Ayet

"Evlâ leke fe evlâ" ifadesi, Kur'an-ı Kerim'de Kıyamet Suresi'nin 34. ayetinde geçmektedir. Bu ayetin kime ait olduğu ile ilgili bilgi bulunamamıştır.

"Onlar ölünce ne yer ağladı ne de gök" ifadesi, Duhân Suresi 29. ayette geçmektedir. Bu ifadenin geçtiği ayet şu şekildedir: > "Onlara ne gök ağladı ne de yer. Kendilerine aman da verilmedi". Bu ifade, mecazi bir anlam taşır ve Firavun ile yandaşlarının değersizliğini anlatır.

"Onların kulakları vardır ama duymazlar" ifadesi, Araf Suresi 179. ayette geçmektedir. Bu ayetin tamamı şu şekildedir: "Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir". Bu sözler, Diyanet İşleri Başkanlığı, Diyanet Vakfı, Elmalılı Hamdi Yazır gibi farklı meallerde de yer almaktadır.

Nisâ Suresi 4. ayet, evlenme akdinde erkeğin kadına verdiği veya borçlandığı mal ve meblağı ifade eden "mehir"in ödenmesini bir hukuki görev olarak ortaya koyar ve bunun gönül rızasıyla yapılması gerektiğini belirtir. Ayetin tam çevirisi şu şekildedir: > "Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin. Eğer mehrin bir kısmını size kendi istekleriyle bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin".

Enbiyâ Suresi 87. ayet, Hz. Yûnus'un (Zünnûn) bir olay üzerine yaptığı dua üzerine inmiştir. Bu olay, Hz. Yûnus'un kavmini terk edip bir gemi yolculuğunda büyük bir balık tarafından yutulmasıdır. Allah, Hz. Yûnus'un duasına icabet ederek onu balığın karnından ve kederden kurtarmıştır.

Taha Suresi 3. ayet, Allah'tan korkanlara bir öğüt olması amacıyla indirilmiştir. Mekke döneminde inen surenin, Hz. Ömer'in İslam'ı kabulüyle ilgili meşhur rivayette, Ömer'in kız kardeşinin evinde duyduğu ve çok etkilendiği ayetler olduğu ve bu olayın peygamberliğin beşinci yılında gerçekleştiği dikkate alınarak, genellikle Mekke döneminin ortalarına doğru indiği kabul edilir. Surenin inişi, Kureyş müşriklerinin, Kur'an'ın Hz. Peygamber'i sıkıntıya düşürmek için indiğini söylemeleri ve Hz. Muhammed'in çok ibadet etmesi nedeniyle ayaklarının yorulmasıyla da ilişkilendirilir.

Ala 8, Kur'an-ı Kerim'in A'lâ Suresi'nin 8. ayetini ifade eder. A'lâ Suresi 8. ayetinin anlamı: "Biz, her hususta dine uygun tarzda gayeni gerçekleştirebilmen için yürümen gereken yolu sana kolaylaştıracağız". Türkçe okunuşu: "Ve nüyessiruke li’l-yüsra". Bu ayet, zorluk anlarında okunarak kolay bir şekilde sıkıntılardan kurtulmayı hedefler.

"Kınonı 153" ifadesi, muhtemelen bir yanlış anlama veya hatalı bir ifadedir. Eğer bu ifade bir film veya başka bir içerikle ilgiliyse, daha fazla bilgi veya bağlam sağlanması gerekebilir. 153 numarası, Türkiye'de belediyelere bağlı olan "Beyaz Masa" veya Çağrı Merkezi numarasıdır. Eğer "Kınonı 153" ifadesi bir film veya başka bir içerikle ilgiliyse, daha fazla bilgi veya bağlam sağlanması gerekebilir.

Âl-i İmrân Suresi 32. ayette geçen itaat, Allah'a ve Peygamber'e uymak, O'nun emirlerine itaat etmek ve yasaklarından kaçınmak anlamına gelir. Bu ayet, bir önceki ayetin ardından nâzil olmuştur.

"Gökten ineni yer karşılar" ifadesi, büyüklerden, yüksek makamlardan gelen şeylerin küçükler, aşağı makamdakiler tarafından her zaman kabul edilmek zorunda kalması anlamına gelir. Bu söz, aynı zamanda Hamas lideri Yahya Sinvar'ın bir sözü olarak da bilinmektedir. 2024 yılında, İsrail askerleriyle girdiği çatışmada şehit edilen Hamas lideri Yahya Sinvar'ın anısına, üzerinde bu yazının yer aldığı pankartlar, İstanbul'da bulunan İsrail, ABD, Suudi Arabistan, Ürdün ve BAE konsolosluklarının önüne bırakılmıştır.

"Herkes, kendi karakterine göre davranır" ifadesi, İsrâ Suresi 84. ayette geçmektedir. Ayetin tamamı şu şekildedir: "De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir".

Markos 11:25-26, İsa'nın öğrencilerine dua ederken birbirlerine karşı olan şikayetlerini bağışlamalarını, böylece göklerdeki Babalarının da onların suçlarını bağışlayacağını söylediğini ifade eder. Bu ayet, bağışlamanın dua ile Tanrı'nın bağışlanmasını ilişkilendirdiği bir mesaj içerir.

Ali Bulaç'ın Nur Suresi 31. ayet meali şu şekildedir: > “Mü'min kadınlara da söyle: 'Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz'”.

Mâide Suresi 62. ayet, bazı Yahudilerin günah işleme, düşmanlık sergileme ve haram yeme gibi kötü davranışlarda birbirleriyle yarıştıklarını ifade eder. Ayetin tam çevirisi şu şekildedir: > "Onların pek çoğunun günah işlemede, düşmanlık etmede ve her türlü haramı yemede yarışırcasına ve birbirlerine destek içinde koşuştuklarını görürsün. Yapmakta oldukları şeyler, gerçekten ne kötüdür". Bu ayet, Peygamber ve müminleri, bu tür şahsiyetsiz kişilere karşı uyanık olmaya çağırır.

Hâkka 1, Kur'an-ı Kerim'in 69. suresi olan Hâkka Suresi'nin 1. ayetini ifade eder. Hâkka Suresi 1. ayetinin bazı mealleri: "Kesin gerçekleşecek olan." "Gerçekleşecek olan." "Gerçekleşecek olan kıyamet!" Hâkka kelimesi, "hak, gerçek, kesin, gerekli" gibi anlamlara gelir ve kıyametin bir ismi olarak kullanılır.

Mücadele Suresi 5. ayetinin okunmasının bazı faydaları olduğuna inanılmaktadır: Şerlerden korunma: Bu sureyi sabah-akşam okumanın kişiyi tüm şerlerden koruyacağına inanılır. Uyku problemi: Uykusu gelmeyen kişilere okunduğunda, kişinin rahatlıkla uyuyacağına inanılır. Düşmanlara karşı zafer: Toprağa okunup düşman bölgesine serpildiğinde, düşmanın mağlup olacağına inanılır. Bu inançlar, dini bir uygulama olup bilimsel bir temele dayanmamaktadır.

"Araf'ta 17.net" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, A'râf Suresi 17. ayetinin anlamı hakkında bilgi verilebilir. A'râf Suresi 17. ayette, İblis'in Allah'ın kullarını doğru yoldan saptırmak için dört yönden (ön, arka, sağ, sol) yaklaşacağı ifade edilir. Önlerinden: Ahiret hakkında şüpheye düşürecek. Arkalarından: Dünyaya rağbet ettirecek. Sağlarından: İyilikler yoluyla ucüb ve riyaya sevk edecek. Sollarından: Günahları süslü göstererek doğru yoldan saptıracak.

"Ne gök ağladı ne yer" ifadesi, Duhan Suresi 29. ayette geçmektedir. Bu ayetin bir kısmı şu şekildedir: "Onlara ne gök ağladı, ne de yer. Helâk vakti gelince kendilerine süre de tanınmadı". Bu ifadenin kimin sözü olduğuna dair bir bilgi bulunamamıştır.

"Sıdklarının fayda verdiği gün" ifadesi, Kur'an'da Mâide Suresi 119. ayette geçmektedir ve doğru söyleyenlerin, sadakatlerinin karşılığını görecekleri gün anlamına gelir. Bu günde, sadık kişilere, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verilecektir.

Ra'd Suresi 41. ayet, hem gerçek hem de mecazi anlamlar taşıyabilir: Gerçek anlam: Toprağın, yağmur, sel, rüzgar gibi doğal güçlerin etkisiyle yerinden kayması, dağ ve tepelerin aşınması veya yer küresinin hacminin azalması. Mecazi anlam: Müslümanların ilerlemesi sonucu kâfirlerin topraklarının azalması, nüfuzlarının kırılması ve feyiz ve bereketlerinin gitmesi; galibiyetlerinin mağlubiyete, kuvvetlerinin zayıflığa, kemallerinin ise noksanlığa dönüştürülmesi. Ayetin tam çevirisi şu şekildedir: "Görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü etrafından gitgide eksiltmekteyiz. Hüküm Allah'ındır, O'nun hükmünü takip edip bozacak yoktur. O, hesabı çabuk görür".