Küçük bir serçe, yuvanın uzunluğunun varlığı, gökyüzüne hayranlıkla bakıyordu 1. Diğer kuşlar özgürce havalanmak için kanat çırparken, o henüz uçmayı denememişti 1.

Bir gün annesi ona yaklaşıyordu: "Artık uçma zamanı gelmişti, cesur olmalısın" dedi 1. Serçe, kalbinin hızlı hızlı çarptığını hissediyor ama annesinin sözlerine ona güç veriyordu 1. Kanatlarını açtı, rüzgarı hissetti ve derin bir nefes aldı 1. İlk kez havalanmak için kendini boşluğa bıraktı 1.

Baştaki denge kayboldu ama sonra kanatlarını hızla çırparak kanatlandı 1. Artık gökyüzündeydi! Bulutların seçenekleri mevcut, sonsuz mavi göğe geçiş ona bambaşka bir mutluluk verdi 1. Ağaçların üzerinden süzülüp ilk kez gerçekten uçmak ne demek aydınlatma 1. Artık o da özgürdü!

O gün sonra küçük serçe, gökyüzünde özgürce uçarken ne korkuya ne de endişeye yer verdi 1. Çünkü gerçek özgürlüğün, korkularını yenip cesaretlendirmenin olduğu öğrenilmişti 1.