Patoloji

Diffüzyon kısıtlanması gösteren lezyon, dokulardaki su moleküllerinin hareketinin anormal şekilde azaldığını ifade eder. Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) teknikleri, bu tür lezyonları tespit etmek ve tanıya yardımcı olmak için kullanılır.

Patolojide moleküler test, hastalıkların teşhisini ve tedavisini yönlendirmek için moleküler düzeyde yapılan incelemeler anlamına gelir. Bu testler, DNA, RNA ve proteinlerin analiz edilmesiyle gerçekleştirilir ve aşağıdaki amaçlarla kullanılır: - Tanı: Tümör veya enfeksiyöz hastalıkların tanılarının konulması ve tümör alt tiplerinin belirlenmesi. - Tedaviyi yönlendirme: Kanserli dokularda mutasyonun varlığı veya yokluğuna göre hedefe yönelik tedavilerin kullanımı. - Hastalığın seyrini öngörme: Hastalığın olası seyrini bilerek uygun tedavi yönetiminin yapılması. Moleküler patolojide kullanılan bazı teknikler arasında PCR, floresan in-situ hibridizasyon ve yeni nesil dizileme bulunur.

Transuda sıvısı, dolaşım yetmezliğine bağlı olarak damar geçirgenliğinin artması sonucu kanın sıvı kısmının damar dışına çıkmasıyla oluşur. Bu durum, aşağıdaki gibi çeşitli patolojik durumlarda ortaya çıkabilir: Kalp yetmezliği. Karaciğer sirozu. Nefrotik sendrom. Transuda sıvısı, berrak, içinde kan hücreleri bulunmayan, düşük dansiteli ve az miktarda protein içeren bir sıvıdır.

Sydney Sınıflaması, mide biyopsilerinin histopatolojik değerlendirilmesi için kullanılan bir sistemdir. Bu sınıflamada, gastrik mukozada görülebilecek beş ana histopatolojik özellik derecelendirilir: 1. Kronik enflamasyon. 2. Polimorf nüveli lökosit (PNL) aktivasyonu. 3. Atrofi. 4. İntestinal metaplazi. 5. H. pylori yoğunluğu.

Proliferasyon ve hiperplazi hücrelerin sayısında ve boyutunda meydana gelen artışlardır, ancak farklı mekanizmalarla gerçekleşir. Proliferasyon, hücre çoğalması anlamına gelir ve bu süreç, hem fizyolojik hem de patolojik durumlarda ortaya çıkabilir. Hiperplazi ise bir doku veya organın hücre sayısının artmasıdır.

Papilla ve polip farklı oluşumlardır. Polip, iç organların veya boşlukların mukozasını etkileyen, genellikle epitel dokusunun doğal olmayan büyümesi olarak tanımlanır. Papilloma ise ciltte veya mukozada viral bir neoplazmdır ve insan papillomavirüsünün (HPV) bir sonucu olarak ortaya çıkar.

A ve B patolojisi arasındaki fark, farklı hastalık türlerini ve bu hastalıkların teşhis ve tedavi süreçlerini kapsamalarından kaynaklanır. 1. A Patolojisi: Genellikle belirli bir tıbbi branşa odaklanan ve uzman doktorların hizmet verdiği polikliniklerdir. 2. B Patolojisi: Daha genel sağlık sorunlarına odaklanan polikliniklerdir. Ayrıca, kan grupları bağlamında da A ve B antijenleri farkı vardır: A antijeni sadece A ve AB kan gruplarında, B antijeni ise sadece B ve AB kan gruplarında bulunur.

Sitolojik testte mikroskop altında şu unsurlara bakılır: 1. Hücrelerin şekli ve yapısı: Hücrelerin normal olup olmadığını belirlemek için. 2. Lökosit ve mikroorganizmaların varlığı: Bulaşıcı bir sürecin seyrini göstermek için. 3. Atipik hücreler: Malign dejenerasyon belirtileri olan ve onkolojik teşhisi koyan hücreler. 4. Hücre içi kapanımlar: Hücrelerin boyanmasıyla tespit edilen özel yapılar. Ayrıca, sitolojik testte ince iğne aspirasyonu yöntemiyle alınan örneklerde doku tanısı ve kanserin evrelemesi de yapılabilir.

CD34 pozitif olan bazı kanser türleri şunlardır: Kan damarı tümörleri: Hemanjiomlar ve anjiyosarkomlar. Gastrointestinal stromal tümör (GIST). Dermatofibrosarkoma protuberans (DFSP), bir tür cilt kanseri. Bazı lösemiler, olgunlaşmamış kan oluşturan hücreleri içeren kanserler. Solitary fibrous tümör, vücudun çeşitli bölgelerinde ortaya çıkabilen bir tümör. CD34 pozitifliği, tümörlerin teşhisinde ve sınıflandırılmasında patologlar tarafından kullanılan bir belirteçtir.

Patolog, tıp doktoru unvanına sahip bir uzman hekimdir.

Bloklama (gömme) cihazının bölümleri şunlardır: 1. Parafin tankı: Bloklama sırasında erimiş parafin temin edilen tank. 2. Parafin dispenseri: Sıvı parafin akıtan musluk ve valf sistemi. 3. Doku kasetlerini bekletme tankı: Doku takibinden çıkmış doku kasetlerinin konulduğu ısıtmalı alan. 4. Base mould saklama tankı: Bloklamada kullanılacak base mould'ların konulduğu ve ön ısıtmasını sağlayan alan. 5. Sıcak plaka: Bloklamanın yapıldığı ısıtılmış alan, kalıplara akan parafinin katılaşmasını önler. 6. Sıcak plaka lambası: Çalışmada iyi görüş sağlamak amacıyla sıcak plaka yüzeyini aydınlatan lamba. 7. Mercek: Doku incelemesi ve yerleştirme sırasında görülebilirliği artırır. 8. Soğuk alan: Dökümü bitmiş blokların soğumasını sağlayan alan. 9. Forseps: Doku tutmada kullanılan cihaza bağlı ısıtmalı pens. 10. Forseps yerleri: Elektrikli forseps veya penslerin ısıtıldığı alan.

Hiperplazi lenfoid ve neoplastik terimleri birlikte değerlendirildiğinde, lenfoid dokunun anormal şekilde büyümesi (hiperplazi) ve bu büyümenin neoplastik (tümöral) olması durumu ifade eder. Bu durum, lenf düğümlerinin (lenf bezleri) enfeksiyon, bağışıklık hastalıkları veya kanser gibi çeşitli nedenlerle büyümesi anlamına gelir.

"Tiroid gland her iki lob belirgin heterojen kaba septalı psödonodüler yapıdadır" ifadesi, tiroid bezinin her iki lobunun ultrasonografide farklı yoğunluk ve doku özelliklerine sahip bölgeler içerdiğini ve bu bölgelerin düzensiz septalarla ayrıldığını gösterir. Bu durum, tiroidit, guatr, tiroid nodülleri, otoimmün hastalıklar veya kanser gibi çeşitli patolojik durumların belirtisi olabilir. Kesin tanı için doktor tarafından ek tetkikler yapılması gereklidir.

Dia tıpta iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Diapedesis: Kan hücrelerinin damar çeperlerinden dokulara sızması anlamına gelir. 2. Diyatez: Bir hastalığa veya başka bir bozukluğa karşı kalıtsal veya yapısal bir yatkınlığın bulunmasıdır.

Perikardiyal sürtünme sesi, kalp yapısı titreşirken perikardın visseral ve paryetal katmanlarının birbirine sürtünmesi sonucu oluşan bir sestir. Bu ses, romatizmal olmayan kalp patolojisi olan hastalarda, daha az sıklıkla ise romatizmal kalp hastalığı veya atriyal üfürümleri olan hastalarda tipiktir.

PAX-8 negatif ve sitokeratin pozitif ifadesi, kanser teşhisinde iki farklı durumun birlikte değerlendirilmesini ifade eder: 1. PAX-8 negatif: Bu, PAX-8 proteininin, kanser hücrelerinin içinde görülmediği anlamına gelir. 2. Sitokeratin pozitif: Bu, sitokeratin 7 (CK7) proteininin kanser hücrelerinin içinde görüldüğü anlamına gelir. Bu iki birlikte değerlendirildiğinde, PAX-8 negatif ve sitokeratin pozitif sonucu, belirli kanser türlerinin (örneğin, tiroid, böbrek kanserleri) olmadığını, ancak epitelyal kökenli bir tümörün varlığını işaret edebilir.

Hissi koproloji ifadesi, tıpta doğrudan bir anlam taşımaz. Ancak "koproloji" terimi, hastalıkların teşhisi amacıyla dışkı maddelerini inceleyen bilim dalı olarak tanımlanır.

Ceset çürümeye başladıktan sonra şu süreçler gerçekleşir: 1. Şişkinlik: Bakterilerin etkisiyle hidrojen sülfür, karbondioksit ve metan gazları ortaya çıkar ve bu gazlar cesedin şişmesine neden olur. 2. Ölü Sertliği (Rigor Mortis): Ölümden 3-4 saat sonra kaslarda sertleşme meydana gelir. 3. Çürüme (Kokuşma): Ceset üzerinde beslenen böceklerin de katkısıyla çürüme süreci başlar, deri siyah bir renk alır ve güçlü bir koku yayılır. 4. Kuruma: Çürüme süreci sona erdiğinde, ceset kemikler, kıkırdak, kurumuş deri ve kıllara indirgenir, koku kaybolur. Bu süreçler, cesedin bulunduğu ortama ve çevresel koşullara bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Rigor mortis, ölümün ardından kasların sertleşmesi ve kasılması durumudur. Rigor mortis süreci altı aşamadan oluşur: 1. Yokluk aşaması: Ölümden hemen sonra vücut hala esnek ve yumuşaktır. 2. Minimum aşama: Kas sertliği yüz kaslarında başlar. 3. Orta aşama: Kaslar daha fazla sertleşir ve vücut daha az esnek hale gelir. 4. İleri aşama: Vücudun çoğu kası tamamen sert ve hareketsizdir. 5. Tam aşama: Tüm vücut tamamen serttir. 6. Geçiş aşaması: Ayrışma başladığında kaslar gevşemeye başlar. Normal koşullarda rigor mortis, ölümden yaklaşık 24-48 saat sonra sona erer.

Sol testisin sağ testisten daha aşağıda olması normal bir anatomik varyasyon olarak kabul edilir. Ancak, 3 santimetreden fazla yükseklik farkı gibi belirgin asimetriler patolojik olabilir ve varikosel gibi durumları işaret edebilir. Bu tür durumlarda bir uzmana başvurulması önerilir.