Semptomlar

Kardiyolojiye aşağıdaki durumlarda gidilmesi önerilir: 1. Göğüs ağrısı ve nefes darlığı: Göğüs bölgesinde ağrı veya baskı hissi, nefes darlığı gibi belirtiler varsa. 2. Çarpıntı: Sık sık tekrarlayan kalp çarpıntıları varsa. 3. Yüksek tansiyon: Tansiyon değerleri 140/90 mmHg'nin üzerindeyse. 4. Kolesterol yüksekliği: Yüksek kolesterol seviyeleri kalp hastalığı riskini artırır. 5. Aile öyküsü: Ailede kalp hastalığı veya yüksek kolesterol öyküsü varsa. Ayrıca, diyabet, obezite, sigara ve alkol kullanımı gibi risk faktörlerine sahip kişilerin de düzenli kardiyoloji muayenesi yaptırmaları önemlidir. Kardiyoloji uzmanına başvurmadan önce, kesin teşhis ve tedavi için bir doktora danışmak gereklidir.

Sodyum eksikliği (hiponatremi) belirtileri şunlardır: 1. Mide-bağırsak sorunları: Bulantı, kusma, iştah kaybı. 2. Kas ve sinir sistemi etkileri: Kas krampları, halsizlik, baş ağrısı, titreme nöbetleri. 3. Refleks bozuklukları: Reflekslerde yavaşlama. 4. Bilinç değişiklikleri: Zihin bulanıklığı, konsantrasyon eksikliği, ajitasyon, konfüzyon. 5. Diğer belirtiler: Düşük kan basıncı, susuzluk, cilt kuruluğu. Sodyum eksikliği ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, belirtiler fark edildiğinde bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir.

Sürekli yorgun hissetmek, çeşitli fiziksel, zihinsel ve duygusal faktörlerin belirtisi olabilir. Bu durumun bazı olası nedenleri şunlardır: Yetersiz ve düzensiz uyku: Uyku düzeninin bozulması, vücudun dinlenme süresini kısıtlar ve enerji düşüklüğüne yol açar. Beslenme eksiklikleri: Vitamin ve mineral eksiklikleri, özellikle demir, B12 ve magnezyum, yorgunluğa neden olabilir. Stres ve zihinsel yorgunluk: Kronik stres, kortizol hormonunu artırarak uykusuzluk ve enerji kaybına yol açar. Sedanter yaşam tarzı: Hareketsiz bir yaşam, metabolizmayı yavaşlatarak kas zayıflığına ve yorgunluğa sebep olabilir. Sağlık sorunları: Tiroid problemleri, diyabet, anemi gibi hastalıklar sürekli yorgunluk hissiyatına yol açabilir. Eğer sürekli yorgunluk günlük yaşamı etkiliyorsa, bir doktora danışmak önemlidir.

Makat kaşıntısı çeşitli hastalıkların belirtisi olabilir, bunlar arasında: 1. Hemoroid (basur): Makat çevresindeki damarların şişmesi kaşıntıya neden olabilir. 2. Anal fissür (makat çatlağı): Anüs bölgesinde meydana gelen yırtıklar kaşıntıya yol açabilir. 3. Anal fistül: Anüs çevresinde iltihaplı bir kanal oluşumu, sürekli akıntı ve kaşıntıya neden olabilir. 4. Mantar ve bakteriyel enfeksiyonlar: Nemli bölgelerde mantarın gelişmesi makat kaşıntısına sebep olabilir. 5. Cilt hastalıkları: Egzama, sedef hastalığı veya kontakt dermatit gibi durumlar kaşıntıya yol açabilir. 6. Parazitler: Kıl kurdu gibi parazitler özellikle çocuklarda kaşıntıya neden olabilir. Uzun süreli ve şiddetli kaşıntılar için bir doktora başvurulması önerilir.

Östrojen eksikliği çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir: 1. Vazomotor belirtiler: Ani ısı artışı (sıcak basmaları), gece terlemeleri ve uyku bozuklukları. 2. Genitoüriner etkiler: Vajinal kuruluk, atrofik değişiklikler, idrar yolu enfeksiyonları ve cinsel işlev bozuklukları. 3. Kemik sağlığı: Osteoporoz riski artar, kemik yoğunluğu azalır ve kırılma olasılığı yükselir. 4. Psikolojik belirtiler: Depresyon, anksiyete, ruh hali değişiklikleri ve hafıza problemleri. 5. Fiziksel görünüm: Cilt kuruluğu, saç dökülmesi ve kilo alımı. Östrojen eksikliğinin nedenleri arasında menopoz, primer yumurtalık yetmezliği, hipogonadizm ve bazı ilaçlar bulunur. Kesin tanı ve tedavi için bir sağlık profesyoneline başvurulması önerilir.

Mineral eksikliğinin bazı yaygın belirtileri şunlardır: 1. Yorgunluk ve halsizlik: Demir, magnezyum veya potasyum eksikliği nedeniyle ortaya çıkabilir. 2. Kas krampları ve eklem ağrıları: Kalsiyum eksikliği kas zayıflığı, kramp ve eklem ağrılarına yol açabilir. 3. Düzensiz kalp atışları: Magnezyum ve demir eksikliği anormal kalp atışlarını tetikleyebilir. 4. Uyuşma ve karıncalanma: Magnezyum eksikliği karıncalanmaya, kalsiyum eksikliği ise parmaklarda karıncalanmaya neden olabilir. 5. Şişkinlik, bulantı ve iştahsızlık: Potasyum eksikliği şişkinlik ve karın ağrısına, çinko eksikliği ise iştahsızlık ve kusmaya yol açabilir. Mineral eksikliğinin teşhisi ve tedavisi için bir doktora başvurulması önerilir.

Fibromiyalji atağı, bu duruma ait semptomların ani, şiddetli ve yoğun olduğu dönemleri ifade eder. Fibromiyalji atağının belirtileri arasında şunlar yer alabilir: - Kötü uyku kalitesi: Uykuya dalmakta ve sürdürmekte zorlanma. - Karamsar olumsuz düşünceler: Depresyon ve anksiyete. - Sindirim problemleri: Karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık veya ishal. - Kol ve bacaklarda şişkinlik, uyuşukluk ve karıncalanma. Fibromiyalji atakları, soğuk hava, stresli bir olay, hormonal değişiklikler, aşırı yorulma veya yanlış beslenme sonucu ortaya çıkabilir. Fibromiyalji teşhisi ve tedavisi için bir doktora başvurmak gereklidir.

Hamilelikte ilk günlerde vücutta yaşanan değişiklikler şunlardır: 1. Adet Gecikmesi: Hamileliğin ilk belirtisi genellikle adet gecikmesidir. 2. Bulantı ve Kusma: Sabah bulantıları ve kusma, hamileliğin erken dönemlerinde sıkça görülür. 3. Göğüslerde Hassasiyet ve Dolgunluk: Hormonal değişiklikler nedeniyle göğüslerde hassasiyet ve dolgunluk hissedilir. 4. Yorgunluk ve Halsizlik: Artan vücut ısısı ve metabolizma nedeniyle anne adayı kendini yorgun ve halsiz hissedebilir. 5. Sık İdrara Çıkma: Rahmin büyümesi ve mesane üzerindeki baskı nedeniyle sık idrara çıkma ihtiyacı artar. 6. Ruh Hali Değişiklikleri: Östrojen ve progesteron hormonlarının etkisiyle ruh halinde dalgalanmalar yaşanabilir. Bu belirtiler her kadında farklılık gösterebilir ve kesin bir sonuç için gebelik testi yapılması önerilir.

El titremesi, çeşitli durumların habercisi olabilir ve altta yatan nedenlere bağlı olarak değişir: 1. Fizyolojik Nedenler: Stres, yorgunluk, kafein tüketimi veya ani duygu değişimleri gibi geçici faktörlerden kaynaklanabilir. 2. Nörolojik Hastalıklar: Parkinson hastalığı, Multipl Skleroz (MS), esansiyel tremor gibi nörolojik rahatsızlıklar el titremesine yol açabilir. 3. Hormonal Dengesizlikler: Tiroit bezinin aşırı veya az çalışması (hipertiroidi veya hipotiroidi) el titremesine neden olabilir. 4. İlaç Yan Etkileri: Bazı ilaçların yan etkisi olarak el titremesi görülebilir. 5. Metabolik Bozukluklar: Kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) kas kasılmalarını etkileyerek el titremesine sebep olabilir. Kronik ve şiddetli el titremesi durumunda bir uzmana danışmak önemlidir, çünkü bu durum ciddi sağlık sorunlarının belirtisi olabilir.

Akciğerde sorun olduğunu gösteren bazı belirtiler şunlardır: 1. Yorgunluk ve bitkinlik: Normal aktivitelerden sonra aşırı yorgunluk hissetmek. 2. Hırıltılı nefes: Nefes alırken veya verirken tıslama gibi sesler çıkarmak. 3. Sürekli öksürük ve balgam: Özellikle kanlı balgam, ciddi bir hastalığın işareti olabilir. 4. Nefes darlığı: Fiziksel aktivite sırasında veya dinlenirken nefes almakta zorluk çekmek. 5. Göğüste basınç hissi: Öksürme, yürüme, yemek yeme gibi eylemlerde göğüs ağrısı veya baskı hissi. 6. İştah kaybı: Akciğer sorunları iştah azalmasına neden olabilir. 7. Açıklanamayan ateş: Nedensiz yere ortaya çıkan ateş, vücutta bir şeylerin ters gittiğini gösterir. Bu belirtiler fark edildiğinde, kesin teşhis ve uygun tedavi için bir doktora başvurulması önemlidir.

ADH (vazopressin) seviyesinin yüksek olması durumunda aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir: 1. Hiponatremi: Düşük sodyum seviyeleri, baş ağrısı, mide bulantısı, kas krampları ve zihinsel bulanıklık gibi belirtilere yol açabilir. 2. Aşırı su tutulması: Vücutta aşırı su tutulumu, ödem ve hipertansiyon gibi durumlara neden olabilir. 3. Uygunsuz ADH salınım sendromu (SIADH): Bu durum, böbreklerin suyu tutmasına ve idrar çıkışının azalmasına yol açar. ADH yüksekliğinin nedenleri arasında tümörler, merkezi sinir sistemi bozuklukları, akciğer hastalıkları ve bazı ilaçların yan etkileri bulunabilir. Bu belirtiler ciddi sağlık sorunlarına işaret edebileceğinden, ADH seviyesinin yüksek olması durumunda bir sağlık uzmanına başvurulmalıdır.

Parestezi, birçok farklı hastalığın habercisi olabilir. Bu hastalıklar arasında: Sinir sıkışması ve diyabetik nöropati gibi sinir sistemi rahatsızlıkları; Vitamin eksiklikleri, özellikle B12 vitamini eksikliği; Multipl skleroz (MS) gibi otoimmün hastalıklar; Periferik nöropati ve hipotiroidizm; Enfeksiyonlar ve inflamatuar hastalıklar. Eğer vücutta sürekli veya şiddetli iğne batma hissi varsa, bir doktora danışmak önemlidir.

Korona virüsünün (COVID-19) ilk belirtileri genellikle yüksek ateş, kuru öksürük ve halsizlik olarak ortaya çıkar. Diğer erken belirtiler arasında ise kas ağrısı, nefes darlığı, boğaz ağrısı, iştahsızlık ve ishal bulunabilir. Bu belirtiler, kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve bazı vakalarda belirti olmayabilir. Kesin tanı için bir sağlık kuruluşuna başvurulması önerilir.

Kortizol hormonunun yüksek olması (hiperkortizolizm) durumunda çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilir: Kilo alımı: Özellikle karın bölgesinde yağ birikimi ve yüzde yuvarlaklaşma. Yüksek tansiyon ve kan şekeri: Kortizol, kan basıncını ve kan şekerini artırır. Kemik kırılganlığı: Kemiklerde zayıflama ve kırılma riskinin artması. Kas güçsüzlüğü: Kol ve bacak kaslarında güçsüzlük. Depresyon ve anksiyete: Ruh hali değişiklikleri ve artan stres hissi. İnfeksiyon riski: Bağışıklık sisteminin baskılanması nedeniyle daha sık hastalanma. Kortizol yüksekliğinin teşhisi ve tedavisi için bir endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına başvurulması önerilir.

Nezle, kişinin bağışıklık sistemine bağlı olarak bir hafta ile 10 gün arasında sürer.

Sarılık belirtileri genellikle şu şekilde ortaya çıkar: 1. Deri ve göz akının sarı renkte olması. 2. Kaşıntı. 3. Yorgunluk ve halsizlik. 4. Karın ağrısı. 5. Kilo kaybı. 6. Kusma. 7. İdrarın koyu renkli olması. Sarılık belirtileri fark edildiğinde bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir.

Göze yabancı cisim hissi, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir: 1. Yabancı Cisim: Toz, kir veya küçük bir partikül göze kaçtığında gözde batma hissi oluşur. 2. Göz Kuruluğu: Gözyaşı kanal tıkanıklığı veya gözyaşının hızla buharlaşması, gözün yeterince nemlenememesine ve batma hissine sebep olur. 3. Alerjik Reaksiyonlar: Polen, toz veya hayvan tüyü gibi alerjenlere karşı hassasiyet, gözde batma ve kaşıntıya yol açar. 4. Göz Enfeksiyonları: Konjonktivit gibi göz iltihaplanmaları batma hissine neden olabilir. 5. Uzun Süre Ekran Karşısında Kalmak: Gözlerin yeterince kırpılamaması, göz yüzeyinin kurumasına ve batma hissine yol açar. Eğer batma hissi sürekli hale gelirse, bir göz doktoruna danışmak önemlidir.

Regl öncesi en belirgin belirtiler kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte, genel olarak şunlar olarak kabul edilir: 1. Göğüslerde hassasiyet ve şişlik. 2. Karın krampları ve ağrılar. 3. Ruh hali değişiklikleri, sinirlilik veya depresif hissetme. 4. Baş ağrısı. 5. Yorgunluk ve halsizlik. 6. Ciltte sivilce veya akne oluşumu. Bu belirtiler, regl başlamadan birkaç gün önce ortaya çıkar ve kanama başladıktan sonra da devam edebilir.

Ellerde uyuşma, aşağıdaki durumlarda tehlikeli olabilir: 1. Kalıcı veya şiddetli olduğunda: Günlük yaşamı etkiliyorsa ve güç kaybı veya başka nörolojik semptomlarla birlikte görülüyorsa. 2. İlerleyen ve yaygınlaşan uyuşmalar: Gece sık sık uyanmaya neden oluyorsa. 3. Altta yatan ciddi hastalıkların belirtisi olduğunda: Karpal tünel sendromu, diyabetik nöropati, B vitamini eksikliği, boyun fıtığı gibi durumlar el uyuşmasına yol açabilir. Tehlike arz eden el uyuşmasında bir uzmana danışmak, gerekli tahlil ve tetkikleri yaptırmak önemlidir.

B13 vitamini (orotik asit) eksikliği çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir: 1. Yorgunluk ve Halsizlik: Hücresel enerji üretimindeki bozulmalar nedeniyle sürekli bir yorgunluk hissi oluşabilir. 2. Bağışıklık Sistemi Zayıflığı: Bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve enfeksiyonlara karşı direncin azalmasına neden olabilir. 3. Sindirim Sorunları: Mide ve bağırsak sorunlarına yol açarak ishal, kabızlık gibi semptomları tetikleyebilir. 4. Cilt Sorunları: Deride kuruluk, döküntü ve iyileşmeyen yaralar gibi cilt problemlerine neden olabilir. 5. Hafıza ve Konsantrasyon Sorunları: Bilişsel fonksiyonlarda düşüşe, hafıza sorunlarına ve mental yorgunluğa yol açabilir. B13 vitamini eksikliği tespit edildiğinde, tedavi genellikle beslenme düzeninin iyileştirilmesi ve gerekirse takviye vitamin kullanımı ile mümkündür.