19. yüzyılda klasisizme tepki olarak doğan akım romantizmdir. Romantizm, 1790'dan yani 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın ortalarına kadar devam eden, bütün Avrupa'yı etkisi altına alan bir edebiyat akımıdır. Romantizm akımının bazı özellikleri şunlardır: “Sanat toplum içindir.” görüşü benimsenmiştir. Klasik edebiyatın kural ve şekilleri bırakılır. Bireylerin şahsiyeti ve sanatçı hürriyeti ön plana çıkar. Akıl ve sağduyu, yerini duygu ve hayallere bırakmıştır. Ulusallık, yerli renk aranan bir nitelik haline gelmiş; evrensellik ikinci plana itilmiştir. Sanatçılar, Yunan ve Latin edebiyatları yerine, kendi tarihlerini ve günlük yaşantılarını ön plana çıkarmışlardır. Konular, eski Yunan ve Latin edebiyatı yerine Hristiyanlıktan, milli tarihten, günlük yaşamdan alınır. Eserlerde karamsarlık görülür. İçinde yaşadığı toplumla doğru dürüst diyalog kuramayan romantik sanatkâr, çoğu zaman hayalî beldelere, ıssız yerlere, tarihe ve tabiata kaçar. Ayrıca, 19. yüzyılda klasisizme tepki olarak doğan realizm (gerçekçilik) adlı bir sanat akımı da vardır. Realizm akımının bazı özellikleri şunlardır: 19. yüzyılda deneysel bilimlerin gelişmesiyle oluşmuştur. İnsanın ve toplumların hayatının bütün oluş çizgilerini nedenleriyle görmek, göstermek, isteyen; yani gerçeği olduğu gibi anlatmayı amaç edinen edebiyat akımıdır. Önce Fransa’da ortaya çıkmıştır. Honore de Balzac, Guy de Maupassant, Stendhal, Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Charles Dickens, John Steinback realist yazarlardandır.