Biyokimya

Tek karbonlu monosakkaritler, triozlar olarak adlandırılır ve bunlar arasında en basit olanı gliseraldehittir.

Asetilkolin (ACh) sentezi, kolin adlı bir besin maddesi ile asetil koenzim A’nın sinir hücrelerinde birleştirilmesiyle gerçekleşir. Adımlar: 1. Bileşenlerin Temini: Kolin ve asetil koenzim A, sinir hücrelerine sağlanır. 2. Enzimatik Reaksiyon: Kolin asetiltransferaz enzimi, bu iki maddeyi birleştirerek asetilkolini oluşturur. 3. Depolama: Üretilen asetilkolin, sinir hücresinin sinaptik keseciklerinde depolanır. Asetilkolin, bir eylem potansiyeli sonucunda sinaptik boşluğa salınır.

Antijen ve epitop arasındaki temel fark, antijenin genel bir terim, epitopun ise antijenin bir parçası olmasıdır. Antijen: Organizmaya girdiğinde bağışıklık sistemi tarafından tanınan ve immün yanıt oluşturan maddelerdir. Epitop: Antijenin, antikor veya B hücreleri tarafından tanınan spesifik kısmıdır. Özetle: - Antijen: Genel terim, bağışıklık sistemini uyaran madde. - Epitop: Antijenin spesifik, tanınabilir kısmı.

Enterokinaz, tripsinojeni aktif hale getirerek onu tripsine dönüştürür.

Yağlar, gliserol ve üç yağ asidi molekülünün birleşmesiyle oluşur.

APOE3 geni, bedene apolipoprotein E3 (apoE3) isimli bir proteini üretmesi için gerekli bilgileri verir. ApoE3'ün bazı işlevleri: Lipid ve lipoprotein metabolizması. Hücre-yüzeyi reseptör ligandı. Beyin fonksiyonuna etkisi. İnsanlarda APOE geninin üç ana varyantı vardır: APOE2, APOE3 ve APOE4.

Biyofizik ve biyokimya farklı bilim dallarıdır, ancak birbirleriyle ilişkilidirler. Biyofizik, biyolojik sistemlerin işleyişini anlamak için fizik ve kimya yasalarını, matematiksel analiz yöntemlerini ve bilgisayar modellemelerini kullanan bir bilim dalıdır. Biyokimya ise, canlı varlıkların yapı, oluşum, işlev ve canlılık olaylarını biyomoleküller düzeyinde inceleyen bir bilim dalıdır. Bu iki bilim dalı, bazen ortak araştırma alanlarında buluşabilir, örneğin biyomoleküler fenomenlerin fiziksel temellerini bulmak gibi.

Antioksidan savunma mekanizmaları, serbest radikallerin neden olduğu hasarı önleyebilen veya azaltabilen çeşitli süreçleri içerir. Enzimatik antioksidanlar: Süperoksit dismutaz (SOD). Katalaz (CAT). Glutatyon peroksidaz (GPx). Non-enzimatik antioksidanlar: Glutatyon (GSH). C vitamini (askorbik asit). E vitamini (tokoferoller). Flavonoidler ve diğer polifenoller. Ayrıca, melatonin, ürik asit, bilirubin gibi endojen antioksidanlar da antioksidan savunma mekanizmalarında rol oynar.

Anlamlı ve anlamsız zincirler DNA'da bulunur. Anlamlı zincir, DNA üzerindeki gende, RNA nükleotit dizisinin sentezlenmesinde kalıp olarak kullanılan zincirdir. Anlamsız zincir ise anlamlı zincirin karşısında, anti-paralel uzanan ve tamamlayıcı zincir olarak adlandırılan zincirdir. Ayrıca, mRNA'nın translasyonu sırasında anlamlı ve anlamsız zincir terimleri, DNA'daki karşılıklarıyla aynı anlamda kullanılır.

Riboz ve ribonükleotitler arasındaki farklar şunlardır: 1. Riboz: Ribonükleik asit (RNA) moleküllerinin yapısında bulunan beş karbonlu şekerdir. 2. Ribonükleotitler: RNA'nın yapı taşlarını oluşturan bileşiklerdir ve riboz, fosfat grubu ve baz (adenin, guanin, sitozin veya urasil) olmak üzere üç temel bölümden oluşur. Özetle, riboz ribonükleotitlerin bir bileşeni olup, RNA'nın genel yapısının bir parçasıdır.

Transketolaz ve transkete terimleri farklı anlamlara sahiptir: 1. Transketolaz: Ketoz şekerlerden aldoz şekerlere iki karbonlu birimlerin transferini sağlayan ve beş karbonlu şekerlerden altı karbonlu şekerlerin üretiminde görev alan bir enzimdir. 2. Transkete terimi, belgelerde veya kaynaklarda tanımlanmamış bir terimdir.

Monosakkaritler, en basit şekerler olup, karbonhidratların yapı taşlarıdır. Başlıca monosakkaritler şunlardır: - Glikoz: Hücrelerin ana enerji kaynağıdır, fotosentez sonucu üretilir. - Fruktoz: Meyve şekeri olarak bilinir, tatlı bir şekerdir. - Galaktoz: Laktozun (süt şekeri) bir bileşenidir, glikozla birlikte enerji kaynağı olarak görev yapar. - Riboz ve Deoksiriboz: Nükleik asitlerin yapısında bulunurlar.

Anti-nükleer antikor (ANA) testi ve biyokimya testi farklı amaçlarla yapılan tıbbi testlerdir. ANA testi, bağışıklık sisteminin kendi hücre çekirdeklerine karşı geliştirdiği antikorları tespit etmek için kullanılır. Biyokimya testi ise, vücuttaki çeşitli biyokimyasal parametreleri (örneğin, kan şekeri, böbrek fonksiyon testleri, karaciğer fonksiyon testleri) ölçmek için yapılır ve genel sağlık durumunu değerlendirmek amacıyla kullanılır. Bu nedenle, ANA testi ve biyokimya testi farklı alanlarda kullanılan, farklı bilgiler sağlayan testlerdir.

Hepcidin seviyesinin yüksek olması durumunda şunlar meydana gelebilir: 1. Demir Eksikliği Anemisi: Yüksek hepcidin, demir emilimini azaltarak demir eksikliği anemisine yol açabilir. 2. Kronik Hastalıklar Anemisi: İltihaplanma sonucu artan hepcidin seviyeleri, demir kullanımını kısıtlayarak kronik hastalık anemisine neden olabilir. 3. Diğer Sağlık Sorunları: Yüksek hepcidin seviyeleri, obezite, kanser, ateroskleroz ve uyku bozuklukları gibi çeşitli hastalıklarla da ilişkilendirilmiştir. Bu durumlar, hepcidinin demir metabolizmasını düzenleme işlevinin bozulmasından kaynaklanır. Kesin teşhis ve tedavi için bir doktora başvurulması önerilir.

RNA sentezinde görev alan başlıca enzimler şunlardır: 1. RNA Polimeraz: DNA'dan RNA sentezini gerçekleştiren enzimdir. 2. Ribonükleaz (RNAaz): RNA'nın hidrolizini (parçalanmasını) sağlayan enzimdir. Ayrıca, transkripsiyon sürecinde transkripsiyon faktörleri ve promotor bölgeleri gibi düzenleyici elemanlar da görev alır.

Yavuz Şahin'in "Biyokimya" kitabı, Eski Babil Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

Tripsinojen, ince bağırsağa ulaştığında aktif hale getirilir. Bu süreçte iki önemli adım vardır: 1. Asidik ortam: Mide asidi, ince bağırsaktaki pH'yı düşürerek tripsinojenin aktifleşmesine yardımcı olur. 2. Enterokinaz enzimi: İnce bağırsakta bulunan enterokinaz enzimi, tripsinojeni keserek onun aktif formu olan tripsine dönüştürür.

Fruktosan ve fruktozan terimleri farklı anlamlara sahiptir: - Fruktosan, bitkilerde bulunan ve fruktoz şekerlerinden oluşan bir polisakkarittir. - Fruktozan ise, fruktoz moleküllerinden oluşan bir polimerdir ve daha spesifik olarak yapısı, çoklu fruktoz birimlerine bağlı bir glikoz molekülünden oluşur. Bu nedenle, fruktosan ve fruktozan aynı madde değildir.

En güçlü androjen hormonu 5α-dihidrotestosteron (DHT)'dir.

Zincir yapısına göre yağ asitleri doymuş ve doymamış olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Doymuş yağ asitleri, karbon zincirlerinde yalnızca tekli bağlar bulunur ve genellikle oda sıcaklığında katı haldedir. Doymamış yağ asitleri, karbon zincirlerinde bir veya daha fazla çift bağ bulunur ve genellikle sıvı formdadır.