SosyalBiliş

Çocukta yardımseverlik 2-3 yaş civarında başlar. Ayrıca, çocuklara 4-6 yaş arasında da yardımseverlik kavramı aşılanabilir.

Öz eleştiri ve oto kontrol kavramları farklı anlamlara sahiptir: - Öz eleştiri, bireyin kendi eylemlerini, düşüncelerini ve davranışlarını objektif bir şekilde değerlendirmesidir. - Oto kontrol ise, kişinin kendi düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını yönetme ve kontrol etme yeteneğidir. Dolayısıyla, öz eleştiri ve oto kontrol aynı şey değildir.

Göz temasından kaçınmak, çeşitli anlamlar taşıyabilir: 1. Özgüven eksikliği: Göz temasını kısa ve kaçamak bakışlar şeklinde sürdürmek, utangaçlık veya özgüven eksikliğini ifade edebilir. 2. Sosyal kaygı: Sosyal kaygısı yüksek bireyler, göz temasını tehdit edici bulabilir ve bu nedenle bilinçli olarak kaçınabilirler. 3. Flört stratejisi: Flört ederken, aşırı pozlamaya gerek kalmadan ilgiyi ima etmek için göz temasını aralıklı olarak kesmek kullanılabilir. 4. İletişim dinamiği: Göz temasından kaçınmak, diyaloğun akışını etkileyebilir ve ilişkisel dengeyi bozabilir.

Konuşurken gözlere bakmak, genellikle kendine güven ve çekinmeme anlamına gelir.

DEHB'li çocuklar tartışmaktan kaçabilirler çünkü kendilerini kontrol etme yetileri sınırlıdır ve bu tür durumlar onları daha da zorlayabilir. Bunun yanı sıra, aşırı odaklanma (hiperfokus) gibi bir durum da söz konusu olabilir; bu durumda çocuklar sevdikleri şeylere o kadar yoğunlaşırlar ki çevrelerindekilerle etkileşimde bulunmayı unutabilirler.

Empati, çıkarsama kuramı ve rol oynama kuramı gibi çeşitli kuramlara dayanmaktadır. Çıkarsama kuramı, insanların verdikleri tepkilerin arkasındaki his ve düşünceleri inceleyerek empati kurmayı sağlar. Rol oynama kuramı ise, insanların kendilerini başkalarının yerine koyarak onların bakış açılarını anladıklarını ve bu şekilde empati kurduklarını savunur.

Erkeklerde dudak hareketleri, çeşitli anlamlar taşıyabilir: 1. Dudakları birleştirerek sağa veya sola kaydırmak: Bu hareket, beğenmeme, önemsememe veya aşağılama anlamına gelebilir. 2. Dudakları büzmek: Kötü haberleri olduğunu veya ağzındaki kelimelerin nasıl çıkacağını zorlandığını gösterir. 3. Dudakları ısırmak: Ya çok kızgın olduğunu ya da çok istediğini ifade eder. 4. Dudakları yalamak: Hem cinsellik hem de herhangi bir yiyeceğe olan isteği simgeler. Bu hareketler, genel olarak beden dilinde duyguların ve düşüncelerin dışa vurumu olarak değerlendirilir.

Sakin öpüşme, genellikle uzun süreli ve nazik bir öpücük olarak tanımlanır. Ayrıca, dudaktan öpüşme de sakin bir his yaratabilir ve bu, stresi azaltma, bağışıklık sistemini güçlendirme ve kalp sağlığına iyi gelme gibi çeşitli faydalar sağlar.

“Karşımızdaki insanın ayakkabısı içinde yürümek” deyimi, empati kavramını ifade eder. Bu deyim, başkasının sahip olduğu bir durumu bir an için kendimizin sahip olduğunu düşünmek anlamına gelir.

Beden dilinin temelleri şunlardır: 1. Göz Teması: Güven ve dikkat göstergesi olarak kabul edilir. 2. Duruş ve Vücut Pozisyonu: Kişinin kendini nasıl hissettiğini veya bir duruma nasıl tepki verdiğini gösterir. 3. El Hareketleri: Duygu ve düşünceleri en açık şekilde ileten bedensel unsurlardan biridir. 4. Yüz İfadeleri: Yüz, duyguları en kolay ifade ettiğimiz yerdir ve ruh halini doğrudan yansıtır. 5. Ses Tonu ve Hızı: Söylenen şeylerin nasıl algılandığını etkiler. Ayrıca, mesafe de önemli bir iletişim unsuru olup, yakınlık ve samimiyeti ifade eder.

Bir erkek mesaj atmıyorsa, aşağıdaki adımlar izlenebilir: 1. Sabırlı olmak: Erkekler genellikle mesaj atmaya vakit ayırmakta zorlanabilirler, bu yüzden sabırlı olmak önemlidir. 2. Doğru zamanı beklemek: Karşı tarafın hazır olmasını beklemek ve meşguliyetlerine saygı göstermek, ilişkinin saygısını ve güvenini artırır. 3. İhtiyaç yaratmak: Erkeğin size ihtiyacı olduğunu hissettirmek, ilk mesajı atmasını sağlayabilir. 4. Açık iletişim kurmak: Endişeleri doğrudan paylaşmak ve kaba ya da agresif tavırlardan kaçınmak en sağlıklı yaklaşımdır. 5. Kendinize odaklanmak: Bekleme sürecinde kişisel gelişime odaklanmak ve yeni şeyler öğrenmek, zamanı verimli hale getirir. Eğer bu adımlar sonuç vermezse, erkeğin mesaj atmama nedenini doğrudan sormak en etkili yöntem olabilir.

Küçük çocuklar öpücük atar çünkü bu, onların sevgi, güven ve bağlılık duygularını ifade etme yollarından biridir. Ayrıca: Keşif ve taklit: Çevrelerindeki yetişkinleri taklit ederek onların davranışlarını öğrenirler. Duygusal ifade: Öpücük atmak, sevgi, sevinç veya mutluluk gibi duygularını göstermenin bir yoludur. Fiziksel temas: Dokunmak ve öpülmek, çocukların kendilerini daha iyi anlamalarına ve empati kurma yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur.

Sempatinin amacı, başkalarının duygularını anlamak ve bu duygulara ortak olarak onlarla bağ kurmaktır. Bu duygu, ilişkileri güçlendirir, iletişimi daha sıcak hale getirir ve insanların yalnız olmadıklarını hissetmelerini sağlar.

Sosyal biliş ve sosyal bakış açısı kavramları farklı anlamlar taşır: 1. Sosyal Biliş: Bireylerin sosyal çevreleriyle etkileşimlerini, bu etkileşimlerden nasıl bilgi edindiklerini ve bu bilgileri nasıl işleyip değerlendirdiklerini inceleyen bir süreçtir. 2. Sosyal Bakış Açısı: Sosyal psikolojide dört ana perspektiften biridir ve bireylerin davranış, düşünce ve hissetme şekillerinin toplumdan nasıl etkilendiğini araştırır. Bu perspektif, sosyal bilişin bir boyutunu oluşturur ve daha geniş bir teorik çerçevede sosyal davranışları anlamayı sağlar.

Empati ve kendini başkasının yerine koyma kavramları benzer görünse de aralarında bazı farklar vardır: 1. Empati, başkasının duygularını, düşüncelerini ve içinde bulunduğu durumu anlama ve paylaşma yeteneğidir. 2. Kendini başkasının yerine koyma, daha genel bir ifadedir ve empati sürecinin bir parçası olarak kabul edilir. Özetle, empati daha kapsamlı bir kavram olup, kendini başkasının yerine koymayı da içerir.

Darılma ve küsme arasındaki farklar şunlardır: - Darılma, incinme, kırılma veya kızgınlık gibi duygularla bir başkasına karşı olumsuz bir tutum geliştirme durumudur. - Küsme ise birine karşı kızgınlık, hayal kırıklığı gibi duygularla uzak durma, iletişimi kesme anlamına gelir. Özetle, darılma daha derin duygusal yaralara neden olurken, küsme daha hafif ve geçici bir tepki olarak kabul edilir.

Eli iki yanına açmak hareketi, genellikle iletişime kapalılık ve dinlememe ifadesi olarak kullanılır.

Otizmli çocukların canlıya tepki vermemesinin birkaç nedeni olabilir: 1. Sosyal etkileşim eksiklikleri: Otizmli çocuklar, sosyal etkileşim için gerekli olan göz teması kurma ve gülümseme gibi davranışları gösteremeyebilirler. 2. Duyusal işleme güçlükleri: Çevresel uyaranlara karşı aşırı veya az tepki verme, seslere ve dokunuşlara karşı duyarsızlık gibi duyusal hassasiyetler yaşayabilirler. 3. İletişim zorlukları: Dil ve konuşma becerilerinde gecikme veya eksiklik, ekolali (duyulan sözleri tekrar etme) gibi durumlar, iletişim kurmayı zorlaştırır. 4. Rutinlere bağlılık: Günlük rutindeki değişikliklere aşırı tepki gösterme ve rutin alışkanlıkları takip etme konusunda ısrarcı olma, yeni durumlara adaptasyonu engeller. Bu belirtiler, her çocukta farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve kesin tanı için bir uzmana danışmak önemlidir.

Yalan söyleyen bir kişiye karşı şu yaklaşımlar sergilenebilir: 1. Sakin kalmak: İlk adım, duyguları kontrol etmek ve sinirle tepki vermekten kaçınmak. 2. Kanıtlarla yaklaşmak: Elinizdeki somut bilgilerle yaklaşmak, karşı tarafın savunmaya geçmesini engeller. 3. Niyeti anlamaya çalışmak: Yalanın kötü niyetle söylenmemiş olabileceğini düşünmek ve neden böyle davrandığını anlamaya çalışmak önemlidir. 4. Sınırları net bir şekilde belirlemek: Yalan söylemenin sizi nasıl etkilediğini açık ve net bir şekilde ifade etmek, kişisel saldırı olmadan net sınırlar çizer. 5. Affetmek ve güvenmek arasındaki farkı anlamak: Affetmek, öfkeyi geride bırakmak; güven ise zamanla tekrar inşa edilen bir köprüdür. Eğer yalan söyleyen kişiyle sağlıklı bir ilişki kurmak mümkün olmuyorsa, bir psikolog veya aile terapisti desteği almak faydalı olabilir.

Çocuklarda paylaşım duygusu genellikle 2-3 yaş civarında başlar.