KalpSağlığı

Kalp hastası taburcu olduktan sonra dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır: İlaç kullanımı: Doktorun önerdiği ilaçları düzenli ve eksiksiz kullanmak, doz değişikliği yapmamak ve unutulan dozları telafi etmemek gerekir. Yara bakımı: Yara yerlerini her gün kontrol etmek, kızarıklık, şişlik, akıntı ve kötü koku gibi enfeksiyon belirtilerinde doktora başvurmak gerekir. Beslenme: Az yağlı ve az tuzlu bir diyet uygulamak, doktor sıvı kısıtlaması önermediyse bol su içmek ve protein yönünden zengin gıdalarla beslenmek önemlidir. Fiziksel aktivite: İlk hafta evde istirahat etmek, ardından günde 15 dakika yürüyüşle başlayıp her gün 5 dakika artırarak 6 hafta sonunda kesintisiz 45 dakika yürüyebilecek seviyeye ulaşmak önerilir. Hasta ziyaretleri: Ameliyat sonrası vücudun savunma mekanizmaları baskılanır, bu nedenle ziyaretçi sayısını kısıtlamak ve bulaşıcı hastalığı olanlarla aynı ortamda bulunmamak gerekir. Göğüs kafesi koruması: Göğüs kemiğinin kaynaması için ilk 2 ay sırt üstü yatmak, öksürürken ve yürürken göğüs korsesi kullanmak gerekir. Taburculuk sonrası dikkat edilmesi gereken kurallar, yapılan ameliyata ve hastanın durumuna göre değişiklik gösterebilir. En doğru bilgi için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Telekardiyografi (Tele), genellikle şu durumlarda çekilir: Doğumsal ve edinsel kalp hastalıklarının tanısı için. Fizik muayeneden sonra. Uygun bir telekardiyografi, hasta ayakta iken ve hasta nefesini alıp tutmuşken (inspiryumda) çekilmelidir.

Atriyal fibrilasyon (AF) ve supraventriküler taşikardi (SVT) arasındaki temel farklar şunlardır: Köken aldığı bölge: AF, kalbin üst odacıkları olan atriyumda (kulakçıklarda) meydana gelir. Kalp atış hızı: SVT'de kalp atış hızı genellikle dakikada 150-250 atış arasında olup düzenlidir. Semptomlar: Her iki durumda da çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi ve yorgunluk gibi benzer semptomlar görülebilir. Teşhis ve tedavi için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Aritmiye (kalp ritim bozukluğuna) neden olan bazı hastalıklar şunlardır: Kalp hastalıkları: Koroner arter hastalıkları, kalp yetmezliği, kalp krizi, kalp dokularında iltihaplanma, kalp kapak hastalıkları ve doğuştan gelen kalp hastalıkları. Tiroid bezinin hastalıkları: Tiroid bezinin az veya fazla çalışması. Hormonal problemler. Kansızlık. Ateş ve enfeksiyon. Fazla miktarda kafein, sigara, alkol tüketimi ve uyuşturucu madde kullanımı. Bazı ilaçlar. Psikolojik faktörler: Kaygı bozuklukları, stres. Aritmi, kalp dışı nedenlerle de meydana gelebilir.

Evet, kardiyoloji kolesterolle ilgilenir. Kardiyologlar, yüksek kolesterolün neden olduğu kalp ve damar hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve önlenmesinde uzmanlaşmıştır. Kolesterol seviyeleriyle ilgili bir sorun olduğunda, genellikle ilk olarak aile hekimine başvurulur.

Kardiyolojide Kaplan skoru hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, kardiyolojide kullanılan bazı skorlama sistemleri şunlardır: HEART Skoru: Kardiyak risk değerlendirmesinde kullanılır. Koroner Kalsiyum Skorlaması (Agatston Skoru): Koroner arterlerdeki kalsiyum birikintilerini ölçerek kalp hastalığı riskini değerlendirir. Ayrıca, kardiyolojide risk hesaplamalarında kullanılan genel bir tablo da bulunmaktadır. Kardiyoloji ile ilgili konularda doğru bilgi ve yönlendirme için bir kardiyoloğa başvurulması önerilir.

Hayır, troponin ve hs troponin aynı değildir. Troponin, kalp kası hücrelerinde bulunan ve kalp hasarı durumunda kana karışan bir proteindir. Hs troponin ise, kalp kasında çok küçük hasarlar olduğunda bile troponin artışını gösterebilen, daha düşük troponin seviyelerini tespit edebilen yüksek hassasiyetli troponin testlerini ifade eder. Normal troponin değerleri genellikle 0-0,04 ng/mL arasında değişirken, hs-cTn için normal değerler genellikle 14 ng/L'nin altındadır.

Ranolazin, kalp ile ilgili göğüs ağrısını tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. Ranolazinin bazı işlevleri: Miyokardın oksijen tüketimini azaltma. Angina sıklığını azaltma ve egzersiz süresini uzatma. Antiaritmik etki. Ranolazinin etki mekanizması, geç Na kanallarını inhibe ederek hücre içi sodyum ve kalsiyum birikimini engellemesine dayanır. Ranolazinin kullanımı, ciddi böbrek veya karaciğer sorunları, bazı enfeksiyonların tedavisi için kullanılan ilaçlar ve güçlü sitokrom P3A4 inhibitörleri ile birlikte kullanım gibi durumlarda kontrendikedir.

İskemiye neden olan bazı hastalıklar: Ateroskleroz. Kan pıhtıları (tromboz). Emboli. Damar spazmları (vazospazm). Düşük kan basıncı (hipotansiyon). Dış baskı. Doğuştan gelen damar anomalileri. Yüksek kan viskozitesi. İnflamasyon (iltihap). Travma.

Düşük sodyumlu suyun doğrudan bir faydası bulunmamaktadır. Ancak, düşük sodyumlu diyetin genel olarak sağlığa bazı faydaları vardır: Kan basıncını düşürür. Kalp hastalığı ve yüksek tansiyon riskini azaltır. Böbrek hastalığı riskini düşürür. Kemik sağlığını korur, fazla tuzun kemiklerden kalsiyum kaybına neden olmasını engeller. Diyabet kontrolünü destekler, kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Mide kanseri riskini azaltabilir. Düşük sodyumlu diyet, özellikle böbrek hastalığı, kalp damar hastalığı ve yüksek tansiyonu olan kişilere önerilir. Sodyum seviyeleri konusunda bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Mitral kapak ameliyatının gerekip gerekmediği, mitral kapak yetmezliğinin derecesine, hastanın şikayetlerine ve sağlık durumuna göre belirlenir. Mitral kapak yetmezliğinde ameliyat kararı verilirken göz önünde bulundurulan bazı kriterler şunlardır: şiddetli/ileri (4. derece) mitral yetmezlik; ritim bozuklukları; kalbin kasılma gücünün azalması; kalbin çaplarının büyümesi; akciğer basıncının artması. Mitral kapak yetmezliği şüphesi durumunda, doğru teşhis ve tedavi için bir kardiyoloji uzmanına başvurulması önerilir.

Tıkalı damarlar anjiyoda aşağıdaki yöntemlerle temizlenebilir: Balon tedavisi (anjiyoplasti). Stent yerleştirme. Anjiyo işlemi genellikle lokal anestezi altında yapılır ve çoğu vakada hasta için minimal rahatsızlık ve ağrı ile sonuçlanır. Anjiyo, yalnızca bir uzman doktor tarafından ve uygun tıbbi koşullarda gerçekleştirilmelidir.

KAH (koroner arter hastalığı) riski yüksek, koroner arter hastalığı geliştirme ihtimalinin artmış olması anlamına gelir. KAH riskini artıran bazı faktörler şunlardır: Değiştirilemeyen risk faktörleri: Ailede KAH öyküsü, yaşlanma, erkek cinsiyet. Değiştirilebilen risk faktörleri: Sigara ve alkol kullanımı, hipertansiyon, sedanter yaşam, stres, aşırı kilo, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği. Risk faktörlerinin varlığı, KAH gelişeceğini kesin olarak göstermez, ancak dikkatli olunması gerektiğini belirtir.

KAH (koroner arter hastalığı) riski yüksek, koroner arter hastalığı geliştirme ihtimalinin artmış olması anlamına gelir. KAH riskini artıran bazı faktörler şunlardır: Değiştirilemeyen risk faktörleri: Ailede KAH öyküsü, yaşlanma, erkek cinsiyet. Değiştirilebilen risk faktörleri: Sigara ve alkol kullanımı, hipertansiyon, sedanter yaşam, stres, aşırı kilo, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği. Risk faktörlerinin varlığı, KAH gelişeceğini kesin olarak göstermez, ancak dikkatli olunması gerektiğini belirtir.

Normal sinüs ritmi, kalbin düzenli olarak 60-100 atım/dakika hızında çalıştığını ve P dalgaları ile QRS komplekslerinin düzenli bir şekilde birbirini takip ettiğini gösterir. Zayıf R dalgası ise EKG'de ventriküllerin kasılmasını temsil eden R dalgasının genliğinin düşük olduğunu ifade eder. Bu durum, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir, örneğin: Kalp blokları. Miyokard infarktüsü. Hiperkalemi. Zayıf R dalgasının nedenini kesin olarak belirlemek için bir sağlık profesyoneline danışılması önerilir.

"Tüborcin" hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, benzer isimlere sahip bazı ilaçlar ve takviyeler hakkında bilgi mevcuttur: Tobrofin: Veteriner antienflamatuvar, analjezik ve antipiretik bir ilaçtır. Tribüsteron: Vücut geliştirme ve spor performansını artırmak için kullanılan doğal bir takviyedir. Herhangi bir takviye veya ilaç kullanmadan önce bir uzmana danışılması önerilir.

Endokardit, genellikle bakteriler nedeniyle ortaya çıkar, ancak mantarlar ve diğer mikroorganizmalar da bu duruma yol açabilir. Endokardite neden olan bazı faktörler: Diş çekimleri veya diş eti enfeksiyonları. Cilt yaralanmaları ve enfeksiyonlar. Cerrahi prosedürler. İntravenöz ilaç kullanımı. Bağışıklık sisteminin zayıf olması. Endokardit, hızlı teşhis edilip tedavi edilmediğinde yaşamı tehdit edici olabilir.

Hamilelikte kalpte ritim bozukluğunun bazı nedenleri: Artan kan hacmi: Gebelik sırasında vücuttaki kan miktarı artar, bu da kalbin daha hızlı atmasına ve ritim bozukluklarına yol açabilir. Stres ve anksiyete: Hamilelik süreci, stres ve endişeyi artırarak ritim bozukluklarını tetikleyebilir. Hormonal değişiklikler: Gebelikteki hormonal düzen değişikliği, kolesterolün yükselmesine ve kanın akışkanlığının yavaşlamasına neden olarak ritim bozukluklarını ortaya çıkarabilir. Kansızlık (anemi): Kansızlık durumunda dokulara yeterli oksijen taşınamadığı için kalp daha hızlı atar ve bu durum ritim bozukluklarına yol açabilir. Tiroid problemleri: Hipertiroidi gibi tiroid bezinin aşırı hızlı çalışması, kalp çarpıntısına neden olabilir. Önceki kalp hasarı: Önceki bir hamilelikten kaynaklanan kalp hasarı, ritim bozukluklarını tetikleyebilir. Ritim bozukluğu belirtileri varsa, doğru tanı ve tedavi için bir kardiyoloji uzmanına başvurulması önerilir.

Efor testi genellikle güvenli bir yöntemdir, ancak bazı riskler taşıyabilir. Efor testinin olası riskleri ve komplikasyonları: göğüs ağrısı; baş dönmesi ve bayılma; nefes darlığı; ciddi ritim bozuklukları; kalp yetmezliği; kalp krizi (çok nadir). Efor testi, ciddi kalp yetmezliği, kontrolsüz yüksek tansiyon, aktif kalp krizi, ağır aort darlığı gibi durumlarda önerilmez. Test sırasında herhangi bir yan etki görüldüğünde, test hemen durdurulur. Efor testi yaptırmadan önce bir doktora danışılması önerilir.

Evet, aort genişlemesi ekokardiyografide (EKO) tespit edilebilir. EKO, özellikle kalpten çıkan ilk bölümdeki (çıkan aorta) anevrizmaları belirlemede etkilidir.