DiniTerimler

Sinler kelimesi, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir: Mezarlık: "Sinler" kelimesi, eskimiş bir terim olarak mezarlık anlamına gelir. Yaşlar: "Sinler, yaşlar" ifadesi, Osmanlıca bir terimdir. Tabakhane: Antep ağzında "sinler", tabakhane semtinin adı olarak kullanılır.

Mesbûk, cemaatle kılınan namaza baştan yetişemeyip ilk rekâtın rükûundan sonra imama uyan kimse demektir. Mesbûk, kaçırdığı yani imamla birlikte kılamadığı rekâtları, tek başına namaz kılan kimse gibi tamamlar. Mesbûk kelimesi, Arapça "başkalarını geride bırakmak, geçmek" anlamındaki "sebk" masdarından türemiştir. Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde ise mesbûk terimi, ilk rekâtta bile olsa, başlangıç tekbiriyle imamın rükûu arasında Fâtiha’yı okuyacak kadar bir zaman bulamayan kişiyi ifade eder.

Sofu kelimesi, TDK'ya göre iki farklı anlama gelir: 1. Allah'ın emir ve yasaklarına uyan, vaktinin çoğunu ibadet ve zikir ile geçiren, takva ehli kimse. 2. Dinin derinliklerine inemeyip sadece görünen kısmıyla ilgilenen kimse. Ayrıca, Türkiye Türkçesi ağızlarında aşın temiz, çok yıkanan kimse anlamında da kullanılır.

Evet, "Allahaısmarladık" bir veda sözüdür. Ayrılan kişinin kalan ya da kalanlara söylediği iyi bir dilek sözüdür.

Tevkif, Arapça kökenli bir kelime olup "durdurma", "alıkoyma" ve "tutuklama" anlamlarına gelir. Türk Dil Kurumu'na göre kelimenin iki farklı anlamı vardır: 1. Birini özgürce hareket etmekten alıkoyma. 2. Bir kişiyi suçüstü yakalayıp tutuklama ve gözlem altında tutma. Ayrıca, "tevkif" kelimesinin çoğulu olan "tevkifat" tutuklamalar anlamına gelirken, "tevkifhane" ise tutukevi ve hapishane manasındadır.

Sevap bulmacada aşağıdaki kelimelerden biri olarak yanıtlanabilir: Ecir (4 harfli); Muyan (5 harfli). Ayrıca, "hayrat" kelimesi de "sevap çeşmesi" anlamında kullanılabilir.

Eren ve ermiş aynı anlama gelir, çünkü "eren" kelimesinin tanımlarından biri "ermiş"tir. Eren, Türkçe kökenli bir isim olup "ermiş, olgun, bilge kişi" anlamına gelir. Ayrıca, "ermiş" kelimesiyle eş ve yakın anlamlı kelimeler arasında "evliya", "aziz" ve "veli" de bulunur.

Hamd etmek, sözlükte “iyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilikle niteleme, övme” anlamına gelir. Hamd, yalnızca bir teşekkür veya övgü değil, aynı zamanda varoluşun farkındalığıyla yapılan, yüceliği teslim eden derin bir bağlılık halidir. Hamd etmek, farklı şekillerde yapılabilir: Dil ile hamd: “Elhamdülillah” demek. Kalp ile hamd: Allah’a inanmak. Akıl ile hamd: Tefekkür etmek. Bedenle hamd: İtaat ve ibadet. Hayatla hamd: Allah yolunda bir ömür sürmek.

Vesile kelimesi, Arapça kökenli olup "araç", "sebep" veya "aracı kişi" anlamına gelir. Vesilenin yaptığı işler: Bir olayın gerçekleşmesini sağlayan neden veya bahane olmak. İki kişi veya olay arasında köprü vazifesi görmek, aracılık etmek. Bir sonuca ulaşmak için gerekli olan yolu veya imkanı sağlamak. Dini bağlamda, vesile, Allah'a yaklaşmak için kullanılan bir aracı olup, dua ve ibadetlerde Allah'tan dileklerin kabul edilmesi için aracılık eder.

Siccîl taşı, Kur'an'da geçen ve farklı şekillerde yorumlanan bir terimdir: Pişmiş sert kiremit veya taşlaşmış çamur: Arapça kökenli olduğuna inanılan görüşe göre, siccîl, ateşte pişirilip taşlaşmış çamur anlamına gelir. Ebabil kuşlarının attığı taşlar: Fil Suresi'nde, siccîlden taşların, Ebabil kuşları tarafından Ebrehe'nin ordusuna atıldığı anlatılır. Azap ve felaket: Bazı yorumlara göre, siccîl, azap veya felaket olarak gönderilen taşları ifade eder. Ayrıca, siccîl, dünya semasına ve Cehennem'de bir vadiye de isim olarak verilmiştir.

Cami, İslam dininin ibadet mekanıdır. Cami kelimesinin diğer anlamları: "Toplayan, bir araya getiren". "Cuma namazı mescidi". Cami ile mescit arasındaki fark: Camiler, mescitlere kıyasla daha büyük ve ihtişamlı yapılardır. Camilerde hutbe okutulduğu için Cuma namazları kılınabilir. Mescitlerde ise genellikle günlük namazlar kılınır ve hutbe okunmaz.

Nezr, adak anlamına gelir ve bir isteğin yerine gelmesi veya bir korkunun giderilmesi için, farz veya vacip olan bir ibadete benzeyen ve başlı başına bir ibadet olan bir işi yapacağına dair Allah'a söz verme demektir. Nezr, mutlak ve muayyen olmak üzere iki kısma ayrılır. Nezr kelimesi ayrıca "sualde ısrar etmek" ve "az miktar, azlık" anlamlarında da kullanılır.

Telegram'da "tehlil" kelimesinin özel bir anlamı bulunmamaktadır. Tehlil, İslam dininde "Lâ ilâhe illallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) sözünü üst üste tekrar etmeye denir. Eğer bu terim bir bağlamda kullanılıyorsa, daha fazla bilgi veya bağlam sağlanması gerekebilir.

Uyat ve hayo kavramları, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşır: Uyat, insanın toplumsal normlara aykırı davranışları sonucu yaşadığı utanç veya pişmanlık hissidir. Hayo ise, İslam dininde kullanılan bir terim olup, insanın manevi, bilgili, namuslu ve açık yürekli olmasını ifade eder. Ayrıca, "hayo" kelimesi, "Age of Kings" oyununda rahiplerin yaptığı hümaniter işleri ifade eden bir terim olarak da kullanılır.

"Sefat" kelimesi VK'da özel bir anlam taşımamaktadır. Şefaat, Arapça kökenli bir kelime olup, bir kişinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kişi ile başkası arasında yapılan aracılık anlamına gelir.

Drahoma, gelin tarafının evlenmeden önce damat tarafına ödediği para veya mal anlamına gelir. Bu gelenek, Yahudilik, bazı Hristiyan mezhepleri ve Hindu kültüründe yaygındır. Drahoma verme geleneğinin amacı, damadın geline iyi bakmasını ve onu maddi açıdan rahat ettirmesini sağlamaktır. Türk-İslam kültüründe böyle bir gelenek yoktur.

"Çalap gönüle baktı" ifadesi, Tanrı'nın gönle yönelmesi, gönül ile ilgilenmesi anlamına gelir. Bu ifade, Yunus Emre'nin "Gönül Çalab’ın tahtı" beytinde geçmektedir. Beytin tamamı ve anlamı şu şekildedir: Gönül Çalab’ın tahtı. Çalap gönüle baktı. İki cihan bedbahtı. Kim gönül yıkar ise. Tasavvuf düşüncesinde, Tanrı’nın bakışı, O’nun rahmetini ve merhametini ifade eder.

Jesus kelimesinin İsa'nın yerine kullanılmasının nedeni, farklı dillerdeki çeviri ve transliterasyon süreçleridir. Aramice "Yeshua" ismi, Yunanca'ya "Iesous" olarak, Latince'ye ise "Iesus" olarak çevrilmiştir. Arapça konuşan Hristiyanlar, İsa için "Yasou" (يسوع) adını kullanır. Bu nedenle, "Jesus" ve "İsa" aslında aynı kişinin, yani Hz. İsa'nın farklı dillerdeki karşılıklarıdır.

"Feriş" kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Feris (firma): Konya merkezli bir endüstriyel mutfak ekipmanları üreticisi olup, döküm tost makineleri ve diğer mutfak gereçleri üretmektedir. 2. Ferişte: Osmanlıca ve dini terimlerde "melek" anlamında kullanılır.

Malayani, boş, yararsız ve saçma şeyleri ifade eder. Malayani ve mubah arasındaki fark şu şekilde özetlenebilir: - Malayani: Herhangi bir hedef gözetilmeyen, vakit geçsin diye yapılan boş konuşmalar ve faydasız işlerdir. - Mubah: Yapılmasında veya terkinde dinî yönden bir mahzuru bulunmayan, mükellefin yapıp yapmamakta serbest olduğu işlerdir. Örnekler: - Malayani: "Malayani sözler" ifadesi, herhangi bir yararı olmayan boş ve saçma sözleri tanımlar. - Mubah: Yemek yemek, içmek gibi eylemler mubahtır; yani yapılıp yapılmamaları kişinin tercihine bağlıdır.