İnanç

Hayat ağacı, farklı kültür ve inanç sistemlerinde çeşitli anlamlar taşıyan evrensel bir semboldür. Genel olarak şunları temsil eder: Hayatın sürekliliği: Kökleri yeraltında, gövdeleri dünyada ve dalları gökyüzünde olan bir ağaç olarak tasvir edilerek yaşamın döngüsünü simgeler. Bağlantı ve birlik: Dünyanın farklı katmanlarını temsil ederek, insanların doğayla, diğer insanlarla ve kozmosla olan bağlantısını vurgular. Büyüme ve gelişim: Tohumdan fidan haline, ardından büyük bir ağaç haline gelme sürecini temsil ederek, kişisel büyüme ve değişimi ifade eder. Doğanın gücü ve verimliliği: Tarım ve bereketle ilişkilendirilir, aynı zamanda cinsellik ve üreme ile bağlantılıdır. Ruhsal sembol: Ruhun büyümesini, evrimini ve aydınlanmayı temsil eder. Koruma ve şifa: Kötülüklerden ve kötü enerjilerden koruma sağladığına inanılır.

Notre Dame'ın Kamburu romanı, 15. yüzyıl Paris'inde geçen ve toplumun ve bireylerin iç çatışmalarını ele alan bir eserdir. Anlatmak istedikleri: - İnanç ve fiziksel engeller: Romandaki çatışmalar, inanç, fiziksel görünüm ve sosyal statü gibi temalar etrafında döner. - Aşk ve tutku: Başrahip Claude Frollo ve kilise zangocu Quasimodo'nun Çingene kızı Esmeralda'ya olan aşkları ve bu aşkların yarattığı ikilemler romanın merkezinde yer alır. - Empati eksikliği: Eser, insanların acımasızlığı ve empati kuramamasını eleştirir. Ayrıca, romanda dönemin sosyal eşitsizliği ve dini güçlerin kötüye kullanımı da eleştirilir.

"Kızıl Goncalar" dizisinin konusu, seküler bir Atatürkçü olan Levent (Özcan Deniz) ve mutaassıp bir tarikatın içinde yaşayan Meryem'in (Özgü Namal) kaderlerinin kesişmesini anlatmaktadır. Dizi, inanç ve fikir ayrılıklarına rağmen "evlat" söz konusu olduğunda anneliğin/babalığın birleştirici gücünü ele almaktadır.

"Pi'nin Yaşamı" romanı ve filmi, insanın doğa karşısındaki mücadelesini ve hayatta kalma hikayesini anlatır. Ana temalar: - İnanç ve değerler: Kahraman Pi, farklı dinleri tanıyarak ve onlara inanarak hayata dair anlamını keşfetmeye çalışır. - Hayal gücü: Pi, zorlu koşullarda hayal gücünü bir savunma mekanizması olarak kullanır, bu da onun akıl sağlığını korumasına yardımcı olur. - Gerçeklik ve hafıza: Hikayenin iki farklı versiyonu anlatılır ve bu, gerçeklik ile anılar arasındaki karmaşayı sorgulatır. Sonuç olarak, eser, hayatın anlamı, inanç ve varoluşsal sorular üzerine düşündürür.

"Kızıl Goncalar" dizisi, seküler bir Atatürkçü olan Levent (Özcan Deniz) ve mutaassıp bir tarikatın içinde yaşayan Meryem'in (Özgü Namal) kaderlerinin kesişmesini konu almaktadır. Dizide ayrıca, inanç ve fikir ayrılıklarına rağmen annelik ve babalığın birleştirici gücü vurgulanmaktadır. Faniler tarikatı ise dizideki kurgusal bir unsur olup, dini ve manevi değerlerden çok dünyevi işlere odaklanan bir oluşum olarak tasvir edilmektedir.

"Dönüşüm" (The Convert) filmi, 1830'larda Yeni Zelanda'da geçen bir hikayeyi anlatıyor. Filmde, İngiliz bir vaiz, Maori kabileleri arasındaki kanlı bir savaşın ortasında bulur kendini.

Kızıl Goncalar dizisi, seküler bir Atatürkçü olan Levent ile mutaassıp bir tarikatın içinde yaşayan Meryem'in kaderlerinin kesişmesini anlatıyor. Dizide, inanç ve fikir ayrılıklarına rağmen "evlat" söz konusu olduğunda anneliğin ve babalığın birleştirici gücü vurgulanıyor. Ayrıca, dini cemaatler içindeki kadınların ve kız çocuklarının konumu da ele alınıyor.

"Gerçek Mutluluk" (2016) filmi, orta yaşlı ev kadını Helene'nin hikayesini anlatıyor. Filmin bir diğer konusu ise, beyin araştırmacısı ve yazar Eduard Gluck'ün bir söyleşisine denk gelen Helene'nin, mutluluk arayışıyla ilgili yaşadığı deneyimlerdir.

"The Rite" (Türkçe karşılığı: "Ayin") filmi, yaşanmış bir hikayeden esinlenerek Mikael Håfström yönetmenliğinde beyazperdeye aktarılmıştır. Film, ilahiyat fakültesi öğrencisi Michael Kovak'ın hayatını konu alır. Ancak, Michael, alışılmışın dışında yöntemler uygulayan ve binlerce şeytan çıkarma ayini gerçekleştiren Peder Lucas'ın yanına gönderildiğinde, inancını sorgulamaya başlar ve açıklayamadığı bir olaya tanık olur.

"Under Gods" adlı iki farklı film bulunmaktadır: 1. Under God (2010): Bu kısa film, Başkan Eisenhower'ın ilk süper bilgisayar UNIVAC ile tanışmasını konu alan ve inanç, teknoloji ve siyaset sorularını işleyen bir paraboldür. 2. One Nation Under God (2020): Bu film ise, bir öğrencinin okulunu ziyaret eden bir Başkanlık adayı karşısında cesurca Tanrı'yı savunmasını ve bu durumun her iki taraf için de inanç ve cesaret sınavını nasıl zorladığını anlatır.

"İtaatsizlik" (Disobedience) filmi, Ortodoks Yahudi olan Esti'nin, haham babasının ölümünün ardından ailesinin evine geri dönmesini ve burada yaşadığı inanç çatışmalarını anlatıyor. Esti, kendine kurduğu hayat ile ailesinin ve çevresinin inançları arasında çelişki yaşarken, çocukluk arkadaşına tekrar ilgi duymaya başlamasıyla bu çatışma su yüzüne çıkar.

"Kızıl Goncalar" dizisinin konusu, seküler bir Atatürkçü olan Levent (Özcan Deniz) ve mutaassıp bir tarikatın içinde yaşayan Meryem (Özgü Namal) arasındaki kesişen hayatları anlatmaktadır. Dizi, inanç ve fikir ayrılıklarına rağmen "evlat" söz konusu olduğunda anneliğin/babalığın birleştirici gücüne dikkat çekmektedir.

İmkansızı mümkün kılan şeyler şunlardır: 1. Hayal Gücü: İnsanoğlunun en büyük yeteneklerinden biri olan hayal gücü, "birinci yaratım" olarak kabul edilir ve tüm imkanları içinde barındırır. 2. İnanç ve Azim: İmkansız olarak görülen hedeflere ulaşmak için inançlı olmak ve azimle çalışmak gereklidir. 3. Teknoloji ve Bilimsel Gelişmeler: Kuantum bilgisayarlar gibi yeni teknolojiler, daha önce imkansız olarak düşünülen sorunların çözümünde önemli rol oynayabilir. Ayrıca, dua gibi manevi uygulamalar da bazı kültürlerde imkansızı mümkün kılan bir güç olarak kabul edilir.

Cennet Üçlemesi, Ulrich Seidl tarafından yönetilen ve aşk, inanç ve umut kavramlarına odaklanan üç filmden oluşur. Filmlerin konuları kısaca şöyledir: 1. Cennet: Aşk (Paradies: Liebe, 2012): Orta yaşlı bir kadının, seks turisti olarak Kenya'ya gitmesini ve orada yaşadığı hayal kırıklıklarını anlatır. 2. Cennet: İnanç (Paradies: Glaube, 2012): Teyzesinin peşinden kapı kapı gezip misyonerlik yapan bir kadını konu alır. 3. Cennet: Umut (Paradies: Hoffnung, 2013): Zayıflama kampına giden bir kızın, orada çalışan bir doktora duyduğu aşkı işler.

"Zaman kaderdir" ifadesi, kaderin, yani olacak şeylerin zamanının Allah tarafından ezelde bilinmesi ve takdir edilmesinin bir parçasıdır. Kader, genel olarak, kâinatta meydana gelen her şeyin, Allah'ın bilmesi, dilemesi ve yaratması ile gerçekleştiği inancını ifade eder.

Şems Suresi'nin 1. ayeti şu şekilde tercüme edilebilir: "Güneşe ve onun aydınlığına yemin olsun!". Bu ayet, Mekke döneminde inmiş olup, surenin genel temasını özetlemektedir.

Rüyada "Uhal" ismini duymak, manevi bir uyanışa, inancın güçlenmesine ve iç huzura işaret edebilir.

Etteki şeytan ifadesi, Kuran'da geçen şeytan kavramıyla ilişkilidir ve bu kavram şu özellikleri taşır: 1. Yalancı ve yeminci: İnsanları kandırmak için yalan söyler ve yemin eder. 2. Yaptırım gücü yok: İnsanları zorla saptıramaz, sadece vesvese vererek onları yanlış yollara yönlendirir. 3. Riyakar: İbadetlerini gösteriş veya menfaat amacıyla yapar. 4. İnsanın düşmanı: Müslümanları aldatmaya ve onları sapkınlaştırmaya çalışır. 5. Kötü arkadaş: Kafirlerin dostudur. Bu bağlamda, "eteki şeytan" ifadesi, şeytanın insan üzerindeki etkilerini ve onun aldatıcı yöntemlerini anlatan genel bir terim olabilir.

Kısmet, İslam inancına göre Allah'ın takdirine ve iradesine göre belirlenir.

Şehitlerin ruhları, kıyamet gününe kadar berzah aleminde bulunur. Şehitlerin ruhlarının yaptıklarıyla ilgili bazı inançlar şunlardır: - Cennet nimetleriyle rızıklanırlar. - Yardım ederler. - Mutlu bir hayat sürerler.