İslamHukuku

Dedelerin torunlar üzerindeki hakkı, miras hukuku kapsamında değerlendirilir. Dededen toruna doğrudan miras geçişi, ancak belirli koşullar altında mümkündür: Babanın vasiyeti: Eğer baba, kendi babasından (dede) kalan mirası vasiyetname ile doğrudan kendi çocuklarına (torunlara) bırakmışsa, bu durumda mirasın torunlara geçişi mümkündür. Babanın vefat durumu: Baba vefat etmişse, onun mirası kendi yasal varislerine geçer ve bu durumda babanın çocukları olan torunlar, dededen kalan mirası dolaylı olarak alabilirler. Torun, doğrudan dedesine mirasçı olamaz; miras, genellikle önce anne veya babaya geçer. İslam miras hukukunda, bazı âlimler, dedenin, vefat eden evladının miras payı kadar bir miktarı torunlarına vasiyet etmesi gerektiğini savunur.

Varlık ve yokluk illeti, İslam hukukunda kullanılan kavramlardır. Varlık illeti, bir hükmün varlığını sağlayan, hükmün kendisine dayandığı vasıftır. Yokluk illeti ise bir hükmün yokluğunu gerektiren, hükmün bağlandığı şart veya engeldir. Bu kavramlar, hükümlerin zamansal etkisini anlamak için de kullanılır.

İhtikâr, İslam hukukunda yasaklanmıştır. Türk Ceza Kanunu'nda ise ihtikâr, "Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde 240. madde ile suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, ihtikârın hangi kanuna dayanarak yasaklandığına dair spesifik bir bilgi bulunmamaktadır.

"Şad mehre" ifadesinin anlamı hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, "şad" ve "mehre" kelimelerinin anlamları şu şekildedir: Şad: Farsça kökenli bir kelime olup, "sevinçli, mutlu" anlamına gelir. Mehre: Hind okyanusu sahili ile Hadramut arasında bir ülkenin adı olarak geçmektedir. Eğer bu ifade bir isim veya terim ise, daha fazla bağlam veya açıklama gerekebilir.

Körlerin şahitliği, İslam hukukuna göre genellikle caiz değildir çünkü körler, hasımları birbirinden ayırmakta zorlanır. Ancak, bazı durumlarda kabul edilir: Ölüm hususunda. Neseb hususunda. Mutlak mülkiyet hususunda. Tercümanlık hususunda. Zabt hususunda. Türkiye Noterler Birliği, yasal olarak körlerin noter işlemlerinde şahitsiz işlem yapabilmelerine rağmen, bazı işlemler için iki şahit bulundurma zorunluluğu getirmektedir.

Prof. Dr. Hamdi Döndüren'in yazdığı bazı kitaplar: Delilleriyle İslâm İlmihali; Delilleriyle Aile İlmihali; Güncel Fıkhî Meseleler; Evrensel Çağrı: Kur'an-ı Kerim; İslâmî Ölçülerle Ticaret Rehberi; Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali; Günümüzde Vakıf Meseleleri; Hac ve Umre Duaları; Ahkamu'l Kur'an (10 Cilt Takım). Ayrıca, Girişim Sermayesi: İslam Ekonomisi Açısından Bir İnceleme adlı bir kitabı da bulunmaktadır.

Gelin-kayınpeder konusu, genellikle aile içi ilişkiler ve bu ilişkilerde ortaya çıkan dinamikler etrafında şekillenir. Bu ilişkiler, çeşitli nedenlerle gerilimlere yol açabilir: Bağımsızlık ve sınırlar: Kayınpeder ve kayınvalide, genç çiftin bağımsızlığını kabullenmekte zorlanabilir ve bu durum, kişisel alan ve karar alma süreçlerine müdahale edilmesine neden olabilir. Kültürel ve kişilik farklılıkları: Farklı aile yapısı ve kültürel değerler, anlaşmazlıklara yol açabilir. İletişim sorunları: Etkili iletişim eksikliği, yanlış anlamalara ve çatışmalara neden olabilir. Finansal konular: Finansal konularda farklı görüşler ve beklentiler, gerilime neden olabilir. Kıskançlık: Kayınpeder veya kayınvalide, eşin dikkatini ve sevgisini paylaşmak zorunda kalmaktan rahatsız olabilir. Ayrıca, "Kayınpeder & Gelin Aşkı - Şakir Paşa Ailesi" adlı bir dizi, bu konuyu işlemiştir.

Kaynananın gelinine yardım etmesi şart değildir, ancak İslam'da gelin ve kaynana arasında karşılıklı saygı, iyi davranış, iletişim, destek ve yardım gibi sorumluluklar bulunmaktadır. Bazı durumlarda, kaynananın yardım etmemesi, örneğin misafir geldiğinde gelin tarafından yardım istenip kaynananın bu yardımı reddetmesi, gelin ve kaynana arasında gerginlik yaratabilir. Her aile ve kültür farklıdır, bu nedenle ilişkiler kişisel deneyimlere ve dinamiklere bağlı olarak değişebilir.

Rici kelimesi farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelebilir: Fıkıh terimi: İslam hukukunda "geri dönülebilir boşama" anlamına gelen Talâk-ı ric’î ifadesinde kullanılır. Genel kullanım: Ekşi Sözlük'te "dönüşlü" anlamında veya argo olarak "gay bir isim" olarak tanımlanmıştır. İtalyanca terim: "Kıvırcık" anlamına gelir.

Bir defada 10 kere "boş ol" demek, İslam hukukuna göre aynı anda verilen 10 boşama anlamına gelir. Bu durumda, koca eşini tamamen boşamış olur ve nikah sona erer. Ancak, Diyanet İşleri Yüksek Kurulu'na göre, öfkeli bir şekilde yapılan boşama işlemleri geçersiz kabul edilebilir. Bu tür durumlarda, hukuki ve dini konularda uzman bir kişiye danışılması önerilir.

Taharet için kullanılan başlık, taharet musluğudur. Taharet musluğu, suyun doğrudan temizlenmesi gereken bölgeye yönlendirilmesini sağlar. Taharet musluğu, farklı türlerde olabilir: Klozet taharet musluğu. Ankastre ve gömme taharet musluğu. Taharet musluğu kullanımı, musluğun konumuna ve tipine göre değişiklik gösterebilir.

Eşi ölen bir kadının "dul" olarak kalma süresi, yeniden evlenmediği sürece ömür boyudur. Eşi vefat eden kadın, dul maaşını yeniden evlenene kadar almaya devam eder. Ancak, İslam hukukuna göre, kocası ölen bir kadının, evden çıkarılmayarak bir yıl süreyle yararlanmasını vasiyet etmesi gerektiği yönünde bir hüküm bulunmaktadır. Ancak, bu süreler günümüzde uygulanmamaktadır.

Dar elbiseli bir kadın farklı anlamlara gelebilir: Moda ve stil: Dar kıyafetler, kişinin kendini iyi hissetmesi veya moda trendlerine uyum sağlama amacıyla tercih edilebilir. Dini yorum: İslam dinine göre, dar ve vücuda yapışık kıyafetler, dini emirlere uymama olarak yorumlanabilir. Ayrıca, rüyada dar elbise giymek, dini emirleri yerine getirmeme anlamına gelebilir. Bu yorumlar, kişisel ve kültürel farklılıklara göre değişebilir.

Özel sağlık sigortası için maaştan kesinti yapılması, İslam hukukuna göre caiz olmayabilir. İslam alimlerine göre, özel sağlık sigortası gibi ticari sigorta türleri, aşağıdaki nedenlerle caiz görülmemektedir: Belirsizlik (garar): Sigorta sözleşmesinde, sigortalı ödediği primlerin karşılığında ne kadar tazminat alacağını bilemez. Kumar benzeri yapı: Sigortada, bir tarafın kazanması diğer tarafın kaybetmesine bağlıdır. Faiz unsuru: Bazı sigorta türlerinde, toplanan primler faizli işlemlerde değerlendirilebilir. Ancak, zorunluluk, zaruret halleri ve İslami dayanışma sigortası gibi alternatif modellerin mevcudiyeti durumunda farklı içtihatlar ortaya çıkmıştır. Özel sağlık sigortası yaptırmadan önce, bir din görevlisine veya ilgili bir uzmana danışılması önerilir.

Eşlerin ev işleri konusunda birbirlerine yardımcı olma yükümlülüğü, Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenmiştir. TMK Madde 185'e göre, eşler evlilik birliği içerisinde birbirine yardımcı olmak zorundadır. Yargıtay'ın bir kararına göre, ev temizliğine özen göstermemek evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma sebebi sayılabilir. Ev işleri konusunda eşler arasında karşılıklı bir paylaşım yapılması ve her iki tarafın da birbirine destek olması önerilir.

Kayınpeder ve kayınçonun eşinin neden evlenemeyeceğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, bir kadının kayınpederi ile evlenemeyeceği, kayınpederin gelin için baba hükmünde olduğu ve aralarında ebedî mahremiyet bulunduğu belirtilmiştir. Evlenilmesine hiçbir zaman müsaade edilmeyen kimseler arasında, evlilik yoluyla edinilen (sıhrî) akrabalardan kaynana, kayınbaba, eşlerin başkalarından olan çocukları ve evlatların eşleri de bulunmaktadır.

Şâri, İslam hukukunda kanun koyucu anlamına gelir. Maslahat, üç ana kategoriye ayrılır: 1. Muteber Maslahatlar (Mesâlih-i Mu'tebere): Şâri tarafından dikkate alınması gerektiğine dair delil bulunan maslahatlardır. 2. Geçersiz Sayılan Maslahatlar (Mesâlih-i Mülgâ): Şâri tarafından muteber sayılmayan maslahatlardır. 3. Mürsel Maslahatlar (Mesâlih-i Mürsele): Muteber veya geçersiz olduğuna dair bir delil bulunmayan maslahatlardır.

Hukukta "icbar" ve "ikrah" şu anlamlara gelir: İcbâr. İkrah. İkrah, Türk Borçlar Kanunu ve genel hukuk düzenlemelerinde irade sakatlığı hallerinden biri olarak kabul edilir. İkrah iki farklı şekilde ortaya çıkabilir: Mutlak ikrah (korkutma). Nispi ikrah.

Yalan ikrar, kişinin bilerek ve isteyerek kendisi aleyhine olan bir şeyi yalan yere itiraf etmesi anlamına gelir. İslam hukukuna göre, yalan ikrar uygun değildir ve böyle bir durumda, ikrarda bulunan kişinin iddiasının kabul edilmeyerek ikrarından sorumlu tutulması gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır. Ceza hukukunda ise, başka delillerle desteklenmeyen ikrar tek başına ispat için yeterli bir delil olarak kabul edilmez.

Hakimin kendisi şahit olursa, bu durum İslam hukukuna göre bazı sorunlara yol açabilir. Hakim, şahit olduğu bir konuda telkinde bulunamaz; çünkü bu, hasımlardan birinin tarafını tutmak olarak yorumlanabilir ve hakimin adaletini zedeleyebilir. Genel olarak, hakimlerin şahitlik yapması, hukuki süreçlerde tarafsızlık ve adalet ilkeleriyle çelişebileceği için tavsiye edilmez.