Şair

Karacaoğlan'ın edebi kişiliği şu şekilde özetlenebilir: Konuları: Aşk, doğa, gurbet, sıla ve ölüm gibi konuları işlemiştir. Dil ve Üslup: Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanmış, halk arasında yaygın olan deyimleri, atasözlerini ve yerel söyleyişleri ustaca kullanmıştır. Edebî Türler: Koşma, semai, destan, türkü, ağıt ve taşlama gibi türlerde eserler vermiştir. Etkisi: Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkilemiştir. Yarım Uyak ve Hece Ölçüsü: Halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve hece ölçüsünü kullanmıştır. Benzetmeler: Doğa benzetmelerini sık sık kullanmış, mecaz ve mazmûnlara başvurmuştur. Özgünlük: Türk aşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirmiştir. Dinî Unsurlar: Dini konuları işlememiştir.

Ahmet Selçuk İlkan, şair, şarkı sözü yazarı ve besteci olarak çalışmaktadır. 1978 yılında profesyonel şarkı sözü yazarlığına başlayan İlkan, bugüne kadar 1000'in üzerinde esere imza atmıştır. 5 tane sinema filminde de rol almıştır.

Can Yücel'i anlatan beş kelime: 1. Mizahçı. 2. Eleştirel. 3. Yenilikçi. 4. Samimi. 5. Çevirmen.

Can Yücel'in edebi kişiliği şu şekilde özetlenebilir: Konuları: Doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygular. Dil ve Üslup: Yalın dil, ironi, halk ağzına ve türkülere yer verme. Tür: Şiir ve tiyatro oyunu çevirisi. Etkisi: Taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirleriyle Türk edebiyatında farklı bir tarz yaratmıştır. Eserleri: "Yazma" (1950), "Her Boydan" (1959), "Sevgi Duvarı" (1973), "Bir Siyasinin Şiirleri" (1974), "Ölüm ve Oğlum" (1975). Ödülleri: 1998'de dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanmıştır. Can Yücel, Shakespeare, Lorca ve Brecht gibi önemli yazarların eserlerini Türkçeye kazandırmıştır.

Türk edebiyatında argo kullanan bazı şairler: Enderunlu Vâsıf: "pırpırı" (hovarda), "tezgâh kurmak" (cinsî münasebette bulunmak), "yan çizmek" (önem vermemek) gibi argo kelimeler kullanmıştır. Mehmet Akif Ersoy: "Meyhane" adlı şiirinde argo ve küfürlü sözler kullanmıştır. Ahmet Erhan: Şiirlerinde argo ve sövgüye yer vermiştir. Necdet Rüştü Efe: "Apaş Manileri" adlı şiirinde argo kullanmıştır. Osman Cemal Kaygılı, Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Aziz Nesin gibi isimler de argo kullanan şairler arasında sayılabilir.

"Çölüne dön" sözü, genellikle Vahhabilik ideolojisini benimseyen kişilere yönelik aşağılayıcı ve nefret dolu bir söylem olarak kabul edilir. Bu sözün, II. Mahmud'a ait bir vecize olduğu da belirtilmektedir.

Hayati İnanç, "Medeniyetimizin Kalbindeki Mümtaz Şahsiyetler" programında konuşmacı olarak yer alan şair ve yazardır. Hayati İnanç, Türk edebiyatına yön veren önemli şair ve düşünürlerden alıntılar yaparak, öz medeniyete yön veren şahsiyetlerin örnek hayatlarından bahsetmiştir. 2020 yılında, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Medeniyet Söyleşileri"nin dokuzuncu programında, Bekir Develi'nin moderatörlüğünde sunum yapmıştır.

Cemal Süreya'nın özgeçmişi şu şekilde özetlenebilir: Doğum ve Aile: Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya, 1931 yılında Erzincan'ın Pülümür ilçesinde, Kürt ve Alevi bir ailede doğmuştur. Eğitim: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Maliye ve İktisat Bölümü'nde eğitim almış, 1954 yılında mezun olmuştur. Edebi Başlangıç: İlk şiir denemelerini ortaokulda aruz vezniyle yapmış, ilk şiiri "Şarkısı-Beyaz" 1953 yılında Mülkiye dergisinde yayımlanmıştır. İkinci Yeni Akımı: İkinci Yeni şiir akımının öncü şairlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Meslek Hayatı: Maliye Bakanlığı'nda müfettiş olarak görev yapmış, çeşitli bölgelerde ve yurtdışında çalışmıştır. Dergi Çalışmaları: Papirüs dergisini çıkarmış ve yönetmiştir. Özel Hayat: Dört kez evlenmiş, birçok kişiyle ilişki yaşamıştır. Ölüm: 9 Ocak 1990 tarihinde İstanbul'da kalp krizi sonucu vefat etmiştir.

Şeyh Gâlib'in 18. yüzyıl şairi olmamasının nedeni, 18. yüzyılda yaşamış olmasına rağmen şiir ve düşünce anlayışının 18. yüzyılın ötesinde olmasıdır. Şeyh Gâlib, klasik Türk şiirinin son büyük temsilcisidir ve şiirdeki dehası, benzerlerinden ayrılan hayal gücü ile geleneği yeniden yorumlayış çabasıyla divan şiirine yeni bir soluk getirmiştir. Ayrıca, Şeyh Gâlib'in 18. yüzyıl şairi olmamasının bir diğer nedeni de, III. Selim'in reformlarına olan desteğidir.

Kuloğlu, 17. yüzyılda yaşamış ünlü bir halk ozanıdır. Kuloğlu'nun bazı özellikleri: Asker-ozan: Hem kara askerliği hem de deniz askerliği yapmıştır. Asıl adı: Asıl adının Süleyman veya Mustafa olduğu iki farklı görüş bulunmaktadır. Ailesi: Safranbolulu olduğu düşünülmektedir. Ünü: Yaşadığı dönemde yaygın bir ünü ve saygınlığı vardı. Şiirleri: Yiğitlik ve aşk üzerine şiirler yazmıştır. Kuloğlu'nun günümüze çok az şiiri ulaşabilmiştir.

Attila İlhan, Mavi Hareketi olarak bilinen toplumcu gerçekçi edebiyat akımının önderlerindendir. Eserlerinden bazıları: Şiir: Sisler Bulvarı (1954); Bela Çiçeği (1962); Yasak Sevişmek (1968). Roman: Sokaktaki Adam (1953); Kurtlar Sofrası (1973); Sırtlan Payı (1984). Deneme: Hangi Sol (1970); Hangi Batı (1972); Hangi Atatürk (1981).

Salih Aydemir, 10 Ocak 1967'de Amasya'da doğmuş bir şairdir. Eserleri: Şiir: "Meriç Hanım" (2002), "Akıl Ayazı" (2005). Deneme: "h(içlenmeler)" (2000). Şiirlerinde bütünlük arayışı dikkat çeken Aydemir'in eserleri, İngilizce, Fransızca, Almanca, Çince, Kürtçe, Rusça ve İtalyanca dillerine çevrilmiştir.

"Gittiğin Gibi Geri Döneceksin" şiiri, x adamus adlı kullanıcı tarafından yazılmıştır. Şarkıcı Melike Şahin'in "Tutuşmuş Beraber" adlı bir parçası da "gittiğin gibi" ifadesiyle başlar, ancak bu ifade geri dönüşle ilgili bir söz değildir.

İstanbul'a en çok aşık olan şair olarak kesin bir isim vermek zordur, çünkü birçok şair İstanbul'a olan sevgisini çeşitli şiirlerinde dile getirmiştir. Ancak, İstanbul'a olan sevgisini en içten şekilde yansıtan şairlerden bazıları şunlardır: Yahya Kemal Beyatlı: "Sana Dün Bir Tepeden Baktım Aziz İstanbul" şiirinde İstanbul'a olan derin sevgisini anlatmıştır. Necip Fazıl Kısakürek: "Canım İstanbul" şiirinde İstanbul'a olan sevgisini ve çocukluk ile gençlik yıllarında şehre olan hayranlığını ifade etmiştir. Attila İlhan: "Sisler Bulvarı" ve "İstanbul Ağrısı" gibi şiirlerinde İstanbul'u melankoli ve aşkın iç içe geçtiği bir şehir olarak betimlemiştir. Bu şairler, İstanbul'a olan aşklarını farklı bakış açılarıyla ve duygusal tonlarla yansıtmışlardır.

Yunus Emre, 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın başlarında Anadolu'da yaşamış büyük bir mutasavvıf ve şairdir. Özellikleri: Dil: Şiirlerini Türkçe yazmıştır, bu da Anadolu Türkçesinin oluşumuna ve edebi bir dil haline gelmesine katkı sağlamıştır. Eğitim: İyi bir mescid ve medrese eğitimi almıştır; Arapça ve Farsça bilmektedir. Etkilendiği Kişiler: Ahi Evran, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi isimlerle aynı dönemde yaşamış ve bazılarıyla görüşmüştür. Eserleri: Risâletü'n-Nushiyye ve Divan en önemli eserlerindendir. Yaşam: Hayatıyla ilgili bilgiler menkıbe türündeki rivayetlerden oluşmaktadır.

Şair Nef'i, Vezir Bayram Paşa'yı hicvettiği için idam edilmiştir. IV. Murad, Nef'i'den hiciv yazmamasını istemiş, ancak Nef'i bu söze rağmen Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme almıştır.

Zata'nın ne zaman ünlü olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Zata'nın gerçek ismini saklayan bir yazar ve düşünür olduğu, Facebook'ta yazdığı sözlerle insanları düşünmeye yönlendirdiği ve "Düşünmek Yetmez Sorgulamalısın" adlı kitabının Destek Yayınları'ndan çıkarak iki ayda beş bine yakın sattığı bilinmektedir. Bu bilgiler ışığında, Zata'nın 2012-2013 yıllarında popülerlik kazandığı söylenebilir. Zata'nın tam olarak ne zaman ünlü olduğunu belirlemek için daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

Abidinpaşa'nın meşhur olan bazı özellikleri: Abidin Paşa Köşkü: 1886-1894 yıllarında Ankara valisi Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Uzun saçlı erkekler: Uzun yıllar burada yaşayanlar, kendilerine "paşalı" lakabı takmışlardır. Askerî eğitim: 1920-1923 yılları arasında, köşk subay yetiştirmek amacıyla kullanılmıştır.

Ali Nihad Tarlan, edebiyat tarihçisi, şair ve metinler şerhi profesörü olarak tanınan önemli bir isimdir. Edebî kişiliği şu özelliklerle özetlenebilir: Çok yönlülük: Şiir, edebiyat tarihi ve çeviri alanlarında eserler vermiştir. Dil hakimiyeti: Arap, Fars, Fransız ve Türk dillerine vakıftır. Şiir anlayışı: Şiirin esasını ilmin meydana getirdiği görüşündedir. Eserleri: "Güneş Yaprak" ve "Kuğular" gibi kitaplarda toplanan şiirleri, aruz, hece ve serbest vezinlerle yazılmıştır. Tasavvufi yaklaşım: Tasavvufi şiirler yazmış, tasavvufun insanları maddeden uzaklaştırıp mânâ ve hakîkat aşkına yönlendirdiğini savunmuştur. Divan edebiyatı: Divan edebiyatını modern bir tarzda değerlendirmiş ve açıklamıştır. Ali Nihad Tarlan, "hocaların hocası" olarak da anılır ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir.

Şeyh Galib'in en ünlü şarkısı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, bestelenmiş eserleri arasında öne çıkan şarkılarından biri, beş bentten oluşan ve aşk ekseninde vefaya, sadakate dair sarsılmaz bir kararlılığı işleyen şarkıdır. Şeyh Galib'in şarkılarının bazıları ve redifleri şu şekildedir: "Benim" redifli ilk şarkı; "Senin" redifli ikinci şarkı; "Seni" redifli 10. şarkı.