Psikoloji

Carpe-diem yaşamak, şu adımları içerir: Anda kalmak: Şimdiki zamana odaklanmak ve geçmişin ya da geleceğin kaygısını taşımamak. Farkındalık: Dikkati şimdiki ana toplamak ve nefes egzersizleri gibi yöntemlerle zihni sakinleştirmek. Fırsatları değerlendirmek: Ertelemeden, bilinçli ve cesur bir şekilde harekete geçmek. Küçük adımlar atmak: Büyük değişiklikleri küçük adımlarla gerçekleştirmek. Değiştirilemeyecekleri düşünmemek: Değiştirilemeyecek durumlara üzülmek yerine, andaki fırsatlara odaklanmak. Carpe-diem felsefesi, vurdumduymaz olmayı değil, gelecek için bugün çalışmayı öğütler.

Yalnız kalmak, insana çeşitli kazanımlar sağlayabilir: Stres ve kaygıyı azaltır. Öz farkındalığı artırır. Üretkenliği artırır. Yaratıcılığı geliştirir. Kişisel gelişimi destekler. Öz bakımı teşvik eder. Yalnız kalmak, herkes için farklı anlamlar taşıyabilir ve bazı insanlar için rahatsızlık yaratabilir.

"İtiraflar" kitabının anlattığı konular, kitabın yazarına göre değişiklik göstermektedir: Augustinus'un "İtiraflar" kitabı, bir filozofun ruh ve düşünce dünyasının anatomisini sunar. Kanae Minato'nun "İtiraflar" kitabı, öğretmen Yuko Moriguçi’nin, dört yaşındaki kızını öldüren iki ortaokul öğrencisinden aldığı intikamı konu alır. Jean-Jacques Rousseau'nun "İtiraflar" kitabı, yazarın yaşamıyla felsefesine ışık tutar.

Tezahürün gücü, arzu edilen şeyleri var etmek için içsel yaratıcı enerji ve evrensel tamamlayıcılarla uyumlu bir ilişki kurmayı ifade eder. Tezahürün gücü şu konuları vurgular: Odaklanma: Net bir şekilde istenen şeyi belirlemek ve bu hedefe odaklanmak. Teslimiyet: Kontrolü bırakıp sürece güvenmek. Titreşim ve inanç: Evrenin, zihinsel düşüncelerden ziyade yayılan titreşime ve biyolojik duruma yanıt vermesi. Enerji ve uyum: Bedenin kendini nasıl hissettiğinin, istenen şeyle uyumun iyi bir göstergesi olması. Tezahür, sihir veya büyü değil, bir şeyin değişmesine veya bir oluş halinden başka bir hale geçmesine aracılık eden doğal bir prensip veya süreçtir.

Otonomi sahibi olmak, özerklik anlamına gelir ve şu şekillerde açıklanabilir: Bireyin kendi kendini yönetebilmesi. Birimin diğer birimlerden bağımsız olması. Uzmanlığa dayalı karar alabilme. Ahlaki ve psikolojik otonomi. Ayrıca, iş hayatında otonomi, çalışanlara kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir hareket alanı sağlar ve daha yaratıcı, yenilikçi ve verimli çalışmayı teşvik eder.

Yaratıcılık hem doğuştan gelen bir yetenek hem de sonradan geliştirilebilen bir özelliktir. Bazı araştırmalar, yaratıcılığın genetik olduğunu ve beyinde farklı bir işleyişle ilişkili olduğunu göstermektedir. Ancak, yaratıcılığın gelişimi için çevresel faktörler de önemlidir.

Kediler, çeşitli nedenlerle yaramazlık yapabilir: Merak ve keşif: Kediler çevrelerini keşfetmeyi sever, bu da onları eşyaların devrilmesi veya dolapların incelenmesi gibi davranışlara yönlendirebilir. Oyun ve enerji atma ihtiyacı: Özellikle genç kediler, fazla enerjilerini atmak için yaramazlık yapabilir. Dikkat çekme: Kediniz, sizinle yeterince vakit geçirmediğini hissederse, dikkat çekmek için yaramazlık yapabilir. İçgüdüsel davranışlar: Tırmalama, zıplama ve tırmanma gibi davranışlar, kedilerin doğal içgüdüleridir. Stres ve kaygı: Çevresel değişiklikler veya rutinlerindeki bozulmalar, kedilerde stres ve kaygıya yol açabilir. Ağrı veya hastalık: Acı veya rahatsızlık hissi, kedinin yaramazlık yapmasına neden olabilir. Kedilerin yaramazlıklarını azaltmak için onlarla düzenli olarak oyun oynamak, tırmalama tahtası sağlamak ve güvenli alanlar oluşturmak faydalı olabilir.

Pesimist, olayların olumsuz sonuçlanacağını düşünen ve geleceğe dair hem umutsuz hem de karamsar bir tutum sergileyen kötümser kişidir. Pesimist kelimesi, Latince kökenli "pessimus" kelimesinden türemiştir. Pesimist insanların bazı özellikleri şunlardır: Sürekli olarak kötüyü düşünürler. Bardağın boş tarafını görürler ve olumsuza odaklanırlar. Geleceğe dair umutsuz ve karamsardırlar. Kendine güvenleri azdır. Başarı şanslarını düşük görürler. Endişe, stres ve kaygı düzeyleri yüksektir. Kararsız bir yapıya sahiptirler. Sosyal hayata soğuk yaklaşırlar. Suçu kendilerinde ararlar.

Pesimist, olayların olumsuz sonuçlanacağını düşünen ve geleceğe dair hem umutsuz hem de karamsar bir tutum sergileyen kötümser kişidir. Pesimist kelimesi, Latince kökenli "pessimus" kelimesinden türemiştir. Pesimist insanların bazı özellikleri şunlardır: Sürekli olarak kötüyü düşünürler. Bardağın boş tarafını görürler ve olumsuza odaklanırlar. Geleceğe dair umutsuz ve karamsardırlar. Kendine güvenleri azdır. Başarı şanslarını düşük görürler. Endişe, stres ve kaygı düzeyleri yüksektir. Kararsız bir yapıya sahiptirler. Sosyal hayata soğuk yaklaşırlar. Suçu kendilerinde ararlar.

Takıntı hastalığının (Obsesif Kompulsif Bozukluk - OKB) tedavisi için film önerisi bulunamadı. Ancak, OKB tedavisi genellikle iki ana yöntemi içerir: ilaç tedavisi ve bilişsel-davranışçı terapi (BDT). İlaç tedavisi: Serotonin seviyelerini düzenleyen antidepresanlar kullanılır. Bilişsel-davranışçı terapi: Kişinin düşünce kalıplarını sorgulamasına ve kaygılarını yönetmesine yardımcı olur. OKB tedavisi için profesyonel yardım almak gereklidir.

35 yaşındaki bir insanın ne hissettiği, kişisel deneyimlere ve algılara bağlı olarak değişir. Ancak, genel olarak şu durumlar gözlemlenebilir: Yaşlanma algısı: Bu yaş civarında insanlar kendilerini daha genç hissetmeye başlarlar. Karakter değişimi: Yaşlandıkça insanlar daha olgun ve anlayışlı hale gelirler, dışadönüklük ve yeni deneyimlere açık olma özellikleri azalır. Sosyal ve duygusal durum: Sosyal izolasyon ve yalnızlığın olumsuz etkileri bu yaşta daha belirgin olabilir. Ayrıca, 35 yaş, iş ve aile sorumluluklarının arttığı, mali yüklerin ağırlaştığı bir dönem olarak da tanımlanabilir. 35 yaşında hissedilenlerle ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara göz atabilirsiniz: onedio.com'da "35 Yaşın Bir İnsanın Hayatındaki En Güzel Dönem Olduğunu Gösteren 13 Nefis Ayrıntı" başlıklı yazı; e-psikiyatri.com'da "Neden 35 Yaş?" başlıklı yazı.

Bakırköy'deki psikologlara ulaşım için en yakın metro durakları şunlardır: Bahçelievler. İncirli. Ayrıca, Bakırköy'e metrobüs ile Şirinevler veya Zeytinburnu duraklarında inip aktarma yaparak da ulaşılabilir.

Depresyonda olan biri genellikle aşağıdaki soruları kendine sorar: "Kendimi ne sıklıkla üzgün veya depresif hissediyorum?"; "İlgimi çeken etkinliklerden ne sıklıkla zevk almıyorum?"; "Son zamanlarda uyku düzenimde herhangi bir değişiklik oldu mu?" (Uykusuzluk veya aşırı uyuma); "Günlük aktivitelerimi yerine getirme konusunda ne kadar zorluk yaşıyorum?"; "Son iki hafta içinde kendimi değersiz veya suçlu hissettiğim zamanlar oldu mu?"; "Fiziksel olarak kendimi nasıl hissediyorum?" (Ağrılar, rahatsızlıklar); "Son zamanlarda intihar düşüncelerim oldu mu?"; "Arkadaşlarımla veya ailemle olan ilişkilerimde bir değişiklik fark ettim mi?". Bu sorular, depresyonun belirtilerini değerlendirmek ve tanı koymak için kullanılır.

Strateji oyunlarının bağımlılık yapmasının bazı nedenleri: Belirsizlik: Oyunlarda belirli seviyelere gelmiş kişilerin diğer oyuncular tarafından ilgi görmesi, bireylerin oyun başında harcadığı vaktin uzamasına yol açar. Ödül mekanizmaları: Seviyelerin geçilmesi, başarı rozetleri, sanal para birimleri gibi unsurlar, oyuncunun ödül beklentisiyle oyuna bağlanmasına neden olur. Sosyal etkileşim: Çok oyunculu çevrim içi oyunlar, bireyler arasında etkileşim kurulmasına olanak tanırken aynı zamanda güçlü bir rekabet ortamı yaratır. Gerçek hayattan kaçış: Oyunlar, geçici de olsa rahatlama ve kontrol hissi sağlayarak gerçek hayattaki zorluklardan kaçış yolu haline gelir. Dopamin salınımı: Oyun oynarken beyinde dopamin salınımı artar, bu da bağımlılığa yol açabilir.

Anal kelimesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşır: Anüsle ilgili. Analitik. Psikanaliz. Finansal ve iş. Dilbilgisel. Ayrıca, "anal" kelimesi kaba ve aceleci anlamında da kullanılabilir.

Gizli insan ifadesi, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. Folklorda gizli insanlar, İzlanda ve Faroe Adaları folklorunda doğaüstü, genellikle küçük boyutlu varlıklar olarak tanımlanır. Gizli insan ayrıca, gizlice davranan, görünmek istemeyen bir kişiyi tanımlamak için de kullanılabilir. Gizli İnsan Kaynakları istihbarat Dairesi, "clandestine human source intelligence department" ifadesinin Türkçe karşılığıdır.

En iyi terapisti anlamak için şu özelliklere dikkat edilebilir: Dinleme becerisi: Terapist, sadece sözleri dinlemekle kalmaz, aynı zamanda anladığını gösterir. Güven ve saygı: Terapist, güven ortamı oluşturur ve danışanın kişiliğine, değerlerine saygı gösterir. İletişim: Terapist, kavramları anlaşılır şekilde açıklar, danışanın anladığından emin olmak için sorular sorar. Hedeflere odaklanma: Terapist, danışanın hedeflerini dinler ve bu hedeflere ulaşmak için işbirliği içinde çalışır. Uygun yöntem kullanımı: Terapist, uygun psikoterapi yöntemlerini kullanır ve gerektiğinde yeni çözümler üretir. Geri bildirim ve destek: Terapist, danışana geri bildirim verir ve onu cesaretlendirir. Terapist seçimi kişisel ihtiyaçlara ve hedeflere bağlıdır.

Dostlukta bağlılık, güven ve samimiyeti sağladığı, zor zamanlarda destek olmayı mümkün kıldığı ve psikolojik iyi oluşu artırdığı için önemlidir. Bağlılığın dostluğa sağladığı bazı katkılar şunlardır: Güven ve samimiyet. Destek ve dayanışma. Psikolojik iyi oluş. Ayrıca, Susan Johnson'a göre bağlılık, bireylerin duygusal düzenleme becerilerini geliştirmekte ve ilişkilerde tatmin seviyesini artırmaktadır.

Hangi kişilik tipine sahip olduğunuzu öğrenmek için aşağıdaki testleri çözebilirsiniz: 16Personalities Kişilik Testi. Psyctest MBTI Testi. Boo Kişilik Testi. TopTalent Kişilik Testi. Testleri çözmek için ilgili web sitelerine (16personalities.com, onedio.com, psyctest.cn, boo.world, toptalent.co) gidebilirsiniz. Kişilik testlerinin sonuçları bilimsel bir kesinlik taşımamaktadır.

Efendi Erkek Sendromu, bazı ilişki dinamiklerini açıklamak için kullanılan mecazi bir ifadedir. Bu sendroma sahip erkekler, genellikle şu özelliklere sahiptir: Başkalarının onayını ararlar. Çatışmadan kaçınırlar. Kişisel kusurlarını gizlemeye çalışırlar. Duygularını bastırırlar. Kendi ihtiyaçlarını arka plana atarlar. Partnerlerini duygusal merkezleri haline getirirler. Bu erkekler, bir kadınla birlikte olabilmek için ona yakınmış gibi davranabilir, fedakarlıklarda bulunabilir ve hiç karşılık beklemiyormuş gibi görünebilirler. Bu sendrom, genellikle çocuklukta şekillenen ve hayata yön veren bir senaryonun sonucudur. Bu terim, yanlış bir adlandırma olarak da değerlendirilebilir, çünkü bu erkekler iyi ve efendi olmanın dışında her şey olabilirler.