Özgürlük

Kanatlanmakla İlgili Hikaye Küçük bir serçe, yuvasının uzunluğunu aşarak gökyüzüne hayranlıkla bakıyordu. Bir gün annesi ona yaklaştı ve "Artık uçma zamanı geldi, cesur olmalısın" dedi! Bulutların arasında süzülmek ona bambaşka bir mutluluk verdi.

Bir insanın içindeki özgürlüğün nasıl ortaya çıktığına dair farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı görüşlere göre özgürlük şu şekilde ortaya çıkar: Bilgi ve bilinç. Toplumsallık ve işbirliği. Doğal haklar. Diğer bir görüşe göre ise özgürlük, bireyin kendisini tanıması, emeği, çabası ve bilgisi ile gelişir. Özgürlük kavramı hakkında kesin bir yargıya varmak mümkün değildir.

"Dağcılık: Zirvelerin Özgürlüğü" kitabı, dağcılık sporuna hem yeni başlayan acemi dağcılar hem de tecrübeli tırmanıcılar için kaynak kitap olarak düşünülmüştür. Kitap, dağ tırmanışlarında bilinmesi gereken kavram, teknik ve sorunları açık ve güncel bir biçimde inceleyerek bilgi, beceri ve tecrübe kazanılmasına katkıda bulunmayı ve bu sporun güvenli bir şekilde yapılmasını sağlamayı amaçlar. Kitapta ele alınan bazı konular: navigasyon; buz tırmanışı; giyim; vahşi doğa tıbbı; çığ güvenliği. Ayrıca, kaya tırmanışı, buz tırmanışı ve yüksek irtifa dağcılığı gibi farklı dağcılık türlerinin yanı sıra, rop yönetimi ve rota bulma gibi konular hakkında detaylı bilgiler sunar. Kitabın bir diğer özelliği de, dağcılığın tarihsel ve kültürel yönlerini ele almasıdır. Orijinal adı "Freedom Of The Hills" olan kitap, 1960 yılında basılmış ve o zamandan günümüze sürekli geliştirilmiştir.

"Havalanmak ve uçmak özgürlüktür" ifadesi, bireyin düşüncelerini ve duygularını özgürce ifade etmesini, kendini özgürce hareket ettirmesini ve gelişim, öğrenme ile yaratıcılığını gerçekleştirmesini ifade eder. Ayrıca, "Uçmak Özgürlüktür" adlı, gerçek bir olaydan esinlenerek hazırlanmış bir tiyatro oyunu da bulunmaktadır. Özgürlük, sadece fiziksel anlamda değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal boyutlarda da önemlidir.

Dilruba Kayserilioğlu, 29 Ağustos 2024 tarihinde, "hakaret" suçlamasından tutukluluğu kaldırıldıktan sonra tahliye edildi. "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla tutukluluğu devam eden Kayserilioğlu, bu itiraz üzerine serbest bırakıldı.

Özgürlük Yazarları filmi, bir öğretmenin, çetelerle dolu ve farklı etnik yapılardan gelen öğrencilerin olduğu bir sınıfta verdiği mücadeleyi ve bu süreçte öğrencilerin değişimini anlatır. Filmin anlatmak istedikleri arasında şunlar yer alır: Irkçılık ve ayrımcılık: Film, ırkçılığın sadece fiziksel şiddet değil, aynı zamanda fırsat eşitsizliği ve ayrımcılık gibi şekillerde de var olduğunu gösterir. Eğitimin önemi: Eğitimin, öğrencilerin hayatlarını değiştirmedeki rolünü vurgular. Fedakarlık ve liderlik: İdealist bir öğretmenin, öğrencilerinin potansiyelini ortaya çıkarmak için yaptığı fedakarlıkları ve liderliği ele alır. İletişim ve uzlaşma: İnsanlar arasındaki söz söyleme alanının öneminin ve birlikte yaşamanın yollarının bulunması gerektiği mesajını verir.

"Kelebek ve Dalgıç" filminin sonunda, Jean-Dominique Bauby, sol göz kapağı yardımıyla yazdığı "Kelebek ve Dalgıç Giysisi" adlı kitabını tamamlar. Bauby, 9 Mart 1997'de, beyin kanamasının ardından geçen iki yılın sonunda hayatını kaybeder. Film, Bauby'nin iç dünyasını ve hayata tutunma çabasını anlatır; kesin bir mutlu son sunulmaz.

Bihakkın tahliye, ceza hukukunda bir mahkumun hukuki bir hakkı veya şartların sağlanması sonucu serbest bırakılması anlamına gelir. Bihakkın tahliye için bazı koşullar: Ceza süresinin tamamlanması. Denetimli serbestlik. Erken tahliye. Af veya mahkumiyetin iptali. Bihakkın tahliye kararı, cezaevindeki yetkili mercilerin, mahkumun iyi halini, hukuki şartlarını ve cezanın infazını göz önünde bulundurarak aldığı bir karardır.

"Martı" şarkısının ne anlattığına dair farklı yorumlar bulunmaktadır. Joni Mitchell'in "Bir Martıya Şarkı" (Song to a Seagull) adlı parçası, özgürlük arzusunu ele alır. Ezginin Günlüğü'nün "Martı" şarkısı, denizle bütünleşmiş bir şarkı olarak, dingin ve rahatlatıcı bir atmosfere sahiptir. Edis'in "Martılar" şarkısı, ayrılığı bile neşesiyle yaşayanlara ithaf edilmiştir. Yaşar Kurt'un "Martı" şarkısı, Jonathan Livingston'ın "martı"sını minimalize eder. Ayrıca, "Martılar" adlı şarkılarda aşk, ayrılık, özlem ve umutsuzluk gibi temalar da işlenmektedir.

İstencin özgürlüğü, insanın kendi eylemlerinin efendisi olması ve bu sayede övgü ya da yergi hak etmesi anlamına gelir. Ancak, bazı filozoflar (örneğin Schopenhauer) istencin özgür olmadığını, her zaman bir nesneye yönelik ve nedensel bir edim olduğunu savunur. İstencin özgürlüğü kavramı, aynı zamanda istenççilik felsefe akımının temelini oluşturur.

Gilles Deleuze'ün savunduğu bazı temel fikirler şunlardır: Felsefenin tanımı: Deleuze, felsefeyi bir tefekkür etkinliğinden ziyade kavram yaratımı olarak tanımlar. Fark felsefesi: Özne-nesne ilişkileri üzerine kurulu özdeşlik kuramlarını devirmeyi amaçlar. Çokluk ve oluş: Sabit bir düzen veya türdeşliği olmayan, ancak birbirine bağlantılı çoklukları savunur. Arzu ve beden: İnsanı arzulayan makineler olarak tanımlar ve arzuyu yaşamın amacı olarak görür. Tarih anlayışı: Tarihin ilerleyen bir süreç olmadığını, arzunun ürettiği bir olgu olduğunu savunur. Yeni kavram dünyası: Modern dünyayı modernliğin kavramlarıyla açıklamak yerine yeni bir kavram dünyası yaratır. Deleuze, Félix Guattari ile birlikte "köksap" (rizom) ve "organsız beden" gibi kavramları geliştirmiştir.

Marquis de Sade'ın "Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret" adlı eseri, konformizme, düşünce tembelliğine ve aptallığa meydan okuyarak tahammül sınırlarını zorlamayı hınzırca bir haz alan bir risaledir. Kitapta ele alınan bazı konular: Din: Yazar, dinin özgürlük sistemiyle bağdaşmadığını ve Hıristiyanlığın tanrıları karşısında özgür bir insanın eğilmemesi gerektiğini savunur. Ön yargılar: Tüm önyargıların yok edilmesi gerektiğini, aksi takdirde tek bir ön yargının bile geri kalanları diriltmeye yeteceğini belirtir. Yeni yönetim anlayışı: Yeni bir cumhuriyetin, özgürlük ve eşitlik üzerine kurulu yeni töreler gerektirdiğini ifade eder. Eser, 21. yüzyıl insanlarına hitap eden, çağdaş ve provokatif bir metin olarak tanımlanır.

"Senin özgürlüğün başkasının başladığı yerde biter" sözü, özgürlüklerin karşılıklı olduğunu ve bir kişinin özgürlüğünün, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde sona erdiğini ifade eder. Bu söz, özgürlüklerin sınırsız olmadığını, başkalarının haklarına ve toplumsal düzene zarar vermeden kullanılması gerektiğini vurgular.

Özgürlük Konulu Masal Örneği: Bir zamanlar, bir köyde yaşayan üç arkadaş vardı: Ali, Veli ve Mehmet. Özgürlük Masalı: Bir gün, Ali, Veli ve Mehmet köyün ortasında bir ağaç altında oturuyorlardı. Mehmet de, "Ben de kabul ediyorum" dedi. Bu şekilde, Ali, Veli ve Mehmet, özgürlüğün ne olduğunu gösterdiler. Masalda, dostluk, özgürlük ve dürüstlük gibi felsefe kavramları eğlenceli bir şekilde anlatılabilir.

"Love in the Medina" (Türkçe: "Medina'da Aşk"), genç bir kasap olan Thami'nin cinsel tutkusunu ve bu tutkunun getirdiği zorlukları anlatır. Filmde, Thami'nin, babasının beklentilerine karşı gelerek butcher mesleğini seçmesi ve bu süreçte kadınlara olan tutkusunu keşfetmesi işlenir. Hikaye, Casablanca'nın eski mahallesi Medina'da geçer ve gençlik tutkusu ile eski düzenin ikiyüzlülüğü arasındaki kontrastı vurgular.

"Kişi, başkalarının iyi bildiği, iyi yapabildiği şeyle özgürdür" konulu metin: Kişi, kendi bildiği şeyle, yani diğerlerinden daha iyi olduğu şeyle özgürdür. Ancak, kişi özgürlüğünü geliştirmezse, bu onun zararıdır ve özgürlüğünü kullanmamış olur. Özgürlük, aynı zamanda başkalarının özgürlüklerine ve haklarına saygı duymayı da gerektirir.

Rüyada güzel at görmek, hayra, güzel işlere, yolculuğa, yüksek mevkiye, berekete, bolluğa ve kısmete işaret eder. Rüyada görülen atın rengi ve durumu da yorumu etkiler: Beyaz at: Dinin kuvvetine, düşmana karşı galibiyete, mala ve itibara delalet eder. Siyah at: Büyüklük, mal, devlet ve dünyalığa işaret eder. Kahverengi at: Başarılı kişilerle ortaklık ve dostluk kurmaya, yüksek makam sahibi olmaya ve zaferler kazanmaya delalet eder. Rüya tabirleri bilimsel temellere dayanmaz.

"Sıçan gibi bin yıl yaşamaktansa aslan gibi bir yıl yaşamak daha iyidir" atasözü, korku ve esaret altında, köle gibi bir yaşam sürmek yerine, zorluklarla cesurca yüzleşerek özgür bir şekilde yaşamanın daha değerli olduğunu ifade eder.

Hasan Hüseyin Korkmazgil'in "Acılara Tutunmak" şiiri, acı ve mutluluğun evrenselliğini, insanın hayatın zorluklarına rağmen umut ve özgürlük arayışını anlatır. Şiirde, acı çekmenin özgürlük olduğu ve bu durumda insanların eşit olduğu ifade edilir. Şiirin bir diğer teması ise umuttur. Şiirde geçen bazı dizeler: "Acı çektim günlerce / Acı çektim susarak / Şu kısacık konuklukta / Deprem kargaşasında / Yaşadım birkaç bin yıl / Acılara tutunarak". "Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimiz de / Elleri çığlık çığlık / Yan yana iki dünya / İkimiz / İki dağdan / İki hırçın su gibi / Akıp gelmiştik". "Yaprak döker bir yanımız / Bir yanımız bahar bahçe".

"Onu Sarıya Boya" (Rang De Basanti) filmi, gençlerin tarihi bilinçlerinden kopup kendi kültürlerine yabancılaşmalarını ele alır. Filmin konusu: Genç bir İngiliz bayan olan Sue, büyükbabasının Hindistan'ın özgürlüğü hakkında yazdığı günlüğü ile ilgili bir belgesel çekmek için Hindistan'a gider. Hindistan'da kendisine yardım etmeyi kabul eden Hintli genç kız Sonia ile birlikte belgesel filmde oynayacak oyuncuyu üniversitede aramaya başlarlar. Kültüründen uzaklaşmış birçok aday kitlesinden sonra kötünün iyisi tadında bir grup oluşturulur. Grup, belgesel çekildikçe konuyu kavramaya, benimsemeye ve bilinçlenmeye başlar. Filmin adı, Hint kültüründe "fedakarlık" anlamına gelen sarı renginden gelmektedir.