KitapAnalizi

Ölü Ozanlar Derneği, öğrencilerin hayatlarına yeni bir bakış açısı getirmek ve onları geleneksel değerlerin sınırlarından kurtarmayı amaçlar. Filmin temel mesajı: Bireylerin kendi hayatlarının öznesi olması gerektiğidir. Eserde ayrıca derin bir sistem eleştirisi yapılır: Eğitim sistemine eleştiri; Militarist yaklaşımlarla evden başlayan "babalık" sistemine eleştiri; Otoriteye teslim olmanın mutluluğunu yaşayan kadınlara eleştiri; Sınıfsal kısıtlamaları hisseden öğrencilere eleştiri.

Tilki ve gül, Küçük Prens'e farklı nedenlerle eşlik eder: Tilki, Küçük Prens'e insanlar ve arkadaşlıklar hakkında önemli dersler verir. Gül, Küçük Prens'in sevgi ve sorumluluk konularında öğütler almasını sağlar. Küçük Prens ile gül arasındaki ilişki, bağlanma kuramını anlamak için de örnek bir yapı olarak kullanılır.

Peyami Safa'nın "Canan" adlı romanının ana fikri, tutkuların baskısıyla birtakım vaatler ve geçici hevesler peşinde koşarak, bu uğurda bazı kutsal değerleri zedelemeyi göze alanların, sonuçta hüsran ve pişmanlıktan başka bir şey elde edemeyeceğidir.

Antabus kelimesi farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. Kitap: Seray Şahiner'in "Antabus" adlı kitabı, Leyla Taşçı'nın hayatını anlatır. İlaç: Antabus (disülfiram), alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Ayrıca, "antabus" halk arasında, eşleri içenlerin birbirlerine tavsiye ettiği, habersiz verildiğinde ölümcül olabilecek bir ilaç olarak da bilinir.

Necip Hablemitoğlu'nun Köstebek adlı kitabı, Gülen Hareketi'nin (kitapta Fethullahçılar olarak ifade edilmektedir) yapılanmasını, hedeflerini, söylemlerini ve eylemlerini konu alır. Kitapta, örgütün yargı, emniyet teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT gibi kilit noktalarda nasıl örgütlendiği anlatılırken, bu yapılanmaya destek veren devlet adamlarından da bahsedilir. Ayrıca, Köstebek'te dış kapağındaki üst başlıkta yer alan “Pirincin içindeki siyah taştan değil beyaz taştan korkun.” sözü, kitabı özetlemektedir. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmiştir. Kitap, Hablemitoğlu'nun ölümünden sonra eşi Şengül Hablemitoğlu tarafından bastırılmıştır.

"Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat" kitabı, Hanefi Avcı'nın anılarını ve görüşlerini anlatır. Kitabın iki ana bölümü vardır: 1. Devlet: Polislik kariyerini, JİTEM ile ilgili cinayetleri, Cem Ersever'i, 28 Şubat sürecini ve Susurluk kazasını anlatır. 2. Cemaat: Fethullah Gülen cemaatini, emniyetteki kadrolaşmasını ve yasadışı dinlemelerini eleştirir. Kitapta, insanların uzun süre kaldıkları ortamda yanlışlıklara ve anormalliklere alıştıkları ve bunları kabullendikleri teması da işlenir.

Sabahattin Ali'nin "Çaydanlık" adlı öyküsü, yazarın 1932-1933 yılları arasında hapis yattığı Sinop ve Konya cezaevlerinde gözlemlediği bir olaya dayanmaktadır. Öykünün konusu, hastane revirinde yatan yaşlı, geveze, ukala ve çıkarcı Süleyman Efendi ile ona hizmet eden saf köylü genci Satılmış'ın hikayesidir. Bu öykü, yazarın hapishanedeki anılarını yansıtmakta olup, en sevdiği hikayelerden biri olarak kabul edilir.

Thomas Hardy'nin "Tess" kitabının konusu, iyi eğitim alamamış saf bir köylü kızı olan Tess'in, soylu bir aile ile akrabalık iddiasında bulunması ve bu ailenin yanına gönderilmesiyle başlayan olayları anlatır. Kitap, Victoria döneminin muhafazakâr cinsellik anlayışına bir eleştiri getirirken, toplumdaki egemen normları, sınıf sistemini, evliliği, dini ve cinselliği tartışmaya açar.

"Mutlukent'in Yöneticisi" kitabında kişileştirme örnekleri, özellikle kentin yöneticisi olma yarışması bağlamında görülebilir. Kitapta, Emircan'ın bilge babası tarafından yazılan bir kitap aracılığıyla Emircan, dilini ve düşünce dünyasını geliştirerek bu yarışmaya katılır ve yönetici olur. Ancak, kitapta doğrudan kent veya diğer unsurlar için kişileştirme örnekleri bulunmamaktadır. Özetle: - Kişileştirme: Doğrudan kent veya diğer unsurlar için değil, daha çok Emircan'ın gelişimi ve yarışma süreçleri üzerinden işlenmiştir.

Friedrich Nietzsche'nin "Ahlakın Şeceresi" kitabı, ahlaki değerlerin kökenini ve gelişimini araştırır. Kitabın ana konuları: çağdaş ahlakın psikolojisi ve tarihi; sağlık, anlam ve acı; hayatı onaylayan yeni değerler. Nietzsche, mevcut ahlaki değerlerin insan hayatını kendi kendini yadsımaya yönlendirdiğini ve bu durumun insanlığı "son insan" tipine doğru götürdüğünü iddia eder. Kitap, Nietzsche'nin başyapıtlarından biri olarak kabul edilir ve çağdaş ahlaki düşüncenin önemli eserlerinden biri olarak değerlendirilir.

"Beyaz Zambaklar Ülkesinde" kitabı, Finlandiya'nın modernleşme ve kalkınma mücadelesini anlatır. 19. yüzyılın ortalarında bataklıklarla kaplı, fakir ve kültürel anlamda geri kalmış olan Finlandiya'da, bir grup idealist aydın ülkeyi yeniden ayağa kaldırma kararı alır. Finlandiya halkı, eğitim, tarım ve ekonomi başta olmak üzere birçok alanda kalkınarak, bataklıklar ve kayalıklar ülkesinden, "beyaz zambaklar ülkesi"ne dönüşür. Kitap, herhangi bir ülkenin karanlıktan aydınlığa çıkış yolculuğunu anlamak isteyen herkese hitap eder.

Çalıkuşu kitabının analizi şu şekilde yapılabilir: Olay Örgüsü ve Kurgusal Yapı. Tema ve Çatışma Analizi. Dil ve Anlatım. Genel Değerlendirme. Çalıkuşu kitabının analizi için aşağıdaki kaynaklar da kullanılabilir: edebievren.com; netinceleme.com; sabah.com.tr; edebiyatvesanatakademisi.com.

Italo Calvino'nun "Görünmez Kentler" adlı eseri, kentlerin ruhunu ve insan ile kent arasındaki ilişkiyi ele alır. Eserde, ünlü gezgin Marco Polo'nun, Tatar hükümdarı Kubilay Han'a gezip gördüğü kentleri "hatırında kaldığı kadarıyla" anlattığı hayali diyaloglar yer alır. Kitabın bazı temaları: Kimlik krizi. Takas ve karşılıklı bağımlılık. Gerçeklik ve hayal. Kentlerin ruhu. Kitap, geleneksel anlatı yapısından farklı olarak, belirli bir sonu olmayan, birbirinden kopuk hikayelerden oluşur.

Özgür Balpınar'ın "Güneşe Koşmak" kitabı, Filistinli Leyla'nın koşma tutkusunu ve özgürlük mücadelesini anlatır. Kitapta işlenen bazı konular: Koşmanın anlamı: Leyla, tehlikelerden kaçmak için değil, bir şeye kavuşmak için koşar. Olimpiyatlar ve temsil: Leyla, ülkesini temsil etmek ve adını dünyaya duyurmak için Türkiye'deki olimpiyatlara katılır. Psikolojik zorluklar: Savaş ve kayıpların yarattığı moral bozukluğu ve motivasyon düşüklüğü. Filistin'de yaşam: İşgal ve zulmün gölgesinde geçen bir hayat. Umut ve azim: Leyla'nın zorluklara rağmen pes etmeyen ruhu. Yazar, Filistin halkının yaşadığı gerçekleri ve güneşin herkes için erişilebilir olma mücadelesini de işler.

Hakkı, "Cumhuriyet'in İlk Sabahı" kitabında, babasının savaştan sağ salim dönmemesi nedeniyle üzgündür. Hakkı'nın babası, cepheden döndüğünde dizden aşağısı olmayan, zayıflamış, benzi sararmış ve sessiz bir adam olarak geri dönmüştür.

Beyaz Yele kitabının ana fikri şu şekilde özetlenebilir: İnsan ve hayvanların dostluğu. İnsanların aç gözlülüğü. Dostluk ve güvenin uzun zaman ve emek gerektirdiği gerçeği. Fedakarlık.

Nilgün Abisel'in "Sessiz Sinema" kitabı, sinemanın gelişimini hem tarihsel hem de kuramsal boyutlarıyla ilk sesli filmin çekildiği yıla kadar geçen süre içinde inceliyor. Kitapta, çekilen yüzlerce film arasından sıyrılan ve fark yaratan filmlerin analizleri yapılarak sinema tarihine katkıları anlatılıyor. Ayrıca, kitapta şu konular da ele alınıyor: filmsel anlatım ve "film dili"; film izlemenin etkileri; filmin taşıdığı anlamlar. Nilgün Abisel, bu konuları işlerken sinema üzerine yapılan kuramsal tartışmaları da değerlendiriyor.

Blaise Pascal'ın "Düşünceler" kitabı, temelde Hıristiyan ilahiyatı üzerine düşünceler içerir ve Hıristiyan dininin hakikatini rasyonel bir biçimde savunur. Kitap, aynı zamanda insanın özünü, ahlaki kuralları, duygusal varlığını ve tanrıyla olan ilişkilerini ele alır. Pascal, el yazılarının ve anekdotlarının kitap haline getirilmesiyle oluşan eserinde, dine yaklaşım, insanın hataları, kendini tanıma, hakikat arayışı gibi konularda da görüşler sunar. Ayrıca, teoloji dışında hentbol dışındaki tüm sporları ahmakça bulmak, tiyatronun çok tehlikeli olması, haz ve tutkunun yanıltıcı oluşu gibi ilginç açıklamalar da yer alır.

"Yorgunluğun Ertesi" kitabı, Ahrâz Snr tarafından yazılmış bir şiir kitabıdır. Kitapta yer alan bir alıntı şu şekildedir: > "Ben karaladım kendimce, Herkes okur kendince… Mevzu kalemin ne karaladığı değil, kelamın ne anlatmak istediği. Kime neyi hatırlatıp neyi yaşatacağına okuyanlar karar verecek".

Uyku kitabının ana fikri, farklı eserlere göre değişiklik göstermektedir: Hüsnü Arkan'ın "Uyku" kitabı: İşlediği bir suçtan dolayı uyku cezası alan bir adamın, yıllar boyu süren uykusunda yaşadığı düşleri anlatan bu kitapta, yazar distopya ve ütopyaya yer vermiştir. Haruki Murakami'nin "Uyku" kitabı: Bu eserde, bir türlü uyuyamayan bir kadının hikayesi anlatılır. Annelies Verbeke'nin "Uyku" kitabı: Bu romanda, uykusuzluk çeken Maya ile Benoit’nın hikayesi işlenir.