Teori

Gözetim ve koruma motivasyonu iki farklı bağlamda ele alınabilir: 1. Koruma Motivasyonu Teorisi (PMT): Bu teori, insanların olumsuz sonuçlardan kaynaklanan tehditlere karşı nasıl tepki verdiğini açıklar. PMT'ye göre, insanların motivasyonu iki ana kategoriye ayrılır: - Koruma motivasyonu: İnsanların olumsuz sonuçlardan kaçınma arzusudur. - Terfi motivasyonu: İnsanların olumlu sonuçlara ulaşma arzusudur. 2. Gözetim motivasyonu: Çalışanların, geleneksel veya modern gözetim yöntemleri aracılığıyla izlendiklerinin farkında olmaları ve bu durumun davranışlarını, tutumlarını ve üretkenliklerini etkilemesidir.

Olgu, teori ve yasa arasındaki sıra şu şekildedir: 1. Olgu: Gözlem, hesaplama ve deneylerle defalarca doğrulanmış, bilinen tüm pratik amaçlar için doğruluğu kabul edilmiş bilgidir. 2. Teori: Farklı konularda defalarca test edilmiş, desteklenmiş ve geniş şekilde kabul görmüş hipotezleri, olguları ve bilimsel yasaları barındıran açıklamalar bütünüdür. 3. Yasa: Doğada gerçekleşen bir olgunun sürekli ve genel bir açıklamasıdır; teoriler uzun süre boyunca sayısız deney ve gözlemle desteklenip bilimsel topluluk tarafından kabul edildiğinde yasa haline gelir.

Dörtlü aralıklar, kendi içinde "tam dörtlü" ve "artık dörtlü" olarak ikiye ayrılır: Tam dörtlü, aralarında 2 tam+1 yarım ses uzaklık bulunan aralıktır. Artık dörtlü, aralarında 3 tam ses uzaklık bulunan aralıktır. Dolayısıyla, dörtlü aralıkların büyük mü yoksa küçük mü olduğu, hangi tür dörtlü aralığından bahsedildiğine bağlıdır.

La diyez (A♯) ve si bemol (B♭) aynı ses yüksekliğine sahip olan iki farklı notadır.

Müziklerin alt yapısı, müziğin temel unsurlarından oluşur ve genellikle şu bileşenleri içerir: 1. Melodi: Ardışık seslerin belirli bir düzen içinde bir araya gelmesiyle oluşan ana müzikal ifade. 2. Armoni: Aynı anda çalınan veya söylenen farklı notalar arasındaki ilişkiler. 3. Ritim: Seslerin belirli bir zaman dilimindeki sıralanışı ve süre düzenlemeleri. 4. Tını: Enstrümanların veya seslerin karakteristik ses renkleri. Ayrıca, notasyon ve dinamikler gibi diğer unsurlar da müziğin alt yapısına dahildir.

Kitabü’l-Edvar adlı eser, Safiyyüddin el-Urmevî tarafından XIII. yüzyılda yazılmış bir müzik teorisi kitabıdır. Kitapta anlatılan konular şunlardır: Seslerin ve oranların açıklanması. Makamların tasnifi. Ud sazı üzerinde seslerin uygulanması. Usûllerin açıklanması ve etkileri. Uygulama ile ilgili besteler. Arapça olan eser, Nasıruddin Tûsi’nin tavsiyesi ile yazılmış ve sekiz ayrı nüshadan Türkçe’ye çevrilerek incelenmiştir.

Do ve re notaları arasındaki fark, harf karşılıkları ile ayırt edilebilir: - Do notası "C" harfi ile temsil edilir. - Re notası ise "D" harfi ile gösterilir.

Bilim olarak sosyal teori, toplum ve insan faaliyetiyle ilgili olayları incelemekten sorumlu olan bilim dalıdır. Bu teori, sosyoloji, felsefe, psikoloji veya antropoloji gibi disiplinlerden gelen bilgiler aracılığıyla, modern toplumlarda var olan farklı eylem ve davranış türleri için açıklamalar bulmaya çalışır. Sosyal teorinin ana konuları arasında sosyal eşitsizlik, bireysel çıkar ile toplumun ilişkisi, iş bölümü, dinin toplumdaki önemi ve intihar gibi somut sorunlar yer alır. Ayrıca, sosyal teori, sosyal öğrenme teorisi gibi daha spesifik teorileri de kapsar ve bu teori, sosyal davranışların gözlem ve taklit yoluyla öğrenildiğini öne sürer.

Elias'ın Uygarlık Süreci Teorisi, Alman sosyolog Norbert Elias tarafından ortaya konan, Avrupa tarihini yaklaşık olarak MS 800'den 1900'e kadar kapsayan ilk açık uygarlık analizi ve teorisidir. Teoriye göre, uygarlık süreci, insan davranışında derin bir değişiklikle sonuçlanır ve bu değişim şu şekilde gerçekleşir: 1. Devletin Sosyogenezi: Devletin sosyal gelişimi iki yöne sahiptir: zihinsel ve politik. 2. Modern Devletin İnşası: Orta Çağ savaşçısından, 19. yüzyılın sonundaki sivil adama geçiş. 3. Sosyal Normların Evrimi: Şiddet, cinsel davranış, bedensel fonksiyonlar, sofra adabı ve konuşma biçimleri gibi alanlarda artan utanç ve tiksinti eşikleri. Elias, bu sürecin, bireylerin duygusal ve davranışsal kontrollerinin artmasıyla da ilişkili olduğunu vurgular.

Re minör (Dm) akoruna giden bazı akorlar şunlardır: I. derece akor: Re minör (Dm); III. derece akor: Mi minör (Em); V. derece akor: Sol majör (G); VII. derece akor: Si diminished (Bdim). Bu akor dizilimi, majör ve minör gamlarda genel olarak kullanılan bir sıralamadır.

Çoklu evrende kaç tane evren olduğu kesin olarak bilinmemektedir, çünkü bu kavram varsayımsaldır ve farklı teorilere göre değişiklik gösterir. Beş ana çoklu evren teorisi şunlardır: 1. Sonsuz Evrenler: Uzay-zamanın sonsuz olduğu ve bu nedenle sonsuz sayıda evrenin var olabileceği teorisi. 2. Baloncuk Evrenler: Kozmik şişme teorisi ile birbirine bitişik, çok sayıda "balon" evrenin var olduğu teorisi. 3. Paralel Evrenler: Kuantum mekaniğine dayanan ve her "bölünme" ile yeni bir evrenin yaratıldığı teori. 4. Kardeş Evrenler: Sicim teorisinden çıkan, daha yüksek boyutlu uzayda var olan ve bazen çarpışarak evrenleri yeniden başlatan teori. 5. Matematiksel Evrenler: Evrenin ve diğer tüm evrenlerin matematiksel bir kurgudan ibaret olduğu teorisi.

E-sınav için en az 15 gün çalışmak gerekmektedir.

Planlanmış Davranış Teorisi'nin temel varsayımları şunlardır: 1. Niyet: Davranışlarımıza yol açan en önemli unsur, o davranışı yapmayı planlayıp planlamadığımızdır. 2. Tutum: Bireyin davranış hakkında olumlu ya da olumsuz değerlendirmelerini ifade eder. 3. Öznel Norm: Bireyin sosyal çevresindeki önemli kişilerin beklentileri ve bu beklentilere uyma motivasyonunu içerir. 4. Algılanan Davranışsal Kontrol: Bireyin bir davranışı gerçekleştirme konusundaki yeterliliği ve kontrol hissidir. Bu teori, bu faktörlerin bir araya gelmesiyle bireyin niyetinin ve dolayısıyla davranışının şekillendiğini öne sürer.

"Aptallığın Sonsuzluğu" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Ahmet Tekin'in makalesi. Albert Einstein'ın sözü. Ayrıca, Dietrich Bonhoeffer'ın "Aptallık Teorisi" adlı eserinde de aptallığın insanlık için ne kadar tehlikeli bir düşman olduğu ve nasıl bir ahlaki kusur olduğu anlatılır.

Maymunlar, sonsuz süre verilse bile Shakespeare'ın eserlerini yazamazlar. Bu sonuç, "sonsuz maymun teoremi"nin çürütülmesiyle ortaya çıkmıştır. Ancak, Avustralyalı matematikçiler Stephen Woodcock ve Jay Falletta'nın yaptığı yeni bir araştırma, bu teoremin yanıltıcı olduğunu ve maymun emeğinin yazılı eserler geliştirmek için uygulanabilir bir araç olamayacağını göstermiştir.

Cansızdan canlıya geçişi abiyogenez teorisi açıklar.

Tarih dalga teorisi, dillerin evrimini açıklamak için Johannes Schmidt tarafından 1872 yılında önerilen bir teoridir. Bu teoriye göre, her dilsel yenilik tarihsel olarak bir başlangıç noktasında ortaya çıkar ve ardından lehçe alanına yayılır. Teori, August Schleicher tarafından geliştirilen ağaç modelinin bir ikamesi olarak sunulmuştur.

Aksiyom ve postulat aynı şey değildir, ancak benzer anlamlara sahiptirler. Aksiyom, herkes tarafından kabul edilen, üzerinde tartışma gerektirmeyen temel önermelerdir. Postülat ise bir teoriyi veya sistemini inşa etmek için başlangıç noktası olarak kabul edilen varsayımlardır. Aksiyomlar evrensel kabul görürken, postülatlar belirli bir sistem veya teorinin temelini oluşturur.

Bootstrap paradoksu, zaman yolculuğu bağlamında ortaya çıkan teorik bir paradokstur. Örnekler: - "Back to the Future" filminde, Marty'nin çaldığı "Johnny B. Goode" şarkısı, hem geçmişte yazılmış hem de gelecekte bilinmekte. Bu, paradoksun bir yansımasıdır. - "Doctor Who" dizisinde, Doktor'un kendi zaman makinesini icat etmesi ve bu makinenin tasarım dokümanlarını kendisine vermesi, paradoksal bir döngü yaratır. Bootstrap paradoksu, neden-sonuç ilişkisinin kaybolduğu ve zamanın döngüsel bir yapıya büründüğü bir senaryoyu ifade eder.

Işınlanma teorisi, bilimsel olarak tam anlamıyla kanıtlanmış bir gerçek değildir. Ancak, ışınlanma konusunda iki farklı teori bulunmaktadır: 1. Kuantum Dolanıklık Teorisi: Bu teoriye göre, evrende eş davranan bazı parçacıklar vardır ve bu parçacıklar birbirlerinden bağımsız olamazlar. 2. No-Cloning Teorisi: Bu teoriye göre, bir maddenin bilgileri taşınabilir ve aynı parçacıklar aynı şekillerde oluşturulabilir. Bilim insanları, ışınlanma konusunu araştırmakta ve gelecekte bu konuda yeni adımlar atılması beklenmektedir.