Arkeologiya

Mersin'de ondan fazla antik kent bulunmaktadır. Mersin'deki bazı antik kentler şunlardır: Adamkayalar; Kanlıdivane; Soli Antik Kenti; Uzuncaburç; Anemurium Antik Kenti; Olba Antik Kenti; Aya Tekla Yeraltı Kilisesi; Aziz Paul Kuyusu; Aziz Paul Kilisesi; Tarsus Ulu Camii.

Türkiye'de kaç tane Helenistik dönem mezarı olduğuna dair kesin bir sayı vermek mümkün değildir. Ancak, çeşitli bölgelerde Helenistik döneme ait mezarların bulunduğu bilinmektedir. Örneğin, Haydarpaşa kazılarında Helenistik döneme ait bir kiremit mezar bulunmuştur. Daha fazla bilgi için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ilgili birimlerine başvurulması önerilir.

Tripolis Antik Kenti'nin önemli olmasının bazı nedenleri: Stratejik konum: Ticaret yollarının geçiş güzergahında yer alması, kentin stratejik ve jeopolitik önemini artırmıştır. Gelişmiş altyapı: Roma Dönemi'nde şehir kapıları, caddeler, hamamlar, stadyum, tiyatro ve meclis binası gibi kamu binaları yapılmıştır. Zengin tarih: Helenistik Dönem'den Bizans'a kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Kazılar ve ortaya çıkarılan yapılar: Kazılar, kentin görkemli geçmişini gün yüzüne çıkarmakta ve yeni keşifler, Tripolis'in ihtişamlı geçmişine dair yeni ipuçları sunmaktadır. Doğal kaynaklar: Büyük Menderes Nehri'nin yakınında bulunması, sulama ve taşımacılık imkanı sunarak kentin gelişmesine katkı sağlamıştır.

Kaya mezarlarının içinde ölen kişilere ait değerli eşyalar da gömüldüğünden, koruma amaçlı tuzak sistemleri ve semboller, kabartmalar, figürler gibi unsurlar bulunabilir. Bu mezarların içindeki odalar, koridorlar ve kayalara işlenmiş figürler, o dönemin inançlarını ve yaşam biçimlerini yansıtır. Kaya mezarlarında ayrıca, kaya tünelleri ve basamaklar gibi yapılar da olabilir. Kaya mezarları, tarih boyunca define arayıcılarının ilgisini çekmiş, ancak bu durum mezarlara zarar vermiştir. Kaya mezarlarını ziyaret etmek için yerel yetkililerden izin almak gerekebilir.

Gize Piramitleri, Mısır'ın başkenti Kahire'de bulunmaktadır çünkü bu piramitler, Kahire'nin Gize semtinde yer alan Gize Platosu'nda inşa edilmiştir. Gize Piramitleri'nin bulunduğu bölge, Nil Nehri'nin batı kıyısında yer alır ve başlangıçta ayrı bir şehir olarak kabul edilse de artık Kahire ile bütünleşmiştir.

Kayada murç izi bulunması, define işareti olarak yorumlanabilir, ancak bu işaretlerin kesin bir anlamı yoktur ve insanlar o an akıllarına gelen sisteme göre işaretleme yapmışlardır. Murç izlerinin bazı olası anlamları: Adım sayısı. Ağaçların yerleşim şekli ve sayısı. Murç izlerinin yanında, "yanında kuyu arayın" veya "ağaç arayın" gibi yorumlara da inanılmaması önerilir; ormanlık ve dağlık yerlerde ağaç bulunması doğaldır. Murç izlerinin yorumlanması, bilimsel bir temele dayanmamakta olup, bu tür işaretlerin varlığı kişisel inançlara dayanmaktadır.

Karaman'daki bazı antik kentlerin isimleri şunlardır: Philadelphia Antik Kenti. Derbe (Kerti) Höyük. Laranda Antik Kenti. Aksaray Antik Kenti. Bünye Antik Kenti. İrenopolis. Ayrıca, Karaman'ın Ermenek ilçesinde bulunan Değle Ören Yeri de Bizans dönemine ait kalıntılarıyla dikkat çekmektedir.

İzmir'deki bazı sarnıçlarda bulunan bazı unsurlar: Teos Sarnıcı: Taş bloklar, su sızdırmazlığını sağlayan özel harçlar. Kadifekale Bizans Sarnıcı: 2650 metreküpe kadar su depolama kapasitesi, 20 adet fil ayağı, kemerli ve haçvari üst yapı. Selçuk Bizans Su Kemeri ve Sarnıcı: Yivli sütunlar, 2. yüzyıla ait kompozit sütun başlıkları. İzmir'deki diğer bazı sarnıçlar ise Palamutarası Sarnıcı ve Gölovası Sarnıcı'dır.

Gönen'in eski hali, antik çağlarda "Asepsus" ve "Artemea" olarak adlandırılmıştır. Bazı özellikleri: Tarihî eserler: Kaplıcalar çevresinde bulunan mozaikler, yazılı taşlar, sütun başlıkları ve madeni paralar, Gönen'in yerleşim olarak çok eski bir tarihe dayandığını göstermektedir. Antik altyapı: Roma ve Bizans dönemlerinde bölge, Roma yolları ve su kemerleri gibi altyapı projeleriyle gelişmiştir. Kültürel ve dini merkez: Bizans döneminde Gönen, dini ve kültürel bir merkez olarak bilinmiştir. Osmanlı dönemi: Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra, Bolu yöresinden gelen aşiretlerin yerleşimiyle eski Artemea şehrinin kalıntıları üzerinde şekillenmeye başlamıştır. Modern tarihe geçiş: 1881 yılında ilçe olmuş ve 1885 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur.

Çatalhöyük'te bulunan resimler arasında şunlar yer almaktadır: Hayvan figürleri: Akbaba, leopar, çeşitli kuşlar, geyik ve aslan gibi hayvanlar. İnsan figürleri: Rölyef halinde insan figürleri. Bereket ve av temalı resimler: Duvar resimleri, avın bereketi için yapılan inançsal motifler içerir. Geometrik desenler: Geç döneme doğru duvar resimlerinde ev sahnelerinin azaldığı ve kuş motifleri ile geometrik desenlerin ortaya çıktığı görülür. Ölü gömme adetleri: Akbabalar tarafından et kısmı yenerek temizlenen kemikler, hasırlardan yapılmış bir örtüye sarılarak ev içindeki şekillerin altına gömülürdü. Resimler, paleolitik insanın mağara duvarlarına yaptığı resimlerin bir gelenek olarak devamıdır. Çatalhöyük'teki resimler, Konya Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

Maden devri, üç ana döneme ayrılır: 1. Bakır Devri. 2. Tunç Devri. 3. Demir Devri. Bu devirlerin sıralaması, bu madenlerin işlenmesindeki kolaylığa göre belirlenmiştir; bakır, tunçtan, tunç da demirden daha kolay işlenmiştir.

İlk maddi ayakkabının ne zaman üretildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte, bilim insanlarının tahminlerine göre Buzul Çağı sırasında, yaklaşık 5 milyon yıl önce hayvan derisinden yapıldığı düşünülmektedir. M.Ö. 7.000'li yıllara tarihlenen ve Amerika'da bulunan en eski ayakkabı ise halat, yaprak ve hayvan derisi gibi malzemelerden yapılmıştır.

En uzun süre bozulmadan kalan ceset, Pakistan'ın Kohistan bölgesinde, 28 yıl önce kaybolan Naseeruddin'e aittir. 2025 yılında, bir buzulun erimesiyle gün yüzüne çıkan ceset, neredeyse hiç bozulmamış olarak bulundu. Cesedin bozulmadan kalmasını sağlayan koşullar arasında, buzulun soğuk ortamının çürüme sürecini durdurması ve oksijen ile nemin sınırlı olması yer alıyor.

Evet, Hitit mühürlerinin bazıları altındır. Örneğin, Sivas Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen, Kangal İlçesi'ne bağlı Yarhisar Köyü yakınlarında bir tarlada bulunan, Hitit dönemine ait altın mühür yüzük 16 gram ağırlığındadır. Ayrıca, Kıbrıs’ta ele geçen yarım küre formunda, altından yapılmış tek bir mühür örneği de bulunmaktadır.

Bilinen ilk şapka, M.Ö. 3000'li yıllarda Mısır'ın Thebes şehrindeki bir mezarda resmedilen hasır şapkadır. Şapka, tarih boyunca farklı medeniyetlerde çeşitli amaçlarla kullanılmıştır: Antik Yunanistan: Kenarlıklı petasos şapkası, yağmurdan ve güneşten korunma sağlamak için kullanılmıştır. Orta Çağ: Sosyal statü sembolü olarak farklı gruplar için özel şapkalar tasarlanmıştır. Rönesans: Elegan malzemeler ve tasarımlarla şapkanın statüsü yükselmiştir. Şapka, hem korunma hem de stil sahibi bir aksesuar olarak yüzyıllar boyunca önemini korumuştur.

Simena Antik Kenti, Antalya'nın Demre (Kale) ilçesine bağlıdır.

Harbetsuvan Tepesi'nde bulunan bazı eserler şunlardır: T biçimli dikilitaşlar. Falluslu erkek heykeli. Küçük buluntular. Mimari kalıntılar. Su olukları. Kazılar, 2017 yılından bu yana Şanlıurfa Müzesi Müdürlüğü başkanlığında ve Doç. Dr. Bahattin Çelik'in bilimsel danışmanlığında yürütülmektedir.

Evet, Domaniç'te arkeolojik çalışmalar yapılmaktadır. 2017 yılında, TANAP projesi kapsamında Domaniç'te doğalgaz boru hattının geçeceği güzergahlarda incelemeler yapılmış ve Çokköy nekropolünde kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 2016 yılında Domaniç'te, Orman İşletme Şefliği'nin yol çalışmaları sırasında Roma dönemine ait yüzlerce taş gülle bulunmuştur. 2022 yılında ise, "Eskişehir ve Kütahya İlleri Tarih Öncesi Dönem Yüzey Araştırması (EKAR)" projesi kapsamında Domaniç'te arkeolojik alanlar, tarihi alanlar ve metalik maden cevherleşmeleri üzerine incelemeler yapılmıştır.

Dümrek'in meşhur olan bir özelliği bulunmamaktadır. Ancak, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Dümrek köyünde, Phryg dönemine ait kaya altarları bulunmaktadır. Dümrek ismi, "dağ yamacı" veya "dağ eteği" anlamına gelmektedir. Dümrek ayrıca, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesine bağlı bir köydür.

Heraion Tapınağı, Antik Yunanistan'daki Samos (Sisam) Adası'na aittir. Heraion, genel olarak Antik Yunanistan'da tanrıça Hera'ya adanmış tapınak veya ibadet mekânlarına verilen isimdir. Ayrıca, Tekirdağ'da bulunan Heraion Teikhos Antik Kenti de bir Trak yerleşimi olup, burada da Heraion adı geçmektedir.