Nöroloji

İnsan beyni üç ana bölümden oluşur: 1. Beyin Sapı: Omuriliğin tepesini çevreleyen kısımdır. 2. Beyincik (Serebellum): Kas hareketlerini kontrol eder, ince motor becerileri, duruş ve dengeyi sağlar. 3. Serebrum (Beyin): Beynin en büyük kısmıdır ve sağ-sol yarım kürelerden oluşur. Serebrumun bazı bölümleri: Talamus: Duyusal ve motor sinyalleri koordine eder. Hipotalamus: Vücut sıcaklığını, açlığı, susuzluğu ve uyku düzenini kontrol eder. Hipofiz Bezi: Hipotalamus ile birlikte hormon üretimi yapar. Amigdala ve Hipokampus: Limbik sistemde yer alır, duygusal tepkileri ve uzun süreli belleği yönetir.

Afazi, beynin sol yarım küresinde dilden sorumlu bölümlerin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan bir bozukluktur. Agrafia ise, afazinin bir türü olup, yazma yetisinin kaybı veya bozulmasıdır. Afazinin bazı türleri: Broca Afazisi: Konuşma veya yazma yoluyla iletişim kurma güçlüğü. Wernicke Afazisi: Sözlü veya yazılı dili anlama zorluğu. Global Afazi: Konuşma, anlama, okuma ve yazma yeteneklerinin kaybı. Afazinin yaygın nedenleri: felç; kafa travması; beyin tümörü; enfeksiyon veya dejeneratif hastalıklar. Afazi belirtileri: mantıklı olmayan cümleler kurma; anlamı olmayan, bilinmeyen sözcükler kullanma; konuşurken zaman zaman durarak kelime bulmaya çalışma; başka kişilerin konuştuklarını anlayamama; bir metni okuyup anlayamama. Afazi teşhisi, nöroloji uzmanı tarafından yapılır ve manyetik rezonans görüntüleme (MR) veya bilgisayarlı tomografi (BT) taraması gibi görüntüleme testleri içerir.

Prefrontal korteks, beynin frontal lobunun ön kısmında yer alan ve kişinin karar verme mekanizması üzerinde doğrudan etkili olan bir beyin bölümüdür. Başlıca işlevleri: İrade ve disiplin: Kişinin hareketlerini sınırlayarak organize eder. Bilişsel ve kısa vadeli hafıza: Dikkatin sağlanmasını destekler. Konuşma: Kelimelerin anlamlı olmasını ve konuşmanın devam etmesini sağlar. Dürtü kontrolü: Haz duygusuyla anlık tatmin olma halini önler. Problem çözme ve planlama: Çok yönlü düşünüp karar verme mekanizmasını devreye sokar. Duygusal kontrol: Duyguları kontrol edebilmeyi ve farklı duyguları devreye sokabilmeyi mümkün kılar. Prefrontal korteks, 25 yaşına kadar gelişim sürecini tamamlar.

Nöronların üç temel görevi şunlardır: 1. Sinyal (veya bilgi) almak. 2. Gelen sinyalleri bütünleştirmek. 3. Sinyalleri hedef hücrelere iletmek.

Serotonin (5-HT), sinir hücrelerinin ve diğer hücre tiplerinin hücre zarında bulunan 5-HT reseptörlerine bağlanır. 5-HT reseptörlerinin bazıları: 5-HT3: Ligand kapılı bir iyon kanalıdır. Diğerleri: Hücre içi ikinci haberci basamaklarını aktive eden G-protein bağlantılı reseptörlerdir (transmembran ve heptahelical reseptörler olarak da adlandırılır). Serotonin ayrıca, serotonin sentezini ve salınımını düzenlemek için presinaptik nöron üzerindeki oto-reseptörlere de bağlanabilir.

Medulla (omurilik soğanı) ve pons (köprü) arasındaki bazı farklar şunlardır: Konum: Pons, medullanın üzerinde, orta beynin ise altında yer alır. İşlev: Pons, duyusal ve motor sinyalleri ileterek beyin bölümleri arasında köprü görevi görür. Medulla, nefes alma, kalp ritmi, kan basıncı gibi hayati işlevleri düzenler ve yutma, öksürme, hapşırma gibi refleksleri yönetir. Çıkan sinirler: Pons, trigeminal, abducens ve fasiyal sinirler gibi önemli kraniyal sinirlerin çıkış noktasıdır.

Hayır, Ubq ve ubi aynı değildir. UBQ, Ubiq platformunun yerel kripto para birimidir. Ubi ise, Ubiq ile ilgili olabilecek ancak farklı bir bağlamda kullanılan bir terim olabilir. Örneğin, "ubiq" kelimesi, coinmarketcoin olarak başlayan ve daha sonra Jumbucks olarak yeniden markalanan bir projenin adıdır.

1990 yapımı Awakenings (Uyanışlar) filmi, 1969 yılında Bronx’ta bir hastanede çalışan Dr. Malcolm Sayer’ın, 1920’lerde ensefalit geçiren ve o zamandan beri katatonik durumda olan bir grup hastayı nasıl “uyandırdığını” anlatıyor. Filmin konusu şu şekilde özetlenebilir: Dr. Sayer’ın işe başlaması. Hastaların tepkisizliği. Tedaviye karar verilmesi. Leonard Lowe’un uyanışı. Diğer hastalar için umut. Yan etkilerin ortaya çıkması. Leonard’ın tekrar katatonik duruma dönmesi. Awakenings, umut, insan ruhunun direnci ve tıp alanındaki yeniliklerin gücü gibi temaları işler.

"Brain Works" dizisi, birbirine katlanamayan iki adamın, nadir görülen bir beyin hastalığını içeren suç vakasını çözmek için iş birliği yapmalarını konu alır. Dizinin bazı karakterleri: Shin Ha-ru (Jung Yong-hwa) — sinirbilimci. Geum Myung-se (Cha Tae-hyun) — dedektif. Seol So-jung (Kwak Sun-young) — adli hipnoz araştırmacısı. Kim Mo-ran (Ye Ji-won) — Myung-se'nin eski eşi.

Solgar TUDCA'nın ne işe yaradığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, TUDCA'nın (Tauroursodeoksikolik Asit) bazı faydaları şunlardır: Karaciğer sağlığı: TUDCA, karaciğer hücrelerini koruyarak hepatit, siroz ve diğer karaciğer hastalıklarının önlenmesine yardımcı olabilir. Hücre koruması: Apoptoz (hücre ölümünü) engelleyici özelliklere sahip olduğu için hücrelerin sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir. Bağışıklık sistemi desteği: Bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve iltihaplanmayı azaltabilir. Metabolizma üzerindeki etkileri: İnsülin hassasiyetini artırabilir ve metabolizma üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Herhangi bir takviye kullanmadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışılmalıdır.

"Ayaklarım taşıyacağı kadar yürüdüm" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "ayaklarını sürüyerek yürümek" deyimi, verilen işe yavaş yaklaşmak veya kişinin gönderildiği yere gönüllü olarak gitmemesi anlamına gelir. Ayakları sürüyerek yürümek, aynı zamanda sinir hasarı, kas zayıflığı veya ortopedik sorunlar nedeniyle, kişinin ayaklarını yerden yeterince kaldıramayıp yerde sürüklemesi durumunu ifade eder.

Moebius sendromunun nedenleri genellikle genetik faktörler ve çevresel etkenlerle ilişkilidir. Olası nedenler arasında şunlar yer alır: genetik mutasyonlar; hamilelik sırasında yaşanan viral enfeksiyonlar; çevresel toksinlere maruz kalma; gebelikte kan akışının azalması; beslenme yetersizlikleri; fetal gelişim sırasında meydana gelen problemler. Moebius sendromunun birincil nedeni bilinmemekle birlikte, çoğu vaka sporadik olarak ortaya çıkar. Bazı ailelerde hastalık, 3., 10. ve 13. kromozomlardaki özel bölgelerdeki değişikliklerle ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, hamilelik sırasında ilaç kullanımı ve kokain gibi uyuşturucu maddelerin kullanımının Moebius sendromu riskini artırdığı görülmüştür. Moebius sendromu, doğuştan gelen bir durum olduğundan, genellikle doğumda mevcut olan belirtiler sayesinde teşhis edilebilir. Teşhis için spesifik bir test yoktur; ancak, nörolojik veya oftalmolojik muayeneler gibi daha uzmanlaşmış testler yapılabilir. Kesin tedavisi olmayan Moebius sendromu için, semptomları hafifletmeye yönelik fizik tedavi, konuşma terapisi ve gerektiğinde cerrahi müdahaleler gibi yöntemler uygulanabilir.

Nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaç grupları: Antiepileptik ilaçlar. Antidepresanlar. Antipsikotik ilaçlar. Kaygı giderici ilaçlar. Mizaç dalgalanmalarını önleyen ilaçlar. Nörolojik hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçlar, gebelik ve emzirme döneminde anne ve bebek açısından riskler taşıyabilir. Bu nedenle, ilaç kullanımı mutlaka doktor kontrolünde olmalıdır.

Hemipleji ve hemiparezi arasındaki temel fark, hemiplejinin vücudun bir yarısındaki tüm kasların felci veya zayıflığı, hemiparezinin ise vücudun bir yarısındaki kasların kısmi felci veya zayıflığı olmasıdır. Hemipleji, beynin bir tarafındaki hasar nedeniyle oluşur ve hareket kaybı, koordinasyon eksikliği, konuşma bozuklukları ve yüz kaslarında düzensizlikler gibi semptomlarla karakterizedir. Hemiparezi ise genellikle daha hafif bir durumdur ve kasların sadece kısmi bir felci veya zayıflığı ile karakterizedir. Her iki durum da beyindeki hasar nedeniyle oluşur ve tedavi edilmezlerse uzun vadeli sağlık sorunlarına neden olabilirler.

Alerjiden titremenin neden olduğuna dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, titremenin bazı nedenleri şunlardır: Soğuk hava. Ateş. Kaygı veya stres. Hipoglisemi (düşük kan şekeri). Alkol veya madde yoksunluğu. Hastalıklar. Travma veya şok. Kas yorgunluğu veya aşırı egzersiz. Titreme sorunu yaşayan bir kişinin, kesin nedenin belirlenmesi ve uygun tedavi için bir doktora başvurması önerilir.

Gracile ve cuneate çekirdekleri, dorsal kolon-medial lemniskal duyu yolunun anahtar bileşenleri olan çekirdeklerdir. Gracile çekirdeği. Cuneate çekirdeği. Gracile ve cuneate çekirdeklerinin oluşturduğu çıkıntılar, dördüncü ventrikülün tabanında yer alan gracile ve cuneate tüberküllerini oluşturur.

Beş temel nörotransmitter: 1. Dopamin: Vücuttan zevk alma, uyarılma ve öğrenme içeren ödül sisteminde görevlidir. 2. Serotonin: Ruh hali, uyku düzeni, kaygı, iştah ve ağrıların düzenlenmesinde önemli rol oynar. 3. Asetilkolin: Kas kasılmalarında, hafızada, motivasyonda, uykuda ve öğrenmede rol oynar. 4. GABA (Gama-aminobütriik asit): Beyindeki inhibitör nörotransmitterdir, kaygıyı azaltmaya yardımcı olur. 5. Glutamat: Sinir sisteminin en yaygın uyarıcı nörotransmitteridir, düşünme, öğrenme ve hafıza gibi bilişsel işlevlerde önemli rol oynar.

Apopleksi, çoğunlukla beyin kanamasının neden olduğu, beyin aktivitesinin az ya da çok ani olarak askıya alınması olarak tanımlanan tarihsel bir tıbbi terimdir. Uzatma ve benzetme yoluyla, apopleksi terimi dokularda meydana gelen herhangi bir ani kanamayı veya herhangi bir organın herhangi bir ani işlevsel durmasını belirtebilir. Modern tıpta ise apopleksi yerine inme veya felç terimleri kullanılmaktadır.

Unipolar nöron, hücre gövdesinden çıkan ve kısa mesafede ayrılan tek bir sapı olan bir nöron türüdür. Bu nöronların özellikleri: Tek uzantı: Unipolar nöronların hücre gövdesinden çıkan tek bir akson benzeri uzantı vardır. Dendrit ve akson: Bu uzantı, dendritik ve aksonal süreçleri oluşturmak üzere dallanır. Duyusal iletim: Çoğu unipolar nöron, duyusal verileri merkezi sinir sistemine taşımakla görevlidir. Yerleşim: Unipolar nöronlar, omurgalılar arasında seyrek bulunurken, omurgasızlarda yaygındır. Unipolar nöronlara örnek olarak, omurgalılardaki dorsal kök gangliyonlarında ve bazı kraniyal sinir gangliyonlarında bulunan nöronlar verilebilir.

Evet, beyin omurilik sıvısı (BOS) iyon dengesini sağlar. BOS, sinir hücreleri ile kan damarları arasında madde alışverişini sağlarken, merkezi sinir sistemindeki iyon değişiminin dengede kalmasında etkilidir.