HukukMuhakemeleri

Medeni usul hukuku, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na tabidir.

Bilirkişinin hukuki sorumluluğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 285. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre: 1. Kasten veya ağır ihmal suretiyle gerçeğe aykırı rapor düzenleyen bilirkişi, bu raporun mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanların tazminat davası açma hakkına sahiptir. 2. Devlet, ödediği tazminat için sorumlu bilirkişiye rücu eder. Ayrıca, bilirkişi Türk Ceza Kanunu anlamında kamu görevlisi olarak kabul edilir ve bu nedenle ceza hukuku bakımından da sorumluluğu bulunmaktadır.

HMK 106, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesini ifade eder ve bu madde tespit davası ile ilgilidir. Tespit davası yoluyla mahkemeden talep edilenler şunlardır: - Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun belirlenmesi; - Bir belgenin sahte olup olmadığının tespiti. Bu davayı açabilmek için, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, davacının hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.

Karşı davanın açılması, asıl davanın düşmesine neden olmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 134. maddesine göre, asıl davanın herhangi bir sebeple sona ermesi, karşı davanın görülüp karara bağlanmasına engel teşkil etmez.

HMK 123 maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun bir parçasıdır ve "Davanın Geri Alınması" başlığını taşır. Maddesinin içeriği şu şekildedir: (1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Bu madde, 28 Temmuz 2020 tarihinde 7251 sayılı kanun ile değiştirilmiştir.

Evet, cevaba cevap dilekçesi ile karşı dava açılabilir. Karşı dava, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 133. maddesine göre, ya cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır.

Davayı geri alan davacı, aynı hakka dayanarak tekrar dava açabilir. Davanın geri alınması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 123. maddesi uyarınca, davalının açık rızası ile mümkündür ve bu durumda dava hiç açılmamış sayılır.

Avukatlıktan istifa eden bir kişi, belirli bir süre içinde geri dönebilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 82. maddesine göre, istifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder. Avukatlık Kanunu'nun 41. maddesine göre ise, istifa dilekçesinin müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün içinde işe devam edilmezse, vekâlet ilişkisi sona erer.

Hükmün tamamlanması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305/A maddesine göre, nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteme anlamına gelir. Bu talep üzerine mahkeme, eksik bırakılan konuları tamamlayarak hükmü tamamlar ve bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.

Görev ve yargı yeri belirlemesi, Türk hukukunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre yapılır. Görev belirlemesi şu şekilde yapılır: 1. Kanuna göre. 2. Davalının yerleşim yeri. Yargı yeri belirlemesi ise şu durumlarda gereklidir: 1. İki mahkeme arasında yetki uyuşmazlığı. 2. Yetki sözleşmesinin geçerliliği. 3. Dava konusunun yeri.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 123. maddesi (YMK-123), davanın geri alınması ile ilgilidir: > (1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Bu madde ile geri alma işleminin ne zamana kadar yapılabileceği konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Senetlerde tanıkla ispat yasağı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 201. maddesi ile 2500 TL'den az olan hukuki işlemler için kaldırılmıştır.

Evet, hazır bulunan tanık dinlenir. Bu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 243. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre, tanık davetiye ile çağrılır; ancak davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenebilir.

İlk itirazda iddiaya bağlı kalma ilkesi, hukuk davalarında hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olması ve bu taleplerin ötesine geçerek başka bir şeye karar verememesi anlamına gelir. Bu ilke, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesinde düzenlenmiştir ve hâkimin, dava sürecinde tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalarla sınırlı kalmasını gerektirir.

Arabuluculukta terdit, davacının aynı dava dilekçesinde, aralarında bir aslilik-ferilik ilişkisi kurarak iki ayrı talebini ileri sürmesi durumunu ifade eder. Bu durumda, taleplerden ilki asli talep, diğeri ise feri talep olarak adlandırılır.

Evet, ön alım davasında davalı yargılama giderlerine katlanır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. maddesine göre, davada haksız çıkan taraf, yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür.

Evet, davanın açılmasından sonra dava konusu devredilebilir. Bu durum, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125. maddesinde düzenlenmiştir. Dava konusunun devredilmesi durumunda, devreden tarafın dava konusu hak üzerinde tasarruf yetkisi kalmaz ve taraf sıfatı sona erer.

Ek dava dilekçesinde yer alması gereken talepler, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 119'da belirtilen genel dava dilekçesi unsurlarına ek olarak aşağıdaki hususları içermelidir: 1. Davanın dayanağı olan vakıaların açık özetleri. 2. Dayanılan hukuki sebepler. Taleplerin dayandığı hukuk kuralları bu kısımda yer almalıdır. 3. Net talep sonucu. Eksiklikler durumunda, mahkeme davacıya eksiklikleri tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir; bu süre içinde eksiklik tamamlanmazsa dava açılmamış sayılır.

Dava dilekçesinde olması gereken unsurlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119. maddesinde belirtilmiştir: 1. Mahkemenin adı. 2. Davacı ve davalının adı, soyadı ve adresleri. 3. Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. 4. Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri. 5. Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri. 6. Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri. 7. İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği. 8. Dayanılan hukuki sebepler. 9. Açık bir şekilde talep sonucu. 10. Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.

Medeni usul kanunu, özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkların adli yargıda, hukuk mahkemelerince hangi usul ve esaslar çerçevesinde çözümleneceğini düzenleyen kuralların bütünüdür. Türkiye'de bu alanı düzenleyen temel kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'dur ve 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir.