Toplum

Grup sayısı, farklı bağlamlarda farklı şekillerde belirlenebilir: 1. Toplumsal Gruplar: Toplumsal gruplarda grup sayısı, ortak amaç ve çıkarlar ile üyeler arasındaki ilişki ve süreklilik gibi kriterlere göre belirlenir. 2. Periyodik Tablo: Periyodik tabloda elementlerin yer aldığı gruplar, benzer kimyasal özelliklere göre belirlenir.

Maddi Uygarlık: Gündelik Hayatın Yapıları kitabı, Fernand Braudel tarafından yazılmış ve insanların gündelik hayatlarını ve bu hayatın yapılarını ele almaktadır. Kitap, Braudel'in geliştirdiği üç katlı tarih yöntemi çerçevesinde şekillenmiştir: 1. Birinci cilt, insanların en yavaş değişen hayatlarına odaklanır. 2. İkinci cilt, ekonominin, yani mübadelenin ve pazarın önemini vurgular. 3. Üçüncü cilt, kapitalizmin en hızlı değişen alanını inceler. Bu bağlamda, kitap iktisat tarihinin yanı sıra kültür, toplum ve zihniyet tarihini de kapsamaktadır.

Kağıt Adam adlı eser, Winston Smith'in hikayesini anlatır. Winston Smith, George Orwell'in "1984" romanının baş karakteridir. Hikaye, Winston'ın Parti'nin propagandasına karşı içsel bir direniş duyması ve geçmişe dair hatırladığı gerçekleri sorgulaması etrafında şekillenir. Daha sonra, Julia adında bir kadınla tanışır ve onun da benzer düşüncelere sahip olduğunu keşfeder. Winston, uğradığı işkenceler sonucu birçok inancından vazgeçer ve sistemin istediği gibi bir vatandaş olarak hayatına devam eder.

Statü ve sınıf kavramları, toplum içindeki bireylerin konumlarını belirlemek için kullanılan farklı kavramlardır: 1. Statü: Bireyin toplum içindeki prestijini, itibarını ve prestijini ifade eder. 2. Sınıf: Ekonomik duruma dayalı bir sosyal kategorizasyon sistemidir. Özetle, statü daha çok bireyin sosyal kabulünü ve saygınlığını içerirken, sınıf ekonomik kaynaklara erişimi ve yaşam tarzını yansıtan bir kavramdır.

Ahlaki değerler, suçların önlenmesinde birkaç nedenden dolayı etkilidir: Bireylerin erdemli davranışlar sergilemesini sağlar. Toplumsal bütünleşmeyi ve dayanışmayı artırır. Vicdani kontrol sağlar. Olumsuz duyguları kontrol altına alır. Bu nedenle, ailede ve eğitim kurumlarında değerler eğitiminin verilmesi, suç gibi olumsuz davranışlara yönelmeyi engellemede önemli bir rol oynar.

Cumhuriyet döneminde toplumu oluşturan bazı kesimler: Bürokratlar. Tüccar ve eşraf. Köylüler. Göçmenler. Kadınlar. Ayrıca, Cumhuriyet döneminde halkın modern yaşama tarzını benimsemesini sağlamak amacıyla bir dizi toplumsal ve kültürel değişim gerçekleştirilmiştir.

Adalet ve eşitlik kavramları, konuşma sınavında şu şekilde açıklanabilir: Eşitlik. Adalet. Örnek bir konuşma sınavı cevabı şu şekilde olabilir: "Adalet, toplumun düzen ve denge içinde yaşamasını sağlayan temel bir kavramdır. Adaletin temel özelliklerinden biri, tarafsızlık ilkesine dayanmasıdır. Adalet, aynı zamanda hukukun üstünlüğü prensibine dayanır. Adalet, haksızlıkla mücadele etmek için de önemlidir. Sonuç olarak, adalet toplumun düzenini ve huzurunu sağlayan temel bir kavramdır."

Ortak iyi ve bireysel iyi arasındaki temel fark, kapsam ve odak noktasında yatmaktadır: Ortak iyi, bir topluluktaki tüm bireylerin ortak çıkarlarını ve refahını ifade eder. Bireysel iyi, tek bir bireyin kendi kişisel çıkarlarını ve refahını ifade eder. Ortak iyi, bireysel iyiliğin toplamından daha fazlasını gerektirir ve genellikle toplumsal kurumlar, değerler ve düzenlemeler aracılığıyla sağlanır.

"Şımarık kız" ifadesi, aşırı ilgi ve sevgi nedeniyle kapris yapmaya başlayan ve bu nedenle toplum tarafından eleştirilen kızlar için kullanılır.

Bir şeyi meşrulaştırmak, toplumsal normların ve değerlerin korunması ve geliştirilmesi açısından önemlidir. Meşrulaştırmanın önemli olmasının bazı diğer nedenleri: Toplumsal kabul: Meşru hale gelen bir davranış veya olay, toplumun genel kabulünü etkiler ve bireylerin bu duruma bakış açılarını şekillendirir. Güç ilişkileri: Meşrulaştırma, genellikle güç ilişkileri, normlar ve değerlerle yakından ilişkilidir. Sosyal ve politik süreklilik: Meşruiyet, siyasi rejimlerin devamlılığını sürdürebilmesi için en önemli faktörlerden biridir. Ancak, meşrulaştırma bazen yanlış bilgi yayma veya bireylerin haklarını ihlal etme gibi olumsuz sonuçlara da yol açabilir.

Sosyal antropoloji, insan topluluklarının tarihsel, iktisadi ve coğrafi özellikleriyle birlikte, kültürel ve sosyal yapılarını inceleyen bilim dalıdır. Sosyal antropolojinin bazı inceleme konuları: insan davranışlarının karşılaştırmalı incelenmesi; kültürlerin gelişimi; geleneksel ve modern toplumlar; basit ve karmaşık toplumlar; toplumsal ve kültürel farklılıklar; insanlar arasındaki benzerlikler ve farklılıklar; insanların neden birbirine benzedikleri veya benzemedikleri; insanların neden ve nasıl değiştiği; toplumların neden ve nasıl değiştiği; toplumların neden birbirlerine benzedikleri ve benzemedikleri; endüstrileşmiş ve endüstrileşmemiş topluluklar; toplulukların siyasi, dini ve bilimsel davranışları. Sosyal antropolojinin bazı araştırma yöntemleri: uzun süreli alan çalışması; katılımcı gözlem; toplumu içerden anlamaya çalışma. Sosyal antropoloji, sunum olarak bu konular ve yöntemler çerçevesinde ele alınabilir.

Sosyal evim ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Sosyal ev konsepti, farklı insanların bir araya gelerek yaşadığı ve ortak bir yaşam alanı oluşturduğu bir konut modelini ifade eder. 2. "Sosyal hizmetler" ise bireylerin, ailelerin ve toplulukların sosyal, psikolojik ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tasarlanmış bir dizi faaliyet ve hizmet sunar.

İhsan Oktay Anar'ın "Bir Bok Olmak İsteyenler" başlıklı yazısı, toplumun statü ve unvanlara olan düşkünlüğünü ele almaktadır. Yazıda, çocuklara sıkça sorulan "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusunun, bireylerin ne yapacaklarından ziyade ne olacaklarına odaklandığı ve bu durumun "bir bok olmak" arzusunu körüklediği vurgulanmaktadır.

TYP kısaltması, "Toplum Yararına Programlar" anlamına gelir.

“Güneşi Yakanların Selamı” şiiri, İlhan Berk tarafından yazılmış ve şairin gençlik döneminde kaleme aldığı eserlerden oluşmaktadır. Şiir, insanın toplumdaki yerini, umutlarını ve hayallerini kendine özgü bir üslupla anlatmaktadır.

Uygarlığın özellikleri şunlardır: 1. Şehirleşme: Uygarlıklar, büyük nüfuslu merkezlerde gelişir ve şehirler, siyasi, ekonomik ve kültürel faaliyetlerin odak noktası haline gelir. 2. Uzmanlaşmış İş Gücü: Tarım dışındaki işlerde uzmanlaşma, zanaatkarlar, tüccarlar, rahipler gibi farklı meslek gruplarının ortaya çıkmasına yol açar. 3. Merkezi Yönetim: Büyüyen şehirlerde düzeni sağlamak ve kaynakları yönetmek için merkezi yönetim yapıları oluşur. 4. Yazı: Bilginin nesilden nesile aktarılmasını sağlayan yazı sistemleri gelişir. 5. Sanat ve Mimari: Uygarlıklar, değerlerini ve kültürel kimliklerini yansıtan tapınaklar, saraylar ve anıtlar inşa ederler. 6. Teknoloji: Çevresini kontrol etme ve yaşamını kolaylaştırma amacıyla yeni teknolojiler geliştirilir. 7. Toplumsal Hiyerarşi: Toplumun farklı sınıflara ayrılması, sosyal ve ekonomik eşitsizliklere yol açar. 8. Değerler ve İnançlar: Din, mitoloji, ahlak gibi alanlarda ifade bulan kültürel unsurlar, toplumun bir arada yaşamasını sağlar.

"Evcilleştirilmiş Tutku" konusu, William Shakespeare'in "Hırçın Kız" adlı oyununun Moda Sahnesi tarafından "Şirreti Evcilleştirmek" adıyla sahnelenmesi bağlamında ele alınmaktadır. Oyunda, hırçın Katharina'nın Petruchio tarafından aç bırakmak, uykusuz bırakmak gibi yöntemlerle evcilleştirilmesi anlatılmaktadır. Ayrıca, tutkuların kontrol altına alınması ve yönlendirilmesi teması da, zararlı tutkuların evcilleştirilerek toplum yararına kullanılması şeklinde işlenmektedir.

Fiziki çevre ve teknoloji, toplumsal değişimde önemli roller oynar. Fiziki çevre, doğal koşullar ve doğal afetler gibi faktörlerle toplumu etkiler. Teknoloji, bilimsel keşifler ve teknolojik gelişmeler yoluyla toplumsal yapıda ve yaşam biçiminde değişikliklere neden olur. Teknolojinin rol oynadığı bazı alanlar şunlardır: - Yeni iş fırsatlarının yaratılması ve işsizliğin artması. - Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimin artması. - İletişim ve ulaşım imkânlarının gelişmesi. - Kültürel değişim ve küresel kültürün oluşumu.

Evet, Japonya'da aile içi şiddet mevcuttur. Japonya'da yapılan araştırmalar, kadınların önemli bir kısmının hayatlarında en az bir kez eşleri tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığını göstermektedir. 2019 yılında, aile içi şiddete maruz kalan kadınların sayısı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmış ve bu durum, hükümetin kadına yönelik şiddeti durdurma önlemleri almasına yol açmıştır.

Kalkınmayı yeniden tanımlamak, kalkınma kavramının sadece ekonomik büyüme ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda toplumsal, kültürel, çevresel ve mekânsal boyutları da içermesi gerektiğini vurgular. Bu bağlamda kalkınma şu anlamlara gelir: - İnsan odaklılık: Kalkınmanın merkezinde insanın yer alması, onun refahının ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi. - Adil gelir dağılımı: Ulusal gelir dağılımında adaletin sağlanması. - Sürdürülebilirlik: Doğal ve kültürel kaynakların özenli bir biçimde tüketilmesi, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının da gözetilmesi. - Demokratikleşme: Temel insan hakları, siyasal özgürlükler ve katılımın artırılması. Bu yeni yaklaşım, kalkınmanın çok boyutlu bir süreç olduğunu ve sadece niceliksel değil, aynı zamanda niteliksel değişimleri de içerdiğini ortaya koyar.