İslamHukuku

Mahr, yenilikçi metroloji, ölçüm cihazları, dişli pompalar ve karıştırma-dozajlama makineleri üreten bir şirkettir. Mahr'ın faaliyet alanları: Üretim metrolojisi. Dişli ve ölçüm pompaları. Rotary stroke yatakları. Mahr, otomotiv, mekanik mühendislik, havacılık, optik gibi birçok sektörde kalite güvence uzmanı olarak hizmet vermektedir.

Fâhiş kâr oranı, piyasa fiyatının çok üzerinde yapılan satışlardaki kâr miktarını ifade eder. Hanefîlere göre, bilirkişilerin değerlendirme alanı dışında kalan çok yüksek veya çok düşük fiyatlar, "gabn (aldanma)" olarak kabul edilir. Malikîlere göre ise, malın değerinin üçte birinden daha fazlasıyla piyasa fiyatının üstüne çıkmak veya aşağı düşürmek fâhiş fiyat olarak değerlendirilir. İslam'da kâr oranı konusunda kesin bir sınır getirilmemiştir; bu, ülke ve beldelerin örflerine göre belirlenir.

İslam'da yasaklanan ribanın (faizin) iki ana çeşidi vardır: 1. Nesîe Ribası (Ribe'n-nesîe). 2. Fazlalık Ribası (Ribel-fadl). Ayrıca, ribanın diğer çeşitleri arasında riba al-jahiliya, riba an-nasiya ve riba al-fadl da bulunur.

Mal olmak deyimi, TDK'ye göre üç farklı anlama sahiptir: 1. Bir şeye bir değer karşılığında sahip olmak." 2. Bir iş, bir davranış sonucu zarara uğramak." 3. Bir yeri, bir şeyi benimsenmek."

Nisap, İslam dininde zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetlerin yerine getirilmesi için gereken asgari zenginlik ölçüsüdür. Nisap miktarı, Hz. Peygamber'in hadisleriyle belirlenmiştir ve malların cinsine göre değişiklik gösterir. 2024 yılı için bazı nisap miktarları şunlardır: 80,18 gram altın veya bu değere eşdeğer para veya ticaret malı. 40 koyun veya keçi. 30 sığır. 5 deve. Temel ihtiyaçlar ve borçlar çıktıktan sonra, nisap miktarına ulaşılan mal üzerinden bir yıl geçtikten sonra zekât verilmesi gerekir.

Dul bir kadının ablasının evinde kalması İslam'a göre caizdir, ancak mahremiyet kurallarına dikkat edilmelidir. Dikkat edilmesi gerekenler: Aynı odada uyumamak ve ayrı yataklarda yatmak. Evde mahrem olmayan erkekler varsa, onlarla yalnız kalmamaya ve örtünmeye özen göstermek. İçli dışlı sohbetlerden ve uygunsuz davranışlardan kaçınmak. Genel olarak, haram bir durum yoksa ve kişi edebine riayet ediyorsa, bir kızın ablasının evinde kalmasında bir sakınca yoktur.

Osmanlı sarayında alkol kullanımı, padişahların kişisel tercihlerine ve dönemin koşullarına bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Bazı padişahlar alkol tüketirken, bazıları içki içmeyi yasaklamış veya karşı bir tavır sergilemiştir. İslamiyet'in alkolü haram kabul etmesi nedeniyle, padişahların alkol kullanımı genellikle gizli tutulmuş veya halktan uzak ortamlarda gerçekleştirilmiştir.

Riba, İslam fıkhında bir kredi veya borç sözleşmesinde önceden belirlenmiş bir fazla veya artış anlamına gelir ve genellikle kredilerden alınan faizi ifade eder. Riba kelimesinin diğer anlamları: artma, çoğalma, şişme; borç verilen şeyi belli bir ilave ile geri alma. Riba'nın iki ana şekli vardır: 1. Nakit kredi üzerindeki faiz veya artış. 2. Belirli bir malın eşit olmayan niceliklerinin veya niteliklerinin eş zamanlı mübadelesi. Kur'an'da birkaç farklı ayette (Âl-i İmrân-130, Nisâ-161, Bakara-275) ribadan bahsedilir ve kınanır.

Savaşta ele geçirilen mallar, İslam hukukuna göre belirli gruplara dağıtılır: Beşte biri: Allah'a, Resulü'ne, akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara ayrılır. Beşte dört: Savaşa katılan askerler arasında paylaştırılır; süvarilere iki, yayalara bir pay verilir. Ganimete hak kazanan gruplar: Savaş alanında fiilen savaşan herkes, rütbesi ne olursa olsun aynı payı alır. Yardımcı kuvvetler, savaşa katıldıkları takdirde pay almaya hak kazanır. Ganimete hak kazanamayan gruplar: Kadın ve çocuklar. Köleler. Gayrimüslimler. Ganimetin dağıtımı, devlet başkanının yetkisine tabidir ve farklı İslam mezheplerine göre değişiklik gösterebilir.

Hikr, vakıf arazinin üzerine bina yapılmasına ve ağaç dikilmesine izin verilmek suretiyle uzun süreli kiralanmasını ifade eden bir terimdir. Bu uygulama sayesinde: Vakıf arazinin elden çıkması önlenir ve devamlılığı sağlanır. Kiracının yaptığı bina ve diktiği ağaçlar onun mülkü olur. Kiralama süresi sonunda arazi, rayiç bedeliyle kiracıya kalır. Hikr uygulaması, özellikle Arabistan ve Kuzey Afrika'da yaygınken, Anadolu ve Balkanlar'da "mukātaalı vakıf" tabiri kullanılmıştır.

İslam hukukuna göre, bir defada üç talak şu durumlarda verilebilir: Aynı anda. Belli bir şarta veya zamanın gelmesine bağlı olarak. Üç talakın aynı anda verilmesi, bazı durumlarda tek talak olarak da kabul edilebilir: Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in halifeliğinin ilk iki yılında. Ric‘î boşama durumunda. Üç talakın aynı anda verilmesi, bazı durumlarda geçersiz de sayılabilir: Öfkeli veya sinirli bir şekilde. Bid'î talak durumunda.

Nevâzil, sözlükte "sonradan meydana gelen, insanlar için zorluk veya sıkıntı doğuran durum" anlamına gelen "nâzile" kelimesinin çoğuludur. Vâkıât ise "ani olay, felaket, dünyanın sonu" anlamlarına gelir. Ayrıca, "nevâzil" ve "vâkıât" kavramları, Hanefî ve Mâlikî çevrelerinde farklı anlamlar taşır.

Mecnun hastalığı, iki farklı bağlamda ele alınabilir: 1. Deli dana hastalığı: Hayvanlarda, özellikle sığırlarda görülen ve beynin dejenere olmasına neden olan bir beyin dokusu iltihabıdır. 2. Cünûn (akıl hastalığı): Sözlükte "örtünmek, gizlenmek; aklını kaybetmek" anlamına gelir.

Yılbaşı gecesinde neden kardeş kardeşin evlenmediğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, kardeşler arasında evlilik yapılması yasaktır. Kardeşlerin sadece annesi ya da babası bir ise yine kardeşlerin evlenmesi mümkün değildir. Bu yasak, Nisa suresinin 23. ayetinde "İki kız kardeşi (nikah altında) bir araya getirmeniz haram kılındı" şeklinde belirtilmiştir.

İki şerden daha hafif olanı tercih etmek, "ehven-i şer" anlamına gelir. Ehven-i şer, diğerlerine kıyasla zarar ve fenalık bakımından daha hafif olan kötülük demektir. Mecelle’nin 29. maddesinde yer alan “Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur” ifadesi, “İki şerden en az zararlısı tercih edilir” şeklinde açıklanabilir. Bu durum, keyfilik sonucu değil, kaçınılamayan zorunlu hallerdeki seçim uygulamasıdır. İki kötüden hafif olanının yapılabilmesi için, hayır olan ihtimal (alternatif) bulunmaması ve ikisinden birini mutlaka yapmak zorunda kalınması şartları vardır. Örneğin, yaralı bir adamın secdeye gidince yarasının akması durumunda ima ile oturarak kılması, secdeyi terk etmenin namazı abdestsiz kılmaktan daha hafif bir zarar olması nedeniyle ehven-i şer olarak kabul edilir.

Eşlerin yataklarını ayırması, nikahın düşmesine neden olmaz. Ancak, eşlerin uzun süre ayrı kalmaları, iletişim kurmamaları ve birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmemeleri durumunda, evlilik birliği zorluklarla karşılaşabilir. Türk hukukuna göre, eşlerin 3 gün boyunca ayrı yatması, nikahın düşmesine neden olmaz. Eşlerin yataklarını ayırma süresi, kişisel tercihlere ve yaşanan sorunlara bağlı olarak değişebilir.

İbare çözümleme, Arapça metinlerin doğru anlaşılması için kullanılan dil kaidelerine dayanır. Hüküm çözümleme hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, hukukta kesin hüküm kavramı hakkında bilgi verilebilir. Kesin hüküm, iki anlamda ele alınır: 1. Şeklî anlamda kesin hüküm: Karara karşı olağan kanun yollarının kapanması anlamına gelir. 2. Maddi anlamda kesin hüküm: Bir davanın, önceki bir davanın hükmü ile bağlanması için tarafların, dava sebeplerinin ve talep sonuçlarının aynı olması gerekir.

İslam dinine göre, bir erkeğin ikinci bir kadınla evlenmesi için ilk eşinden izin alması şart değildir. Ancak, aile huzurunun devamı için eşine haber verip bu konuda onun da görüş ve rızasını alması tavsiye edilir. Ayrıca, nikah akdi sırasında kadın, eşinin başka biriyle evlenmemesi için şart koşmuşsa, erkeğin bu şarta uyması gerekir.

Reşit ve mümeyyiz arasındaki temel fark, reşitlik belirli bir yaşa ulaşmayla ilişkilendirilirken, mümeyyizlik bireyin zihinsel ve duygusal olgunluğuyla ilgilidir. Reşitlik: Bireyin yasal olarak yetişkin kabul edildiği veya erginlik çağına ulaştığı anlamına gelir. Genellikle belirli bir yaş sınırına ulaşılmasıyla birlikte gerçekleşir, ancak bazı durumlarda mahkeme kararıyla da belirlenebilir. Mümeyyizlik: Bireyin akıl ve irade sahibi olduğu ve dolayısıyla yasal olarak sorumluluk taşıdığı anlamına gelir. Yasal sistemler, bireyin mümeyyiz olup olmadığını belirlemek için zihinsel engel, akıl hastalığı veya yaş sınırı gibi kriterler kullanabilir. Bir kişi belirli bir yaşa ulaştığında reşit kabul edilir, ancak mümeyyizlik durumu bireyin kişisel özelliklerine ve durumuna göre değerlendirilir.

Ablalar, kardeşlerine bakmak zorunda değildir, ancak belirli koşullar altında bakmakla yükümlü olabilirler. Türk Medeni Kanunu'na göre, herkes yoksulluk içinde yaşayan altsoyu, üstsoyu ve kardeşlerinin geçimini sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'in hadis-i şerifinde, büyük kardeşin küçük kardeşler üzerindeki hakkının, anne babanın çocukları üzerindeki hakkı gibi olduğu belirtilmiştir. Sonuç olarak, ablanın kardeşine bakmakla yükümlü olup olmayacağı, spesifik duruma ve yasal düzenlemelere bağlı olarak değişebilir.