• Buradasın

    Küreselleşme

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Bauman'ın akışkan modernite teorisi nedir?

    Zygmunt Bauman'ın akışkan modernite teorisi, modernitenin katı ve belirli bir yapıya sahip olmaktan çıkıp, belirsiz, değişken ve akışkan bir hale gelmesini açıklar. Temel özellikleri: Belirsizlik ve güvencesizlik: İlişkiler, kimlikler ve kariyer yolları belirsizdir; bireyler sürekli değişim ve uyum sağlama baskısı altındadır. Tüketim odaklılık: Tüketim, temel ihtiyaç haline gelmiş ve "kullan-at" tarzı bir yaşam tarzı yaygınlaşmıştır. Bireyselleşme: Bireyler, sosyal bağlardan uzaklaşıp kendi kabuğuna çekilmektedir. Gözetim: Bireyler, güvenlik endişeleri nedeniyle gözetlenmeyi arzular hale gelmiştir. Bauman, akışkan moderniteyi, küreselleşme ve kapitalist sistemin etkisiyle, 1960'lardan sonra ortaya çıkan değişimleri anlamak için geliştirmiştir.

    Kamu-özel işbirliği modeli hangi küreselleşme döneminde ortaya çıkmıştır?

    Kamu-özel işbirliği modeli, 1980'li ve 1990'lı yıllarda ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, dünya genelinde kamu yönetiminde reform hareketleri başlamış ve devletlerin hizmet sunum anlayışı değişmiştir.

    Hiperkültürellik nedir?

    Hiperkültürellik, farklı kültürlerin karşılaşmasını ve iç içe geçmesini tanımlayan bir kavramdır. Hiperkültürellik, 30 yıldır Almanya'da yaşayan ve Berlin'de felsefe dersleri veren Güney Koreli filozof Byung-Chul Han tarafından ortaya atılmıştır. Han'a göre hiperkültürellik, şu anlamları ifade eder: saygılı, meraklı, kozmopolit bir tutum; barış ve kültürel zenginlik perspektifi; ortak bir gelecek hedefi; farklı kültürlerden yeni bir şeyin, yeni bir kültürün ortaya çıkması; sınırların ortadan kalkması, yakınlaşma ve ağ kurma, yani kültürel sınırların olmadığı bir doğal heterojenlik biçimi.

    İletişimin dünyasallaşması ne anlatıyor?

    Armand Mattelart'ın "İletişimin Dünyasallaşması" kitabı, uluslararası iletişimin, çağdaş ulusçulukla birlikte doğuşunu ve evrenselci Aydınlanma çağı ile liberalizmin bu sürece katkısını ele alır. Kitapta, insan hakları temelinde "düşüncenin ve görüşlerin serbest iletişimi"nin bu süreci hızlandırdığı ve farklı alanlarda (haber, sanat, ekonomi, kültür, reklam teknolojileri vb.) güçlerin evrenselleşerek büyük rekabetlere yol açtığı, bunun sonucunda gezegenin tek biçimlenmesi evresine ulaşıldığı ifade edilir. Ayrıca, 1980'lerde yaşanan küreselleşme sürecine paralel olarak, entegrasyon aşamasında ulusçuluk sonrası ekonomi ağları incelenmekte, küreselleşme felsefesinin yarattığı savaşçı söylem ve bu söyleme karşı başkaldırılar ve eleştiriler ele alınmaktadır. Kitap, tekil toplumların giderek daha geniş bütünlere katılmasını ve maddesel, düşünsel ve zihinsel sınırların değişimini de konu edinmektedir.

    Türkiye küreselleşmeye nasıl uyum sağladı?

    Türkiye'nin küreselleşmeye uyum sağlama süreci, özellikle ekonomik ve siyasi küreselleşme alanlarında gerçekleşmiştir. Ekonomik küreselleşmeye uyum şu şekilde özetlenebilir: 1980'de alınan 24 Ocak Kararları ile Türkiye, ithal ikameci ekonomiden ihracata dayalı dışa açık büyüme stratejisine geçmiştir. 1996'da Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'ne girilmiş, bu sayede gümrük vergileri kaldırılmış ve Türk mevzuatı AB ile uyumlaştırılmıştır. Siyasi küreselleşmeye uyum ise şu şekilde gerçekleşmiştir: Türkiye, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve şeffaflık gibi alanlarda reformlar yapmıştır. Uluslararası örgütlerde (BM, AGİT, İİT gibi) aktif bir rol üstlenerek küresel işbirliği çabalarına katılmıştır. Ayrıca, Türkiye'nin jeo-stratejik konumu, küreselleşmenin siyasi ve güvenlik boyutlarında da önemli bir rol oynamasını sağlamıştır.

    90 sonrası küreselleşmenin özellikleri nelerdir?

    1990 sonrası küreselleşmenin bazı özellikleri: Bağlantılılık: Dünyanın farklı coğrafyalarının ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel olarak birbirine bağlı hale gelmesi. Küresel bilinç: Yaygın bir küresel bilincin ortaya çıkması. İletişim ve ulaşım teknolojilerinin gelişmesi: İnternet ve uydu teknolojilerinin gelişmesiyle insanlar arası etkileşimin artması. Çok uluslu şirketlerin etkisinin artması: Çok uluslu şirketler, uluslararası mal ve hizmet ticaretinden turizme kadar birçok ekonomik alanda faaliyet göstermektedir. Finans piyasalarının küreselleşmesi: 1990'larda Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla finans piyasaları tam anlamıyla küresel hale gelmiştir. Ulus devletin zayıflaması: Uluslararası kuruluşlar ve küresel dinamikler, ulus devletlerin karar alma süreçlerini etkilemiş ve egemenliklerini sınırlamıştır. Bölgeselleşme: Dünya, ekonomik, siyasal ve kültürel bağların artmasıyla bölgeselleşmiştir. Gelir adaletsizliğinin artması: Gelişmiş ülkelerde bölgesel eşitsizlikler derinleşmiş ve kalkınma problemleri yeniden ortaya çıkmıştır.

    Valilik logoları neden farklı?

    Valilik logolarının farklı olmasının birkaç nedeni vardır: Coğrafi ve kültürel unsurlar: Logolar, şehrin doğal zenginliklerini, topografik özelliklerini, tarihi ve kültürel mirasını yansıtabilir. Tasarım ve yenileme: Bazı logolar amatörce yapılmış olabilir ve yenilenme ihtiyacı duyabilir. Kurumsal kimlik uyumu: Logolar, Cumhurbaşkanlığı gibi üst kurumlarla uyum sağlamak amacıyla değiştirilebilir. Sembollerin kullanımı: Bazı valilikler, Atatürk gibi figürleri doğrudan kullanırken, bazıları Atatürk'ün mirasını temsil eden sembolleri tercih edebilir. Bu faktörler, valilik logolarının çeşitlilik göstermesine yol açar.

    Aşağıdan küreselleşme nedir?

    Aşağıdan küreselleşme, küreselleşmeye karşı bir duruş olarak ortaya çıkan ve "aktivist" olarak tanımlanan kişiler tarafından desteklenen bir yaklaşımdır. Bu kavram, yukarıdan küreselleşme olarak adlandırılan mevcut durumun aksine, şirketlerin, pazarların ve seçkinlerin küreselleşmesi yerine, işçilerin, cemaatlerin ve ülkelerin kendi ihtiyaçlarını ve çıkarlarını dayatmak üzere birleştiği bir süreci ifade eder. Aşağıdan küreselleşme, genellikle kitlesel bir hareket olarak tanımlanır ve katılımcıları bir araya getiren ortak amaç, karşı-olma temeline dayanır.

    Harm de Blij coğrafya neden önemlidir özet?

    Harm de Blij'in "Coğrafya Neden Önemlidir" kitabının özeti şu şekildedir: Küresel bağlantıların ve değişim hızının artmasına rağmen, coğrafya hakkında her zamankinden daha az bilgiye sahibiz. De Blij, kitabında Çin'in yükselen gücü, Avrupa Birliği'nin istikrarsızlığı, Kuzey Kore'nin nükleer arzuları, Arap Baharı'nın devrimci umutları, Rusya'nın tehlikeli bir düşman olarak konumu ve Afrika'nın çeşitli felaket tehlikeleriyle yüzleşmesi gibi jeo-stratejik konuları coğrafyanın mekânsal bakış açısıyla ele alır. Yazara göre, coğrafya bilgisi sayesinde olaylardaki bağlantılar ve neden-sonuç ilişkileri keşfedilebilir.

    Hindistan neden İngilizce konuşuyor?

    Hindistan'ın İngilizce konuşmasının birkaç nedeni vardır: Britanya'nın sömürge geçmişi. Eğitim sistemi. Hint dilleriyle benzerlikler. Ancak, Hindistan'da nüfusun yalnızca küçük bir yüzdesi İngilizce'yi akıcı bir şekilde konuşmaktadır.

    Kültürel yozlaşma sorunu nedir?

    Kültürel yozlaşma, bir toplumun geleneksel değerlerinden uzaklaşarak yabancı ve genellikle yozlaştırıcı unsurlara yönelmesi olarak tanımlanabilir. Kültürel yozlaşmanın bazı nedenleri: Küreselleşme. Medya ve popüler kültür. Kentleşme. Eğitim ve aile yapısı. Kültürel yozlaşmanın bazı sonuçları: Kimlik krizi. Geleneklerin kaybı. Toplumsal bağların zayıflaması. Dil ve sanatın zarar görmesi.

    Küreselleşme sürecinde Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin dönüşümü nedir?

    Küreselleşme sürecinde Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin dönüşümü, 1999 yılından itibaren bir dizi yasal düzenleme ile gerçekleştirilmiştir. Bu dönüşümde öne çıkan bazı unsurlar şunlardır: 4447 sayılı kanun: Sosyal güvenlik kuruluşlarının gelirlerini artırmaya ve giderlerini azaltmaya yönelik düzenlemeler getirmiştir. 5502 ve 5510 sayılı kanunlar: SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bünyesinde birleştirilmesi ve Genel Sağlık Sigortası'nın (GSS) uygulanması gibi yapısal değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES): Sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak uygulamaya konulmuştur. Bu dönüşüm, sosyal güvenlik sisteminin finansman sorunlarını hafifletmeyi ve toplumun tamamını kapsayacak şekilde yeniden yapılandırmayı amaçlamıştır.

    Küresel kültür ve yerel kültür nedir?

    Küresel kültür, dünya toplumlarının birbirine benzemesi ve tek bir kültür altında birleşmesi sürecini ifade eder. Yerel kültür ise, belirli bir toplumun veya bölgenin kendine özgü gelenek, görenek, dil, sanat ve yaşam tarzlarını içerir. Küresel ve yerel kültür arasındaki etkileşim, sürdürülmesi gereken bir denge halindedir.

    Finansallaşma küresel kapitalizmin geleceği ne anlatıyor?

    "Finansallaşma, Borç Krizi ve Çöküş: Küresel Kapitalizmin Geleceği" kitabı, küresel krizin eleştirel bir politik ekonomi perspektifinden değerlendirilmesini sunar. Kitapta ele alınan bazı konular şunlardır: ABD krizi: 2000'li yıllarda işçi sınıfı ve toplumun yoksul kesimlerinin borçlandırılması, kredi sisteminin tıkanmasına ve finansal krize yol açtı. Avro Bölgesi'nde borç krizi: Krizin devletlerin iflaslarına dönüşmesi ve Güney Avrupa'daki etkileri. Neoliberalizm: Kitap, yaşanan dönüşümün "daha fazla neoliberalizm" anlamına geldiği tespitinde bulunur. Türkiye ekonomisi: Küresel kriz bağlamında Türkiye ekonomisinin analizi ve 64. Hükümetin ekonomi politikasının değerlendirilmesi. Kitap, 2008 krizinin kapitalizmin nihai krizi olmadığı ve daha fazla neoliberal politika anlamına geldiği sonucuna varır.

    İktisatçılar küreselleşmeyi nasıl tanımlar?

    İktisatçılar küreselleşmeyi ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda değerlerin ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılması olarak tanımlarlar. Ekonomik küreselleşme ise ülke ekonomilerinin dünya ekonomisiyle entegrasyonunu, sermaye, mal ve emek akışkanlığının artış göstermesi sonucu ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin yaygınlaşmasını ve ülkelerin birbirine yakınsamasını ifade eder. Küreselleşme, farklı toplumsal kültürlerin ve inançların daha yakından tanınması, ülkeler arasındaki her türlü ilişkinin yaygınlaşması ve yoğunlaşması, ideolojik ayrımlara dayalı kutupların ortadan kalkması gibi sonuçları da beraberinde getirir. Küreselleşmenin hem avantajları hem de dezavantajları bulunmaktadır.

    Melezleşme sinema için neden önemlidir?

    Melezleşme, sinema için önemlidir çünkü: Yeni anlatı biçimleri yaratır. Kültürel çeşitliliği yansıtır. Üretim ve tüketimi etkiler. Yenilik ve çeşitlilik sunar.

    Osman Özkul kültür ve küreselleşme ne anlatıyor?

    Osman Özkul'un "Kültür ve Küreselleşme" kitabı, kültür ve küreselleşme ilişkisini iki ana boyutta ele alır: 1. Kültürel boyut: Kültür sosyolojisinin temel kavram, sistem ve doktrinlerini açıklar ve eleştirel olarak yorumlar. Kültürün tarihi, kavram olarak anlamları üzerine yapılan tartışmalar ve kültür değişmeleri olgularını inceler. 2. Küreselleşme boyutu: Küreselleşme olgusunu farklı perspektiflerden açıklar ve sonuçları üzerine düşünceler üretir. Küreselleşmenin milli ve yerel kültürler üzerindeki etkilerini eleştirel olarak tartışır. Kitapta ayrıca, küreselleşmenin kültürel asimilasyon, entegrasyon, kültürler arası farklar ve çatışmalar gibi etkileri de ele alınır.

    Kültür ve sanat neden endüstri haline geldi?

    Kültür ve sanatın endüstri haline gelmesinin bazı nedenleri: Küreselleşme ve kitle iletişim araçlarının gelişmesi. Kapitalizmin etkisi. Neo-liberal politikalar. Tüketim kültürünün yükselişi. Kültür endüstrisi, sanat eserlerini meta haline getirerek ticari bir malın alım sürecindeki aşamalarla değerlendirir.

    Hiperküreselleşme ve hiperkültür nedir?

    Hiperküreselleşme ve hiperkültür kavramları, küreselleşme ve kültürle ilgili şu şekilde tanımlanabilir: Hiperküreselleşme: 1990'larda, teknoloji, iletişim, kültür, ideoloji, finans, üretim, göç ve çevre konularındaki gelişmelerin dünyayı nasıl değiştirdiği tartışılırken ortaya atılan bir terimdir. Hiperkültür: Güney Koreli filozof Byung-Chul Han tarafından ortaya atılan bir terimdir. Hiperkültür, aynı zamanda, kültürel gerilimlerin olumsuzluğuyla beslenmiş olan kültürlerarasılıktan ve çok kültürlülükten de farklıdır.

    Yabancılar neden yabancılaşıyor?

    Yabancıların yabancılaşmasının bazı nedenleri: Bireysel faktörler: Kendine yeterince değer vermeme, özgüven eksikliği, sosyal ilişkilerde zorluk çekme ve toplumda kabul edilmeme. Toplumsal nedenler: Toplumun değerleri, normları ve beklentileriyle uyum sağlayamama, kültürel farklılıklar ve sosyal dışlanma. Ekonomik faktörler: İşsizlik, yoksulluk ve ekonomik güvencesizlik. Psikolojik nedenler: Depresyon, anksiyete, travmatik deneyimler ve kişilik bozuklukları. Teknolojik gelişmeler: İnternet ve sosyal medyanın aşırı kullanımı, gerçek ilişkilerden kopmaya ve sanal bir dünyaya gömülmeye yol açabilir. Yabancılaşma, bireysel ve toplumsal düzeyde ortaya çıkabilir ve kişinin kendine, topluma ve diğer insanlara karşı uzaklaşmasına neden olabilir.