MedeniHukuk

TMK 432, Türk Medeni Kanunu'nun 432. maddesi anlamına gelir ve "Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması"nı düzenler. Bu maddeye göre, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması halinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir. Bu kararın uygulanabilmesi için, kamu görevlileri, bu tür bir durumun varlığını öğrendiklerinde, hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

821. madde, farklı kanunlarda farklı anlamlar taşıyabilir. Türk Medeni Kanunu Madde 821. 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 821. Türk Borçlar Kanunu Madde 821.

Evet, eşini hastanede yalnız bırakan eş kusurlu sayılabilir. Türk Medeni Kanunu'na göre, eşlerin birbirlerine karşı maddi ve manevi destek sağlama yükümlülüğü vardır. Yargıtay'ın kararlarına göre, doğum veya hastalık gibi durumlarda eşine destek olmayan eş tam kusurlu kabul edilir ve bu durum boşanma sebebi olarak gösterilir.

Kısıtlılık kararı olan bir kişi, ancak yasal temsilcisinin rızasıyla evlenebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 128. maddesine göre, yasal temsilci haklı bir sebep olmaksızın bu izni vermekten kaçınırsa, hâkim, küçük veya kısıtlının talebi üzerine evlenmeye izin verebilir.

Mal rejimi sözleşmesi, aşağıdaki hallerde değiştirilebilir: 1. Eşlerin ortak kararı ile: Taraflar, istedikleri mal rejimini kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler. 2. Haklı bir sebebin varlığı halinde: Türk Medeni Kanunu'nun 206. maddesinde sayılan haklı sebepler gerçekleştiğinde, eşlerden birinin talebi üzerine hakim kararıyla mal rejimi değiştirilebilir. 3. Yeni bir mal rejimi sözleşmesi yapılması ile: Eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler.

Şekle aykırılık, belirli durumlarda hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine göre, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Bu bağlamda, şekle aykırılığın ileri sürülmesi, sözleşmenin geçersizliğini iddia etmek anlamına gelir ve eğer bu durum adaletsizlik oluşturuyorsa veya gerçek hakkın tanınmasını engelliyorsa, hakkın kötüye kullanımı olarak kabul edilir.

Üç zümre sistemi, Türk miras hukukunda yasal mirasçıların sınıflandırılmasını ifade eder. Bu zümreler ve içerikleri şu şekildedir: 1. Birinci zümre: Miras bırakanın altsoyudur; çocukları, torunları ve onların torunları gibi doğrudan mirasçıları içerir. 2. İkinci zümre: Miras bırakanın anne ve babası ile onların altsoyudur; kardeşler, yeğenler ve onların çocukları gibi akrabaları kapsar. 3. Üçüncü zümre: Miras bırakanın büyükanne ve büyükbabaları ile onların altsoyudur; amca, hala, teyze ve kuzenler gibi akrabaları içerir. Bir zümre içinde mirasçı bulunduğunda, bir sonraki zümredeki kişiler mirasçı olamaz; bu durum "zümre önceliği ilkesi" olarak adlandırılır.

Evliliğin butlanı davası, evlilik birliğinin baştan itibaren geçersiz sayılması için açılan bir davadır. Türk Medeni Kanunu'na göre evliliğin butlanı iki şekilde olabilir: 1. Mutlak butlan: Evliliğin kurucu unsurlarının eksikliği veya hukuka aykırılık nedeniyle geçersiz sayılmasıdır. 2. Nispi butlan: Evlenmenin geçici hukuka aykırılıklarla yapıldığı durumları kapsar. Evliliğin butlanı davasını açma hakkı Cumhuriyet savcısına, eşlere ve onların yakınlarına aittir.

Evet, boşandıktan sonra medeni hal "bekar" olarak değiştirilebilir. Bu değişiklik, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte otomatik olarak gerçekleşir.

Eşler arasında isim koyma konusunda anlaşmazlık olması durumunda, Türk Medeni Kanunu'nun 195. maddesine göre hakim müdahalesi istenebilir. Bu durumda hakim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır, onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir.

Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 702 ve 703 elbirliği mülkiyeti ile ilgilidir. Madde 702 şu hükümleri içerir: 1. Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. 2. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. 3. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. 4. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır. Madde 703 ise elbirliği mülkiyetinin sona ermesini düzenler ve şu durumları içerir: 1. Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona erer. 2. Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır.

İzale-i şüyu davası, Türk Medeni Kanunu'nun 698. maddesi uyarınca düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 406 gereği kısıtlı olmak, imamlığa engel teşkil etmez. Bu madde, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetme gibi sebeplerle kişiyi kısıtlamayı düzenler. Kısıtlılık durumu, kişinin hukuki işlemlerini yapma ve bazı hakları kullanma yeteneğini kısıtlar, ancak dini görevlerine engel olmaz.

Eşler arasında kişisel malların gelirleri, Türk Medeni Kanunu’na göre paylaşım dışı bırakılır ve bu mallar boşanma durumunda paylaşılmaz. Kişisel mallar şunları kapsar: - Evlilik öncesinde sahip olunan varlıklar; - Miras veya bağış yoluyla elde edilen malvarlığı; - Manevi tazminat alacakları; - Kişisel kullanıma yönelik eşyalar (örneğin, kıyafetler).

Ecrimisil, Türk Medeni Kanunu'nun 995. maddesi ile düzenlenmektedir.

Dahili davalı mirasçıların belirlenmesi için aşağıdaki adımlar izlenmelidir: 1. Ölüm Belgesi ve Mirasçılık Belgesi: Miras bırakanın ölümünü kanıtlayan resmi belgeler ve mirasçılığı gösteren veraset ilamı temin edilmelidir. 2. Kanuni Mirasçılar: Türk Medeni Kanunu'na göre mirasçılar, direkt olarak kanunda belirtilen sıraya göre belirlenir. 3. Vasiyetname: Miras bırakanın vasiyeti varsa, bu belgeye göre de mirasçılar belirlenebilir. 4. Avukat Yardımı: Miras paylaşımı sürecinde hukuki adımların doğru bir şekilde atılması için bir avukattan hukuki yardım alınması önerilir.

Kadın ölünce mal varlığının kime kalacağı, medeni durumuna ve çocuk sahibi olup olmamasına göre değişir: 1. Evli ve çocuğu yoksa: Eş, mirasın dörtte birini alır, geri kalan dörtte üçünü ise diğer yasal mirasçılar (anne-baba, kardeşler vb.) paylaşır. 2. Bekar ve çocuğu yoksa: Miras, öncelikle anne ve babaya, onlar yoksa kardeşlere kalır. Eğer mirasçı olarak kimse bulunmazsa, mal varlığı devlete geçer.

Medeni Usul Hukuku için aşağıdaki kitaplar önerilmektedir: 1. "Medeni Usul Hukuku" - Prof. Dr. Baki Kuru. 2. "Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı" - Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes. 3. "Medeni Usul Hukuku Pratik Çalışmaları" - Murat Atalı, İbrahim Ermenek, Ersin Erdoğan. Ayrıca, Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete başladığından beri sınırlı bir süre daha kullanılmaya devam edecek olan "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu" da önemli bir kaynaktır.

Boşanma davası açıldığında hemen ayrılma durumu, ayrılık kararı verilmesi halinde söz konusu olabilir. Türk Medeni Kanunu'na göre, boşanma davası açan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir. Eğer ayrılık kararı verilirse, evlilik birliği sona ermez, yalnızca ortak hayata ara verilir.

Türk Medeni Kanunu (TMK) 166/3. fıkra, aşağıdaki hallerde uygulanır: 1. Evlilik en az bir yıl sürmüşse ve eşler ya birlikte mahkemeye başvurmuş ya da bir eş diğerinin davasını kabul etmişse. 2. Hakim, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirirse. 3. Boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulursa. Bu şartlar sağlandığında, hakim anlaşmalı boşanmaya karar verebilir.