İklimDeğişikliği

KABEV Projesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Dünya Bankası finansmanıyla yürütülen Kamu Binalarında Enerji Verimliliği Projesi'dir. Projenin amaçları: Enerji tasarrufu sağlamak ve sera gazı emisyonlarını azaltmak. Kamu binalarının enerji verimliliğini artırarak ulusal düzeyde cari açığı azaltmak. Enerji verimliliği konusunda farkındalık yaratmak. Proje kapsamında, yüksek enerji tüketimi olan kamu binalarında enerji etütleri yapılmakta, enerji kimlik belgeleri düzenlenmekte ve uygun bulunan binaların tadilat projeleri hazırlanarak enerji verimliliği iyileştirmeleri gerçekleştirilmektedir.

Klimatolog, iklim sistemlerini, hava olaylarını ve atmosferdeki değişimleri bilimsel yöntemlerle inceleyen uzmandır. Başlıca görevleri: İklim analizi yapmak: İklim özellikleri, türleri ve iklimlerin dağılışını inceler. Veri toplamak: İklim ve hava verilerini toplar. Rapor hazırlamak: Küresel ısınma, sera gazı salınımları gibi konularda raporlar hazırlar. Tahmin yapmak: Uzun vadeli hava tahminleri yapar. Etki alanlarını araştırmak: Tarım, çevre, enerji ve afet yönetimi alanlarına destek verir. Politika geliştirmek: İklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek ve bunlara uyum sağlamak için stratejiler geliştirir. Klimatologlar, devlet kurumları, üniversiteler, araştırma kurumları veya özel şirketlerde çalışabilir.

Eğitimci ve öğrencilerden temiz enerji için acil eylem çağrısı, Birleşmiş Milletler tarafından 26 Ocak 2024'te Uluslararası Temiz Enerji Günü ilan edilen günün 2025'te Ankara'da düzenlenen bir panelde yapılan çağrıdır. Panelin konuşmacıları, küresel çapta temiz enerjiye geçişe dair farkındalık oluşturulması amacıyla şu çağrıda bulunmuşlardır: Ülkeler, uygun maliyetli, güvenilir ve sürdürülebilir bir enerji sistemine geçişi hızlandırmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmalıdır. Enerji verimliliğini esas alan uygulamalar önceliklendirilmelidir. Temiz enerji teknolojileri benimsenmelidir. Ayrıca, temiz enerjiye erişimi düzenleyen ve teşvik eden politikaların olmaması, özellikle Sahra Altı Afrika'da yoksulluğu artırdığı ve toplumların gelişimini engellediği belirtilmiştir.

Paris Anlaşması'na göre küresel ısınma, sanayi öncesi seviyelere kıyasla 2 santigrat derecenin oldukça altında ve mümkünse 1,5 santigrat derece ile sınırlandırılacaktır. Anlaşma, küresel ortalama sıcaklık artışını 2 °C yerine 1,5 °C ile sınırlamanın, iklim değişikliğinin risklerini ve etkilerini önemli ölçüde azaltacağını kabul etmektedir.

Mars'ın yaşanmaz hale gelmesinin başlıca nedeni, zayıf volkanik aktiviteye bağlı olarak karbondioksit döngüsünü sürdürememesidir. Detaylar şu şekildedir: Dünya'da volkanik patlamalar, karbondioksitin kayalardan atmosfere geri salınmasını sağlar ve bu, sıvı suyu destekleyen dengeli bir iklim döngüsü oluşturur. Mars'ta ise volkanik aktivite çok zayıf olduğu için karbondioksit sürekli olarak kayalarda hapsolur. Bu durum, gezegenin atmosferinin zamanla soğumasına ve incelmesine yol açar. Sonuç olarak, Mars uzun çölleşme dönemlerine mahkum olur ve sıvı su, yaşam dostu koşullarını sürdüremez. Ayrıca, bazı bilim insanlarına göre Mars'taki antik mikroplar, gezegende iklim krizine neden olarak gelişmiş yaşam formlarının oluşmasını engellemiş olabilir.

Meteora, Dünya'ya düşmesi durumunda tehlikeli olabilir çünkü çeşitli yıkıcı etkilere yol açabilir. Bu etkiler şunlardır: 1. Büyük Kraterler: Büyük ve hızlı meteorlar, Dünya'ya çarparak büyük kraterler oluşturur. 2. Tsunamiler: Denizlere veya okyanuslara düşen meteorlar, devasa tsunamilere neden olabilir. 3. Yangınlar: Yüksek sıcaklık ve enerjiyle çarpan meteorlar, orman yangınlarına yol açabilir. 4. İklim Değişikliği: Atmosferde çok miktarda toz ve duman salan meteor çarpmaları, uzun vadeli iklim değişikliklerine neden olabilir. 5. Tehlikeli Gazlar ve Partiküller: Meteor çarpması sonucu açığa çıkan gazlar ve partiküller, insan sağlığına zarar verebilir. 6. Yeraltı Su Kaynaklarının Kirlenmesi: Büyük meteorlar, yeraltı su kaynaklarına zarar verebilir. Ancak, bu tür büyük çarpma olaylarının olasılığı oldukça düşüktür ve genellikle erken uyarı sistemleri ve önlemler alınır.

"Kar Fırtınası" filminin konusu, farklı bağlamlarda değişiklik göstermektedir: 2014 yapımı "Kar Fırtınası" (Age of Ice). 1965 yapımı "Kar Fırtınası" (Metel). 1997 yapımı "Buz Fırtınası" (The Ice Storm).

2025 yılı için tropik gecelerin ne zaman olacağına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Temmuz ayının son haftasında Türkiye'de tropik gecelerin yaşandığı belirtilmiştir. Tropik gece, gece boyunca hava sıcaklığının 20°C'nin altına düşmediği durum olarak tanımlanır. Güncel hava durumu bilgileri için Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün resmi kaynaklarını takip etmek en doğru yaklaşım olacaktır.

Kıtlığın en büyük sebebi olarak çatışmalar gösterilmektedir. Kıtlığın diğer başlıca sebepleri ise şunlardır: Kuraklık ve aşırı yağışlar; Toprak ve bitki hastalıkları; Ekonomik nedenler (yeterli besin ithal edilememesi); Haşerelerin ve böceklerin tarım ürünlerine zarar vermesi.

Tarım Devrimi'nin (Neolitik Devrim) başlıca nedenleri: İklim değişimi. Nüfus artışı. Gıda güvenliği. Bitki ve hayvanların evcilleştirilmesi. Bu nedenler, insanların avcı-toplayıcı yaşamdan yerleşik tarım hayatına geçişini tetiklemiştir.

Uyum kelimesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşır: Genel anlam: Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk. Toplumsal uyum: Toplumsal çevreye veya bir duruma uyma, uyum sağlama, intibak, entegrasyon. Biyoloji terimi: Bir cismin görüntüsünü tam ağ tabaka üzerine düşürebilmek için göz merceğinin dışbükeylik derecesini çoğaltıp azaltması olayı, mutabakat. Edebiyat terimi: Ortak özellikleri açısından sesler arasındaki uygunluk, harmoni.

İstanbul'daki barajların doluluk oranının düşmesinin başlıca nedenleri şunlardır: Aşırı sıcaklar. Yağış eksikliği. Bu faktörler, barajlardaki su miktarını önemli ölçüde azaltmaktadır.

İklim değişikliğinin ne zaman tehlikeli olacağı, alınan önlemlere ve sera gazı emisyonlarının kontrolüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bazı olası senaryolar: 2050 yılı: Eğer iklim değişikliği için acilen bir çalışma yapılmazsa, 2050 yılında insanlığın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceği belirtilmiştir. 25-30 yıl sonrası: Bilim insanları, önümüzdeki 25-30 yıl içinde insanlığın iklimin aşırı hava şartlarıyla önemli ölçüde karşı karşıya kalacağını belirtmektedir. Genel olarak, küresel ısınma 1,5°C'yi aştığında, kuraklık, sıcak dalgaları, seller ve deniz suyu yükselmesi gibi doğa olaylarının artarak sıradan hale geleceği ve bu durumun ciddi tehlikeler oluşturacağı kabul edilmektedir.

Kyoto Protokolü'nün amacı, atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamaktır. Bu amaca ulaşmak için protokolle getirilen bazı önlemler: Atmosfere salınan sera gazı miktarının %5'e çekilmesi; Endüstriden, motorlu taşıtlardan ve ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuatın yeniden düzenlenmesi; Daha az enerji ile ısınma ve daha az enerji tüketen araçların kullanımının artırılması; Alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi; Fosil yakıtlar yerine bio dizel gibi çevre dostu yakıtların kullanılması; Yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemlerinin yeniden düzenlenmesi.

Küresel iklim değişikliği, dünyanın iklim sistemindeki değişikliklerin tamamını ifade eder. Küresel iklim değişikliğinin başlıca nedenleri: Fosil yakıtların yakılması. Ormansızlaşma. Endüstriyel ve tarımsal faaliyetler. Küresel iklim değişikliğinin etkileri arasında sıcaklık artışı, deniz seviyelerinin yükselmesi, aşırı hava olayları ve kuraklık bulunur.

Kentsel ısı adası (KIA), insan faaliyetleri nedeniyle çevresindeki kırsal alanlardan önemli ölçüde daha sıcak olan metropol alanlardır. KIA'nın ana nedenleri şunlardır: Kentsel gelişimle birlikte değişen toprak yapısı. Şehirleşme ile birlikte azalan yeşil alanlar. Binalarda kullanılan ısı tutucu malzemeler. Enerji kullanımından açığa çıkan ısı. KIA her mevsim, gece ve gündüz gözlemlenebilir. KIA'nın olumsuz etkileri arasında sağlık sorunları, soğutma için tüketilen enerji miktarında artış, hava kirliliği ve su sıkıntısı gibi olumsuzluklar yer alır.

OSTM/Jason-2, veya Ocean Surface Topography Mission/Jason-2 uydusu, deniz yüzeyi yüksekliği ölçümleri için NASA ve CNES'in ortak yürüttüğü uluslararası bir yer gözlem uydusu altimetre görevidir. 1992 yılında başlayan TOPEX/Poseidon misyonunun devamı niteliğinde olup, 2008 yılında fırlatılmıştır. Görevin bazı amaçları: Okyanus yüzey topografyası ölçümleri zaman serisini TOPEX/Poseidon ve Jason-1'in ötesine taşıyarak iki dekalık gözlem sağlamak. Küresel deniz seviyesi değişimini, okyanus dolaşımındaki değişkenliği ve açık okyanus gelgit modellerini iyileştirmek. OSTM/Jason-2, 2019 yılında yaşla ilgili sorunlar nedeniyle veri toplamayı durdurmuş ve 10 Ekim 2019'da görevin resmi olarak sona erdiği ilan edilmiştir.

İklim krizini çözmek için bireysel ve toplumsal düzeyde atılabilecek bazı adımlar: Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek. Fosil yakıt tüketimini azaltmak. Su ve elektrik tüketimini azaltmak. Plastik kullanımını azaltmak. Atıkları geri dönüştürmek. Bilinçli tarım ve hayvancılık yapmak. İklim kriziyle mücadelede uluslararası işbirliği de önemlidir.

Evet, İklim Kanunu'nda para cezaları bulunmaktadır. Bazı para cezaları: Doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içinde sunmama cezası: 500.000 TL ile 5.000.000 TL arasında idari para cezası. Ozon tabakasını incelten maddelere aykırılık cezası: 2.500.000 TL. Florlu sera gazlarına aykırılık cezası: 2.500.000 TL. Bildirim ve raporların veri tabanına süresi içinde girilmemesi cezası: 120.000 TL. ETS yükümlülüklerine aykırılık cezası: 1.000.000 TL ile 10.000.000 TL arasında. İklim Kanunu'na göre, bu cezaların toplamı 50.000.000 TL'yi geçemez.

Kurak Günler filminde obrukların olmasının nedeni, kasabaya su getirmek için kurulan sistemin doğal olmayan ve insan eliyle bile isteye getirilmiş bir felaketler silsilesine işaret etmesidir. Gerçek hayatta ise obruk oluşumunun temel nedenleri arasında aşırı ve kontrolsüz su kullanımı, yeraltı su seviyesindeki düşümler ve iklim değişikliği yer alır.