Ahiret

"Ölümün Ötesi" kitabı iki farklı bağlamda ele alınabilir: 1. İmam Gazzâlî'nin "Ölüm ve Ötesi" eseri: Bu kitap, ölüm ve ahiretin gerçekliğini Kur'an ayetleri ve hadisler ışığında ele alır. 2. Dolores Cannon'un "Ölümün Ötesi" eseri: Bu kitap, ünlü yazar ve hipnozcunun yüzlerce kişiyi transa sokarak onları ölümden sonra gidilen yere götürmesini anlatır.

"Tanrılarla Birlikte 2 Dünya" (Along With the Gods: The Two Worlds) filmi, ölen bir itfaiyecinin öbür dünyadaki maceralarını konu alır. Filmin özeti şu şekildedir: Ja-hong, beklenmedik bir şekilde hayatını kaybeder ve ölüm melekleriyle karşılaştığında öldüğünü fark eder. Ja-hong, masumiyetini 49 gün içinde 7 farklı tanrı ve tanrıçanın önünde kanıtlamak zorundadır. Film, bilinmeyen sırlarla dolu ve son derece zorlu bir yer olan öbür dünyayı anlatır.

Dünya hayatının aldatıcılığına kapılmak, geçici dünya nimetlerini kalıcı mutluluklar sanmak ve bu nedenle ahireti ihmal etmek anlamına gelir. Kur'an-ı Kerim'de bu durum, dünya hayatının "oyun ve oyalanma", "aldatıcı zevk" olarak tanımlanmasıyla ifade edilir.

13. Lem'a 12. İşaret, Risale-i Nur eserlerinden biridir ve "Kâfirlerin Ebedi Cehenneme Gitmesinin Adâlet Oluşu" konusunu ele alır. Bu işarette, kâfirlerin ahiret hayatında sonsuz bir cehenneme gitmelerinin, onların imansızlıkları ve günahları nedeniyle adâlet olduğu açıklanır.

İnsan ruhu bedenden ayrılınca, berzah âlemine gider.

Dünya hayatı, esas maksat olamaz çünkü: 1. Geçicidir ve aldatıcıdır: Kur'an'da dünya hayatı, bir oyun, eğlence ve süs olarak tanımlanır. Bu, onun gerçek ve kalıcı bir mutluluk kaynağı olmadığını gösterir. 2. Ahireti unutturur: Dünya hayatına aşırı düşkünlük, kişiyi Allah'tan ve ahiretten uzaklaştırır. 3. Asıl değerin kaybolmasına neden olur: Mal, mülk ve evlat gibi dünya nimetleri, asıl değerin, yani salih amellerin ve Allah'a kulluğun önüne geçer.

"Halimiz nola mahşerde" ifadesi, kıyamet gününde insanların durumunun nasıl olacağı anlamına gelir.

Yunus Emre'nin "Selam Olsun" şiirinin konusu, ölüm ve ahiret temaları etrafında şekillenir.

"Dünya tarlası" ifadesi, dünyanın ahiret için bir hazırlık yeri olduğunu ifade eden bir deyimdir. Bu deyime göre, insanlar bu dünyada yaptıkları her eylem, her davranış ve her kararın sonuçlarını ahirette göreceklerdir.

"Vayiksn himi" ifadesi, Kuran'da geçen Vakıa Suresi'nin 44. ayetinde yer almaktadır. Surenin ana temaları arasında ise kıyametin kopması, cennet ve cehennem tasvirleri bulunmaktadır.

Evet, Dünya yok olduktan sonra tekrar oluşacaktır. İslam inancına göre, kıyamet gününde yer ve gökler yok olacak, ancak daha sonra ahiret hayatı için yeni bir evren ve Dünya benzeri gezegenler yaratılacaktır.

"Milk-i bekadan gelmişem" ifadesi, Yunus Emre'nin bir ilahisinde geçen ve "bâkî olan diyardan, muvakkaten buraya gönderilmişim" anlamına gelen bir sözdür. Bu ifade, dünya hayatının geçiciliğini ve asıl yurdun ahiret olduğunu vurgular.

Mahlukatın sonunda yani kıyamet gününde, tüm varlıklar yeniden diriltilecek ve Allah tarafından hesaba çekileceklerdir. Kâfirler, azabı açıkça gördüklerinde "keşke toprak olsaydık" diyecekler ve yaptıkları kötülüklerin yazıldığı Siccin'e götürüleceklerdir. Sonuç olarak, mahlukatın sonu, her varlığın hak ettiği şekilde ödüllendirilmesi veya cezalandırılmasıyla sona erecek ve yeni bir düzenin başlangıcı olacaktır.

İslam inancına göre insan, dünyaya Allah'a kulluk etmek için gelmiştir. Hayatın anlamı ise şu şekilde özetlenebilir: - Ahiret inancı: İnsanı daha bilinçli bir yaşama yönlendirir, sabır, adalet ve sorumluluk duygularını güçlendirir. - Erdemli yaşam: Dürüstlük, adalet, merhamet gibi erdemleri yaşamak, hem bireysel kurtuluş hem de toplumsal barış ve mutluluk için bir rehberdir. - Dünya-ahiret dengesi: Kişinin hem maddi hem de manevi yönlerini ihmal etmeden hayatına anlam katmasını sağlar. Diğer inanç sistemleri ve felsefi yaklaşımlara göre hayatın anlamı, kişisel deneyimlere ve değerlere göre değişebilir.

Ahmet Hamdi Akseki'nin "Ruh ve Bekâ-yı Ruh" eseri, ruhun varlığı ve insanın ruh sahibi bir varlık olduğunun kabul edilmesi konularını ele almaktadır. Eserde, ruhun tenkitli bir şekilde incelenmesi ve çağdaş filozofların materyalist iddialarına karşı İslamî görüşlerin savunulması yer almaktadır.

Mülk Suresi (Tebareke), Kur'an-ı Kerim'in 67. suresidir ve Allah'ın varlığını, birliğini, kâinatı yaratıp yönettiğini ve ahiretin mevcudiyetini anlatır. Surenin ana konuları şunlardır: - Evrenin yaratılışı ve düzeni: Allah'ın kudretinin tabiata verdiği mükemmeliyet örnekleri. - İnsanın sorumluluğu: İnsana verilen duyu ve akıl vasıtasıyla gerçeğe ulaşması ve bu gerçeğe karşı direnenlerin ahiretteki durumu. - Kıyametin kopma zamanı: Peygamber Efendimiz'in, kıyametin ne zaman kopacağını soran inkârcılara cevabı. - Rızkın sadece Allah'tan olduğu: Allah'ın rahmetinin bir yansıması olarak verdiği nimetlerin bir an kesivermesi durumunda yeryüzündeki hayatın yok olacağına dikkat çekilmesi. Ayrıca, surenin kabir azabından koruyucu olduğu ve bu sebeple cenazelerin ardından okunmasının yaygın olduğu da belirtilir.

"İnsanın Hikayesi" kitabı, Prof. Dr. Soner Duman tarafından yazılmış ve Timaş Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitap, imanın aydınlığı ve inkârın karanlıkları arasında insanın durumunu ele almaktadır. Temel olarak şu konuları işlemektedir: Allah'ın insanlara niçin yaratıldığını ve nereden gelip nereye gittiğini bildiren kitaplar ve elçiler göndermesi; Kâinattaki âyetlere gözlerini açıp Rablerini tanıyanların, elçilere ve kitaplara iman ederek yaratılış amaçlarını bilmesi ve o yolda yürümeye gayret etmesi; Allah'ın rehberliğine kulaklarını, gözlerini ve gönüllerini kapatanların dünyada ve ahirette mutsuz ve huzursuz bir hayat yaşaması. Kitap, bu konuları Kur'an âyetleri ve Hz. Muhammed'in sözleri ile desteklemektedir.

İki kez ölen bir kişinin ruhu, berzah alemine gider.

2 kez üflenen hafıza ifadesi, muhtemelen kıyamet gününde Sur'un üflenmesi olayını ifade etmektedir. Bu olay, İslam inancına göre şu şekilde gerçekleşir: 1. İlk üfleme: İsrafil'in Sur'a ilk üflemesiyle yer ve gökteki tüm canlılar ölür ve dünya hayatı sona erer. 2. İkinci üfleme: İkinci üflemeyle birlikte tüm ölüler dirilir ve ahiret hayatı başlar. Bu olaylar, insanların hafızasında önemli bir yer tutar çünkü kıyametin kopması ve dirilme, hafızayı güçlendiren ve bilgiyi kalıcı hale getiren süreçlerdir.

"Büyük Buluşma" dizisinin 14. bölümü, ölümlerinin ardından insanların Ferah Kapısı adlı bir mekana gelmesini ve burada vicdanlarının yansıması olan Amil'in onlara geçmişlerini hatırlatmasını konu alır. Bölümde, dünya yaşamında yaptıkları hatalar ve iyilikler sorgulanır ve insanlar cevaplarını vererek hayatlarını hatırlarlar.

Öteki dünyada hayatın nasıl olacağına dair inançlar, din ve spiritüalist görüşlere göre değişiklik gösterir: 1. Ruhun Ölümsüzlüğü: Birçok dinsel inanç, insanın bedeninde onu yaşatan bir ruhun bulunduğunu ve bu ruhun ölümsüz olduğunu kabul eder. 2. Teknolojik Gelişmeler: Gelecekte, zihin ağı ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerin, insanların dijital ikizlerle etkileşime geçerek ölümden sonra da bir yaşam sürmelerine olanak tanıyabileceği düşünülmektedir. 3. Sanal Gerçeklik: Sanal gerçeklik teknolojisinin gelişmesiyle, tarihi olayları yeniden yaşamak veya uzayda yolculuk etmek gibi deneyimler, sanal dünyada mümkün olabilir. Bu konular, bilimsel olarak kanıtlanmamış ve kişisel inançlara dayanan hususlardır.

Evet, ahirette sakladıklarımız ortaya çıkacak çünkü insanların amel defterleri, dünyada yaptıkları iyi veya kötü işlerin kaydedilip yazıldığı şekilde kendilerine verilecek.