Ayet

"Sone 117" iki farklı bağlamda ele alınabilir: 1. William Shakespeare'in Sonesi: Bu sone, şairin genç bir adama olan sevgisini ve yaptığı hataları ele alır. 2. Kuran'da En'âm Suresi 117. Ayet: Bu ayet, çoğunluğun görüşlerine körü körüne uymanın her zaman doğru olmadığını, çünkü onların da bazen yanlış inançlara sahip olabileceğini vurgular.

Romalılar 5:8 ayeti şu anlama gelir: "Ama Allah bize kendi sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü".

Burûc Suresi 9. ayet şu şekildedir: > "O (Allah) ki; göklerin ve yerin hâkimiyeti/egemenliği O’na aittir. Allah, her şeye şahittir". Bu ayet, Allah’ın mutlak mülkiyeti ve her şeye şahit olması anlamına gelir.

Kalem Suresi 19. ayet, bahçe sahipleri kıssasıyla inkâr, nankörlük ve cimriliğin acı sonunu anlatmaktadır. Ayetin meali şu şekildedir: "Fakat onlar uyuyorken, Rabbin tarafından gönderilen bir afet onun (bostan mahsullerinin) üzerinde dolaştı".

"Gökler ve yerler onların ardından ağlamadı" ifadesi, Duhan Suresi 29. ayette geçen bir cümledir ve Firavun ve adamlarının helakine kimsenin üzülmediğini ifade eder. Bu ifade, iki şekilde yorumlanabilir: 1. Mecazi anlam: Araplar, önemli bir kişi öldüğünde "gökler ve yer onun için ağladı" derler. 2. Gerçek anlam: Gök ve yerden maksat, gök ve yer halkıdır ve bu halk, onların helakine üzülmemiştir.

A'râf Suresi 118. ayet, hakikatin ortaya çıkması ve yapılanların boşa gitmesi konusunu anlatır. Ayetin meali şu şekildedir: "Artık hakikat ortaya çıktı ve onların yaptıkları bir hiç olup gitti".

"Bana Bir İşaret Göster" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Kuran'da Geçen Ayet: Meryem Suresi'nin 10. ayetinde, Zekeriya'nın Allah'a bir işaret istemesi ve Allah'ın ona üç gün üç gece insanlarla konuşamayacak olmasını işaret olarak vermesi anlatılmaktadır. 2. Kitap: Ann Clare LeZotte'nin aynı adlı kitabında ise, Martha's Vineyard Adası'ndaki sağır bir topluluğun hikayesi anlatılmaktadır.

"Şer gibi görünende hayır vardır" sözü, kötü ya da olumsuz görünen durumların içinde bile hayırlı bir şeyin bulunabileceğine dair bir inancı ifade eder. Bu, Kuran'da geçen bir ayetten de anlaşılmaktadır: "Olur ki, hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve yine olur ki, sevdiğiniz bir şey sizin için şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz" (Bakara Suresi, 216).

"Kim bir insanı haksız yere öldürürse o sanki bütün insanları öldürmüştür, her kim birini hayatını kurtararak yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır" şeklindeki ayet, İslam'ın insan hayatına verdiği değer ve kısas ilkesi ile ilgilidir.

"Kim doğru yolu seçerse bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur" ifadesi, İsra suresinin 15. ayetinde geçmektedir. Bu ayet, özgür iradeyi vurgulamaktadır.

"İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?" ifadesi, Kıyamet Suresi'nin 36. ayetinde geçmektedir: > "İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesâba çekilmeyeceğini mi sanıyor?". Bu ayet, insanın kendini sahipsiz ve sorumsuz zannettiğini, oysa Allah'ın onu peygamberler ve kitaplarla sorumlu tuttuğunu ve öldükten sonra yeniden dirilterek bunların hesabını soracağını ifade eder.

ADN 109 ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Eastern Iowa Community Colleges'te (EICC) bir ders: ADN 109, "Introduction to Health Concepts" (Sağlık Kavramlarına Giriş) adlı bir ders olup, hemşirelik ve sağlık alanındaki temel kavramları kapsar. 2. Kuran'da geçen bir ayet: Mâide Suresi'nin 109. ayeti, kıyamet gününde peygamberlerin Allah'a hesap vereceği ve ümmetlerine karşı görevlerini yerine getirip getirmediklerinden sorgulanacakları bir durumu anlatır.

"Festekim kema umirte" ifadesi, Hûd Suresi'nin 112. ayetinde geçmektedir ve anlamı "emrolunduğun gibi istikamet üzere ol" demektir.

Müddessir Suresi 30. ayette geçen "on dokuz" ifadesi, cehennemdeki görevli meleklerin sayısını belirtmek için kullanılmıştır. Bu ayet, Kur'an'ın cehennemle ilgili verdiği gaybî bir haber olarak, dört grup insana işaret eder: 1. Ehl-i kitap: Cehennemin meleklerden on dokuz bekçisinin olduğu bilgisinin, Tevrat ve İncil'den öğrendikleri bilgiye uygun olduğunu görüp kesin bir şekilde inanırlar. 2. Müminler: Bu gerçeği duyunca Allah'a ve ahirete olan imanları artar. 3. Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler: Alaylı bir şekilde "Allah bununla ne demek istiyor?" diyerek Kur'an'ın verdiği haberleri inkâr ederler. Bu nedenle, "on dokuz" sayısı, Kur'an'da belirli bir sembolik anlam taşımakta olup, doğrudan bir kutsallık atfedilen bir rakam değildir.

Sekte, Yasin suresinde 52. ayette yapılır.

"Ne bir dakika ileri ne bir dakika geri" ifadesi, Âl-i İmrân Suresi 145. ayette geçmektedir: > "Hiçbir kimse Allah’ın yazılıp bir süreye bağlanmış izni olmadan ölmez. Ve kimse O’nun belirlediğinden ne bir saniye ileri ne de bir saniye geri yaşayabilir."

SIR_29 ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Kuran-ı Kerim'de İsrâ Suresi'nin 29. ayeti. 2. "Kırık Vals 3-[İZ] +18" hikayesinin 29. bölümü.

Maide Suresi 90. ayet, iman edenlere şu mesajı vermektedir: "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdendir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz". Bu ayet, insanı kötülüklere sürükleyen alışkanlıkların şeytandan kaynaklandığını ve bunlardan uzak durulması gerektiğini vurgulamaktadır.

“Elbette bunda etraflıca ve sistemlice düşünen bir toplum için nice dersler ve ibretler vardır” ifadesi, Nahl Suresi’nin 11. ayetinde geçmektedir: > “O su ile sizin için ekinler, zeytinlikler, hurma ağaçları, üzüm bağları ve her türden daha nice ürünler yetiştirir. Şüphesiz ki bunda sistemlice düşünen bir toplum için elbette tevhidi gösteren kesin bir delil vardır”.

"Duanız olmasaydı ne olurdu?" ifadesi, Furkan Suresi'nin 77. ayetinde geçen "De ki: 'Duanız olmasa Rabbim size değer verir miydi?'" cümlesiyle ilgilidir. Bu ayet, insanın kulluğunun şuurunda olduğu sürece Allah katında değerli olduğunu ifade eder.