet: Aklî marifetten daha üstün olup, varlık âleminin hakikatlerini müşahede ederek inceleme. 3. Rabbanî Marifet: Allah'tan doğrudan gelen ve gaybî kaynaklardan edinilen bilgi, üç mertebesi vahiy, ledünnî ilim ve ilhamî ilimdir.

Hesap gününde en ağır basacak şey, tevhid kelimesi ve güzel ahlak olarak belirtilmiştir.

Gusül abdestinde ağza su vermek farzdır ve mazmaza olarak adlandırılır. Ağza su verme işlemi şu şekilde yapılır: 1. Sağ el ile üç defa ağza su alınır. 2. Alınan su boğaza kadar ulaştırılıp ağız çalkalanır. Bu işlem, guslün sünnetlerinden biridir ve guslün geçerli olması için yeterlidir; tekrar gusül almaya gerek yoktur.

Dharma ve darma terimleri, farklı bağlamlarda kullanılsa da, bazı benzer anlamlar taşır. - Dharma, Hinduizm'de kozmik yasa ve görev anlamına gelir. - Darma ise, Jainizm'de kural ve davranış ilkesi olarak kullanılır. Budizm'de ise dharma, Gautama Buddha'nın öğretileri ve bu öğretilerin pratiği anlamına gelir.

Hayızlı bir kadın, on günden sonra gelen kan devam ederse özürlü (istihâze) sayılır.

İnsan-ı kamilin üç özelliği şunlardır: 1. Allah'a Yakınlık: İnsan-ı kamil, Allah'a yakınlık derecesine ulaşmış ve sürekli olarak O'nun rızasını gözeten kişidir. 2. Ahlaki Kemâl: İyi söz, iyi hareket, iyi ahlak ve iyi bilgide tam olan, Allah'ın ahlakıyla ahlâklanmış kişidir. 3. İlahi Bilgi ve Hikmete Sahip Olma: Allah'ın ilmini ve hikmetini anlamış, O'nun sıfatları ve esması üzerinde derin bir bilgiye sahip kişidir.