MedeniHukuk

Eşin kişisel malının geliri, edinilmiş mal olarak kabul edilir. Türk Medeni Kanunu'na göre, kişisel mallar arasında yer alan bir malın gelirleri, edinilmiş malların kapsamına girer.

4722 ve 4721 sayılı kanunlar arasındaki temel fark, 4722 sayılı "Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un, yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar, yürürlükteki tüzük ve yönetmeliklerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilmesini sağlamasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 22/11/2001 tarihinde kabul edilmiş ve 8/12/2001 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 4722 sayılı kanun ise 3/12/2001 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 4721 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar eşler arasında geçerli olacak mal rejimine ilişkin düzenlemeler getirmiştir.

TCDD yazılı sınavında aşağıdaki konular yer almaktadır: 1. Anayasa Hukuku. 2. Medeni Hukuk. 3. Borçlar Hukuku. 4. Ticaret Hukuku. 5. Medeni Usul Hukuku. 6. İcra ve İflas Hukuku. 7. İdare Hukuku. 8. İdari Yargılama Hukuku. 9. Ceza Hukuku. 10. Ceza Usul Hukuku. 11. İş Hukuku. Ayrıca, TCDD gerektiğinde giriş sınavı duyurusunda ilave konular da belirleyebilmektedir.

Eski Medeni Kanuna göre katılma alacağı, mal ayrılığı rejimine tabi olan eşlerden birinin, diğer eşin malvarlığına yaptığı ve karşılığını alamadığı katkı sebebiyle sahip olduğu alacak olarak kabul ediliyordu. Bu alacak hakkı, Medeni Kanunda düzenlenmemiş olmasına rağmen uygulamada tanınmaktaydı ve 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi tutulmaktaydı.

Muris muvazası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında ispat için aşağıdaki unsurlar dikkate alınır: 1. Hukuki Dayanaklar: Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu'nun ilgili maddeleri temel alınır. 2. Gerçek İrade: Mirasbırakanın gerçek iradesinin bağışlama olduğu ve bu iradenin tapuda satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gösterildiği kanıtlanmalıdır. 3. Deliller: Yazılı belgeler, tanık beyanları, bilirkişi incelemeleri ve mirasbırakanın mali durumuna ilişkin belgeler gibi çeşitli deliller sunulur. 4. Zamanlama: Davanın, mirasbırakanın vefatından sonraki belirli bir süre içinde açılması gerekebilir. Dava sürecinde uzman bir avukatla çalışmak, hukuki sürecin doğru yönetilmesi ve olası hataların önlenmesi açısından büyük önem taşır.

Medeni usul kanunu, özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda, hukuk mahkemelerince hangi usul ve esaslar çerçevesinde çözümleneceğini düzenleyen kuralların bütünüdür. Türkiye'de bu alanı düzenleyen temel kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'dur ve 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Boşanmak için evden ayrılan kişi, belirli durumlarda suçlu sayılmaz. Türk Medeni Kanunu'na göre, eşlerden birinin can güvenliğinin olmaması, eşin hukuksuz bağımlılıklarının olması, eşin aldatıyor olması gibi durumlarda diğer eş aynı evde bulunmak zorunda değildir ve kendi güvenliğini koruyabilmek için evden ayrılabilir. Bu tür ayrılmalar boşanma davasına etki etmez ve suç teşkil etmez. Ancak, genel olarak boşanmadan önce evden ayrılmak, evlilik birliğinin sarsılması olarak değerlendirilebilir ve bu durum boşanma davasında kusurlu bir davranış olarak kabul edilebilir.

Ayrılığın üzerinden 4 yıl geçmesi durumunda, eğer daha önce açılmış bir boşanma davası reddedilmiş ve bu karar kesinleştiyse, fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası açılabilir. Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için: Daha önce açılmış olan boşanma davasının reddedilmiş olması gerekir. Ret kararının kesinleşmesinden itibaren en az 1 yıl geçmiş olmalıdır. Bu 1 yıllık süre boyunca eşler arasında ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Bu süreçte hukuki destek almak önemlidir.

Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 512. maddesi, mirasçılıktan çıkarma ile ilgili hükümleri içerir: Maddeye göre: 1. Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir. 2. Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. 3. Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.

TMK 302 ve 303 maddeleri, Türk Medeni Kanunu'nun babalık hükmü ile ilgili düzenlemeleridir. TMK 302 maddesi babalığa karine oluşturan durumları düzenler ve şu şekildedir: > "Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder". TMK 303 maddesi ise hak düşürücü süreleri belirler ve şu şekildedir: > "Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir".

Hukuk alanında yapılan inkılaplar şunlardır: 1. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (20 Ocak 1921). 2. Medeni Kanun (17 Şubat 1926). 3. Ceza Kanunu (1 Mart 1926). 4. Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin Kaldırılması (1924). 5. Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması. 6. Ankara Hukuk Mektebi'nin Açılması (1925).

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'na göre aile, evlilik birliği ile kurulan ve eşlerin birlikte yaşamayı, birbirlerine sadık kalmayı ve yardım etmeyi taahhüt ettiği bir yapıdır. Bu kanuna göre: Eşler, ailenin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler, oturacakları konutu birlikte seçer ve birliği beraberce yönetirler. Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.

Türk Medeni Kanunu'nda beş kitap halinde düzenlenmiş yaklaşık 1030 madde bulunmaktadır.

Türk Medeni Kanunu'na (TMK) göre aileyi temsil etme yetkisi, eşlerden her birine aittir. Ortak yaşamın devamı süresince. Diğer durumlarda. Temsil yetkisi, kişiye sıkı sıkıya bağlı, devredilmez ve vazgeçilmez bir nitelik taşır.

Medeni usulde taraflar, bir davada davacı ve davalı olarak yer alan kişilerdir.

Medeni Hukuk II dersi, genellikle 4 ders olarak sunulmaktadır.

Medeni hukuk pratik çalışmalar kitaplarının sayfa sayıları farklılık göstermektedir: 1. "Medeni Hukuk Pratik Çalışmalar" (Legem Yayınevi) kitabı 248 sayfadan oluşmaktadır. 2. "Medeni Hukuk Pratik Çalışmalar" (Adalet Yayınevi) kitabı ise 195 sayfadan oluşmaktadır.

Hzgd 197 ifadesi, Türk Medeni Kanunu'nun Madde 197'sini ifade ediyor olabilir. Bu madde, eşlerin ayrı yaşama hakkı ve hâkimin alacağı önlemler ile ilgilidir. Özetle, madde şu durumları düzenler: - Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. - Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, hâkim, eşlerin birbirine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.

İsim hakları farklı bağlamlarda farklı kişilere ait olabilir: 1. Çocuğa İsim Koyma Hakkı: Türk Medeni Kanunu'na göre, çocuğa isim koyma hakkı anne ve babaya aittir. 2. Marka İsim Hakkı: İşletmeler veya bireyler, kendi ürün veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmek için kullandıkları isim, logo veya diğer işaretleri tescilleterek isim hakkına sahip olabilirler.

Sağ kalan eşi koruma kanunu, Türk Medeni Kanunu'nun 240. ve 652. maddelerinde yer alan düzenlemelerle ilgilidir. Bu kanunlar, eşlerden birinin vefatı durumunda sağ kalan eşin aile konutu ve ev eşyası üzerindeki haklarını korur. Sağ kalan eşin sahip olduğu haklar şunlardır: - Aile konutu şerhi: Sağ kalan eş, tapuda aile konutu şerhi koydurarak bu hakkı resmileştirebilir. - Dava açma: Mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa veya konut satılmak isteniyorsa, aile konutu hakkının korunması için dava açılabilir. - Oturma ve intifa hakkı: Mahkeme, sağ kalan eşin konut üzerinde oturma veya bu konut üzerinde intifa hakkı tanınmasını tescil edebilir. - Mülkiyet hakkı: Haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşe mülkiyet hakkı da tanınabilir. Bu haklar, yalnızca resmi nikahlı eşler için geçerlidir ve konutun aile konutu olarak kullanıldığının kanıtlanması gereklidir.